TR-Dizin İndeksli Yayınlar Koleksiyonu
Permanent URI for this collectionhttps://hdl.handle.net/20.500.14720/5
Browse
Browsing TR-Dizin İndeksli Yayınlar Koleksiyonu by Publication Category "Diğer"
Now showing 1 - 20 of 677
- Results Per Page
- Sort Options
Research Project 1800 Mhz ve 2100 Mhz Cep Telefonu Radyasyonunun New Zelland Tavşanının Kan Beyin Bariyerine Etkisi(2023) Kızılçay, Abdullah Oğuz; Tütüncü, Bilal; Gözel, Mahmut AhmetBu çalışmada cep telefonu radyasyonun Kan Beyin Bariyeri (KBB) geçirgenliğine etkisi incelenmiştir. Çalışma kapsamında, deney için her biri 7 adet olmak üzere 3 grup halinde toplam 21 adet New Zealand tavşanı kullanılmıştır. Gruplardan biri kontrol grubu, diğerleri ise 1800 ve 2100 MHz frekanslarında 0-15dBm şiddetinde elektromanyetik radyasyona, 38dk boyunca maruz bırakılmıştır. Deney sonrası her 3 gruptaki tüm tavşanların sağ serebellum, sol serebellum, sağ beyin ve sol beyninden KBB dokusu alınmış ve bir dizi tıbbi işlemlere tabi tutulmuştur. Grup 1 ile grup 2 ve grup 1 ile grup 3 tavşanlardan alınan nümuneler karışılaştırılmış, istatistiki yöntemlerle aralarında anlamlı farkın olup olmadığı ortaya çıkarılmıştır. Sonuç olarak, 1800MHz radyasyona maruz bırakılan tavşanların KBB?sinde istatistiki olarak anlamlı bir fark oluşmazken, 2100MHz radyasyona maruz bırakılan tavşanların KBB?sinde %95 güven düzeyinde anlamlı bir fark olduğu tespit edilmiştir. Değerlerin aritmetik incelemesinde KBB?nin evans blue değerlerinde düşüş saptanmıştır.Other 20 Yaşında Görülen Değişici Epitel Hücreli Mesane Tümörü Olgusu(2001) Aydın, Sabahattin; Özen, Süleyman; Şengül, Erdal; Yılmaz, YükselYirmi yaşında bir erkek hastamızda görülen değişici epitel hücreli mesane karsinomu olgusu, nadir olması nedeniyle sunulmuştur. Hastamız 2-3 aydır devam eden ağrısız hematüri yakınması ile başvurdu. Sistoskopik muayenede sağ orifis superolateralinde papiller tümöral oluşum gözlendi. Transuretral rezeksiyon uygulandı ve patolojik inceleme sonucunda invazyon göstermeyen, düşük grade'li değişici epitel hücreli karsinom ( pTl, grade 1) tanısı kondu. Değişici epitel hücreli mesane karsinomunun ilk 4 dekatta çok nadir olduğu bilinmektedir. Ancak, bu olgularda tümör progresyonunun yavaş ve prognozun iyi olduğu ileri sürülmesine rağmen, semptomlu hastalar yaşa bakılmaksızın mesane tümörü açısından incelenmelidir.Other 2x2 Tablolarında Bazı Örnek Genişlikleri ve I. Tip Hata Seviyeleri ($\\alpha$ ) için Kappa (K) İstatistiğine Ait Ampirik Olarak Gerçekleşen Kritik Değerler(2004) Keskin, SıddıkKappa istatistiği, iki yönlü tablolarda uyum ölçüsü olarak kullanılmaktadır. Bu çalışmada, 2x2 tablolarında, bazı $\\alpha$ (l. Tip hata) değerleri için yaygın olarak karşılaşılan örnek genişliklerine göre Kappa istatistiğinin kritik tablo değerlerinin elde