TR-Dizin İndeksli Yayınlar Koleksiyonu
Permanent URI for this collectionhttps://hdl.handle.net/20.500.14720/5
Browse
Recent Submissions
Article Are Religious Orientations Effective on Eating Motivation(2025) Çakır, Merve Uçkan; Çavus, SenolThe phenomenon of food consumption has evolved over time, influenced by social interactions, leading to diverse nutritional practices based on beliefs, politics, culture, and economic foundations. This research aims to determine eating motivations and reveal the effects of religious orientations on these motivations. The convenience sampling method, a non-probability sampling method among quantitative research sampling methods, was used in the study. Van province was chosen as the population of the research, and individuals living in the central districts of Van province (İpekyolu and Tuşba), where the population density is high, were selected as the sample. Since the eating motivations scale was applied for the first time in the Van population, exploratory factor analysis was performed. In this context, a 3-dimensional religious orientations scale and a newly structured 10-dimensional eating motivations scale were reached. As a result of the research, it is seen that individuals' religious orientations explain their eating motivations at a rate of 10.5%. The most affected sub-dimension of eating motivation is taste and habits, with 14.2%; The second dimension is health and naturalness, with 11.8%; The third dimension is convenience, with 7.9%. It was concluded that the dimension that least explains the regression model is the price dimension with 1.7%. Analysis results showed that there was a significant relationship between individuals' religious orientations and eating motivations. The research analysis supported and accepted all hypotheses established in the research model.Article Kilit Denetim Konularının Denetim Rotasyonu ve Denetim Gecikmesi Açısından İncelenmesi(2025) Kurt, YusufAraştırmada 2017-2022 yılları arasında Borsa İstanbul (BIST)’e kote olan işletmelerin denetim raporlarında bulunan kilit denetim konu sayıları ile denetim rotasyonu ve denetim gecikmesi arasındaki ilişki ele alınmıştır. Çalışmada denetim rotasyonu; denetim firmalarının rotasyonu ve sorumlu denetçinin rotasyonu olmak üzere iki açıdan incelenmiştir. Denetim gecikmesinin belirlenmesinde mali yıl sonu kapanışı ile denetim raporunun sorumlu denetçiler tarafından imzalanmasına kadar geçen süre dikkate alınmıştır. Değişkenler arasındaki ilişki panel veri analizi yöntemi ile test edilmiştir. Çalışma iki model üzerinden gerçekleştirilmiştir. Birinci modelde kilit denetim konu sayıları ile denetim firması rotasyonu incelenirken, ikinci modelde ise kilit denetim konu sayıları ile sorumlu denetçi rotasyonu ele alınmıştır. Modellerden elde edilen sonuçlara göre kilit denetim konu sayıları ile denetim firma rotasyonu, sorumlu denetçi rotasyonu ve denetim gecikmesi arasında anlamlı bir ilişki bulunamamıştır. Çalışmanın gerek ele aldığı konu gerekse ulaştığı sonuçlar açısından özgün olduğu ve literatüre önemli katkılar sunacağı düşünülmektedir.Article The Effects of Prechilling, Chemical and Physical Scarification and Preheating Shock on Seed Gerimination in Capparis Spinosa(2025) Özcan, Sebahattin; Najafi, Solmaz; Tajbakhsh, MehdiThis study evaluated various seed treatments to identify optimal methods for enhancing the germination of Capparis spinosa (C. spinosa) seeds. Four treatments were tested: (1) sulfuric acid (98%) for 1 hour followed by 250 ppm gibberellic acid (GA3) for 1 hour; (2) soaking in water for 4 hours followed by chilling at 4°C for 24 hours; (3) soaking in water for 4 hours, chilling at -10°C for 7 days, and GA3 treatment for 1 hour; (4) soaking in hydrochloric acid (37%) for 6 hours followed by GA3 treatment for 1 hour. A completely randomized design with three replicates was used. Analysis of variance (ANOVA) revealed significant differences in germination percentage, mean germination time (MGT) at the 0.05 level, and germination rate index (GRI) at the 0.01 level. Treatments 1, 3, and 4 resulted in the highest germination percentages of 73%, 71%, and 73%, respectively, while