TR-Dizin İndeksli Yayınlar Koleksiyonu
Permanent URI for this collectionhttps://hdl.handle.net/20.500.14720/5
Browse
Browsing TR-Dizin İndeksli Yayınlar Koleksiyonu by WoS Q "Q3"
Now showing 1 - 20 of 316
- Results Per Page
- Sort Options
Other 2x2 Tablolarında Bazı Örnek Genişlikleri ve I. Tip Hata Seviyeleri ($\\alpha$ ) için Kappa (K) İstatistiğine Ait Ampirik Olarak Gerçekleşen Kritik Değerler(2004) Keskin, SıddıkKappa istatistiği, iki yönlü tablolarda uyum ölçüsü olarak kullanılmaktadır. Bu çalışmada, 2x2 tablolarında, bazı $\\alpha$ (l. Tip hata) değerleri için yaygın olarak karşılaşılan örnek genişliklerine göre Kappa istatistiğinin kritik tablo değerlerinin elde edilmesi amaçlanmıştır. Bu amaçla, simülasyon metodu ile kesikli dağılım gösteren populasyondan örnek genişliği 6 ile 300'arasında değişen'J örnekler alınmıştır. Bu örneklerden 1.000.000 (bir milyon) simülasyon denemesi sonucunda, başlangıçta kararlaştırılan l. Tip hata; $\\alpha$ = 0.25, 0.20, 0.10, 0.05 ve 0.01 olduğunda, Kappa istatistiği için ampirik olarak gerçekleşen kritik değerler edilmiştir.Article Aculus Schlechtendali (Nalepa) (Acarina: Eriophyidae) 'nin Ankara'da Malus Floribunda L. (Rosaceae) Üzerinde Popülasyon Değişimi ve Predatörleri(2008) Çobanoğlu, Sultan; İnanç, EvselMalus floribunda L. (Rosaceae) üzerinde zararlı olan Aculus schlechtendali (Nalepa) (Acarina: Eriophyidae)‟nin popülasyon geliĢimi Ankara‟da üç ayrı alanda (Keçiören, Kalaba ve Beşevler) 2004–2006 yılları arasında incelenmiştir. Her iki yıla ait gözlemlerden A. schlechtendali bireylerinin deutogyne döneminde ağaçların çatlak ve yarıkları arasında kışladıkları ve mayıs ayı başında kışladıkları yerlerden çıkarak açılmakta olan bitki gözlerine geçiş yaptıkları saptanmıştır. Deutogyne „ler yumurtalarını genç bireylerin besin bulabilecekleri yerlere bırakmışlardır. Yumurtalardan, protogyne olarak bilinen yazlık bireyler çıkmaktadır. Her iki yılda da mayıs ayının sonlarında deutogyne popülasyon yoğunluğu düşmekte ve bu dönemden sonra yaz formu olan protogyne popülasyonu artmaktadır. Protogyne popülasyonunun haziran ayı ortalarında en yüksek düzeye ulaştığı belirlenmiştir. Her üç bölgede de protogyne popülasyon yoğunluğunun mayıs ve haziran aylarında yüksek olduğu tespit edilmiştir. A. schlechtendali’‟nin deutogyne bireylerinin popülasyonunu yaz dönemi süresince düşük oranda da olsa sürdürmektedir. A. schlechtendali‟nin doğal düşmanları olarak bölgede avcı akarlardan Phytoseiidae familyasına ait 2, Stigmaeidae familyasından 1, Tydeidae familyasına ait ise 1 tür olmak üzere 4 avcı akar türü saptanırken, Coccinellidae (Coleoptera) familyasına ait 14 avcı tür belirlenmiştir. Ayrıca söz konusu akar türünün taksonomik özellikleri ve dağılımı ile ilgili bilgilere de yer verilmiştir.Article Acute Effects of Trichloroacetic Acid on Serum Enzyme Levels and Erythrocyte Carbonic Anhydrase Activity in Rats(2006) Demir, H.; Çelik, I.The aim of the present study was to investigate the effects of a sublethal dose of trichloroacetic acid (TCA) on serum enzyme levels and erythrocyte carbonic anhydrase (CA) activity in rats under laboratory conditions. Ten Sprague-Dawley albino rats were divided in 2 groups of 5 rats. A 200 mg/kg dose of TCA was administered intraperitoneally to the 5 rats in the treatment group. An equal amount of saline solution was injected into the control group. Serum enzyme levels and erythrocyte CA activity of the rats were