Browsing by Author "Erdinç, Çeknas"
Now showing 1 - 17 of 17
- Results Per Page
- Sort Options
Article Absisik Asit ve Arbusküler Mikorizal Fungus Uygulamalarının Fasulyede Kömür Çürüklüğü Hastalığı [(Macrophomina Phaseolina) (Tassi) Goid.] ve Bitki Gelişimine Etkisi(2024) Vural, Ali; Demır, Semra; Erdinç, ÇeknasBu çalışmada, fasulyede önemli bir patojen olan kömür çürüklüğü hastalığı etmenine karşı (Macrophomina phaseolina (Tassi) (Goidanich) (Mp) Arbusküler mikorizal fungus (AMF) ve absisik asit (ABA) uygulamasının etkileri incelenmiştir. İlk aşamada in vitro koşullarda ABA’nın 0, 1, 5, 10, 20 μM dozlarının Mp’ya karşı etkisine bakılmış ve 5 μM ABA dozunun Mp’nın koloni gelişimini yüksek oranda kısıtladığı görülmüştür. İkinci aşamada, iklim odası koşullarında yetiştirilen Gina fasulye çeşidine ait fidelerde AMF ve farklı ABA dozlarının bitki gelişimi ve kömür çürüklüğü hastalığına etkileri incelenmiştir. Bazı fide gelişim parametrelerinde (yaprak sayısı, toplam yaprak alanı, yaş ağırlık, kuru ağırlık) tüm ABA dozları kontrole göre azalmaya neden olurken, bazı parametrelerde ise (toplam yaprak alanı, yaş ve kuru ağırlık) 5 µM ABA’nın diğerlerine göre daha etkili olduğu bulunmuştur. Tek başına ABA dozlarının hastalık şiddeti üzerindeki etkisinde, 5 μM ABA dışındaki diğer dozların hastalık şiddetini arttırdığı belirlenmiştir. Genel olarak ABA dozlarının AMF ile birlikte uygulanmasının %33 oranında hastalık şiddetinde azalmaya neden olduğu saptanmıştır. Elde edilen sonuçlar, uygun ABA dozu ve AMF’nin kombine uygulanmasının hastalık yönetiminde etkili olabileceğini göstermiştir.Master Thesis Comparison of the Yield and Some Yield Components of Some Local Melon Genotypes Selected From Lake Van Basin and Some Commercials Melon Cultivars Grown in Open and Protected Cultivation(2005) Erdinç, Çeknas; Türkmen, ÖnderBu araştırmada Van Gölü Havzası'ndan TÜBİTAK-TOGTAG 2681 no'lu proje desteği ile selekte edilen 65 ER 02, 65 ER 04 ve 13 TAT 05 kavun genotiplerinin Ananas, Makdimon ve Rambo çeşitleri ile örtüaltı ve tarla koşullarında verim ve bazı verim özellikleri bakımından karşılaştırılması amaçlanmıştır. Deneme 2003-2004 yıllan arasında Bahçe Bitkileri Araştırma ve Uygulama bahçesinde tesadüf blokları deneme desenine göre 3 tekrarlı olarak yürütülmüştür. Araştırma 3 genotip, 3 ticari çeşit ile örtüaltı ve açık arazi olmak üzere iki uygulama ile yürütülmüştür. Her iki uygulama için 18 parsel olmak üzere toplam 36 parsel kullanılmış ve her parsele 12 bina dikilmiştir. Deneme sonunda hasat edilen meyvelerde verim özellikleri ile ilgili çeşitli analizler yapılmıştır. Deneme sonunda elde edilen yıllar ortalaması verilerine göre erkenci verim ve toplam verimde en iyi çeşidin Makdimon olduğu belirlenmiştir (sırasıyla 737.8 g/bitki ve 1525. 6 g /bitki). Ayrıca 65 ER 02 genotipi erkenci ve toplam verimde Makdimon çeşidinin izlemiştir (sırasıyla 571.7 g/bitki ve 1124.8 g/bitki). Suda çözünür kuru madde bakımından ticari çeşitler daha üstün bulunurken en iyi çeşitlerin Rambo ve Makdimon olduğu tespit edilmiştir. Ayrıca yerli çeşitlerden 13 TAT 05' nin diğer genotiplerden daha iyi olduğu saptanmıştır. Bunun dışında örtüaltı uygulamasının SÇKM bakımından daha üstün olduğu da belirlenmiştir. Hasat süresinde ticari çeşitlerden Makdimon, yerel hatlardan ise 65 ER 02 ve 65 ER 04 en erken olgunlaşan çeşitler olmuştur. Yine ticari çeşitlerden Rambo ve yerli çeşitlerden 13 TAT 05 genotipi geç olgunlaşan çeşitler olarak belirlenmiştir.Anahtar Kelimeler: Van Gölü Havzası, kavun (Cucumis