Browsing by Author "Yur, Fatmagül"
Now showing 1 - 20 of 26
- Results Per Page
- Sort Options
Master Thesis Antioxidant and Antihyperlipidemic Effect of Solanum Nigrum Fruit Extract in Experimental Diabetes Model(2017) Fathullah, Mohammed Noor Addın; Yur, FatmagülDiabetes mellitus (DM) kronik metabolik bulaşıcı olmayan bir hastalıktır; küresel olarak beşinci ölüm nedeni olarak görülmektedir ve dünya çapında salgın boyutlara erişmiştir. Buna ek olarak, çeşitli bitkisel özlerin ekstraktları kullanılmış, diyabet ve komplikasyonları üzerinde potansiyel terapötik etkilere sahip olduğu önerilmiştir. Solanum cinsine ve Solanaceae familyasına ait olan Solanum nigrum Linn'den (European black nightshade) elde edilen ekstraktların, farklı kanser tiplerine karşı anti-tümör etkinliği ve diyabete karşı önemli antidiyabetik etkinlik sergilediği rapor edilmiştir. Çalışmamızda kontrol grubu (C), Diyabet (D) grubu, Solanum nigrum ekstraktı verilen gruplar (SN) ve (D + SN) kullanılarak, Solanum nigrum özütünün diyabetik etkilerini araştırmak amaçlandı. Solanum nigrum ekstraktının glikoz düzeyleri üzerindeki biyolojik etkinliğine bakıldığında; kontrol grubu (131 ± 9.8 mg / dL) ile karşılaştırıldığında diyabet grubunun (663 ± 21.8 mg / dL) serum glikoz düzeyini belirgin şekilde arttığı kaydedildi. Bununla birlikte, kontrol grubu (131 ± 9.8 mg / dl) ve SN grubu (196.14 ± 12.1 mg / dL) arasında glikoz düzeyinde anlamlı bir farklılık yoktu. Dahası, D + SN grubunun (484.8 ± 40.0 mg / dL) glukoz düzeyi kontrol (131 ± 9.8 mg / dl) ve SN gruplarına (196.14 ± 12.1 mg / dL) göre anlamlı derecede yüksek, D (663 ± 21.8 mg / dl) grubuna göre anlamlı derecede düşüktü (p<0.05). Ayrıca, kolesterol, trigliserit, HDL, LDL ve VLDL'nin ilgili ekstrakta yanıt olarak kan düzeylerinde belirgin değişiklikler olmasına rağmen, sonuçlar tüm gruplar arasında bu parametrelerin seviyelerinde anlamlı bir farklılık göstermedi. Bu sonuçların Solanum nigrum özütünün antihiperololesterolemi ve hipotriglisemi etkilerinden olduğu düşünülmektedir. D grubunda total antioksidan status (TAS) düzeyi (1.85 ± 0.15.7) kontrol grubuyla (1.28 ± 0.17) karşılaştırıldığında anlamlı bulundu (p<0.05). Bununla birlikte, D grubu ile D + SN grubu (1.54 ± 0.07) arasında anlamlı fark bulundu (p<0.05). TAS düzeyleri, SN (1.27 ± 0.10) ve D + SN (1.54 ± 0.07) gruplarında kontrol grubuna göre anlamlı fark göstermedi. D grubundaki (6.30 ± 1.41) total oksidan status (TOS) düzeyi kontrol (3.87 ± 0.34), SN (4.87 ± 0.80) ve D + SN (4.14 ± 0.34) grubuna göre anlamlı farklılık gösterdi (p<0.05). Aksine, tüm kontrol, SN ve D + SN grupları arasında anlamlı bir farklılık yoktu. Sonuç olarak, solanum nigrum bitki ekstresinin, diyabet üzerine etkili olduğu fakat glukoz seviyesini normal düzeylere düşüremediği, ileride yapılacak çalışmalar ile farklı eksraksiyon yöntemleri ile farklı dozlarda etkisinin araştırılması gerektiğini söyleyebiliriz..Article Babesia Ovis ile Doğal Olarak Enfekte Koyunlarda Serum Folik Asit Düzeylerinin Araştırılması(2008) Mert, Nihat; Dede, Semiha; Değer, Yeter; Mert, Handan; Yur, FatmagülBu çalışma, Babesia ovis ile doğal olarak enfekte olan koyunlarda serum folik asit düzeylerinin araştırılması ve tedavi sonrasında nasıl etkilendiklerinin saptanması amacıyla yapıldı. Klinik ve parazitolojik olarak babesiosis tanısı konulan 30 adet koyun hasta grubunu, 10 adet sağlıklı koyun da kontrol grubunu oluşturdu. Hasta koyunlar, antiprotozoon ilaç (tek dozda diminazene aceturate’ın % 7 lik solüsyonu, i.m.) verilerek tedavi