measured 1, 3, and 6 h after treatment. According to the results, while the TCA sublethal dose treatment caused significant increases in lactate dehydrogenase (LDH) and creatine phosphokinase (CPK) after 1 and 3 h, aspartate aminotransferase (AST) significantly increased after 1, 3, and 6 h. No significant differences in the levels of alanine aminotransferase (ALT) and erythrocyte CA were observed in comparison to the controls. It was concluded that TCA may cause toxicity in rats. © TÜBİTAK.Article Acute Myeloblastic Leukemia-Associated Marfan Syndrome and Davidoff-Dyke Syndrome: a Case Report(2008) Demir, C.; Bay, A.; Dilek, I.; Öner, A.F.We present herein a 23-year-old man with acute myeloblastic leukemia (AML) associated with Davidoff-Dyke-Masson syndrome (DDMS) and Marfan syndrome (MS). The diagnosis of DDMS was based on findings including left facial asymmetry, left hemiparesis, mental retardation, right cerebral hemiatrophy, dilatation of the ipsilateral lateral ventricle and calvarial thickening. The diagnosis of MS was based on clinical findings including tall stature, myopia, retinitis pigmentosa, blue scleras, scoliosis, pectus excavatum, arachnodactyly and low ratio of upper/lower body segment. The patient developed hepatosplenomegaly, gingival hypertrophy and pancytopenia. Peripheral blood film and bone marrow examination showed that most of nucleated cells were blasts; immunophenotype of those cells showed CD11+, CD13+, CD14+, CD33+ and HLA-DR+. These findings confirmed the diagnosis of AML (FAB-M5). After induction chemotherapy, remission was obtained. To the best of our knowledge, our case is the third report of AML in MS syndrome, while AML associated with DDMS and MS has not been previously reported in the literature.Article Ağrı, Bitlis, Hakkari, Iğdır ve Van İllerinde Tespit Edilen Aspidiotinae ve Leucaspidinae (Hemiptera: Diaspididae) Türleri(2009) Atlıhan, Remzi; Kaydan, M.bora; Kozar, FerencBu çalışma ile Doğu Anadolu Bölgesi’nin beş ilinde (Ağrı, Bitlis, Hakkari, Iğdır, Van) bulunan kabuklubitlerin tespit edilmesi amaçlanmıştır. Bu amaç için bu illerde bulunan kültür ve doğal florada bulunan bitkilerden örnekler 2005–2008 yıllarında toplanmış ve bölgenin kabuklubit faunası ortaya konulmuştur. Araştırmanın sonucunda, örneklemenin yapıldığı beş ilde toplam olarak 20 adet kabuklubit türü tespit edilmiştir. Bu türlerden dört tanesinin (Diaspidiotus transcaspiensis (Marlatt), Fisanotargionia quadrilobata Kaussari & Balachowsky, Rhizaspidiotus balachowskyi Kozár & Matile-Ferrero, Rhizaspidiotus bivalvatus Goux) Türkiye faunası için yeni tür olduğu belirlenmiştir.Article Ağrı, Bitlis, Hakkari, Iğdır ve Van İllerinde Tespit Edilen Diaspidinae ve Odonaspidinae (Hemiptera: Diaspididae) Türleri(2009) Kozar, Ferenc; Atlıhan, Remzi; Kaydan, M.boraBu çalışma ile Doğu Anadolu Bölgesi’nin beş ilinde (Ağrı, Bitlis, Hakkari, Iğdır, Van) bulunan Diaspidinae ve Odonaspidinae alt familyalarına bağlı kabuklubitlerin tespit edilmesi amaçlanmıştır. Bu illerde bulunan kültür ve doğal florada bulunan bitkilerden örnekler 2005–2008 yıllarında toplanmıştır. Araştırmanın sonucunda, örneklemenin yapıldığı beş ilde toplam olarak 16 adet kabuklubit türü tespit edilmiştir. Bu türlerden ikisinin (Chionaspis lepineyi Balachowsky ve Epidiaspis salicis (Bodenheimer)) Türkiye faunası için yeni kayıt olduğu belirlenmiştir.Article Akkeçi Oğlaklarında Kesin Öncesi ve Kesim Sonrası Ölçülen Bazı