Browsing by Author "Özok, Necati"
Now showing 1 - 13 of 13
- Results Per Page
- Sort Options
Article Anormal Gonadlı Van Balığının (Alburnus Tarichi Güldenstädt, 1814) Bazı Dokularında Oksidatif Hasarın Belirlenmesi(2017) Ergöz, Burcu; Oğuz, Ahmet R; Özok, Necati; Dogan, AbdulahadVan Gölü dünyanın en büyük sodalı gölü olup gölde ekstrem şartlara uyum sağlayan tek bir balık türü olan Van balığı yaşamaktadır. Son yıllarda, gölün kirliliğine ilişkin pek çok çalışma yapılmıştır. Özellikle balıklar arasında gözlenen gonad anormallikleri bunlardan en önemlisidir. Bu çalışmada, Van gölünde ovaryum anormalliği belirlenen Van balığı ve normal balıklarda malondialdehit (MDA) seviyeleri ve redükte glutatyon (GSH) düzeyleri ile superoksid dismutaz (SOD) ve glutatyon peroksidaz (GSH-px) gibi antioksidan enzim seviyeleri solungaç, karaciğer ve gonadlarda karşılaştırıldı. MDA seviyeleri anormal bireylerde normal bireylere göre bütün dokularda önemli oranda artış gösterdi (P<0.05). Anormal bireylerin solungaç ve ovaryum dokularındaki SOD aktivitesi ve karaciğer dokusundaki GSH-Px aktivitesi normal bireylere göre azalma önemli bulundu (P<0.05). GSH seviyesinde ise normal ve anormal dokuların karşılaştırılmasında fark bulunmadı. Sonuç olarak belirli bir dönemde kirleticilere maruz kaldığı düşünülen anormal ovaryumlu balıkların normal balıklarla karşılaştırıldığında antioksidant savunma sistemlerinin etkilendiği söyleyenebilirMaster Thesis Determination of Heavy Metal Ions in Some Tissues of Capoeta Trutta (karabalık) and Capoeta Umbla (sarıbalık) Living in the Murat River in Muş Province(2022) Yıldırım, Hülya; Özok, NecatiBu çalışmada, Murat Nehri'nde yaşayan Karabalık (Capoeta trutta) ve sarıbalık (Capoeta umbla) türü balıkların kas, karaciğer, böbrek ve solungaç Cd, Co, Cr, Fe, Mn, Pb, Ni, Zn düzeyleri ile karaciğer metallotionein (MT) düzeylerinin belirlenmesi amaçlandı. Aralık 2019 tarihinde yerel balıkçılardan satın alınan balıkların sistematik teşhisleri gerçekleştirildi. Balıkların boy ve ağırlıkları belirlendi. Nehir suyunun fiziksel ve kimyasal özellikleri ölçüldü. Ağır metal analizi yapılacak dokular kapalı sistem yaş yakma metodu kullanılarak analizlere hazır hale getirildi. Örneklerin ağır metal düzeyleri İndüktif Eşleşmiş Plazma Atomik Emisyon Spektroskopisi (ICP-OES) cihazı ile belirlendi. Karabalık ve sarıbalığın kas, solungaç, böbrek ve karaciğer dokularında ağır metal düzeylerinin dokuya ve ağır metal türüne göre farklılık gösterdiği görüldü. Karabalık kas dokularında Cr, Mn, Ni, Fe, solungaç dokularında Mn, Ni, Pb, Fe, böbrek dokularında Cd, Cr, Mn, Ni, Pb, Fe, karaciğer dokusunda Cd [(Türk Gıda Kodeksi) (TGK)], Cr, Mn, Ni, Pb, Fe düzeyleri, TGK, Gıda ve Tarım Örgütü (FAO) ve Dünya Sağlık Örgütü'nün (WHO) balıklar için önerdiği limit değerler üzerinde bulundu. Sarıbalık kas dokularında Cr, Mn, Ni, Fe, solungaç dokularında Cr, Mn, Ni, Pb, Fe, böbrek dokularında Cd, Cr, Mn, Ni, Fe, karaciğer dokularında Mn, Ni, Pb, Fe düzeyleri TGK, FAO ve WHO'nun balıklar için tolere edilebilir değerleri üzerinde bulundu. Dokularda metal biyobirikiminin bir göstergesi olan MT düzeyi ise Capoeta trutta karaciğer dokusunda, sarıbalık karaciğer dokusuna göre daha yüksek olduğu görüldü. Anahtar