edildi. Tedavinin 7. gününde tekrar bu gruptan kan örnekleri toplandı. Yapılan analizlerde serum folik asit düzeylerinin hasta grupta en düşük olduğu (p<0.05), tedavi ile birlikte bu düzeylerin hastaya göre önemli oranda arttığı (p<0.05), ancak yine de kontrol grubuna göre önemli oranda azalmış olduğu tespit edildi. Sonuç olarak B. ovis enfeksiyonun serum folik asit düzeylerinin önemli oranda düşmesine yol açtığı, tedaviyle birlikte bir miktar arttığı görüldü.Other Beyaz Kas Hastalıklı Kuzularda Hemoglobin Tipleri ile Lipid Peroksidasyonu ve Glutatyon Düzeylerinin Araştırılması(1996) Bildik, Aysegul; Dede, Semiha; Yur, Fatmagül; Çamas, Hayati; Sekın, ServetBu çalışmada, Beyaz kas hastalıklı kuzularda hemoglobin tipleri araştırıldı. Hastalığın plazma lipid peroksidasyon düzeyi ve tüm kan glutatyon konsantrasyonu üzerine etkisi incelendi. Tüm kan glutatyon miktarı Beutler metodu ile, lipid peroksidasyonu ise MDA (Malondialdehid) miktarı tayin edilerek kolorimetrik olarak, hemoglobin tipleri de Helena marka elektroforezde tayin edildi. Beyaz kas hastalıklı kuzularda MDA miktarları 2.245 ± 0.1 nmol/dl, Glutatyon 20.08 ± 3.6 mg/dl; sağlıklı kuzujarda ise bu değerler sırasıyla 2.25 ± 0.18 nmol/dl, 42.95 ± 4.4 mg/dl olarak bulundu. MDA miktarları arasında istatistiki açıdan bir önem yok iken (p>0.05), glutatyon konsantrasyonları arasında p<0.05 düzeyinde önem tesbit edildi. Hb A geni bütün kuzularda yüksek düzeyde bulundu.Master Thesis Determination of the Amount of Tissue Trace Element in Sheep With Fluorosis(2013) Çetin, Sedat; Yur, FatmagülBu çalı?mada, endemik florozis görülen bölgede yeti?tirilen ve florozis te?hisi konulan koyunlardan alınan kas ve böbrek dokularında iz element konsantrasyonlarının ara?tırılması amaçlandı. Bu amaçla Ağrı ili Doğubeyazıt ilçesine bağlı köylerde kesime gönderilmi?, klinik olarak florozis te?hisi konmu? ve 3-4 ya?larında 15 koyun hasta grubu olarak, florozis belirtisi göstermeyen 3-4 ya?larında 10 koyun kontrol grubu olarak kullanıldı. Klinik olarak florozis te?hisi konularak kesime sevk edilmi? hayvanlardan kas ve böbrek doku örnekleri alındı. Alınan bu doku örnekleri hazırlanarak Atomik Absorbsiyon Spektrofotometresinde (Perkin Elmer AAnalyst 800) okundu. Florosizli hayvanlarda kas bakır düzeyi kontrol grubuna göre yüksek bulundu. Bu yükseklik istatistik olarak anlamlıydı (p<0.05). Kas çinko düzeyleri incelendiğinde kontrol grubunda çinko değeri hasta grubuna göre anlamlı olarak yüksek bulundu (p<0.01). Kas nikel ve demir düzeyleri bakımından kontrol ve hasta grubu arasında istatistikse olarak fark bulunmadı (p>0.05). Hasta böbrek dokusunda bakır düzeyi bakımndan kontrole göre istatistiksel önem bulunamadı (p>0.05). Hasta grubunun böbrek dokusunda çinko (p<0.01), demir (p<0.01) ve nikel (p>0.05) konsantrasyonları kontrol grubuna göre istatistiksel olarak önemli oranda yüksek bulundu. Sonuç olarak, florozisin kas ve böbrekteki mineral madde metabolizmasını önemli derecede etkilediği, hasta grubunda raslanan yüksek mineral düzeylerinin, flor toksikasyonu kaynaklı birikim ve atılım dengesinin bozulmasından kaynaklandığı ve söz konusu elementlerin katıldığı enzimatik ve metabolik faaliyetleri de kapsayan daha ileri çalı?maların yapılmasının yararlı olacağı dü?