Özellikler Arasındaki İlişki Yapısınınkanonik Korelasyon Analizi ile İrdelenmesi(2005) Başpınar, Ensar; Keskin, Sıddık; Kor, AşkınKanonik korelasyon analizi, her birinde iki yada daha fazla değişken bulunan, iki değişken seti arasındaki ilişki yapısının irdelenmesinde kullanılan çok değişkenli analiz tekniğidir. Bir zorunluluk olmamasına rağmen, bu analiz tekniğinde; değişken setlerinden biri bağımlı, diğeri de bağımsız değişken seti olarak ele alınabilir. Analizde, her iki değişken seti için de setlerde yer alan değişkenlerin doğrusal kombinasyonlarından yeni değişkenler elde edilir ve bu yeni değişkenler - arasındaki korelasyonun maksimum olması amaçlanır. Elde edilen yeni değişkenlere kanonik değişkenler, bunlar arasındaki korelasyonlara da kanonik korelasyonlar denir. Bu çalışmada, 6 aylık yaştaki 82 adet Akkeçi oğlaklarının, kesim öncesi ve kesim sonrası ölçülen bazı özellikleri arasındaki ilişki yapısı, kanonik korelasyon analizi ile irdelenmiştir. Oğlaklardan kesim öncesinde tespit edilen; kesim ağırlığı (KA), cidago yüksekliği (CY), vücut uzunluğu (VU), göğüs derinliği (GD), kürekler arkası göğüs genişliği (KGG), göğüs çevresi (GÇ) ve but çevresi (BÇ) olmak üzere 7 adet özellik X değişken seti; baş ağırlığı (BA), ayak ağırlığı (AA), post ağırlığı (PA), iç yağ ağırlığı (İYA), takım ağırlığı (TA), dalak ağırlığı (DA), sıcak karkas ağırlığı (SKA) ve soğuk karkas ağırlığı (SOKA) olmak üzere 8 adet özellik de Y değişken seti olarak alınmıştır. Sonuçta, birinci kanonik değişken çifti arasında hesaplanan kanonik korelasyon 0. 962 olarak (p< 0.01) bulunmuştur.Article Anagyrus Pseudococci (Girault) (Hymenoptera: Encyrtidae)' Nin Farklı Yaştaki Planococcus Citri (Risso) (Hemiptera: Pseudococcidae) Üzerindeki Bazı Biyolojik Özellikleri(2005) Çalışır, Sevilay; Kılınçer, A. Neşet; Ülgentürk, Selma; Kaydan, M.boraAnagyrus pseudococcrnm bazı biyolojik özelliklerine konukçusu Planococus citri'rim yaşının etkileri 12 ve 18 gün yaşlı nimfleri üzerinde, 28±1°C sıcaklık, % 60-65 orantılı nem, 16:8 (aydınlık:karanlık) ışıklanma rejiminin sağlandığı iklim odası koşullarında incelenmiştir. Parazitoitin gelişme süresi, ergin ömrü, cinsiyet oranı, bir dişi başına meydana gelen erkek, dişi ve toplam birey sayısı ve kapsüllerime reaksiyonu, ayrıca unlubitih mumyalaşma süresi araştırılmış, bu verilerden faydalanılarak parazitoitin iki farklı yaştaki unlubitler üzerindeki yaşam çizelgesi oluşturulmuştur. A. pseudococcî nin gelişme süresi ve ömür uzunluğu üzerinde konukçu yaşının önemli bir etkisi olmadığı, dişi bireylerinin gelişme süresinin 12 gün yaşlı turunçgil unlubiti nimflerinde ortalama 13,20±0,092 gün, erkeklerde 12,45+0,11 gün olduğu, 18 gün yaşlı unlubitlerde, dişilerin 13,15+0,18 gün, erkeklerin 12,35±0,15 günde geliştiği tespit edilmiştir. Dişi parazitoitin ömür süresinin erkeklerden daha uzun olduğu ve 12 gün yaşlı unlubitlerde 14,35±0,68 gün, 18 gün yaşlılarda 14,60±0,62 gün sürdüğü belirlenmiştir. Parazitoitin ovipozisyonu 12 gün yaşlı unlubitlerde 11.50±0.44 gün, 18 gün yaşlı unlubitlerde 13.35±0.70 gün sürmüştür. Bir dişi parazitoit başına meydana gelen dişi birey sayısı, 12 gün yaşlı unlubitlerde 13,05+0,55 adet, 18 gün yaşlı unlubitlerde 21,65+1,1 adet, erkek sayısı ise sırasıyla 17,40+0,59 ve 24,40±1,1 adet bulunmuştur. A. pseudococcfnm cinsiyet oranı 12 gün yaşlı unlubitlerde yetiştirilen populasyonda 0,75:1, 18 gün yaşlı unlubitlerde 1:0,88 ($:Article Ankara’da İnsanlara Tutunan