kelimeler: Ağır metal, Capoeta trutta, Capoeta umbla, Metallotionein, Murat NehriMaster Thesis Determination of Some Heavy Metal Level in Feather, Egg Content and Eggshell of Eurasian Jackdaw (corvus Monedula) and Rook (corvus Frugilegus) Species Breeding in the Provincial Borders of Van (turkiye)(2022) Öztürk, Zehra; Adızel, Özdemir; Özok, NecatiBu tez çalışmasında, Van ilinin Akdamar adası, Erciş ve Kampüs bölgelerinde üreyen Küçük karga ve Ekin kargası türlerinin tüy, yumurta kabuğu ve yumurta içeriğindeki bazı ağır metal seviyeleri belirlenmiştir. Toplanan örnekler yaş yakma yöntemi ile sindirilmiş, ağır metal seviyeleri ICP-OES cihazı ile saptanmıştır. Ada, Erciş ve Kampüs lokasyonlarında ölçülebilen metal sayısına bakıldığında Pb, Cu ve Zn metalleri 68 örneğin tümünde ölçülürken As, 42; Se; 37, Cd ise 17 örnekte ölçülmüştür. Bölgeler arasında ortalama As, Cd, Cu, Pb, Zn seviyelerinde anlamlı bir farklılığın olmadığı (p> 0.05), ortalama Se seviyesinde ise anlamlı bir farklılık olduğu görülmüştür (p< 0.05). Tüy, yumurta kabuğu ve yumurta içeriğinde ortalama As, Cd ve Se seviyelerinde örnekler arasında anlamlı bir farklılık olmadığı (p> 0.05) ortalama Cu, Pb ve Zn seviyelerinde ise örnekler arasında anlamlı bir farklılık olduğu ortaya çıkmıştır (p< 0.05). Yumurta içeriğinde Cu seviyesinin, tüyde ise Pb seviyesinin daha yüksek, kabukta Zn seviyesinin, yumurta içeriği ve tüyden daha düşük olduğu görülmüştür. Küçük karga ve Ekin kargasında ortalama As, Cd, Cu ve Pb seviyeleri arasında anlamlı bir farklılık görülmediği (p> 0.05), ortalama Se ve Zn seviyelerinde anlamlı bir farklılığın çıktığı belirlenmiştir. Ekin kargasında ortalama Zn ve Se seviyelerinin Küçük kargadan daha yüksek ve istatistiksel olarak anlamlı olduğu anlaşılmıştır (p< 0.05). Çalışmamızda Küçük karga ve Ekin kargasında ölçülen metal değerleri kuşlar için toksik etki yaratacak düzeyin altındadır. Kuşların habitatlarından alınan toprak örnekleri de toprakta kabul edilen sınır değerlerin altında ölçülmüştür. Anahtar kelimeler: Ağır metal, Ekin kargası, Küçük karga, Tüy, Yumurta içeriği, Yumurta kabuğuMaster Thesis Determination of Somebiochemicalproperties of 'cefan Melon (cucumis Melo L. C.v. Cucurbitaceae) Grown in Siirt Province(2019) Özbek, Asım; Özok, NecatiBu tez çalışmasında, Siirt ilinin Kurtalan ilçesi Tulumtaş bölgesinde yetiştirilen ve besinsel değeri yüksek halk dilinde cefan kavunu olarak bilinen kavunun özellikleri araştırıldı. Kavunun kabuk, etli kısmı ve çekirdeği olmak üzere iki farklı (liyofilize ve ektraksiyon) metod ile incelendi. Bu amaçla içerik analizi için total fenolik, total flavonoid, mineral madde ve organik asit içerikleri analiz edildi. Biyokimyasal olarak ise DPPH, FRAP, Demir şelatlama, ayrıca CAT, GR ve SOD enzim aktiviteleri belirlendi. Genel olarak etanol ekstrelerinin su ekstrelerine oranla daha yüksek antioksidan aktivite gösterdiği tespit edildi. Kavun çeşitleri arasında bölgede tercih edilen cefan kavunun özellikle kabuk kısmında yüksek fenolik ve flavonoid madde içeriğine sahip olduğu, bu bağlamda uygun DPPH ve FRAP aktivitelerine sahip olduğu tespit edildi. Ayrıca kabuk kısmında yüksek CAT ve SOD aktiviteleri hesaplandı. Yapılan mineral madde analizinde kabuk