edilmesi amaçlanmıştır. Bu amaçla, simülasyon metodu ile kesikli dağılım gösteren populasyondan örnek genişliği 6 ile 300'arasında değişen'J örnekler alınmıştır. Bu örneklerden 1.000.000 (bir milyon) simülasyon denemesi sonucunda, başlangıçta kararlaştırılan l. Tip hata; $\\alpha$ = 0.25, 0.20, 0.10, 0.05 ve 0.01 olduğunda, Kappa istatistiği için ampirik olarak gerçekleşen kritik değerler edilmiştir.Other Açık Teknikle Yapılan Minimal İnvaziv Tiroidektomi(2010) Erbil, Yeşim; Doğan, Melek Serap; Işık, Sevil; Aydın, Cemalettin; Ölmez, Aydemir; Pıskın, Turgut; Söğütlü, GökhanAmaç: Minimal invaziv cerrahi teknikler, tüm alanlarda olduğu gibi baş-boyun cerrahisinde de önemli bir yer tutmaya başlamıştır. Minimal invaziv tiroid cerrahisinde üç teknik vardır: 1) Minimal invaziv video eşlikli tiroidektomi; 2) Endoskopik teknik (transaksiller vb); 3) Açık mini insizyon-minimal invaziv açık teknik (MIAT). Sonuçları açısından, mini insizyonla açık teknik, diğer ikisi ile kıyaslanabilir. Retrospektif karşılaştırmalı çalışmamızda, konvansiyonel ve minimal invaziv açık tiroidektomi tekniklerini, sonuçlar ve komplikasyonlar açısından karşılaştırdık. Gereç ve Yöntem: Çalışma 2004-2009 yılları arasında toplam 167 hastada gerçekleştirildi. Hastalara 100 konvansiyonel ve 67 minimal invaziv açık tiroidektomi (MIAT) uygulandı. Yaş aralığı 19-75 olmak üzere ortalama yaş 45.5 idi. Hastaların 128'i kadın ve 39'u erkek idi. Bulgular: Her iki grupta komplikasyonlar (sinir paralizisi, postoperatif hipokalsemi, hematom gibi) açısından fark olmadığı gözlendi. MIAT grubunda daha iyi bir kozmetik sonuç ve hasta memnuniyeti gözlendi. Sonuç: Küçük insizyonla yapılan teknik, doku travmasının azlığı ve iyi bir kozmetikle birlikte, daha avantajlı bir teknik olarak kabul edilebilir. Deneyimli tiroid cerrahlarınca güvenle uygulanabilirliği olan bir tekniktir.Other Acil Servise Başvuran Travma Hastaları ile İlgili Epidemiyolojik Bir Çalışma(1999) Işık, Serdar; Kıymaz, Nejmi; Çırak, Bayram; Demir, Ozgur; Güven, M. BahadırHer yıl ülkemizde 7000-10000 arası kişi trafik kazalarından ölmekte,'bir çok insanda düşme, darp, iş kazaları ve ateşli silah yaralanmaları gibi travmalardan kaybedilmektedir. Sakat kalanların sayısı ve travmaların sebep olduğu ekonomik kayıp miktarı tam olarak bilinmesede çok yüksek orandadır. Bu nedenle travmalım sadece tedavi edilmesi gereken bir hastalık olarak görülmesi doğru değildir. Travma sosyoekonomik öneme sahip bir halk sağlığı sorunudur.. Travma cerrahisi yanında , halk sağlığı bölümlerininde içinde bulunduğu ekipler tarafından koruyucu ve tedavi edici önlemler beraber değerlendirilmelidir.Other Adenoid Vejetasyonlu Çocukların Klinik ve Radyolojik Değerlendirilmesi(1998) Sakarya, M. Emin; Çankaya, Hakan; Er, Remzi; Kutluhan, Ahmet; Kıroğlu, A. FarukAdenoidektomi