ünülebilir. Anahtar sözcükler: Florozis, Koyun, ?z element.Master Thesis Effect of Goji Berry Extract on Biochemical Parameters in Rats Fed High Fat Diyet(2018) Yıldız, Sinan; Yur, Fatmagül; Kömüroğlu, Ahmet UfukYıldız S, Yüksek Yağlı Diyetle Beslenen Ratlarda Goji Berry Eksraktının Biyokimyasal Parametreler Üzerine Etkisi. Yüzüncü Yıl Üniversitesi, Sağlık Bilimleri Enstitüsü, Biyokimya Anabilim Dalı, Veteriner Programı, Yüksek Lisans Tezi, Van, 2018: Lycium barbarum meyvesi olan goji berry bir çok biyoaktif metabolitler içerir ve fonksiyonel gıda ve doğal ilaç olarak yaygın bir şekilde kullanılmaktadır. Obezite tedavisinde etkili olabileceği belirtilmektedir. Bu amaçla bu çalışmada yüksek yağlı diyetle beslenen ratlarda goji berry meyve ekstraktının serum lipidleri, alanin aminotransferaz (AST), aspartat aminotransferaz (ALT), glukoz ve insülin düzeyleri üzerine etkisi araştırıldı.40 adet erkek Wistar Albino rat her grupta 10 adet rat olacak şekilde 4 gruba ayrıldı. Birinci grup Kontrol grubu (KG) standart pelet yem ile beslendi, İkinci grup, yüksek yağlı diyet grubu (YYD), 100 gr pelet yem ile 45 gr tereyağı karıştırılarak hazırlanan yemler ile beslendi, üçüncü grup, yüksek yağlı diyet ile beslenip goji berry ekstraktı (100 mg/kg) verilen grup, dördüncü grup ise goji berry ekstraktı (100 mg/kg) ile beslenen grup. Sekiz haftalık deneyin sonunda ratlar sakrifiye edilerek kanları alındı. Alınan kanlar satrifüj edilerek serumları ayrıldı ve çalışma gününe kadar -20 °C'de saklandı. Çalışma gününde serumlardan AST, ALT, trigliserid, total kolesterol, HDL-kolesterol, LDL kolesterol, insülin ve glukoz düzeyleri çalışıldı. Yüksek yağlı diyetle beslenen ratlarda trigliserid, kolesterol ve LDL kolesterol düzeyi kontrol grubundan anlamlı olarak yüksek bulunmuştur. Yüksek yağlı diyetle beslenen gruba goji berry uygulanması trigliserid, kolesterol ve LDL kolesterol seviyelerini anlamlı olarak düşürerek kontrol grubuna yaklaştırmıştır. Aynı zamanda yüksek yağlı diyet ile beslenme kilo artışı sağlarken, goji berry uygulaması kilo alımını anlamlı olarak azalttığı saptandı.Sonuç olarak goji berryekstraktının uygulanmasının serum lipidlerini azaltarak ve kilo alımını engelleyerek obezite tedavisinde etkili olabileceği sonucuna varıldı.Article Elektromanyetik Radyasyona Maruz Bırakılan Kobayların Serum Bakır ve Çinko Seviyelerine Yeşil Çayın Etkisi(2008) Yur, Fatmagül; Değer, Yeter; Kılıçalp, DideÇalışmada cep telefonundan kaynaklanan elektromanyetik dalgalara maruz bırakılan ve yeşil çay uygulanan kobaylarda serum bakır ve çinko seviyeleri incelendi. Materyal olarak 28 kobay (Guinea pig) kullanıldı ve 4 gruba (n=7) ayrıldı. Hayvanlar kafeslere yerleştirilen cep telefonlarından, günde 20 dakika konuşma modunda, 23 saat 40 dakika standby konumunda 900-MHz elektromanyetik radyasyona (217-Hz pulse rate, 2-W maximum peak power, SAR 0,95 w/kg) maruz bırakıldı. Serum çinko seviyelerinde gruplar arasında önemli bir farklılık görülmezken, elektromanyetik radyasyona maruz bırakılan grupta, serum bakır seviyeleri ve Cu/Zn oranının kontrole oranla düşük olduğu (p<0.05) gözlendi. Elektromanyetik radyasyona maruz bırakılan gruba (Grup B) oranla, elektromanyetik radyasyona maruz bırakılıp yeşil çay ekstraktı uygulanan grupta (Grup C) ise serum bakır seviyesi ve Cu/Zn oranının yüksek (p<0.05) olduğu görüldü. Sonuç olarak, elektromanyetik radyasyonun hücrelerde hasara neden olarak serbest radikal oluşumunda etkili olduğu ve yeşil çayın serum iz element seviyelerinde değişikliğe neden olduğu görüldüArticle Hamdani Koyunlarında Bazı Kan Parametrelerinin Araştırılması(1997) Belge, Ferda; Bildik, Ayşegül; Yur, Fatmagül; Değer, Yeter; Dede, SemihaAraştırmada materyal olarak Yüzüncü Yıl Üniversitesi, Araştırma Çiftliğinde bulunan 15 adet Hamdani koyunu