Treatment 2 had the lowest at 51%. For MGT, Treatments 1, 2, and 3 ranked highest with values of 7.53, 7.38, and 7.21 days, respectively, whereas Treatment 4 ranked lowest at 8.4 days. The highest GRI values were observed in Treatments 1 and 3, with values of 4.89 and 5.14, respectively, and the lowest in Treatment 2 at 3.64. Results suggest that combining sulfuric acid scarification or chilling at -10 °C with GA3 significantly enhances germination. These findings provide practical insights for improving the germination of Capparis seeds, beneficial for large-scale cultivation and conservation efforts.Article Analysing the Occupational Health and Safety Knowledge of Science Teachers(2025) Asiltürk, Erol; Karakoyun, Gülen Önal; Sarul, Meysa Simge; Polat, MehmetThis study was conducted to evaluate the occupational health and safety knowledge of science teachers in Malatya, Turkey. ‘Occupational Health and Safety’ questionnaire was used as a data collection tool in the descriptive survey method. The results of the survey conducted with a total of 352 teachers were analysed by SPSS analysis and it was found that teachers had a high level of knowledge in this field and were aware of the rules and occupational risks. In addition, it was determined that teachers received basic occupational health and safety and first aid trainings more than fire safety and hygiene trainings and could intervene appropriately in emergencies. There is also a widespread opinion that occupational health and safety course should be compulsory in the curriculum. Teachers stated that they frequently encountered back, neck and joint disorders and infections.Article In Vitro Assessment of Antiproliferative Properties of a Novel Benzoxazole-Conjugated Pyrrolotriazinone(2025) Nalcı, Kemal Alp; Kuzu, BurakIn this study, a new class of antiproliferative agents was designed and synthesized against glioblastoma, the most lethal and aggressive primary brain tumor. The structure was designed by hybridizing benzoxazole and pyrrolotriazinone, two important pharmacophore groups for antiproliferation. The target compound was synthesized in a six-step procedure. The structure of the benzoxazole-conjugated pyrrolotriazinone compound was characterized by FT-IR, 1H- and 13C-NMR spectra. It was found to have favorable drug similarity and theoretical pharmacokinetic parameters according to in silico methods. The antiproliferative effect of the target compound on the glioblastoma cell line U-87 MG was evaluated, showing dose-dependent effectiveness. Furthermore, this study investigates the molecular docking of the novel compound with key glioblastoma-associated targets, revealing its potential as a multi-target therapeutic agent. The compound demonstrates strong binding affinity and inhibitory potential against VEGFR-2, VEGFR-1, and PI3K, and shows significant activity in apoptotic pathways through Caspase-3 and BCL-2. These results suggest its potential to disrupt tumor growth, angiogenesis, and cell proliferation. Overall, the benzoxazole-conjugated pyrrolotriazinone hybrid structure shows promise for glioblastoma treatment and could represent a significant step forward in the design of new drug candidates in the future.Article Psychosocial Intervention Programs for Family Members of Individuals with Bipolar Disorder: A Systematic Review(2025) Ozdemir, Pinar Guzel; Ayhan, Cemile Hurrem; Aktas, Mehmet Cıhad; Aydar, RamazanBipolar bozukluk, sadece bireyin yaşamını değil, aynı zamanda bütün aileyi karmaşık bir şekilde etkileyen bir dinamik yaratabilmektedir. Araştırmalar, bilişsel davranışçı terapiden psikoeğitim programlarına kadar geniş bir yelpazede müdahale stratejilerini içerir. Bu derlemede, bipolar bozukluk tanısı almış bireylerin aile üyelerine yönelik geliştirilen psikososyal müdahale programlarının sonuçlarının analiz edilmesi amaçlanmıştır. Pubmed ve Scopus veri tabanları kullanılarak Türkiye ve dünyada konu ile ilgili yapılan ve tam metinlerine ulaşılan çalışmalar gözden geçirilmiş ve sonuçlar, çalışma amaçları dikkate alınarak derlenmiştir. Literatür incelemesi sonucu 14 makale derlemeye dahil edilmişti. 