Kene Türleri ve Mevsimsel Dağılımları(2016) Beyhan, Yunus Emre; Babür, Cahit; Mungan, MesutKeneler (Acari: Ixodoidea) dünyadaki en önemli kan emen artropodlar arasındadır. İnsanlarda felç, irritasyon ve allerji gibi ciddi toksik durumlara neden olabilirler. Bunların yanı sıra Kırım Kongo Kanamalı Ateşi (KKKA) virüsünün de dahil olduğu viral, bakteriyel ve protozoer etkenler tarafından oluşturulan birçok enfeksiyon hastalığını bulaştırırlar. Bu çalışma Ocak 2011 ve Aralık 2013 tarihleri arasında Ulusal Parazitoloji Referans Merkez Laboratuvarına kene tutunması şikayeti ile başvuran kişilerden elde edilen 1562 adet örneğin değerlendirilmesi için yapılmıştır. Keneler doğrudan %70’lik etil alkol içine alınmış ve stereomikroskop altında teşhis edilmiştir. Bunların 1497’si (%95,84) kene olup, 39’u (%2,50) artefakt (yara kabuğu, kan pıhtısı vb.), 22’si (%1,41) medikal önemi olmayan artropod, 3’ü (%0,19) kasık biti (Pthirus pubis) ve 1’i (%0,06) de tahtakurusu (Cimex lectularius) olarak bulunmuştur. Kenelerin 322’si Rhipicephalus sangiuneus, 241’i Haemaphysalis parva, 188’i Hyalomma marginatum, 175’i Hyalomma spp. nimf, 138’i Rhipicephalus spp. nimf, 109’u Rhipicephalus bursa, 79’u Ixodes ricinus, 68’i Dermacentor marginatus, 59’u H. anatolicum, 52’si H. detritum, 17’si H. excavatum, 9’u Haemaphysalis punctata, 8’si Ixodes spp. nimf, 1’i Haemaphysalis spp. larva, 1’i Haemaphysalis spp. nimf ve 1’i Argas spp. olarak teşhis edilmiştir. Morfolojik bozukluğu veya eksikliği olan 29 kenenin ise tanımı yapılamamıştır. Ocak-Aralık arasında, tüm aylarda kene tutunması vakalarına rastlanmıştır. Olguların, 365’i (%24,38) Haziran ve 298’i Temmuz (%19,91) ayında olmak üzere çoğu Nisan-Eylül ayları arasında bildirilmiştir. Kırım Kongo Kanamalı Ateşi hastalığı nedeniyle insanlar son yıllarda kene ve diğer artropod enfestasyonlarına karşı daha duyarlı hale gelmişlerdir. Bu yüzden, keneler, bulaştırdıkları hastalıklar ve korunma yolları ile halkın bilgilendirmesinin doğru olacağı düşünülmektedir.Article Antibacterial Activity of Different Kefir Types Against Various Plant Pathogenic Bacteria(Galenos Publ House, 2020) Taskin, Bilgin; Akkopru, AhmetKefir is a probiotic, dairy product produced by the fermentative activity of a diverse range of lactic acid bacteria, acetic acid bacteria, and yeast. In this study, we revealed the antimicrobial spectra of five types of kefir supernatants (EG, AN, KF, KY and SD) from different regions of Turkey fermented for 24 and 48 h against seven plant pathogenic bacteria and one bacterial biocontrol agent in vitro and in vivo for the first time. In vitro, antibacterial activity was investigated by the disk diffusion agar method. Their antibacterial potencies varied according to the type of kefir and the fermentation time. Also, we showed that the antimicrobial activity of kefir could be attributable to antimicrobial substances in supernatants rather than the low pH. In vivo, studies using the most potent kefir type on cucumber and common bean with their pathogenic bacteria in the climate chamber showed no remarkable decrease in diseases but revealed an increase in some plant growth parameters. The application resulted in an increase of 22% in shoot fresh weight, 20% in shoot dry weight, 79% in root fresh weight and 113% in root dry weight in common bean, on the other hand, 25% in shoot fresh weight, 34% in root fresh weight and 30% in shoot dry weight in cucumber.Article