ile 4 adet Hamdani koçu kullanıldı. Alınan kan örneklerinde GSH, seruloplazmin, Ca, P ve Cu spektrofotometrik olarak, hematokrit ise mikrohematokrit yöntemle yapıldı. Glutatyon düzeyleri 25 mg/dl'den fazla olanlar yüksek glutatyon tipi (GSHH) olarak tanımlandı. Koyunların, GSHH, GSHh, seruloplazmin, Cu, Ca, P ve hematokrit değerleri sırasıyla 30.8 ± 1.7 mg/dl, 11.88 ± 2.2 mg/dl, 12.68 ± 0.87 mg/dl, 75 ±23 (g/dl, 6.71 ± 0.4 mg/dl, 14.74 ± 0.63 mg/dl, % 33 ±0.37, koçlarda ise bu değerler 32.8 mg/dl, 22 ± 0.25 mg/dl, 12 ± 2.9 mg/dl, 91 + 40 (g/dl, 9.45 ± 2.1 mg/dl, 5.69 ±1.7 mg/dl ve 36.7 ±1.3 olarak bulundu. Plazma Cu ile seruloplazmin konsantrasyonları arasında p<0.05 düzeyinde pozitif korelasyon saptandı.Article Hiperkolesterolemik İnsanlarda Plazma Lipoprotein ve Fosfolipid Seviyeleri(2003) Yur, Fatmagül; Yazar, MeteKolesterol, insan vücudunda önemli fonksiyonlara sahiptir. Buna karşın, kanda yüksek düzeyde kolesterol bulunmasının (hiperkolesterolemi) zararlı etkileri bulunmaktadır. Kanda total kolesterol, LDL ve HDL kolesterol seviyeleri ile koroner arter hastalığı ve felç oluşumu arasında bir ilişki olduğu bilinmektedir. Bu çalışmada 20-60 y aş arası, 35 kadın ve 15 erkekten oluşturulan hiperkolesterolemik bireylerin serum total kolesterol, HDL, LDL, VLDL, fosfolipid ve trigliserit düzeyleri tespit edilerek, sistemik bir hastalığı olmayan, çalışma grubunu oluşturan bireylerle aynı yaş aralığına sahip, 13 kadın, 7 erkekten oluşturulan kontrol grubu verileriyle karşılaştırıldı. Total kolesterol düzeyleri; sırasıyla kontrol grubunda 170.2 ± 7.28 mg/dl, hiperkolesterolemik grupta 279.8 ± 6.59 mg/dl, HDL düzeyleri; 42.60 ± 2.19 mg/dl, 50.02 ±2.17 mg/dl, VLDL düzeyleri; 18.95 ± 2.08 mg/dl, 51.94 ± 3.4 mg/dl, LDL düzeyleri; 1 09. 0 ±6. 90 mg/dl, 177.8 ±5.93 mg/dl, fosfolipid düzeyleri; 182.2 ± 13.26 mg/dl, 261.4 ±3.79 mg/dl, trigliserit düzeyleri; 100.2 ± 10.65 mg/dl, 262.4 ±15.69 mg/dl olarak tespit edildi. Sonuç olarak hiperkolesterolemik grupta total kolesterol, trigliserit, fosfolipid, LDL ve VLDL kolesterol seviyelerinin belirgin artışı ile bu bireylerin çeşitli hastalıklara yakalanma riskinin yüksek olduğu, ancak HDL kolesterolün risk oluşturacak düzeyde düşmediği görüldü.Master Thesis Investigation of Nictic Oxide Oxidation Products and the Activities of Catalase and Carbonic Anhydrase in Sheep With Fluorosis(2010) Yılmaz, Sinan; Yur, Fatmagülİnsan ve hayvanlarda genellikle kemik ve diş oluşumunu olumsuz yönde etkileyen florozis, Van ve Ağrı yöresinde önemli bir sağlık problemidir. Endemik floroziste nitrit, nitrat, katalaz ve karbonik anhidraz düzeylerini araştırmak amacıyla yapılan bu çalışmada 3-4 yaşlarında 20 florozisli ve aynı yaş grubundaki 10 sağlıklı koyunu materyal olarak kullanıldı. Hasta olarak tanımlanan kronik florozisli grupla, sağlıklı olarak tanımlanan kontrol gruplar arasında katalaz enziminin değerleri; 11,23 - 1,72 dir. Katalaz enzim aktivitesinin florozisli grupta önemli (p<0.001) oranda düştüğü görülmektedir. Karbonik anhidraz enziminin değerleri; 0,39 - 2,13'dir bu düzeyler p<0.001 oranında istatistiksel önem göstermiştir. Karbonik anhidraz enzimi düzeylerinin florozisli koyunlarda önemli oranda yükseldiği görülmüştür. Nitrit ve nitrat düzeylerinde kontrol ve hasta gruplarında anlamlı bir değişim olduğu görüldü. Bu değerler sırasıyla, 0.51 - 0.84 ve 2.31 ? 