4 çalışmada Aile Odaklı Terapi uygulandığı, 10 çalışmada ise ailelere yönelik psikoeğitim uygulandığı görülmüştür. Uygulanan Psikoeğitim programlarının 6 tanesi ailelere yönelik hastalık bilgisi ve bakım yükü hakkında verilen eğitimlerden oluşmaktadır. Bir çalışmada ise eşinde bipolar bozukluk olan ve istismara uğrayan kişilere problem çözme becerilerini arttırmaya yönelik psikoeğitim verilmişti. Çalışma sonuçlarında uygulanan müdahalelerin ailelerin bakım yükü, hastalık hakkında bilgi düzeyleri, benlik saygısı, yaşam kalitesi, içselleştirilmiş damgalama ve bipolar bozukluk tanılı bireyler üzerindeki etkileri incelenmiştir. Araştırma kapsamına alınan çalışmalar bipolar bozukluk tanılı bireylerin ailelerine yönelik aile temelli psikososyal müdahalelerin olumlu etkilerini ortaya koyan olumlu sonuçlar içermektedir.Article Effect of K and Si Applications on Plant Development, Na and K Content and Some Antioxidant (SOD, CAT, APX) Activities of Wheat (Triticum aestivum L.) Plant Exposed to Salt Stress(2025) Bozkurt, Mehmet Alı; İnik, OrhanTopraklarımızdaki tuzluluk sorunu her geçen gün artmaktadır. Küresel iklim değişikliğiyle birlikte bu sorun daha da önemli hale gelmiştir. Bu sorundan en çok etkilenen ise bitkilerdir. Tuzluluk, bitkilerde strese neden olarak birçok metabolik aktiviteyi çok karmaşık bir şekilde etkilemektedir. Özellikle tuz stresinin oluşturduğu reaktif oksijen türleri, bitki hücrelerinde ciddi hasarlara neden olmaktadır. Bitkiler bu stresten korunmak için katalaz (CAT), askorbat peroksidaz (APX) ve süperoksit dismutaz (SOD) gibi antioksidan enzimleri kullanırlar. Bu araştırmanın amacı, tuzlu koşullarda buğday bitkisinde bazı antioksidan enzim aktiviteleri üzerine potasyum ve silisyum uygulamalarının etkilerini belirlemektir. Saksı koşullarında yapılan deneyde buğday bitkisine artan dozlarda tuz (0 ve 100 mM NaCl), potasyum (0, 150,300 ppm K) ve silisyum (0, 75, 150 ppm Si) uygulanmıştır. Elde edilen sonuçlara göre, SOD aktivitesi 100 mM NaCl, 150 mg/kg K, 0 mg/kg Si ve 300 mg/kg Si uygulamalarıyla artmıştır. Tuz uygulamasının CAT aktivitesi üzerine etkisi kontrole göre anlamlı bulunmamıştır. APX aktivitesi genel olarak tuz ilavesiyle artmıştır. Ancak, 100 mM NaCl uygulamasına bağlı APX aktivitesindeki artış, 150 mg/kg potasyum uygulaması sabit tutulduğunda artan silikon dozlarıyla anlamlı şekilde azalmıştır. Bu durum, K ve Si uygulamalarının tuz stresini hafifletmede faydalı olabileceğini düşündürmektedir.Article The Effect Of Metaphyseal Shock Wave Application On The Longitudinal Growth Of Femur: A Rat Model(2025) Bulut, Emin Kursat; Ediz, Levent; Ceylan, Mehmet Fethi; Yağar, Hilal; Biçer, Kadir ErenEkstrakorporeal şok dalga tedavisinin (ESWT) artan kan akışını indüklediği ve fizyolojik kemik büyüme sürecini uyardığı düşüncesi oluşmuştur. Ayrıca, son çalışmalar ESWT'nin büyüme plağında kondrogenezi ve tavşanlarda longitudinal kemik büyümesini arttırdığını göstermiştir. Bu çalışmanın amacı, rat modelinde distal metafizyal bölgeye ESWT uygulaması sonrası femur kemiğinin longitudinal büyümesini araştırmaktır. Bu çalışmada, fizisleri kapanmamış otuz immatür rat için üriner taş tedavisi için tasarlanmış Multimed 2001- ELMED litotriptör cihazı kullanıldı. Ratlar her grupta 10’ar denek olmak üzere 3 gruba ayrıldı. Ratların yaşı 4 ile 6 hafta arasında değişmekteydi. Birinci gruba tek doz 0.3 mJ/mm2, 1000 şok dalgası; ikinci gruba tek doz 0.7 mJ/mm2, 1000 şok dalgası; üçüncü gruba ise 3 doz (haftalık periyotlarla 1 seans) 0.3 mJ/mm2, 1000 şok dalgası ketamin anestezisi altında sağ distal femur metafizyal bölgesine uygulandı. Ratların sol femurları kontrol olarak kabul edildi. Radyolojik ölçümler NetCAD 4.0 mühendislik programı ile dijital olarak yapıldı. Metafizyal şok dalgası uygulaması erken dönemde longitudinal kemik büyümesini etkilemedi (3 grupta da p>0.05). Bu sonuçlar, femurun distal metafizine uygulanan ESWT'nin ratlarda radyolojik ölçümlere dayalı olarak erken dönemde longitudinal kemik büyümesi üzerinde etkisi olmadığını göstermektedir. Yine de bu alanda daha ileri histolojik ve radyolojik çalışmalara ihtiyaç vardır.Article Akıllı Kent Uygulamalarına Yönelik Vatandaş Algısı Envanterinin Oluşturulması: Ankara/Çankaya