ile tanısı kesinleşmiş adenoid vejetasyonlu 62 çocuk olgunun; semptomatolojisi, yapılan operasyonları ve kürete edilen adenoid miktarları, dijital radyografi ile elde edilen nazofarinks scanogram bulguları karşılaştırıldı. Bir semptomu olan ile birden fazla semptomu olan olguların radyolojik bulguları arasında fark saptanmadı. Tek başına adenoidektomi yapılan olguların radyolojik bulguları ile adenotonsillektomi ve/veya grommet tüp yerleştirilen olguların radyolojik bulguları arasında da fark bulunmadı. Kürete edilen adenoid doku miktarları açısından ise çok (+++) olan olgular ile orta (++) ve az (+) olgular arasında; adenoid alanı, adenoid alanı/nazofarinks alanı ve adenoid alanı/nazofarinks hava yolu alanı hesaplamalarında istatistiksel olarak anlamlı fark bulundu. Sonuç olarak, dijital radyografi ile elde edilen nazofarinks scanogramı; çocuklarda adenoid vejetasyonun tanısında ve operasyon kararında yardımcı bir yöntemdir.Other Adi Fiğ (Vicia Sativa L.) + Arpa (Hordeum Vulgare L.) Karışımında Azot ve Fosforlu Gübrelemenin Verim ve Kaliteye Etkileri(2002) Karaca, Siyami; Çimrin, K. MesutBu araştırma, adi fiğ + arpa (Vicia sativa L. + Hordeum vulgare L.) (3Fiğ+1Arpa) karışımında azot ve fosforlu gübrelemenin verim ve kaliteye etkilerini belirlemek amacıyla yapılmıştır. Araştırma, 1999 yılında Yüzüncü Yıl Üniversitesi deneme alanında yürütülmüştür. Deneme, tesadüf blokları deneme desenine göre üç tekerrürlü olarak kurulmuş olup, ekim 29 Nisan 1999 tarihinde yapılmıştır. Denemede, adi fiğ D-120 hattı ve Tokak 157 arpa çeşidi kullanılmıştır. Azotun iki farklı dozu (O, 6 kg N/da) % 21 azot içeren amonyum sülfat formunda, fosforun dört farklı dozu da (0, 4, 8,12 kg $P_2O_5$/da) % 42-44 $P_2O_5$ içeren TSP (triplesüperfosfat) formunda uygulanmıştır.Araştırmada; bitki boyu (cm), yeşil ot verimi (kg/da), kuru ot verimi (kg/da), yeşil ot ve kuru ot verimine göre botanik kompozisyon (%), azot içeriği (%), ham protein oranı (%), fosfor içeriği (%), potasyum, içeriği (%), kalsiyum içeriği (%), magnezyum içeriği (%) belirlenmiştir. Azotlu gübreleme ile bitki boyu, yeşil ot verimi, kuru ot verimi, azot içeriği, ham protein oranı ve potasyum içeriği artmıştır. Fosforlu gübreleme ile karışımın fosfor içeriği artmıştır. En yüksek yeşil ot ve kuru ot verimi dekara 6 kg N ve 12 kg $P_2O_5$ dozlarında sırasıyla 668 kg/da ile 291 kg/da olmuştur.Other Adilcevaz İlçesinde Yetiştirilen Mahalli Armut Çeşitlerinin Bazı Pomolojik Özellikleri(2001) Yarılgaç, Tarık; Yıldız, KenanBu çalışmada, Adilcevaz (Bitlis) ilçesinde bulunan 15 mahalli armut çeşidinin (Mellaki I, Mellaki II, Mellaki III, Turş I, Turş II, Amasya I, Amasya II, Sarı Armut, Tavşan Başı, Şeker Armudu, Kum Armudu, Karçın, Sert Armut, Küçük Armut ve Kışlık Küçük Armut) bazı pomolojik