3.32 ppm olarak bulundu. Bu parametrelerin florozisli koyunlarda kontrol grbuna göre önemli derecede artmış olduğu saptandı. Sonuç olarak, bölgemizde hala önemli bir şekilde florozis olaylarına rastlanmakta, insanlar ve hayvanlar için sağlık problemi olarak karşımıza çıkmaktadır. Elde edilen bulgulara göre florozisli koyunlarda nitrik oksit oksidasyon ürünleri, karbonik anhidraz ve katalaz enzim aktivitelerinin önemli oranda etkilendiği saptanmıştır.Anahtar Sözcükler: florozis, koyun, nitrik oksit oksidasyon ürünleri, katalaz, karbonik anhidrazMaster Thesis Investigation of the Trace Elements and Mineral Levels in Van Cats During Pregnancy and Lactation(2009) Karaca, Sultan; Yur, FatmagülKaraca S, Van kedilerinde gebelik ve laktasyon dönemlerinde iz element ve mineral düzeylerinin araştırılması. YYÜ Sağlık Bilimleri Enstitüsü, Biyokimya Anabilim Dalı Yüksek Lisans Tezi, Van, 2009. Bu çalışmada, Van kedilerinde gebelik ve laktasyon dönemlerine ait serum Zn, Mg, Cu, Ca ve Fe düzeylerinin belirlenmesi ve elde edilen sonuçların değerlendirilmesi amaçlanmıştır. Çalışmada, Yüzüncü Yıl Üniversitesi Van Kedisi Araştırma Merkezi Kedi Evinde gebe kaldıkları belirlenen 10 adet dişi Van Kedisi deneme grubu ve gebe olmayan 10 adet dişi Van Kedisi ise kontrol grubu olarak kullanıldı. Deneme ve kontrol grubu kediler aynı beslenme ve barındırma koşullarına sahipti. Kediler ticari gıdalarla beslendi ve su adlibitum olarak verildi. Deneme grubu kedilerden gebeliğin 15. ve 45. günlerinde ve doğumu takiben laktasyonun 15. ve 30. günlerinde kan örnekleri alındı. Kontrol grubundan ise iki kez kan örnekleri alındı. Deneme ve kontrol grubu hayvanlardan her iki döneme ait serum Zn, Mg, Cu ve Ca konsantrasyonları Atomik Absorpsiyon Spektrofotometre cihazıyla, serum Fe konsantrasyonu ise otoanalizörde ölçüldü. Kontrol grubu ile gebeliğin 15. gününe ait iz element ve mineral düzeyleri istatistik olarak karşılaştırıldığında Mg ve Ca seviyelerinde önemli (p<0.05), kontrol grubu ile gebeliğin 45. günü ölçülen değerler karşılaştırıldığında ise Zn ve Cu düzeylerindeki değişimlerin önemli (p<0.05) olduğu belirlendi. Gebeliğin 15 ve 45. günleri kıyaslandığında ise tüm parametreler yönünden değişimin önemli (p<0.05) olduğu tespit edildi. Benzer şekilde kontrol grubu ile laktasyonun 15. gününe ait değerler kıyaslandığında Fe seviyesinde önemli (p<0.05), kontrol grubu ile laktasyonun 30. günü ölçülen değerler karşılaştırıldığında ise Zn, Mg, Ca ve Fe düzeylerindeki değişimlerin önemli (p<0.05) olduğu tespit edildi. Laktasyonun 15 ve 30. günleri kıyaslandığında ise Fe dışındaki tüm parametreler yönünden değişimin önemli (p<0.05) olduğu tespit edildi. Gebeliğin 15 ve 45. ile laktasyonun 15 ve 30. günlerine ait verilerin istatistik değerlendirmesinde ise gebeliğin 15. ile laktasyonun 15. günleri arasında Zn, Ca ve Fe'de önemin (p<0.05) bulunduğu, gebeliğin 15. günü ile laktasyonun 30. günü karşılaştırıldığında tüm iz element ve mineraller yönünden önemli (p<0.05) olduğu tespit edildi. Gebeliğin 45. günü ile laktasyonun 15. günü arasında Mg, Cu ve Fe miktarlarında, gebeliğin 45. günü ile laktasyonun 30 günü kıyaslandığında ise Cu dışındaki tüm iz element ve mineraller yönünden önem belirlendi (p<0.05). Sonuç olarak; Van kedilerinde gebelik ve laktasyon dönemlerinde artan iz element ve mineral madde ihtiyacının uygun ticari mama ve verilen mama miktarının arttırılması ile büyük ölçüde dengelenebileceği, gebeliğin son 1/3'lük döneminde ise demir ihtiyacının arttığı ve dışarıdan demir preparatlarının verilmesi gerektiği kanısına varıldı.Anahtar Sözcükler: Gebelik, iz element, laktasyon, mineral, Van Kedisi.Master Thesis Investigation of the Vitamins and Mineral Levels in Sheep With Fluorosis(2003) Yaşar, Semih; Yur, FatmagülFlorozîsli koyunlarda vitamin ve mineral maddelerin incelenmesi Y.Y.