kısmının; Fe, Ca ve Al, çekirdek kısmının; Mn, Cu, P ve Mg, etli kısmın ise Na ve K açısından zengin olduğu belirlendi. Organik asit analizinde ise kabuk ve çekirdek kısımlarının yüksek gallik ve vanilik asit içerdiği tespit edildi. Tüm analiz sonuçları birlikte değerlendirildiğinde, ekşimsi tadı ile bilinen Cefan kavun çeşidinin özellikle tüketilmeyen kabuk ve çekirdek kısımlarında yüksek antioksidan ve mineral madde içerikleri olduğu bulundu. Bu nedenle kabuk, çekirdek gibi kısımlarının hayvan yemlerinde ve endüstriyel uygulamalarda değerlendirilmesi gerektiği düşünülmektedir. Ayrıca ileride yapılacak olan biyoassay çalışmaları ve etken madde analizleri ile cefan kavununun potansiyelinin ortaya konulması gerektiği düşünülmektedir. Anahtar kelimeler: Antioksidant, Biyokimyasal, Cefan, (Cucumis melo L.), Kavun.Master Thesis Effects of Fluvalinate Sub-Lethal Concentration on Oxidative Stress and Antioxidant Enzymes in Some Tissues of Guppy (poecilia Reticulata Peters, 1859)(2019) Koç, Abdurrahman; Özok, NecatiSentetik bir pretiroid olan fluvalinatenın subletal konsantrasyonlarının, dişi lepistes balıklarında (Poecilia reticulata Peters, 1859) antioksidan enzim aktiviteleri ve lipid peroksidasyonu üzerine etkilerinin araştırılması amaçlanmıştır. Lepistes balıkları dört farklı zaman diliminde (0., 24., 48. ve 72. saatlerde) 96 saat boyunca fluvalinatenin subletal dozlarına [(96 h, LC50:0,026 μg/L), (0.0033, 0.0065 ve 0.063 μg/L)] maruz bırakıldı. Deneme sonrasında balıklar karanfil yağı (%85-95 eugenol (4- ally-methoxyphenol-C10H12O2), %5-15 isoeugenol ve methyleugenol) ile anestezi edildi. Stereo mikroskoplar yardımı ile dokular alındı. Fluvalinatenin oksidatif etkilerini belirlemek için karaciğer, kas ve solungaç dokularında Süper Oksit Dismutaz (SOD), Glutatyon Peroksidaz (GSH-Px), Katalaz (CAT) enzim aktiviteleri, Dokuda lipid peroksidasyon (MDA) düzeyleri spektrofotometrik yöntemlerle tespit edildi. Uygulanan subletal fluvalinate dozları antioksidan aktivitede (SOD, GSH-Px ve CAT enzim aktivitelerinde) kontrol grubuna kıyasla anlamlı derecede düşüşe neden olurken MDA düzeylerinde ise kontrol grubuna kıyasla anlamlı derecede artışa neden oldu (p ≤ 0.05). Bu çalışmada, fluvalinatenin Poecilia reticulata Peters,1859 üzerinde oksidatif strese sebep olduğu ve toksisitenin belirlenmesinde biyobelirteç olarak kullanılabileceği düşünülebilir.Article Effects of Indoleacetic Acid and Kinetin on Lipid Peroxidation Levels in Various Rat Tissues(2002) Tülüce, Yasin; Celik, Ismail; Özok, NecatiBu çalışmada, subletal konsantrasyonda laboratuar şartlarında sıçanların kas, karaciğer, kalp, böbrek ve eritrosit malondialdehit (MDA) düzeyi üzerine İndolasetik asit (IAA) ve kinetinin etkilerinin araştırılması amaçlanmaktadır. Sıçanlar deney süresince içebildiğince 75 ppm'lik IAA ve kinetin uygulamasına 25 gün maruz bırakıldı. Hormon uygulamalarının çeşitli dokulardaki MDA düzeyi üzerine farklı etkilere neden oldukları gözlendi. Sonuçlara göre; karaciğer ve böbrek MDA düzeyi IAA tarafından önemli derecede arttırılırken, kinetin eritrosit ve doku MDA düzeyi üzerinde etkisiz bulundu. Sonuç olarak; IM'nın subkronik uygulamalarda toksik etkilere sahip olduğu görüldü.Doctoral Thesis Investigation of