özellikleri belirlenmiştir. Araştırma sonucunda, incelenen çeşitlerde, meyve ağırlığı 368.02±20 g (Mellaki II) ile 89.73±8 g (Kışlık Küçük Armut), meyve boyu 9.52±0.50 cm (Mellaki II) ile 5.22±0.35 cm (Kışlık Küçük Armut), meyve çapı 9.00±0.45 cm (Mellaki II) ile 5.74±0.22 cm (Kışlık Küçük Armut), meyve eti sertliği 12.05±0.63 lb (Kışlık Küçük Armut) ile 3.81±0.55 lb (Kum Armudu) SÇKM %17.00 (Karçın) ile %9.80 (Tavşan Başı), Titre edilebilir Asitlik %0.240 (Sarı Armut) ile %2.451 (Turş I) arasında bulunmuştur. İncelenen çeşitlerden Mellaki I, Mellaki II, Mellaki III’ün yüksek meyve kalitelerinden dolayı standart çeşitler arasında yer almasının yararlı olacağı sonucuna varılmıştır.Other Adilcevaz Yöresinde Doğal Olarak Yetişen Kuşburnuların (Rosa Spp.) Seleksiyonu(2001) Yılmaz, Muharrem; Yılmaz, Hüdai; Kazankaya, Ahmet1997-1999 yılları arasında Adilcevaz yöresinde doğal olarak yetişen kuşburnu populasyonu içerisinde üstün vasıflı tipleri tespit etmek amacıyla yapılan bu çalışmada 1997 yılında tipler seçilmiş, 1998 ve 1999 yıllarında örnekler alınmıştır. Alınan örneklerin; meyve ağırlıkları, meyve eni, meyve boyu, meyve eti oranı, toplam çekirdek ağırlığı, çekirdek sayısı, çekirdek boyu, şekil indeksi, SÇKM, pH, toplam kuru madde, vitamin C içeriği, titre edilebilir asit ve meyve zemin rengi gibi meyve özelliklerinin yanında bitki taç genişliği ve bitki boyu gibi özellikleri de tespit edilmiştir. Birinci yıl alınan 54 tipin meyve ağırlıkları 1,12-3,62 g, meyve et oranları %42,61-78,88, çekirdek sayıları 13-48 adet, pH 3.38-4.58, SÇKM %20-42 ve Vitamin C içeriği 73-987 mg/100g arasında değişiklik göstermiştir. İkinci yıl alınan 80 tipin meyve ağırlıkları 0,91-3,40 g, çekirdek sayıları 14-52, pH 3,25-4,64, SÇKM %15-45, C vitamini 107-1094 mg/100g arasında değişmiştir. Araştırma sonuçları, yörede üstün nitelikli zengin bir kuşburnu populasyonunun varlığını ortaya koymaktadır.Research Project Ağrı, Bitlis, Erzurum, Iğdır, Kars ve Muş İllerinde Bulunan Diaspididae(Hom.: Coccoidea) Familyasına Bağlı Türlerin Saptanması(2001) İnanç, Evsel; Yasar, Bülent; Aydin, GokhanDoğu Anadolu Bölgesinde çalışmanın yapıldığı Ağrı, Bitlis, Erzurum, İğdır, Kars ve Muş illerinde Diaspididae familyasına bağlı toplam 11 kabuklubit türü bulunmuştur. Bölgede karasal iklimin hakim olması, çok yıllık bitki olarak genellikle kavak, söğüt ve kültür bitkisi olarak da elma ağaçlarının bulunmasından dolayı saptanan kabuklubit türlerinin sayısının az Oimasına neden olmuştur. Saptanan türler yoğunlu sırasına göre şöyle olmuştur; Chionaspis salicis, Lepidosaphes ulmi, Quadraspidiotus armenicus, Quadraspidiotus lenticularis, Quadraspidiotus perniciosus, Diaspidiotus prunorum, Quadraspidiotus ostreaeformis, Quadraspidiotus pyri, Leucaspis loewi, Parlatana oleae ve Diaspidiotus