Örneği(2025) Turan, Abdulmenaf; Sevinçli, Berfın GoksoyTeknolojinin gelişimiyle birlikte dünya kentlerini dijital bir dönüşüme sevkeden akıllı kent modeli, kentlerin küresel rekabet edebilirliklerini artırmakta ve onları cazip hale getirmektedir. Yıllık olarak yayınlanan Akıllı Kentler Endeksi’nde yer alan kentler, akıllı kent olma yolunda başarılı görülmektedir. Bu noktada kentleri deneyimleyen kentlilerin akıllı kente yönelik algıları da akıllı kentin başarısında önemli bir faktördür. Dolayısıyla kentlilerin akıllı kente yönelik algılarının değerlendirilmesi, kentlerin akıllı kent olma yolunda tecrübelerini zenginleştirecektir. Bu çalışmanın amacı, akıllı kent uygulamalarına yönelik vatandaş algısını ortaya koymaktır. Çalışmanın amacını gerçekleştirmeye yönelik yöntem olarak nicel yöntemlerden anket tekniği seçilmiştir. Anket tekniğiyle küresel olarak önem atfedilen Akıllı Kentler Endeksi’nde yer alan Ankara/Çankaya kentinden veri toplanmıştır. 422 kişiden toplanan verilerin analizi sonucunda akıllı ekonomi bileşeninin kentin sorunlarını çözme noktasında geliştirilebileceği, akıllı yönetişim konusunda algının henüz gelişmediği, akıllı çevre, akıllı ulaşım, akıllı insan, akıllı yaşam boyutlarında kentte yaşama süresi uzadıkça algının da arttığı bulgulanmıştır. Eğitim müfredatında akıllı kente yönelik bilgilerin detaylandırılması çalışmanın önerisi olarak belirlenmiştir.Article 21. yy.’ın Başında, Uluslararası Alanda ‘‘Yeni Bir Dünya Düzeni’’ Arayışı: Rusya-Çin İlişkileri(2025) Kişi, ErdenÖz Dünya insanlığı neredeyse her yüzyılda, yeni bir küresel güç ile karşılaşmıştır. Süreç içerisinde bu küresel güçlerin bir kısmı etkisini yitirmiş, bir kısmı ise tarih sahnesinden silinmiştir. Tıpkı insanlar gibi devletler de bir çocukluk, gençlik ve yetişkinlik evresi geçirirler. Özellikle yetişkinlik evresini doğru şekilde değerlendiren devletler, küresel güç olarak tarih sahnesinde yerlerini alırlar. Fakat her küresel gücün, belli bir dönem sonra bu üstünlük kabiliyetini kaybettiği görülmüştür. Bir devletin küresel güç olmasında, gerekli olan iç dinamikler gibi hayati önemi olan dış dinamiklerin olduğu da göze çarpmaktadır. Özellikle uluslararası politik alanın sunduğu imkânlar, kimi devletler için küresel bir güç olabilmek noktasında, oldukça belirleyici olmuştur. Soğuk Savaş sürecinde dünyanın iki kutba ayrıldığı; Batı tarafında ABD’nin, Doğu tarafında ise SSCB’nin küresel bir güç olarak öne çıktığı görülmüştür. Soğuk Savaş sonrasında ise ABD öncülüğünde ‘‘tek kutuplu’’ bir sistemin olduğu anlaşılmıştır. Uzun bir dönem dünyanın tek süper gücü olarak, adeta dünyanın jandarmalığı rolünü üstlenen ABD’nin, tüm dünya coğrafyalarında, askeri ve ekonomik politikalar yürüttüğü görülmüştür. Fakat 2000’li yıllar sonrasında tıpkı ABD gibi askeri, ekonomik ve politik imkânlara sahip yeni aktörlerin, uluslararası arenada boy gösterdiği görülmüştür. Bu aktörlerin başında ise Çin Halk Cumhuriyeti ve Rusya Federasyonu gelmiştir. Bu çalışmada; 2000 yılı sonrasında uluslararası politikada gerek ekonomik gerekse de askeri kabiliyetleri ile adından oldukça fazla söz ettiren Çin ve Rusya’nın ikili ilişkileri ve küresel alandaki kabiliyetleri üzerine, bir analiz yapılacaktır. Daha sonrasında Rusya ve Çin birlikteliğinin, ‘‘yeni bir dünya düzeni’’ kurabilecek imkanlara sahip olup, olmadığı tartışılacaktır. En nihayetinde ise iki ülke ilişkilerinin, geldiği nokta ve varacağı hedef üzerine tespitlerde bulunulacaktır.Article Investigation of the Effect on Thermal Performance Using Organic Phase Change Material in Battery Cooling Systems(2025) Gökaslan, Mustafa YasinThe thermal performance of lithium-ion battery under passive cooling (organic PCM) is investigated experimentally. Coconut oil, soy wax and palm wax are used as organic PCM. This study investigates the temperatures at the anode, cathode and midpoint of the battery in natural convection and the effects of passive cooling method on three different organic PCMs located around Li-ion battery during different discharges (1C, 2C and 3C). The results with PCM are also compared with the cases without PCM and the effects of organic PCMs on battery thermal performance are determined. According