Antidiabetic, Antihyperlipidemic and Antioxidative Properties of Armillaria Mellea (honey Mushroom) Extract in Experimental Diabetic Rats Induced by Streptozotocin (stz)(2021) Kartal, Derya; Özok, NecatiBu çalışmada, Armillaria mellea sulu ekstraktının (AML) diyabet üzerine etkilerinin, STZ ile indüklenen diyabetik sıçan modeli kullanarak değerlendirilmesi amaçlandı. Toplamda 42 adet Wistar albino sıçan (erkek, 250-350 gr) rastgele altı gruba ayrıldı (n:7); normal kontrol (NK), diyabet kontrol (DK), D+metformin (D+MET), D+100 mg/kg AML (D+AML-1), D+200 mg/kg AML (D+AML-2), D+400 mg/kg AML (D+AML-3). NK grubu dışındaki gruplarda 40 mg/kg STZ (intraperitoneal enjeksiyon) ile diyabet oluşturuldu. Sıçanlar 21 günlük uygulama süresinin sonunda sakrifiye edildi. Kan ve doku örnekleri alındı. AML uygulanan diyabetik gruplarda DK grubuna göre yem ve su tüketimi, glukoz, üre, kreatinin, alanin aminotransferaz, aspartat aminotransferaz, trigliserid, total kolesterol, tümör nekroz faktör-α, interlökin-6, glukoz transporter-2, sodyum glukoz ko-transporter-1 ve 2, α-glukozidaz, malondialdehit düzeylerinin azaldığı ve insulin, C-peptid, peroksizom proliferatör aktive reseptör-γ, yüksek yoğunluklu lipoprotein kolesterol düzeylerinin arttığı görüldü (p<0.05). AML'nin oksidatif stresin neden olduğu hasarlara karşı antioksidan enzim aktiviteleri (süperoksit dismutaz, katalaz, glutatyon peroksidaz) üzerinde iyileştirici etkileri gözlendi (p<0.05). Ayrıca, AML'nin histopatolojik ve immünohistokimyasal olarak incelenen böbrek, karaciğer ve pankreas dokularındaki dejeneratif ve nekrotik lezyonları azalttığı görüldü. Sonuç olarak; diyabetik sıçanlarda AML'nin antihiperglisemik, antihiperlipidemik, antioksidatif ve antiinflamatuvar etkiler gösterdiği söylenebilir.Master Thesis Investigation of Healing Effects of Arum Rupicola Boiss. Var.virescens (stapf.) P.c. Boyce Plant Soiled (leaf, Body) Extracts on Experimentally Diabetic Induced Rats(2019) Güneş, İnan; Özok, NecatiBu çalışmada, streptozotosin (STZ) ile deneysel diyabet oluşturulan sıçanlarda, Arum rupicola toprak üstü bitki (yaprak, gövde) ekstresinin diyabet üzerine iyileştirici etkileri araştırıldı. Deney süresince (25 gün), 5 günde bir sıçanların kan şekerleri ölçüldü ve canlı ağırlıkları kaydedildi. Deneme süreci sonunda sıçanlardan alınan kanlarda AST, ALT, LDH, kan glukozu, TG, TC, LDL-c ve HDL-c, kreatinin, üre, proinsülin c-peptit, insülin ve HbA1c düzeyleri ölçüldü. Eritrosit, beyin, böbrek, karaciğer ve bağırsak dokusu örneklerinde CAT, SOD, GSH-Px, GST, GR, α-glikozidaz aktiviteleri, GSH ve MDA düzeyleri tespit edildi. Sonuçlara göre, tüm diyabetik gruplarda ilk ve son vücut ağırlıkları arasındaki fark anlamlı bulundu (P≤0.05). AST, ALT, LDH, α-glukozidaz aktiviteleri ve glukoz, HbA1c, üre, kreatinin, TC, TG ve LDL-c düzeyleri DK grubunda NK grubuna göre arttı (P≤0.05). Bu parametreler ekstre gruplarında DK grubuna kıyasla azaldı (P≤0.05). Ekstre gruplarında DK grubuna göre gözlenen insülin seviyesi değişiklikleri anlamlı bulundu (P≤0.05). Ekstre gruplarındaki HDL-c değerleri, NK grubuna göre azalırken, DK grublarında ise artış belirlendi (P≤0.05). SOD, CAT, GSH-px, GST, GR, GSH ve MDA düzeylerindeki dalgalanmalar gözlendi. DK grubunda