kaussari. Bu çalışmada illere göre saptanan türler ise şöyledir: Ağrı; Csalicis, L. ulmi, Q. lenticularis, Qarmenicus, D.prunorum, Bitlis; C salicis, L. ulmi, Erzurum; C. salicis, L. ulmi, Q. armenicus, Q. ostreaeformis, Q.perniciosus, Q.pyri, Kars; C salicis, L. ulmi, L. loewi, İğdır; C. salicis, D.prunorum, L. ulmi, P. oleae, Q. armenicus, QJenticularis, Q.perniciosus, Muş; G salicis, D.kaussarii, L. ulmi, Q. armenicus, Q.perniciosus'tw: Bu türler içinde C. salicis ve L. ulmi çalışmanın yapıldığı tüm illerde kavak ve söğüt ağaçlarında oldukça yoğun olarak bulunmuştur. Q. armenicus ise daha önce sadece Van ilinde bulunmuş olmasına karşılık bu \"çalışmada bu türün Ağrı, Erzurum, İğdır ve Muş illerinde de bulunduğu ve bölgede en yaygın türler arasında 3. sırada yer aldığı saptanmıştır. Bu türün çalışmanın yapılmadığı Doğu Anadolu Bölgesindeki diğer illerde de yaygın olarak bulunabileceği düşünülmektedir. Daha önce sadece İran'da bulunmuş ve bu çalışma ile Muş (Hasköy)'da söğüt ağaçlan üzerinde saptanan D.kaussarii türünün varlığı ise Türkiye'de ilk kez bu çalışma ile ortaya çıkarılmıştır.Book Review Ahmed B. Yahyâ B. El-murtazâ'nın Tabakâtu'l-mu'tezile Adlı Eseri Üzerine Bir Değerlendirme(2023) Özmen, Ramazanİslam düşünce tarihindeki en renkli ve karizmatik fırkalardan birisi, şüphesiz İslâm’ın ilk rasyonalistleri olarak adlandırılabilecek olan Mu’tezile fırkasıdır. İslâm’da akılcı düşüncenin öncüleri olan Mu’tezile’nin tarihinin incelenmesi aynı zamanda genelde İslâm düşünce tarihinin özelde ise kelam tarihinin incelenmesi demek olacaktır. Biz bu çalışmada Ahmed b. Yahyâ b. el-Murtazâ'nın Tabakâtu'l-Mu'tezile adlı eserini inceleyerek Mu’tezile’nin bazı yönleri hususunda bilgiler aktarmış olacağız. Çalışmada deskriptif bir yöntem kullanılmıştır. Eser baştan sona taranmış ve dikkat çekici bilgiler çalışmaya yansıtılmıştır. Gerekli görülen bazı yerlerde eserde dile getirilen bazı fikirlere eleştiriler yöneltilmiştir. Çalışmamız İbnu’l-Murtazâ’nın Tabakâtu'l-Mu'tezile adlı eserinin tasvîrî bir yöntemle tanıtılmasından ibarettir. İlgili eser özellikle Mu’tezile’nin hadis ve rivâyetlere yaklaşımı açısından mercek altına alınmıştır. İslâm'da hadis ve sünnetin yeri etrafındaki tartışmaların tarihi çok gerilere gitmektedir. Bu tartışmalar gündeme geldiğinde ise ilk akla gelen itikâdî fırkalardan birisi Mu'tezile olmaktadır. Ancak hadis ve Mu'tezile yan yana zikredildiğinde, genelde ehl-i sünnet çevrelerinde zihinlerde oluşan ilk düşünce tamamen olumsuzdur. Bu kısa kitap kritiği çalışması çerçevesinde Mu’tezile’nin hadise karşı yaklaşımı ile ilgili önemli ip uçları tespit edilmiştir. En azından Tabakâtu'l-Mu'tezile çerçevesinde Mu’tezile’nin hadis inkarcısı bir fırka olarak tanımlamayacağı sonucuna ulaştığımızı söylememiz mümkündür. Eserden