Ü. Sağlık Bilimleri Enstitüsü Biyokimya Anabilim Dalı Yüksek Lisans Tezi, Van, 2003. İnsan ve hayvanlarda genellikle kemik ve diş oluşumunu olumsuz yönde etkileyen florozis Van ve Ağrı yöresinde önemli bir sağlık problemidir. Endemik floroziste vitamin ve mineral madde düzeylerini araştırmak amacıyla yapılan bu çalışmada 3-4 yaşlarında 30 florozisli ve aynı yaş grubundaki 20 sağlıklı Morkaraman koyunu materyal olarak kullanıldı. Analizler için usulüne uygun kan alındı. Koyunların vitamin A, p-karoten, vitamin C, vitamin E ve fosfor düzeyleri spektrofotometrik olarak, kalsiyum düzeyi ise A.A.S. kullanılarak belirlendi. İdrar flor düzeyi florozisli koyunlarda 23.84 ppm, sağlıklı koyunlarda ise 1.65 ppm olarak saptandı. Koyunların vitamin A, p-karoten, vitamin C, vitamin E, kalsiyum, fosfor düzeyleri sağlıklı koyunlarda sırasıyla; 194.6 mg/dl, 85.10 mg/dl, 1.32 mg/dl, 1.15 mg/dl, 16.23 mg/dl ve 15.44mg/dl olarak bulundu, florozisli koyunlarda ise bu değerler sırasıyla; 145.5 mg/dl, 58.51 mg/dl, 0.72 mg/dl, 0.82 mg/dl, 16.47 mg/dl ve 1.440 mg/dl olarak bulundu. Sağlıklı ve florozisli koyunlarda ortalama değerler arasındaki farklılık istatistiksel olarak vitamin C, p-karoten, vitamin A, fosfor ve idrar flor' da p<0.001 düzeyinde önemli bulundu. Vitamin E ve kalsiyum farklılığı önemli bulunmadı (p>0.05). Sonuç olarak, bölgemizde hala önemli bir şekilde florozis olaylarına rastlanmakta insanlar ve hayvanlar için sağlık problemi olarak karşımıza çıkmaktadır. Elde edilen bulgulara göre florozisli koyunlarda vitamin ve mineral seviyelerinin önemli oranda etkilendiği saptanmıştır. Anahtar Sözcükler: vitamin, mineral, florozis, koyun 43Article Karagül Koyunlarında Bazı Kan Parametrelerinin Araştırılması(1997) Bildik, Ayşegül; Yur, Fatmagül; Değer, Yeter; Belge, Ferda; Dede, SemihaBu çalışmada matenal olarak Yüzüncü Yıl Üniversitesi Araştırma Çiftliğinde bulunan 15 adet Karagül koyunu kullanıldı. Kanlar, koyunların V. Jugulanslerınden alındı. Kan parametreleri şu şekilde saptandı, alyuvar $9.20x10^6 /mm^3$ . akyuvar 6.11x10^3$ /mm3, hemoglobin 10.64 g/dl, hematokrit 31.67 %. sedimentasyon hızı 0.80 mm / saat dik. glulalyon 21.48 mg/dl, seruloplazmin 24.84 mg/dl, Cu 65.18 $\\mu$ g/dl. Ca 8.94 mg/dl. F 4.33 mg/dl. Akyuvar formülünde ise nötrofil % 34.40 . eozinofil % 6.60 , bazofil % 0. 10 , lenfosit % 54.40 . monosit % 4.20 olarak bulundu.Article Karbon Tetraklorür Toksikasyonunun Lipid Peroksidasyonu, Glutatyon ve Vitamin C Üzerine Etkileri(1997) Bildik, Ayşegül; Yur, Fatmagül; Ertekin, Ali; Dede, SemihaBu araştırma, akut ve kronik dozda $CCl_4$ (Karbon tetraklorür)' ün lipid peroksidasyonu ile vitamin C ve glutatyon-düzeyleri üzerine etkisinin araştırılması amacıyla yapıldı. Materyal olarak Lepus europous ırkı tavşanlar kullanıldı. Tavşanlar biri kontrol diğerleri akut ve kronik deneme grubu olmak üzere üçe ayrıldı. Akut deneme grubuna 2.0 cc/kg dozunda intraperitoneal olarak, kronik deneme grubuna ise subkutan 0.5 cc/kg dozunda haftada iki kez $CCl_4$ 'ün zeytinyağındaki (1:1) süspansiyonu uygulandı. Malondialdehid (MDA) miktarları, vitamin C ve glutatyon düzeyleri spektrofotometrik olarak tayin edildi. Kontrol grubunun MDA. vitamin C ve glutatyon miktarları sırası ile 3.29 ± 0.39 nmol/ml. 0.252 ± 0.051 mg/dl ve 32.17 ± 4.9 mg/dl. akut grupta, bu değerler sırasıyla 5.68 ± 0.52 nmol/ml. 0.114 ± 0.018 mg/dl ve 15.27 ±1.1 