NK grubuna göre artan veya azalan değerlerin, ekstre gruplarında NK grubu değerlerine doğru çekildiği gözlendi. Sonuç olarak, Arum rupicola'nın diyabet kaynaklı oksidatif strese bağlı hasarlar karşısında antidiyabetik, antilipidemik ve antioksidatif özelliklerinden dolayı koruma sağlama potansiyeline sahip olduğu söylenebilir.Doctoral Thesis Investigation of Subacute and Subchronic Effects of Some Synthetic Plant Growth Regulators on Liver Damage, Antioxidant Defense System and Lipid Peroxidation in Rats(2011) Özok, Necati; Çelik, İsmailBu çalışmada sentetik bazı bitki büyüme düzenleyicilerinden ß-naftoksiasetik asit (ß-NOA) ve 4-klorofenoksiasetik asit (4-CPA) lerin 10 ve 20 ppm dozlarda subakut ve subkronik uygulamalarına maruz bırakılan sıçanların karaciğer harabiyeti, antioksidan savunma sistemi ve lipid peroksidasyonu üzerine etkilerinin araştırılması amaçlanmıştır. 84 adet Wistar albino cinsi sıçan, kontrol gurupları, ß-NOA ile 4-CPA 10 ve 20 ppm dozlarının subakut ve subkronik periyotları için 12 deneme grubuna ayrıldılar. Karaciğer harabiyeti biyobelirteçleri olarak serum aspartat aminotransferaz (AST), alanin aminotransferaz (ALT) ve laktat dehidrogenaz (LDH) enzim seviyeleri ile biyokimyasal parametrelerden total protein (TPRO), total albümin (TALB), total kolesterol (TKOL) ve total bilirubin (TBİL) düzeyleri araştırıldı. Diğer yandan, oksidatif stres etkilerinin göstergesi olarak eritrosit, karaciğer, beyin, böbrek ve kalp gibi çeşitli dokularda antioksidan savunma sistemleri unsurlarından süperoksid dismutaz (SOD), glutatyon redüktaz (GR), katalaz (CAT), glutatyon peroksidaz (GSH-Px), glutatyon-S-transferaz (GST) ve glukoz-6-fosfat dehidrogenaz (G6PD) enzim aktiviteleri ile redükte glutatyon (GSH) seviyeleri ve malondialdehit (MDA) içerikleri tespit edilerek değerlendirildi.Elde edilen sonuçlara göre; 10 ve 20 ppm'lik ß-NOA ve 4-CPA dozlarının subakut ve subkronik uygulamaları sonunda karaciğer harabiyeti göstergesi serum biyobelirteçlerinden AST, ALT ve LDH enzim seviyeleri ile biyokimyasal parametrelerden serum TPRO, TALB, TKOL ve TBİL düzeylerinde kontrol grubuna göre istatistiksel olarak anlamlı değişimler belirlendi. Diğer yandan, ß-NOA ve 4-CPA'nın her iki dozlarının hem subakut hem de subkronik periyotlarda kontrol gruplarına göre tüm dokularda MDA miktarı artarken, SOD, GSH-Px, CAT, GST, GR ve G6PD enzim aktiviteleri ile GSH seviyesinde dalgalanmalara neden olduğu gözlendi.Bu sonuçlara göre, ß-NOA ve 4-CPA 10 ve 20 ppm'lik dozlarının subakut ve subkronik uygulamaları karaciğer harabiyeti serum markerleri ile oksidatif stres biyobelirteçlerini tetikleyebilecekleri sonucuna varıldı.Anahtar kelimeler: ß-Naftoksiasetik asit, 4-Klorofenoksiasetik asit, serum enzimleri, biyokimyasal parametreler, antioksidan savunma sistemi, malondialdehit, sıçan.Article Sıçanlarda Ihlamur (Tilia Platyphyllos Scop) İnfüzyonunun İmmün Sistem Üzerine Etkilerinin Araştırılması(2019) Çelik, İsmail Erkan; Özok, NecatiÇay olarak tüketilen en yaygın bitkilerden biri olan ıhlamur (Tilia platyphyllos Scop) bitki çiçek özellikle soğukkış aylarında yoğun şekilde tüketilmektedir. Halk arasında, güçlü sakinleştirici etkisinin olduğu, iltihaplanmayıazalttığı, tansiyonun düşürülmesine destek