edindiğimiz intibaların en önemlilerinden birisi de şudur: Mu’tezile kendini ana İslâmî eğilimden ayrıştırmak yerine kendini İslam dininde merkezde konumlandırmaya önem vermektedir.Book Review Ahmet Ağırakca, Abbasi Devletinde Türk Kumandanlar, İstanbul: Akdem Yayınları, 2015, 190 S(2016) Polatoğlu, SelahattinOther Akciğerin Benign Tümörleri: 6 Yıllık Cerrahi Deneyim(1996) Çetin, Güven; Soysal, Ömer; Yalçınkaya, İrfan; Kaya, SadiAkciğer ve trakeobronşial ağacın benign tümörleri çeşitlidir fakat nadir görülürler. 1989 ile 1994 yılları arasında, Atatürk Göğüs Hastalıkları ve Göğüs Cerrahisi Merkezi, Göğüs Cerrahisi Kliniği'nde, 40 benign akciğer tümörlü olgu öpere edildi. Bunlardan 31'i hamartom, 3'ü inflamatuar psödotümör, 2'si leiomyom, 2 'si sklerozan hemanjiom, 1 'i ter atom 1 'i de lipom idi. Tümörün akciğer par ankimini mümkün olduğu kadar koruyarak yapılacak eksizyonu kesin tanı için sıklıkla gereklidir. [Turgut Özal Tıp Merkezi Dergisi 1996;3(4):336-340]Other Akkaraman Irkı Koyunlarda Holotrich ve Entodiniomorphid Siliyatların (Protozoa: Ciliophora) Günlük Değişimi(2001) Şenler, Naciye Gülkız; Yıldız, IsmaılBu çalışmada, Yüzüncü Yıl Üniversitesi Ziraat Fakültesi'nde günde iki kez yemlenen ve işkembesinde fistül açılmış iki Akkaraman ırkı koyundaki işkembe siliyat sayısının günlük değişimleri incelenmiştir. Siliyat sayısı ile işkembe içeriği pH değerleri arasındaki ilişki önemsiz bulunmuştur. Değişime etken faktörler literatür bilgisi ile karşılaştırılarak tartışılmıştırOther Akkaraman Varyetesi Norduz ve Karakaş Erkek Kuzularının Bazı Testis Özellikleri Bakımından Karşılaştırılması(2002) Yılmaz, Ayhan; Aygü n, TurgutBu çalışma, Yüzüncü Yıl Üniversitesi Ziraat Fakültesi Hayvancılık İşletmesinde yetiştirilen Akkaraman varyetesi Norduz ve Karakaş erkek kuzularını bazı testis özellikleri bakımından karşılaştırmak amacıyla yapılmıştır. Araştırma verileri, 30 baş Norduz ve 16 baş Karakaş olmak üzere toplam 46 erkek kuzudan elde edilmiştir. Kuzularda testis ölçüleri olarak değerlendirilen testis çapı, testis uzunluğu, skrotum çevresi ve skrotum uzunluğu ortalamaları sırasıyla 2.97, 5.97, 16.45 ve 11.12 cm olarak bulunmuştur. Testis özelliklerinden testis çapı ve skrotum çevresine kuzu yaşı, doğum tipi ve yaş dönemlerinin etkisi istatistik olarak önemli görülmemiştir. Testis uzunluğuna ana yaşı ve doğum tipinin etkisi önemli (P<0.05), yaş dönemlerinin etkisi önemsiz bulunmuştur. Skrotum çevresine ana yaşının etkisi çok önemli (P<0.01), doğum tipi ve yaş dönemlerinin etkisi önemsiz bulunmuştur. Skrotum uzunluğuna ise ana yaşı, doğum tipi ve yaş dönemlerinin etkisinin çok önemli (P<0.01) olduğu görülmüştür. Araştırma sonuçları, Norduz ve Karakaş erkek kuzularında belirlenen testis özellikleri bakımından önemli bir farklılığın olmadığını ve