Anticholinergic, Antidiabetic and Antioxidant Activities of Ferula Orientalis L. Determination of Its Polyphenol Contents by Lc-Hrms(Acg Publications, 2021) Kiziltas, Hatice; Goren, Ahmet C.; Bingol, Zeynebe; Alwasel, Saleh H.; Gulcin, IlhamiTo evaluate the antioxidant activity of evaporated ethanolic extract of Ferula orientalis L. (EEFO) and lyophilized water extract of Ferula orientalis L. (WEFO) several in vitro antioxidant methods such as ABTS(center dot+) scavenging activity, DPPH. scavenging activity, Fe(3+)reduction method, cupric ions (Cu2+) reduction capacity, and metal ion (Fe2+)-binding activities using ferrozine reagent were separately performed. Also, BHT, alpha-tocopherol and ascorbic acid were used as the standard antioxidant molecules. Moreover, some phenolic compounds that are responsible for antioxidant abilities of EEFO and WEFO were determined by LC-HRMS. EEFO and WEFO demonstrated effective antioxidant abilities when compared with the standards. EEFO demonstrated IC50 values of 1.946 mu g/mL against acetylcholinesterase (AChE), 0.815 mu g/mL against alpha-glycosidase, and 0.675 mu g/mL against alpha-amylase.Article The Aphelinid and Encyrtid Parasitoids (Hymenoptera: Chalcidoidea) of Pseudococcidae (Hemiptera: Coccoidea) in the Van Lake Basin of Turkey(Entomological Soc Turkey, Ege Univ, 2010) Kaydan, M. Bora; Japoshvili, GeorgeParasitoids of mealybugs were surveyed at the Van Lake basin (Agri, Bitlis, Hakkari, Igdir and Van), Turkey, during the years of 2005 and 2008. Parasitized mealybug specimens were collected from ornamental, cultivated and wild plants and to obtain parasitoids, put into controlled environment room and adult emergence was monitored. Sixteen species of parasitoids were recorded, one of which belongs to the family Aphelinidae and 15 to the family Encyrtidae. One genus and nine species were newly recorded for the Turkish fauna. Two species, Anagyrus kilinceri Japoshvili sp. nov. and Charitopus eristoi Japoshvili sp. nov. (Hymenoptera: Encyrtidae), are described as new species.Article Aphis Fabae Scopoli (Hemiptera: Aphididae)'nin Bakla Üstünde Üreme ve Gelişmesine Anne Yaşının Etkileri(2015) Karaca, İsmail; Özgökçe, Mehmet Salih; Yüztaş, GülerBu çalışmada baklayaprakbiti, Aphis fabae Scopoli (Hemiptera: Aphididae)'nin gelişme, üreme, ömür, döl süresi, preovipozisyon, ovipozisyon ve post ovipozisyon süreleri ve canlı kalma oranları üstünde anne yaşının etkileri araştırılmıştır. Denemelerde 1. 6. 11. ve 16. yaşlarda annelerden alınan bireylerden oluşturulan dört farklı popülasyon incelenmiştir. Her bir deneme grubu 45 tekerrürden oluşturulmuş ve yaprakbiti için konukçu bitki olarak bakla bitkisi kullanılmıştır. Denemeler 27.5±1 °C, %60±5 orantılı nem ve 16:8 saat aydınlık koşullarının sağlandığı iklim kabinlerinde sürdürülmüştür. Her bir popülasyon için elde edilen veriler yaşa bağlı yaşam çizelgesine göre değerlendirilmiştir. Yaşam çizelgesi parametrelerinin hesaplanmasında Euler-Lotka eşitliğinden yararlanılmıştır. Aphis fabae'nin 1, 6, 11 ve 16 gün yaşlı dişilerinden elde edilen popülasyonlarının hesaplanan yaşam çizelgesi parametreleri, sırasıyla; kalıtsal üreme yeteneği (rm) 0.369, 0.389, 0.349 ve 0.149 dişi/dişi/gün, net üreme gücü (Ro) 16.466, 14.535, 7.802 ve 2.233 dişi/dişi, ortalama döl süresi (To) 7.599, 6.873, 5.893 ve 5.388 gün, toplam üreme oranı (GRR) 37.611, 28.126, 20.265 ve 16.000 dişi/dişi, artış oranı sınırı (?) 