olduğu, bağışıklık sistemini güçlendirdiği kabul edilmektedir.Fakat ıhlamur çayının kullanım süresi, sıklığı ve dozuna bağlı olarak canlılar üzerinde nasıl bir etkiye sahipolduğunu gösteren araştırmalar sınırlıdır. Bu çalışmada, sıçanlar her grupta altı adet sıçan bulunan dört grubaayrıldı. Grup 1 [(kontrol grubu) (sadece musluk suyu)], grup 2 [(%20 EtOH) (musluk suyu+%20 etil alkolkarışımı)], grup 3 [(LF) (musluk suyu+ %2 ıhlamur çiçek infüzyon karışımı)], grup 4 [( EtOH +LF) (etil alkol+%2 ıhlamur çiçe k infüzyonu)] . Günlük hazırlanan içme suları ve karışımları 50 gün süreyle sıçanlara verildi. Buçalışmada, EtOH'un immünotoksik etkilerine karşı LF infüzyonunun iyileştirici etkilerini ortaya koymak içinsıçanlarda immün sistem biyobelirteçlerinden adenozin deaminaz (ADA) ve miyeloperoksidaz (MPO)aktiviteleri üzerine olası etkilerinin ölçülmesi amaçlanmıştır. Sonuç olarak, analiz dokularında ADA ve MPOaktivitesinin kontrol gruplarına göre önemli ölçüde arttığı belirlendi (p<0.05).Article Streptozotosin Kaynaklı Diyabetik Sıçanlarda Arum Rupicola'nın İn Vivo Antioksidan Potansiyeli(2019) Özok, Necati; Güneş, İnanDiabetes mellitus, dünya popülasyonunun azımsanmayacak bir kesimini etkileyen metabolik bir hastalıktır. Arumrupicola, Doğu ve Güneydoğu Anadolu’da, halk hekimliğinde diyabetin tedavisi için kullanılmaktadır. Bu çalışma,Arum rupicola’nın streptozotosin (STZ) ile oluşturulan diyabetik sıçanlarda toprak üstü kök ve gövde liyoflizeekstresinin oksidatif stres belirteçleri üzerine etkisini değerlendirmek için tasarlanmıştır. Çalışmanın deneyselmodellemesine göre, toplam 36 adet erkek sıçan rastgele altı gruba ayrıldı. İlk grup, normal kontrol (NK), ikincigrup, streptozotosin (STZ) ile deneysel diyabet oluşturuldu (DK). Üçüncü grup, diyabet+akarboz (DAK) denemesüresince verildi. Dört, beş ve altıncı gruplardaki sıçanlar STZ ile diyabet oluşturulduktan sonra sırasıyla 100, 200ve 400 mg/kg (DAR: Diyabet+Arum ekstresi: DAR 100, DAR 200, DAR 400 mg/kg) doz aralığında Arum rupicolaliyoflize ekstresi gavaj yolu sıçanlara verildi. Bu çalışmada, antioksidan savunma sistemi unsurlarından olansüperoksit dismutaz (SOD), glutatyon peroksidaz (GPx), katalaz (CAT) aktivitesi ile non-enzimatik antioksidanolan glutatyon (GSH)'un düzeylerinin ölçümleri gerçekleştirildi. Ayrıca, lipit peroksidasyonun (LPO) son ürünüolan malondialdehit (MDA) seviyeside belirlendi. Diyabetik gruplarda, uygulama dozlarının tümünde SOD, GPxve CAT ve GSH düzeylerindeki azalışlar normal kontrol (NK) grubuna göre anlamlı bulundu. Ancak eritrosit vekaraciğer dokularında lipit peroksidasyonu sonucu oluşan MDA'in düzeyinde görülen azalma normal kontrol vediyabetik kontrol gruplarına göre anlamlı bulundu (p≤0.05). Diğer yandan, beyin dokusu DAR3 grubunda veböbrek dokusu DAR1, DAR2, DAR3 gruplarında artan MDA düzeyleri istatiksel olarak anlamlı bulunmuştur.Bitki ekstresi uygulanan diyabetik gruplarda, farklı dokularda belirlenen değişken SOD, GPx ve CAT aktivite veGSH’un ölçümleri istatistiksel olarak anlamlı bulundu (p≤0.05). Sonuç olarak, diyabetik sıçanlarda oksidatifstresin etkileri karşısında Arum rupicola ekstresinin doza bağlı dokudan-dokuya farklılık gösteren antioksidatifetkiye sahip olduğu tespit