birbirlerine yakın değerler gösterdiğini ortaya koymaktadır.Research Project Akkaraman, Ile-de-france X Akkaraman (Gı) Melezi ve Anadolu Merinosu Kuzularında Besi Gücü ve Karkas Özellikleri(1994) Cengiz, FıratPolatlı Tarım işletmesi'nde doğan toplam 10 baş Akkaraman, 10 baş ile de France x Akkaraman(Gl) melezi ve 10 baş Anadolu Merinosu tekiz erkek kuzusu araştırmanın materyalini oluşturmuştur, iki aylık yaşta sütten kesilen kuzular 56 gün süre ile entansif besiye alınmıştır. Akkaraman, ile de France x Akkaraman(Gl) ve Anadolu Merinosu kuzularında sırasıyla besi başı ağırlığı 26.21, 31.60 ve 24.64 kg(P<0.01); besi sonu ağırlığı 42.79, 48.19 ve 41.25 kg(POther Akkiz Hepatoserebral Dejenerasyonda T1-ağırlıklı Mr Görüntülerinde Bilateral Hiperintens Bazal Ganglion Görünümleri(1999) Tombul, Temel; Sakarya, M. Emin; Ünal, Emel Özkan; Arslan, HalilHepatik disfonksiyonlu bit olguda kraniyal manyetik rezonans (MR) bulgulart rapor edildi. Tl-agirhkh MR in-celemede globus palliduslarda ve subtalamik nukleuslarda simetrik sinyal artislan izlendi. Hastanin T2-agir-hkh MR ve bilgisayarh tomografi (BT) incelemeleri normaldi. Klinik olarak belirgin hepatik ensefalopatt bulgu¬lart yoktu. Kronik karaciger hastahgi bilinmemesine ragmen yalnizca MR inceleme tie hastada hepatoserebral sendrom du§uniildu ve daha sonra karaciger biyopsi ile dogrulandi. MR inceleme, hastada karaciger fonksi-yon bozuklugu bilinmese bile hepatoserebral dejenerasyon tanismda cokfaydah bir tani yontemidir.Other Aksesuar Ulnar Stiloid(1998) Akpinar, Fuat; Dogan, Ali; Rağbetli, Murat Çetin; Tosun, Nihat; Aydınlıoğlu, Atıf: Aksesuar processus styloideus ulnaris el bileğinde nadir olarak görülen genellikle asemptomatik bir varyasyondur. Fakat travmatize olduğu zaman el bileği ulnar kenarında bir ağrı'dan sorumlu olabilir. Kronik, tekrarlayan travmaların el bileğinde injüri oluşturabilmesi ve tanıda kolayca bir kırık ile karışabilmesi gibi sebeblerle bu varyasyonun iyice tanınmasına ihtiyaç varıdr. Bu amaçla, gönüllü ve klinik olgulardan elde edilen l grafiler üzerinde aksesuar processus styloideus ulnaris ve varyasyonları araştırıldı. Bu kemikçiğin insidensi %2.5, \\ erkek/kadın oram 7/3 ve bir klinik olgu semptomatik bulundu. Literatür bilgileri ile bu varyasyonun klinik önemi | tartışıldı.Other Akut Epidural Hematomlu Hastalarda Prognozu Etkileyen Faktörler(2001) Kıymaz, Nejmi; Mumcu, Çiğdem; Demir, Ozgur; Çırak, Bayram; Yazıcı, TanerAmaç: Kliniğimizde takip ve tedavisini yaptığımız akut epidural hematomlu vakalar retrospektif olarak inceleyip, prognozunu etkileyen faktörlerin araştırılması amaçlandı. Metod: Kliniğimizde Mart 1996- Şubat 2000 tarihleri arasında takip ve tedavisini yaptığımız epidural hematomlu 47 hasta yaş, cinsiyet, etyoloji, başvuru sırasındaki klinik durum, hematomun