mg/dl. kronik grupta ise 3.65 ± 0.35 nmol/ml. 0.192 ± 0.027 mg/dl, 35.72 ± 2.3 mg/dl olarak bulundu. Akut gruptaki tavşanların kan plazmasındaki MDA miktarlarında kontrol grubuna göre p<0.05 düzeyinde artış, vitamin C ve glutatyon miktarlarında ise p<0.05 düzeyinde düşüş tesbit edildi. Kronik grupta, kontrol grubuna göre önemli bir fark bulunamadı (p>0.05).Article Köpeklerde Halaton ve Enfluran Anestezisinin Ekg ve Bazı Hematolojik Parametreler Üzerine Etkileri(1997) Tas, Abuzer; Belge, Ferda; Yur, Fatmagül; Atasoy, NazmiBu çalışmada değişik yaş ve ağırlıkta 20 köpek kullanıldı, Anestezik madde olarak Halotan ve Enfluran seçildi Anestezi öncesi ve sırasında EKG çekilerek köpeklerden kan alındı. Alman kanlarda total protein, glikoz, üre. kreatmın. SGOT, SGPT, eritrosit sasısı, hemoglobin miktarı, hematokrıt değer ve sedimentasyon hızına bakıldı. Glikoz düzeylerinde anestezi öncesine göre anestezi sırasında Halotan uygulanan grupta p<0.001, Enfluran uygulanan grupta ise p<0.01 düzeyinde önemli bir artış saptandı. Köpeklerin elektrokardiyogramlarında tüm dalgalar gözlendi. Halotan ile yapılan anestezi sırasında sino-oriküler blok saptandı.Article Köpeklerde Ketaların Farklı Premedikan Ajanlarla Kullanımının Ekg ve Bazı Kan Parametreleri Üzerine Atkisinin Araştırılması(1998) Çınar, Ali; Yur, Fatmagül; Yiğit, M Furkan; Kılıçalp, Dilek; Belge, FerdaBu çalışmada değişik yaş ve ağırlıkta 18 köpek kullanıl¬dı. Köpekler, Rompun-Ketalar, Diazem-Ketalar ve Lar¬gactil-Ketalar grubu olarak 3 gruba ayrıldılar. . Anestezi öncesi ve sırasında EKG çekilerek köpeklerden kan alın¬dı. Alman kanlarda total protein, glikoz, üre, kreatinin,SGOT, SGPT, eritrosit sayısı, hemoglobin miktarı, he-matokrit değer ve sedimentasyon hızına bakıldı. Aneste¬zi öncesine göre anestezi sırasında glikoz ve eritrosit de¬ğerlerinde tüm gruplarda önem saptandı. Köpeklerin elektrokardiyogramlannda tüm dalgalar gözlendi. Diazem-Ketalar ve Largactil-Ketalar ile yapı¬lan anestezide sinuzal taşikardi şekillendi.Other Morkaraman X Morkaraman, Morkaraman X Dorsetdown (F1) Ve Morkaraman X Corriedale (F1) Kuzularin Seruloplazmin Düzeyleri(1996) Çamas, Hayati; Yur, Fatmagül; Bildik, AyşegülBu çalışmada materyal olarak Yüzüncü Yıl Üniversitesi Veteriner Fakültesi Araştırma Çiftliğinden temin edilen 20 adet Morkaraman x Morkaraman, 20 adet Morkaraman x Dorsetdown (F1) ve 18 adet Morkaraman x Corriedale (F1) kuzuları kullanıldı. Alınan kan örneklerinden elde edilen serumlarda seruloplazmin düzeyleri spektrofotometrik olarak tayin edildi. Morkaraman x Morkaraman, Morkaraman x Dorsetdown (F1), Morkaraman x Corriedale (F1) kuzuların seruloplazmin düzeyleri sırasıyla 28.8 ± 2.3, 31.45 ± 4.3, 25.5 ±3.6 mg/dl olarak tesbit edildi. Gruplar arasındaki fark istatistiki olarak önemli bulunmadı.Article Norduz Koyun ve Keçilerinde Hemoglobin Tipleri, Serum Protein Fraksiyonları ve Lipoprotein Seviyelerinin Belirlenmesi(1998) Bildik, Ayşegül; Belge, Ferda; Yur, Fatmagül; Çamas, HayatiBu çalışma, Norduz koyun ve keçilerinde hemoglobin tipleri, serum protein profilleri, lipid ve lipoprotein seviyelerinin belirlenmesi için planlandı. 