edilmiştir.Master Thesis The Effects of Some Plant Growth Regulators on the Levels of Glycogen Protein and Lipid in the River and Muscle of Rats(2003) Özok, Necati; Çelik, İsmailBu çalışmada, subletal konsantrasyonda laboratuar şartlarında sıçanların kas ve karaciğer protein, lipid ve glikojen düzeyleri Özerine indol asetik asit (IAA), indol bütirik asit (IBA) ve kinetinin etkilerinin araştırılması amaçlanmıştır. Kırk sekiz albino sıçan (Sprague-Dawley) dört deney grubuna ayrıldı. Bu gruplardan biri kontrol diğerleri ise IAA, IBA ve kinetine maruz kalan sıçanlardan oluşturuldu. Sıçanlar deney süresince içebildikleri kadar 100 ppm'lik IAA, IBA, kinetin uygulamasına 25 gün maruz bırakıldılar. Hormon uygulamalarının çeşitli dokulardaki protein, glikojen ve lipid düzeyleri üzerine farklı etkilere neden oldukları gözlendi. Çalışmanın sonuçlarına göre, IAA'e maruz bırakılan sıçanların kas ve karaciğer dokularında protein, glikojen ve lipid değerlerinde kontrol sıçanlara göre farklılıklar gözlendi. Elde edilen sonuçların istatistiki değerlerine göre, IAA karaciğer ve kas glikojeninin yanı sıra, kas lipid miktarını istatistiki açıdan önemli düzeyde artırırken, diğer değerlerin değişmediği görüldü. IBA'e maruz bırakılan sıçanların kas ve karaciğer dokularında protein, lipid ve glikojen değerlerinde, kontrol sıçanlara göre farklılıklar görüldü. Elde edilen değerlerin istatistiki sonuçlarına göre, IBA kas glikojeninin miktarının artışına, karaciğer protein miktarının ise azalmasına neden olduğu, diğer değerlerin ise değişmediği tespit edildi. Kinetine, maruz bırakılan sıçanların kas ve karaciğer dokularında protein lipid ve glikojen değerlerinde kontrol sıçanlara göre, farklılıklar gözlendi. Kinetinin, karaciğer ve kas glikojeni miktarında azalışa neden olduğu, diğer parametreleri ise değiştirmediği belirlendi. Anahtar Kelimeler: Bitki büyüme regülatörleri, Protein, Lipid, Glikojen, Sıçan.Article Van Balığında (Alburnus Tarichi Güldenstädt, 1814) Üreme Göçü Sırasında Oksidatif Stresin Araştırılması(2019) Omar, Aso Hemn; Oğuz, Ahmet Regaib; Özok, Necati; Alkan, Zehra; Kıraççakalı, Ayşe NurVan Balığı, Türkiye’nin en büyük gölüne endemik anadrom bir türdür. Balıklar, her sene üremesinigerçekleştirmek için alkali Van Gölü’nden göle dökülen tatlı sulara göç ederler. Balık bu göç sırasında açlık, tuzve pH adaptasyonu gibi farklı stres faktörlerine maruz kalır. Bu çalışmada, Van Balığının üreme göçü öncesi vesonrasında plazma, solungaç, karaciğer, beyin ve kas gibi dokularındaki total oksidan ve antioksidan, lipidperoksidasyon ve DNA hasarları karşılaştırıldı. Total oksidan durum (TOS) üreme öncesi gölden yakalananbalıkların karaciğer ve böbrek dokularında, total antioksidan durum (TAS) ise akarsudan yakalanan balıklardakaraciğerde, gölden yakalanan balıkların ise beyin ve böbrek dokularında yüksek olduğu bulundu (P<0.05).Malondialdehit (MDA) seviyelerinin akarsudan örneklenen balıkların karaciğerinde gölden örneklenen balıklardaise böbreklerinde daha fazla olduğu belirlendi (P<0.05). DNA hasarının ise sadece tatlı sudan örneklenen balıklarınkaraciğerinde arttığı belirlendi. Sonuç olarak, Van Balığında üreme göçü sırasında karşılaşılan stres etkilerine karşıorganların gösterdiği tepkiler belirlendi.