1.446, 1.476, 1.417 ve 1.161 dişi/gün olarak bulunmuştur. Ergin ömrü sırasıyla 6.4, 6.8, 2.6 ve 0.4 gün, preovipozisyon 4 deneme grubu için de 0 gün, ovipozisyon süresi sırasıyla 6.2, 8.3, 2.4 ve 0.4 gün, postovipozisyon sırasıyla 0.2, 0.2, 0.1 ve 0.0 gün ve döl süresi sırasıyla 7.0, 7.2, 5.9 ve 4.8 gün olarak belirlenmiştir. Her bir popülasyonun yaşa-bağlı canlı kalma oranları (lx) için Weibull dağılımı kullanılarak en uygun eğri denklemleri elde edilmiş ve fonksiyonun parametreleri hesaplanmıştır. Weibull dağılımında hesaplanan parametrelere göre 1. ve 2. yaş grubu popülasyonların Holling'in 1. tip hayat eğrisine benzediği, 3. ve 4. yaş grubu popülasyonların ise 3. tip hayat eğrisine uygun olduğu bulunmuştur.Article Associations Between Gh, Prl, Stat5a, Opn, Pit-1, Lep and Fgf2 Polymorphisms and Fertility in Holstein-Friesian Heifers(Kafkas Univ, veteriner Fakultesi dergisi, 2017) Oner, Yasemin; Yilmaz, Onur; Okut, Hayrettin; Ata, Nezih; Yilmazbas-Mecitoglu, Gulnaz; Keskin, AbdulkadirIn this study, it was aimed to investigate polymorphisms in seven genes (GH, PRL, STAT5A, OPN, PIT-1, LEP and FGF2) related to reproductive traits in dairy heifers. Frequency distributions of the genotypes between fertile and repeat breeder heifers groups were investigated. Allele effects on fertility were also analyzed. Blood samples were taken from a total of 160 Holstein-Friesian heifers and they were divided into two groups according to their artificial insemination numbers (AI). The heifers becoming pregnant after the first AI were used as the fertile heifers (FH, n= 80) and the heifers with 3 or more equal AIs were accepted as the repeat breeder heifers (RBH, n= 80). All the animals were genotyped by the PCR-RFLP method for seven genes and the association works were performed for 145 animals (RBH, n= 79; FH n= 66). For all loci investigated, two alleles and three genotypes were found for overall population with the exception that PRL locus had two alleles and two genotypes. The chi-square test (.2) revealed that the whole population and the two groups separately were at Hardy-Weinberg equilibrium. The genotype distributions of PIT-1 and STAT5A conspicuously differed between the FH and the RBH groups; however, these differences were not found significant. Association of GH-AB genotype was found significant on AI number for the first pregnancy. Mixed effect logistic regression model was used to investigate the allele effects on fertility. No linkage disequilibrium was detected between the investigated loci.Article Ayaş Koşullarında Yetiştirilen Böğürtlen Çeşitlerinin Bazı Pomolojik Özelliklerinin Karşılaştırılması(2007) Ağaoğlu, Y.sabit; Eyduran, Ecevit; Eyduran, S. PeralÖz: Ankara (Ayaş) ekolojisinde 5 yıl boyunca yetiştirilen 11 böğürtlen çeşidinin (Arapaho, Black Satin, Bursa 1, Bursa 2, Bursa 3, Cherokee, Chester, Dirksen Thornless, Jumbo, Navaho ve Ness) pomolojik özelliklerinden; meyve ağırlığı, toplam asit ve suda çözünebilen kuru madde miktarları mukayese edilmiştir. Her pomolojik özellik için çalışmada elde edilen verilere “Tekrarlanan Tesadüf Parselleri Deneme Deseni”nde varyans analizi (11x5x3) uygulanmıştır. Yapılan analizlerde, pomolojik özellikleri üzerine yıl, çeşit ve çeşit x yıl interaksiyon faktörlerinin etkileri oldukça önemli bulunmuştur (P<0.0001). İnteraksiyona ilişkin alt-grup karşılaştırmalarında, aynı yıl içinde çeşitler arasındaki farklar değerlendirmeye