to the experimental results, it is determined that at the highest discharge rate, coconut oil completely melted, palm wax is in mushy phase region and soy wax does not change phase. Depending on discharge rates, in the case without PCM, while the maximum battery surface temperatures range from 30.7 °C to 48.8 °C, these temperatures range from 25.5 °C to 42.6 °C for coconut oil, 24.8 °C to 41.8 °C for soy wax, and 25 °C to 40.5 °C for palm wax. Battery cooling performance is better in palm wax. In addition, when the surface temperatures of the battery are compared with organic PCMs temperature, it is identified that there is very little difference. These findings indicate that passive cooling can also reduce battery operating temperature and the use of organic PCMs can make positive contributions to battery thermal performance.Article Eski Oğuz Türkçesinde Büyütme Kategorisi: Risâletü’n-nushiyye Örneği(2025) Yıldız, ŞahinYȗnus Emre, Türk edebiyatında önemli bir şahsiyet olmakla birlikte Türk dilinin Anadolu sahasında gelişmesine de öncülük etmiş isimlerden biridir. Dîvânı ve Risâletü’n-Nushiyye’si onun dünya görüşünü, sanatsal yönünü yansıtan eserleridir. Şairin yaşadığı dönemin dil özellikleri bu eserlere belirgin bir şekilde yansımış olup Eski Oğuz Türkçesine dair özellikler bu eserlerden takip edilebilmektedir. Bundan dolayı bu çalışmada Risâletü’n-Nushiyye’de büyütme kategorisi ele alınacaktır. Çalışmanın giriş kısmında büyütme kategorisi ve bu konuda yapılan çalışmalara değinilmiştir. Daha sonra Eski Oğuz Türkçesi ve Risâletü’n-Nushiyye hakkında bilgi verilmiştir. İnceleme bölümünde niceliksel ve niteliksel büyütmenin Risâletün’n-Nushiyye’de nasıl işaretlendiği üzerinde durulmuştur. Çalışmada Hirik ve Gül’ün (2024) büyütme kategorisi konusunda önerdikleri tasnif esas alınmıştır. Metin olarak da Tatcı’nın (2008) Risâletü’n-Nushiyye ile ilgili yaptığı tenkitli metin çalışmasına bağlı kalınmıştır. Fonetik, morfolojik, leksikolojik, sentaktik, semantik ve metaforik düzeyde yapılan niceliksel ve niteliksel büyütme örnekleri metinden alınmış ve büyütme kategorisi bağlamında yorumlanmıştır. Buna göre Risâletü’n-Nushiyye’de büyütme kategorisinin en çok morfolojik düzeyde çokluk eki +lAr aracılığı ile leksikolojik düzeyde sayılar ve sentaktik düzeyde sıfatlar aracılığı ile ifade edildiği tespit edilmiştir. Morfolojik düzeyde -An, +lU ve +rAk ekleriyle; sentaktik düzeyde edat, edat grubu ve bağlama grubu ile yapılan büyütme Hirik ve Gül’ün (2024) tasnifine katkı olarak tespit edilmiştir.Article Türkçe Mesnevî Şerhlerini Teolojik Hermenötik Üzerinden Okumak(2024) Çınarcı, Mehmet NuriKutsal metinler, içerdikleri inanç değerleri bakımından toplumun düşünce dünyasını şekillendiren ve bu sayede ona yön veren bir yapıya sahiptir. Sosyal yapının zihinsel kodlarına bu denli nüfuz etmiş bir anlayış, kendi varlığını toplumsal katmanlar içerisinde bazen yazılı bazen de sözlü bir şekilde ifşa etmiştir. Kutsalı, anlam dünyasının yapıtaşlarını oluşturan sözcükler yoluyla muhataplarına ulaştırmayı gaye edinen yazılı metinler, tarih boyunca tabi oldukları dinin mensupları tarafından sık sık izah edilmeye çalışılmıştır. Hıristiyan dünyasında hermenötler, İslam dünyasında ise şarih ve müfessirler, inandıkları kutsal metinlerin, halk tarafından daha iyi anlaşılması adına bazen bir kısmını bazen de tamamını açıklayan eserler telif etmişlerdir. Temel hareket noktasını izah ve yorumlama üzerine kuran bu anlamlandırma faaliyetlerinin çoğu kez benzer yöntem ve teknikler kullandıkları görülür. İncil metinlerini açıklamaya çalışan teolog hermenötler, metnin barındırdığı manaya göre gerçek ifadeler için literal (gramatik), mecazî anlatımlar içinse alegorik yöntemi kullanmışlardır. İslam müfessirleri ise Kur’ân-ı Kerîm’deki ayetleri, muhkem ve müteşabih oluşlarına göre kimi zaman zahirî kimi zamanda batınî bir zaviyeden tetkik etmeye çalışmışlardır. Mesnevî şarihleri de Kur’ân’ın işarî tefsiri olarak nitelendirilen Mesnevî’yi izah ederken beyitleri, içerdikleri anlam itibarıyla çeşitli katmanlara ayırmışlardır. Mevlânâ’nın Mesnevî’de suret ve mana olarak nitelendirdiği bu yaklaşımın şarihler tarafından izah esnasında kullanıldığı