25 adet Norduz koyununda Hb A tipi, 20 adet Norduz keçisinde Hb A, Hb B, Hb AB tipleri sellüloz asetat plakları ile elektroforetik olarak tespit edildi. Norduz koyun ve keçilerinde yine elektroforetik olarak serum protein fraksiyonları albumin, ah ct2y fi, y-globulin olarak ayrıldı ve miktar tayinleri yapıldı. Serum total protein, total kolesterol, trigliserid ve lipoprotein miktarları Tecnicon RA-XT marka otoanalizörde belirlendi. Belirlenen değerlerin ortalamaları minitab paket programında hesaplanıp, tablo halinde sunuldu.Article Ratlarda Deneysel Akciğer Fibrozisinde Nitrik Oksit Oksidasyon Ürünleri ve Kan Gazları Düzeylerinin Araştırılması *(2010) Yılmaz, Ali Bilgin; Yur, FatmagülBu araştırmada, antitümoral etkili bir ajan olan bleomisinin yan etkisi olarak şekillenen akciğer fibrozisinin, nitrik oksit metabolitleri ve kan gazları seviyeleri üzerine olan etkileri araştırıldı. Hayvan materyali olarak 16 Wistar-Albino ırkı erkek rat kullanıldı. Akciğer fibrozisini oluşturmak için bleomisin hidroklorid 7.5 mg/kg oranında tek doz intratrakeal olarak kullanıldı. Yapılan analizlerde, istatiksel açıdan kontrol grubuna göre nitrit seviyesindeki artışlar p<0.001 düzeyinde, nitrat seviyesindeki artışlar p<0.001 düzeyinde, pH'daki artışlar p<0.001 düzeyinde, pO2 seviyesindeki düşüşler p>0.05, tCO2 düzeyindeki artışlar p<0.005 düzeyinde önem arz etmiştir. HCO3 değerinde istatiksel açıdan fark bulunmamıştır (p>0.05). Histopatolojik bulgularda akciğer fibrozisinin oluşumu tespit edilmiştir. Sonuç olarak bleomisinin sebep olduğu akciğer fibrozisinde hücrede meydana gelen hasardan ve oksidatif stresten dolayı kan gazları seviyeleri düşmüş ve nitrik oksit metabolitlerinde artış gözlenmiştir.Other Serum, Plasma and Erythrocyte Zinc Levels in Various Animal Species(2002) Bildik, Ayşegül; Belge, Ferda; Kılınç, Dide Kılıçalp; Yur, FatmagülFarklı hayvan türlerinde serum, plazma ve eritrosit çinko düzeyleri Çinko üremenin devamı ve sağlıklı beslenme için hayvan organizmasında demirden sonra ikinci önemli iz elementtir. Bu çalışma farklı hayvan türlerinde serum, plazma ve eritrositlerde çinko miktarını belirlemek amacıyla planlandı. Bu amaçla yirmi rat, kopek, koyun, sığır ve tavuktan usulüne uygun şekilde kan alınarak serum, plazma ve eritrosit elde edildi. Bu örneklerdeki çinko seviyeleri Atomik Absorpsiyon Spektrofotometrik metotla ölçüldü.Master Thesis The Effect of Lycopene Application on the Paraoxonase Activity of Liver Tissue of Rats Estabilished Experimental Diabetes(2012) Çiftci, İhsan Nuri; Yur, FatmagülParaoksonaz, Aldrige sınıflama sistemine göre A gurubu arildialkilfosfataz sınıfı kalsiyum bağımlı hidrolaz enzimidir. PON1'in antioksidan etkisi vardır. Bu çalışmada deneysel diyabet oluşturulan ratların karaciğer dokusunda PON1 düzeyi ve likopenin önleyici ve koruyucu etkisini belirlemeyi amaçladık. Bu amaçla diyabet ve diyabet + likopen guruba 45 mg/kg tek doz Streptozotosin (STZ) intraperitoneal (i.p) uygulandı. Kontrol gurubuna ise aynı miktarda serum enjekte edildi. Kan glukozu 270 mg/dl ve üzerinde olanlar diyabetik olarak kabul edilip çalışmaya dahil edildi. Likopen ve likopen +diyabet gurubundaki ratlar likopen yağda çözdürülerek 10mg/kg / gün olarak 28 gün uygulandı. Dört haftalık deneme süreci sonunda eter anestezisi altında karaciğer dokusu alındı. Dokularda PON1 enzim aktivitesi ölçüldü. Diyabetli ve diyabet +likopen uygulanan guruplarda PON1 enzim aktivitesi, kontrol ve likopen gruplarına göre istatistiksel olarak anlamlı derecede düşük bulundu (P<0.001). Diyabetli gurupta diyabet +likopen gurubuna göre PON1 aktiviteside önemli derecede düşük tespit edildi. (P<0.001) Sonuç olarak karaciğer dokusunda DM'da oksidatif hasar oluştuğu görülmektedir. Diyabette karaciğer dokusundaki düşük PON1 aktivitesi oksidatif hasar artışını ve likopen uygulanan guruplarda PON1 aktivitesinin daha yüksek bulunması likopenin koruyucu etkisini göstermektedir.