alınmıştır. Bunun sonucunda, meyve ağırlığı bakımından Chester, Dirksen Thornless ve Jumbo çeşitlerinin en fazla meyve ağırlığına sahip çeşitler; toplam asitlik bakımından Dirksen Thornless, Bursa 2 ve Ness çeşitlerinin en fazla asitliğe sahip çeşitler olduğu; suda çözünebilen kuru madde miktarı açısından Bursa 2, Navaho ve Chester çeşitlerinin en fazla suda çözünebilen kuru madde miktarına sahip oldukları bulunmuştur. Sonuç olarak, pomolojik özelliklerde oluşan farklılık; i) çeşitler arasındaki farklılıktan, ii) yıllar boyunca oluşan ekolojik farklılıktan ve iii) çeşit ile yıllar boyunca oluşması muhtemel ekolojik etkiler arasındaki interaksiyondan kaynaklanmaktadır.Other Aynı Koşullarda Yetiştirilen Üç Farklı Elma Çeşidinde Beslenme Durumlarının Değerlendirilmesi(2000) Çimrin, K. Mesut; Bozkurt, Mehmet Alı; Karaca, SiyamiBu araştırmada Van tarım Meslek Lisesi elma bahçesindeki üç farklı elma çeşidinde beslenme durumunu incelemek amacıyla yürütülmüştür. Starking Delicious, Golden Delicious ve Amasya elma çeşitlerinden toplam 40 ağaç denemeye alınarak, yapraklarında besin elementi analizleri yapılmıştır. Deneme alanı topraklarında fiziksel ve kimyasal analizler yapılarak, toprak ve bitkinin besin elementi yeterlik düzeyleri ve verimlilik durumları belirlenmiştir. Toprak analiz sonuçlarına göre, deneme alanı toprağı tınlı bünyede, hafif alkalin reaksiyonlu, orta düzeyde kireçli ve değişebilir K, Ca ve Mg miktarlarının fazla olduğu belirlenmiştir. Deneme alanı toprağında, organik madde ile yarayışlı fosfor ve çinko miktarları düşük, yarayışlı Fe, Mn ve Cu miktarları yeterli düzeyde bulunmuştur. Yaprak analiz sonuçlarına göre, bitkide azot ve çinko miktarları yetersiz, P, K, Fe, Mn ve Cu miktarları yeterli, Ca ve Mg miktarlarının fazla düzeyde olduğu belirlenmiştir. Yaprak besin elementi içerikleriyle verim arasında korelasyon analizleri yapılarak, azot içeriği ile verim arasında pozitif önemli ilişkinin olduğu saptanmıştır.Other Azotlu Gübrelemenin Bazı Tritikale Genotiplerinde Azot Kullanım Özelliklerine Etkisi(2001) Sekeroglu, Nazım; Çimrin, K. Mesut; Bozkurt, Mehmet AlıBu araştırma Van koşullarında artan azotlu gübre düzeylerinin (0, 4, 8, 12 ve 16 kg N/da) dört tritikale genotipinde (X Triticosecale Wittmack) azot içeriğine, azot alımına, azot kullanım etkinliğine ve azot hasat indeksine etkilerini belirleyebilmek için yürütülmüştür. Araştırma sonuçlarına göre, azotlu gübreleme ile sap ve tanede azot içeriği ile alımı önemli düzeyde artarken, azot kullanım etkinliği ve azot hasat indeksi azotlu gübreleme ile azalmıştır. Azot içeriği ve alımı 12 kg N/da düzeyinde en yüksek değere ulaşmıştır. Azotlu gübreleme ile azot kullanım etkinliği 46.4' ten, 37. 0' a, azot hasat indeksi 76.0' dan 68.4' e gerilemiştir. Tane azot içeriği hariç, incelenen diğer özelliklere tritikale genotiplerinin etkisi önemli bulunmamıştır. En düşük tane azot içeriği 9 nolu tritikale genotipinde belirlenmiştir. Azot kullanım etkinliği ile tane verimi arasında, kontrol ve orta düzeyde azot uygulamalarında (4 ve 8 kg N/da) çok önemli ilişkiler belirlenmiş ancak, bu ilişkinin derecesi yüksek azot dozlarında (12 ve 16 kg N/da) azalmıştır. Azotlu gübrenin artan dozlarında azot kullanım etkinliğinin düştüğü ve azot kullanım etkinliği ile tane verimi arasındaki ilişkinin zayıfladığı belirlenmiştir. Bu sonuçlar, tritikalede azot kullanım özelliklerinin azotlu gübreleme ile önemli düzeyde değiştiğini göstermektedir.Article