aşikârdır. Bu çalışmada, 16. yüzyıldan başlayarak 20. yüzyıla kadar her yüzyıldan bir Mesnevî şerhi seçilmiş ve Mesnevî’nin ilk iki beytine yapılan şerhlerin teolojik hermenötikteki yorumlama teknikleri ile ilgili bağlantısı üzerinde durulmuştur.Article Traces of Collective Memory: Exploring the Shared Meanings of the Zeve Martyrs’ Memorial(2025) Bozkurt, Ugur; Karasu, MehmetBu araştırma, Zeve Şehitleri Anıtı’nı kolektif bellek oluşturan ve şekillendiren bir bağlama oturtarak anıtla ilgili sosyal temsillerin içeriğini ve yapısını mercek altına almaktadır. Çalışmaya toplam 481 üniversite öğrencisi katılmıştır (Kadın = 341; Erkek = 140). Zeve Şehitleri Anıtı ile ilgili temsillerin içeriğini ve yapısını keşfetmek için katılımcılardan “Zeve Şehitleri Anıtı” denildiğinde kendiliğinden akıllarına gelen ilk dört kelimeyi yazmaları istenmiştir. Daha sonra, katılımcılar bu kelimeleri kendileri için önem derecesine göre sıralayarak hiyerarşik çağrışım verileri elde edilmiştir. Kelime çağrışım testi verileri IRAMUTEQ programı aracılığıyla prototip analizi ve benzerlik analizine tabi tutulmuştur. Bu karma desenli çalışmanın sonuçları, anıtla ilgili temsillerin a) ulusal ve dini sembollerin kullanımı yoluyla hayatta kalmayı ve trajediyi anlamlandırdığını, b) yaşanan trajediyle ilişkili katliam ve üzüntü gibi olumsuz deneyimleri vurguladığını ve c) gruplar arası dinamikler yerine grup içi süreçlere daha fazla odaklandığını ortaya koymaktadır. Bu paylaşılan anlamların kişisel ve grup düzeyindeki işlevleri kapsamlı bir şekilde incelenmiştir. Bu sonuçlar sosyal temsiller ve kolektif bellek literatürüne katkıda bulunmakta ve insan deneyimini zenginleştirmek için Zeve Şehitleri Anıtı’nın yeniden bağlamsallaştırılmasının önemini vurgulamaktadır.Article Türkiye'de Hisse Fiyatları Kanalının Etkinliğinin İncelenmesi: 2006-2022 Dönemi İçin Bir Analiz(2025) Alev, NigarPara politikasının baskın hedefi fiyat istikrarıdır, ancak düşük işsizlik ve sürdürülebilir ekonomik büyüme de genellikle önemli hedeflerdir. Merkez bankaları para politikalarının etkin bir şekilde uygulanabilmesinde çoğunlukla parasal aktarım mekanizması araçlarını dikkate alırlar. Özellikle son dönemlerde varlık fiyatlarında yaşanan dalgalanmalar bu çalışmanın yapılmasını gerekli kılmıştır. Varlık fiyatları kanalı bünyesinde bulunan hisse senedi fiyatları kanalının işleyişi, Türkiye ekonomisi için 2006Q1-2022Q2 dönemini kapsayacak şekilde VECM yöntemiyle araştırılmıştır. VECM analizi sonuçlarına göre, faiz oranları ile para arzı, yatırımlar ve sanayi üretim endeksi arasında negatif uzun dönem ilişkisi tespit edilmiştir. Diğer taraftan hisse senedi değişkeni ile para arzı ve yatırımlar arasında pozitif; sanayi üretim endeksi arasında negatif uzun dönemli bir ilişki bulunmuştur. Değişkenler arasındaki uzun dönemli ilişkinin tespitinden sonra uygulanan Granger nedensellik, varyans ayrıştırma ve etki-tepki yöntemleriyle hisse senedi kanalının reel ekonomi üzerinde kısmen etkili olduğu sonucuna ulaşılmıştır.Article Evaluation of DNA Reactivity Properties of Zn(II) Phthalocyanine Complex Carrying Tetrakis(Benzhydryloxy) Ligand(2025) Agırtas, Mehmet Salih; Arslantas, AliUsing a variety of techniques, the interaction pathway of zinc(II) phthalocyanine with tetrakis(benzhydryloxy) ligand with DNA was assessed in this article. Electrophoresis, thermal denaturation, viscosity, absorption, and fluorescence spectra were employed to investigate the binding mechanism of the ZnPc complex with DNA. The DNA binding constant (Kb) of the ZnPc compound and the thermal melting profile values of the DNA showed that the binding of the ZnPc compound to CT-DNA is governed by an intercalative interaction mechanism. The Kb was computed to be 1.392 106 M-1 for the ZnPc compound, which provides very important clues about the binding mechanism. Fluorescence spectroscopy is another important tool for clarifying the ability of ZnPc to interact with DNA. The information obtained from the fluorescence method confirms that ZnPc interacts with DNA by means of intercalative binding. When the findings obtained from electrophoresis experiments were evaluated, the significant decrease in the