lokalizasyonu, uygulanan tedavi ve prognoz açısından değerlendirildi. Tüm hastalara tanı Bilgisayarlı Beyin Tomografisi (BBT) ile konuldu. Bulgular: Epidural hematom tanısıyla takip ve tedavisini yaptığımız 47 hastanın yaşı 15 gün- 73 yaş (ortalama 24 ± 1.6) arasında değişiyordu. Olguların 36' sı (%77) erkek, 11' i (%23) kadındı. Hastaların tamamında etyoloji travmaydı. Epidural hematomlu hastaların 24' ünde (%51) yüksekten düşme travmalar içinde ilk sırayı alıyordu. En sık tespit edilen bulgu ise 24 (%51) ile hasta şuur düzeyinde kötüleşmeydi. Hastaların geliş Glaskow Koma Skala'sı (GKS) ise şöyleydi: 30 (%64) hastanın 12-15 arasında, 8 (%17) hastanın 8-11 arasında, 9 hastanın (%19) ise 7 ve altındaydı. Epidural hematomun en sık yerleşim yeri %44 ile temporoparyetal bölgeydi. Hastaların 32' sinde (%68) kraniotomi ile epidural hematom boşaltıldı. Kalan 15 (%32) hastaya konservatif tedavi uygulandı. Tüm epidural hematomlu hastalar içinde mortalite %13' dü (6 hasta). Bu eksitus olan hastaların tamamının giriş GKS' sı 7 ve altındaydı. Sonuç: Epidural hematomlu hastalarda prognozu belirleyen en önemli faktör, hastaların epidural hematomdan etkilenme düzeyini gösteren, GKS ile değerlendirdiğimiz hastanın geliş nörolojik şuur durumudur.Other Akut Maksiller Sinüzitte Sinüs Ostium Açıklığına Medikal Tedavi ile İlişkisi: Deneysel Çalışma(2002) Kiris, Muzaffer; Kıroğlu, A. Faruk; İnalkaç, Emin; Akpolat, Nusret; Kutluhan, AhmetAmaç: Deneysel olarak oluşturulan akut maksiller sinüzit modelinde, ostium açıklığının tıbbi tedavi ile olan ilişkisi araştırıldı. Çalışma Planı: Kırk adet, sağlıklı, Yeni Zelanda beyaz tavşanından iki grup oluşturuldu. Bir grupta (n=20) sol maksiller sinüs ostiumları emilebilir jelatin sponge ile dolduruldu. Diğer grupta, ostiumların yarısı kemik parçaları ve doku yapıştırıcısı (Histoakril) ile kapatıldı. Akut maksiller sinüzit oluşturulmasından sonra her bir grup dört adet altgruba bölündü. İlkine tedavi uygulanmadı (kontrol). Diğer altgruplara 10 gün süreyle sistemik antibiyotik yanı sıra topikal olarak sırasıyla serum fizyolojik, topikal dekonjestan ve topikal steroid tedavileri uygulandı. Tavşanlar dört hafta izlendi. Her hayvandan alınan haftalık nazal smear örneklerinde nötrofil ve lökosit sayımı yapıldı. Son hafta maksiller sinüs biyopsi örnekleri de alınarak iyileşme kontrol edildi. Bulgular: Ostiumları aynı durumda olan altgruplar arasında anlamlı farklılık bulunmadı. Ostiumları açık ve yarı kapalı altgrupların ortalama nazal smear skorları arasında ikinci haftadan başlayarak anlamlı fark bulundu. Yarı kapalı ostiumlu altgruplarda nazal smear ve biyopsi skorları anlamlı derecede yüksek seyretti. Sonuç: Sinüs ostium açıklığının derecesi akut maksiller sinüzit tedavisinde iyileşmeyi anlamlı derecede etkilemektedir.