Babeziozisli Koyunlarda İmidokarb Uygulamasının Dna Hasarına Etkisi(2022) Oner, Ahmet Cıhat; Kılınç, Özlem Orunç; Ayan, Adnan; Oğuz, Fatma Ertaş; Usta, AyşeHasarının belirlenmesi ve imidokarb uygulaması öncesi ve sonrası hasarın değerlendirilmesi amaçlanmıştır. Çalışma materyali\rolarak babeziozis klinik belirti ve semptomları pozitif olan ve Giemsa boyama ve PCR yöntemleri ile tanısı doğrulanan 10 enfekte\rkoyundan alınan kan örnekleri ve 10 sağlıklı koyundan alınan kan örnekleri kullanıldı. Enfekte hasta grubu ve kontrol grubundan\rhastalık sırasında ve tedavi sonrasında alınan kan örneklerinden comet testi ile DNA hasarı incelendi ve sonuçlar istatistiksel\ryöntemlerle karşılaştırıldı. Babeziozis tanısı konulan hasta hayvanlarda DNA hasarı incelendiğinde kuyruk uzunluğu ve kuyruk\rmomenti değerleri kontrol grubuna göre istatistiksel olarak anlamlı derecede yüksek bulundu (P<0.001). İmidokarb uygulaması\rsonrası elde edilen sonuçlara göre DNA hasarı ve kuyruk momentinin imidokarb ile istatistiksel olarak azaldığı ve aradaki farkın\ristatistiksel olarak anlamlı olduğu ve değerlerin kontrol grubuna göre daha yüksek olduğu belirlendi (P<0.001). Sonuç olarak Babesia\renfeksiyonunun DNA hasarına neden olabileceği, comet testi kullanılarak direkt DNA hasarının belirlenmesi ile doğrulanmış ve\rtedavi için verilen imidocarb başarılı olmuş ve hasarı azaltmıştırArticle Bazı Kavun (Cucumis Sp.) Genotiplerinin Tuz Stresine Tepkileri(2007) Abak, Kazim; Kusvuran, Sebnem; Yasar, Fikret; Ellıaltıoglu, Seküre SebnemÖz: Arastırmada, kavunda tuza tolerans bakımından genotipler düzeyinde farklılıgın bulunup bulunmadıgını ortaya koymak; tuza toleransın belirlenmesinde bitki biyomas degerlerinin ve yapraklarda iyon biriktirme derecesinin kullanılma olanagını iincelemek amaçlanmıstır. Ayrıca tuz stresinde yapraklarda MDA miktarındaki artıs incelenmistir. 36 adet farklı genotip, tuza tolerans ve duyarlılık özelligi bakımından farklı parametrelere göre sıralanmıs, özellikler arasındaki korelasyon katsayıları belirlenmistir. Kavunda tuz zararının Na+ ve Cl- iyonlarının toksik etkisinden kaynaklandıgı, bu iyonları bünyede az bulunduran genotiplerde tuza toleransın daha yüksek oldugu gözlenmistir. Denemede kullanılan genotipler arasında Midyat, Besni ve Semame kavun genotipleri tuza tolerant olarak belirlenirken; Ananas ve Yuva çesitlerinin tuza en duyarlı kavun çesitleri oldugu ortaya konmustur.Article Bazı Orkide Türlerinin İn Vitro Simbiyotik Kültür Çalışmaları(2017) Yılmaz, Hüdai; Çığ, ArzuBu çalışmada Dactylorhiza iberica (Bieb. ex Willd.) Soó, Dactylorhiza umbrosa (Kar. et. Kir.) Soó ve Orchis palustris Jacquin türlerine ait in vitro kültüre alınmış tohumlardan protokorm ve sürgün oluşumları incelenmiştir. Simbiyotik kültürler, bitkilerin yumrularından izole edilen binükleik Rhizoctonia ve Rhizoctonia solani izolatları ile yulaf ortamı (YO) ve modifiye yulaf ortamından (MYO) oluşmaktadır. Protokorm ve sürgün oluşumunda en erken süre, sırasıyla, 42.67 gün ve 66 gün olarak YO’na ekilmiş olan D. umbrosa türünde belirlenmiştir. En yüksek protokorm gelişim ve en az kararan protokorm oluşum oranı sırasıyla % 60 oranında (YO) ve % 2.99 oranında (MYO) D. umbrosa türünden elde edilmiştir. Protokormlardan elde edilen sürgünler, en fazla YO’da gelişen D. iberica türünde % 35.04 olarak tespit edilmiştir. Tüm veriler, besi ortamlarında, binükleik Rhizoctonia izolatının kullanılması ile elde edilmiştir.