intensity of CT-DNA bands revealed that ZnPc interacted with DNA through a physical interaction. The data from the viscosity study confirm data previously obtained by other methods. As a result of their findings, they showed that ZnPc interacts with DNA by intercalative binding. All of these informations suggest that ZnP has DNA interaction properties and could be a potential agent that can be used in the treatment of cancer diseases on the basis of its DNA bonding property.Article The Potential Prognostic Value of Glutatione-S Transferase Izoenzymes in Non-Small Cell Lung Cancer(2025) Yılmaz, Can; Yilmaz-sarialtin, Sezen; Başak, Kayhan; Husseini, Abbas Ali; Dirican, Onur; Kaygin, Pinar; Atlı, MuharremGST izozimlerinin prognostik değerini değerlendirmek için GST izozim düzeyleri ile tümör belirteçleri arasındaki korelasyonları araştırmak. Bu retrospektif çalışmada adenokarsinom ve skuamöz hücreli karsinomu olan 40 hastanın klinik verileri analiz edilmiştir. Tümör ve komşu sağlıklı doku örnekleri, GST enzimlerinin (Sigma, Omega, Pi, Mu) ve kaspaz-3, Bcl-2, p38, p53'ün profilini çıkarmak için immünohistokimyasal olarak boyandı. Protein ekspresyon düzeyleri ile hasta özellikleri arasındaki ilişkiler incelenmiş ve GST enzimleri ile Kaspaz-3, Bcl-2, p38, p53 arasındaki korelasyonlar analiz edilmiştir. Tüm belirteçler için tümörlü ve sağlıklı dokular arasında anlamlı immünohistokimyasal farklılıklar bulunmuştur. GST enzimleri (GSTS, GSTO, GSTP, GSTM) ağırlıklı olarak tümörlü dokularda eksprese edilmiş, GSTO ve GSTP yüksek ekspresyon seviyeleri göstermiştir. SCC dokularıyla karşılaştırıldığında, GSTP ekspresyonu AC dokularında yaklaşık %30 daha yüksektir. Buna karşılık, GSTO ekspresyonu ikinci evre tümörlerde, özellikle de AC dokularında yaklaşık %25 oranında artmaktadır. Korelasyon analizi, tümör dokularında Bcl-2 ile kaspaz-3, p38, GSTS arasında, kaspaz-3 ile GSTP arasında ve p38 ile GSTM arasında anlamlı pozitif ilişkiler olduğunu ortaya koymuştur. Çalışma, KHDAK'de GST izozimlerinin prognostik değerini desteklemektedir.Article Marmaris, Milas ve Menteşe’de Göbek Bölümü Figürlü Kapı Tokmakları(2025) Başak, OktayYakın zamana dek konut ve avluların giriş kapılarında kendilerine sıkça yer bulan kapı aksamlarından olan halka (şakşak) ve tokmaklar, kapıları süsleyen elemanlar olmalarının yanı sıra aynı zamanda birer haberleşme aracı olmaları yönüyle de önem arz etmişlerdir. Bu çalışmada, Muğla merkez ilçe Menteşe ile Milas ve Marmaris ilçelerinde 2017-2018 yıllarında sahada yapılan çalışmalarda tespit edilen tokmak ve halkaların kapıyla bağlantılarını sağlayan bölümden biri olan ayna bölümü figürlü olanlar ele alınmaya çalışılmıştır. Yurt içinde ve dışında çok sayıda örneği bulunan ayna bölümü figürlü olan tokmaklardan, araştırma yapılan ilçelerde; aslan başı, kadın yüzü, kartal ve nemes başlıklı erkek başı olmak üzere 12 adet tespit edilmiştir. Kondisyon olarak iyi durumda olan eserlerin çoğu in-situ durumdadır. Tokmak kısmı figürlü olanlarla birlikte dikkatleri üzerine çeken en önemli aksamların başında; genellikle döküm tekniği ile yapılmış bronz ya da pirinçten olan tokmakların kapıyla bağlantısını sağlayan aynaları gelmektedir. El, kuş, yılan, horoz ve stilize edilmiş ejder gibi farklı şekillerde olan figürlü tokmaklar hariç, kapıların dekorasyonunda dikkat çeken bölümlerden biri de, genellikle U ve daire şeklinde bir halka ya da tokmağın bağlı olduğu figürlü olan aynalar oluşturmaktadır. Çoğunlukla aslan, kartal, kadın ve erkek başı şeklinde olan aynalıkların; işlevsel ve dekoratif bir öğe olmalarının ötesinde, kapısı üzerinde bulundukları evi kötülüklerden korumaya yönelik mistik bir yönlerinin de olduğu düşünülmektedir. Ait oldukları dönemin kültürüne ışık tutan tokmaklara olan ilginin zamanla azalmasıyla, eski önemlerini kaybetmelerine dikkat çekilmek istenmesinin yanı sıra, alanla ilgili birçok akademik çalışmada ayna veya göbek olarak tanımlanan bu bölümün, çoğu kez tokmak olarak lanse edilmiş olması da, konunun ele alınmasında etkili olmuştur.Article The Impact of Foreign Direct Investments on Economic Growth and International Trade: The Example of E7 Countries(2025) Darıcı, Burak; Yenilmez, Meltem Ince; Levent, Cemalettin; Özen, KeremSon yıllarda, doğrudan yabancı yatırımlar ile uluslararası ticaret ve ekonomik büyüme üzerindeki etkileri arasındaki ilişkiyi araştıran ampirik çalışmalar giderek daha popüler hale gelmiştir. Doğrudan yabancı yatırımlar ve uluslararası ticaret, sürekli ekonomik büyümenin sağlanmasının merkezinde yer almaktadır. Bu nedenle, bu çalışma doğrudan yabancı yatırımlar, ekonomik büyüme ve uluslararası ticaret arasındaki ilişkinin daha fazla araştırılmasına vurgu yapmaktadır. Bu çalışma için E7 (Türkiye, Meksika, Endonezya, Çin, Brezilya, Rusya, Hindistan) ülkeleri dikkate alınmıştır. Araştırma, 1992-2022 veri setinden elde edilen panel veri analizi kullanılarak gerçekleştirilmiştir. Çalışmanın sonuçları, DYY ekonomik büyümesi ile uluslararası ticaretin eşbütünleşik olduğunu ortaya koymaktadır. Bu çalışmada uygulanan AMG tahmini, diğer tüm uluslararası ticaret göstergeleri arasında anlamlı ve pozitif bir doğrudan yabancı yatırım-ithalat ilişkisi olduğunu göstermektedir. Bununla birlikte, sonuçlar DYY girişlerinin ihracat yapılarında çeşitlenmeye yol açtığını ve bunun da E7 ülkelerinde ekonomi için esneklik yarattığını göstermektedir. Ayrıca, bir ülkede ticari açıklığın çok büyük olduğu durumlarda, DYY'nin ekonomik büyüme potansiyelini daha da artıracak şekilde yakınsayacağı bulunmuştur. Analiz, yatırım koşullarını iyileştiren ve ticaretin serbestleştirilmesini sağlayan politika reformlarının bu tür olumlu etkileri desteklemede etkili olacağını göstermektedir. Sonuç olarak, DYY-iç ticaret bağlantısını güçlendirmek için stratejiler geliştirmek E7'nin uzun vadede ekonomik olarak sürdürülebilirliğini sağlamak açısından önemlidir.Article Hüdâynâme: Klasik İslâm Tarihçilerinin Antik İran’a Dair Temel Bilgi Kaynağı(2025) Turun, VeysiHüdâynâme, Sâsânî hükümdarı I. Hüsrev Enûşîrevân’ın (531-579) emriyle yazılan, antik İran’a ait klasik resmî tarih kitabının adıdır. Yaratılıştan son Sâsânî şahı III. Yezdigird (öl. 31/651) dönemine kadar İran tarihini kapsayan Hüdâynâme, kadim İran’ın resmî-millî tarihi hüviyetindedir. Yaratılış, ilk insan, ilk hükümdar, Pîşdâdîler, Keyânîler, Eşkânîler (Partlar) ve Sâsânî hanedan tarihlerinin anlatıldığı bu eserde; İran millî destanları, kahramanlık öyküleri, dinî-ahlâkî öğütler, İranlı hükümdarların tarihi, Zerdüşt, Mecûsîlik, İran gelenekleri, âdâb ve İranlıların diğer kavimlerle yaptığı savaşlar yer almaktadır. İlkin İbnü’l-Mukaffa‘ (öl. 142/759) tarafından Pehleviceden Arapçaya çevrilen Hüdâynâme’nin, bilinen on küsür Arapça ve dört adet Farsça tercümesi yapılmıştır. Pehlevice aslı ile Arapça ve Farsça tercümeleri günümüze ulaşmayan Hüdâynâme, klasik İslam tarihi kaynaklarının antik İran tarihine ilişkin temel beslenme kaynağı mesabesindedir. İşte bu makalenin amacı, İslam öncesi İran’a dair klasik İslam tarihi kitaplarına kaynaklık eden Hüdâynâme kitabını tanıtarak İslam tarihi kaynaklarıyla bağını ortaya koymaktır. Bu bağlamda antik İran’da tarih yazıcılığının gelişim seyri, Hüdâynâme adının anlamı, kitabın yazılış tarihi ve amacı, içeriği ile eserin Arapça ve Farsça tercümeleri incelenmiştir. Keza, Arapça ve Farsça telif edilen klasik İslam tarihi kaynaklarında Hüdâynâme’nin izi sürülerek bu eser ile klasik İslam tarihi kitapları arasındaki ilişki irdelenmiştir. Kuşkusuz, İranlı araştırmacılar ve müsteşrikler Hüdâynâme’nin mahiyeti, içeriği ve İslam tarihi kaynakları ile münasebeti üzerine birçok araştırma yapmışlardır. Çalışmamızda ayrıca bu ilim adamlarının konu hakkındaki görüşlerine de yer verilerek Türkiye’deki araştırmacıların dikkatine sunulmuştur. Çalışma nitel araştırma yöntemlerinden belge analizi metoduyla hazırlanmıştır. Bu kapsamda klasik İslam tarihi kaynakları, Firdevsî’nin Şâhnâmesi ve modern araştırmalar gözden geçirilmiştir. Yapılan incelemede Hüdâynâme’nin klasik İslam tarihçilerinin İslam öncesi İran’a ilişkin en önemli bilgi kaynağı olduğu neticesine ulaşılmıştır. Keza Hüdâynâme’nin ne Pehlevice aslının ne de Arapça veya Farsça tercümelerinin müstakil bir şekilde günümüze gelmediği tespiti yapılmıştır. Hüdâynâme üzerine Türkçe etraflıca bir araştırmanın yapılmamış olması, bizleri bu konuda araştırma yapmaya sevk etmiştir.