melo), seleksiyon, genotip, verimMaster Thesis Determination of Different Low Dose Gamma (60co) Rays Effects in Fresh Bean Culticars Under Water Deficit Condition(2020) Yıldız, Muhsin; Erdinç, ÇeknasFarklı gama ışın dozları (25, 50 ve 100 Gy) uygulanan Gina ve Romano çeşitlerinde kısıtlı sulama koşullarının etkilerinin belirlenmesi amaçlanmıştır. İklim odası koşullarında 23±2 oC sıcaklık ve 16:8 ışık: karanlık peryodunda yetiştirilen fidelere kontrol (%100) ve %50 olacak şekilde su kısıtı uygulanmıştır. Çalışma sonunda gama ışını dozları ile kısıtlı sulamanın sürgün boyu ve çapı, yaprak sayısı, sürgün ve kök yaş-kuru ağırlıkları, kök-sürgün oranı gibi fide gelişim parametrelerinin yanısıra yaprak oransal nem içeriği, fotosentetik pigment içeriği, lipid peroksidasyonu (Malondialdehit (MDA)) ve yeşil aksamda besin elementi içeriklerine etkisine bakılmıştır. Araştırmamızdan elde ettiğimiz bulgulara göre Romano ve Gina çeşitlerinde düşük dozda gama ışını uygulamalarının, stressiz koşullarda bitkisel özelliklerin birçoğuna olumlu yönde etki ettiği belirlenmiştir. Sürgün boyunda Gina çeşidinde gama ışını uygulamaları yaklaşık % 49 artış sağlarken, 25 ve 50 Gy stres ortamında ışın uygulanmayan bitkilere göre sırasıyla % 13 ve % 6.5 oranlarında artış sağlamıştır. Kök boyunun özellikle Romano çeşidinde artan ışın dozu ile birlikte kısıtlı sulamada azaldığı, ancak tersine Gina çeşidinde % 88 oranında arttığı görülmüştür. Lipid peroksidasyonunun her iki çeşitte de % 7.7-32.5 oranında azaldığı tespit edilmiştir. Morfolojik özelliklerde 100 Gy, fizyolojik özellikler ve besin elementi alımında 50 Gy ışın dozlarının daha fazla ön plana çıktığı saptanmıştır. Yine hem Gina hem de Romano çeşitlerinde 50 Gy gama ışın dozunun daha etkili olduğu tespit edilmiştir.Doctoral Thesis Determination of Genetic Variation and Antracnose Disease (Colletotrichum Lindemuthianum (Sacc. and Magn.) Lambs. Scrib.) Resistance With Phenotypic and Molecular Methods Among Some Bean Genotypes of Turkey(2012) Erdinç, Çeknas; Şensoy, Suat; Türkmen, ÖnderTürkiye'deki bazı fasulye genotipleri arasından seçilen 96 adet fasulye genotipi arasındaki genetik ilişkiler fenotipik ve moleküler belirteçler yardımıyla incelenmiştir. Bunların dışında kontrol çeşitlerinin de dahil edildiği genotiplerin ülkemizde yaygın olarak görülen ve yetiştiricilikte önemli bir sorun ve ekonomik kayıp oluşturan antraknoz hastalığı etmeni Colletotrichum lindemuthianum fungusunun 55 nolu ırkına karşı dayanıklılığı yapay inokülasyon yöntemi ile değerlendirilmiştir. Ayrıca, moleküler yöntemler kullanılarak fasulye genotiplerindeki antraknoza dayanıklılık genleriyle ilişkili belirteçlerin varlığı araştırılmıştır.Fenotipik karakterizasyon için 71 adet morfolojik özellik incelenmiş ve bunlar arasında yüksek korelasyon gösterenler değerlendirme dışı bırakılarak toplam 61 adet özellik kullanılmıştır. Moleküler karakterizasyonda net ve okunabilir bant veren 21 ISSR ile 8 RAPD primerine ait veriler kullanılmış; ISSR yönteminde 358 ve RAPD yönteminde ise 116 polimorfik bant elde edilmiştir. Fenotipik karakterizasyonda Öklid, moleküler karakterizasyonda ise Öklid ve Jaccard benzerlik indeksleri kullanılarak dendogram, 2 ve 3 boyutlu ölçeklendirmeler (MDS) oluşturularak genotipler arasındaki akrabalık ilişkileri belirlenmeye çalışılmıştır.Elde edilen veriler ışığında incelenen genotipler arasında belirgin fenotipik ve moleküler genetik farklılıkların olduğu; genotiplerin özellikle tohum özelliklerinde gösterdiği farklılıklara göre % 52 Güney Amerika (Andean) ve % 48 Orta Amerika (Mesoamerican) gruplarını temsil ettiği belirlenmiştir. Bunların yanı sıra Nei ve Shannon katsayıları kullanılarak genetik varyasyon ölçütleri belirlenmiş ve genotipler arasında yüksek genetik çeşitliliğin olduğu saptanmıştır.Colletotrichum lindemuthianum etmeninin neden olduğu antraknoz hastalığına dayanıklılığın belirlenmesinde yapılan yapay inokülasyon çalışmalarında 0-9 skalasına göre değerlendirilen genotiplerin 20 tanesinin 0-3 arasında değer alarak dayanıklı, 105 genotipin ise 4-9 skala değeri alarak duyarlı olduğu belirlenmiştir. Yine moleküler belirteçler yardımıyla genotiplerin daha çok Orta Amerika (Mesoamerican) kökenli Co-4, Co-42 ve Co-6 genleriyle ilişkili belirteçlere sahip oldukları görülmüştür.Master Thesis Determination of Virus Resistance With Mechanic Inoculation and Molecular Methods in Some Melon Accession Collected From Van Lake Basin(2018) Turan, Sibel; Erdinç, ÇeknasBu çalışmada, Van Gölü Havzasından toplanan 22 adet kavun genotipi ile 3 adet dayanıklı genotip ve 2 adet ticari çeşitte hem mekanik inokulasyon yöntemi kullanılarak genotip ve çeşitlerin ZYMV (Zucchini Yellow Mosaic Virus)'ye karşı dayanıklılığını belirlemek hem de bazı SCAR ve CAPS markör yöntemleri ile kavun genotip ve çeşitlerinde ZYMV (Zucchini Yellow Mosaic Virus), CMV (Cucumber Mosaic Virus) ve WMV (Watermelon Mosaic Virus) türlerine dayanıklılık belirteçlerinin varlığının araştırılması amaçlanmıştır. Mekanik inokulasyon sonrasında genotiplerde morfolojik gözlemler yapılarak 0-5 skalasına göre hastalık şiddeti belirlenmiştir. Çalışmanın ikinci aşamasında bu genotiplerde 3 adet SCAR ve 4 adet CAPS primeri olmak üzere 7 adet primer ile tarama yapılarak ZYMV, CMV ve WMV'ne karşı dayanıklılık ile ilgili belirteçlerin varlığı tespit edilmeye çalışılmıştr. SCOPE14541 primerinde 21 genotipte bant tespit edilirken, Creb-2 dayanıklılık genine bağlı olarak geliştirilen SCAPB051046 primerinin 25 genotipten yalnızca U6, U13 ve YYU6 genotiplerinde bant verdiği görülmüştür. ZYMV ve WMV' ye karşı dayanıklılık genlerine bağlı olarak geliştirilmiş olan VirSq-F19 primeri YYU47 genotipi dışında tüm genotiplerde bant vermiştir. Zym dayanıklılık geni ile ilişkili 4 CAPS primerinden sadece ikisinden sonuç elde edilmiştir. dCAPS-G99A ve CAPS-T86C primerleri ile istenilen gen bölgesi çoğaltılmış fakat kesim enzimleri (Dra I/MnI I) için istenilen bant aralıklarında kesme işlemi gerçekleşmemiştir.Article Düşük Doz Gama (60co) Işını Uygulamalarının Kısıtlı Sulama Koşullarında Taze Fasulyenin Erken Fide Gelişimine Etkilerinin Belirlenmesi(2023) Ekincialp, Aytekin; Yıldız, Muhsin; Erdinç, ÇeknasKuraklık stresi, pek çok kültür bitkisinde olduğu gibi taze fasulye üretimini de sınırlayan başlıca faktörlerden biridir. Son zamanlarda düşük dozda gama ışını uygulamalarının bitki gelişiminin kritik aşamalarında kuraklığın oluşturduğu olumsuz etkinin elemine edilmesinde yardımcı olduğu bazı araştırmacılar tarafından bildirilmiştir. Fakat bu konuda yapılan çalışmalar oldukça sınırlıdır. Bu çalışmada farklı gama ışın dozları (0, 25, 50 ve 100 Gy) uygulanan Gina ve Romano taze fasulye çeşitlerinde kısıtlı sulamanın etkilerinin belirlenmesi amaçlanmıştır. Fideler iklim odası koşullarında 23 ± 2°C sıcaklık ve 16:8 ışık:karanlık periyodunda tam sulama [%100 (I1)] ve kısıtlı sulama [%50 (I2)] olacak şekilde iki farklı sulama seviyesinde yetiştirilmişlerdir. Çalışma sonunda gama ışını dozları ile kısıtlı sulamanın sürgün ve kök boyu, yaprak sayısı, sürgün ve kök yaş-kuru ağırlıkları, kök-sürgün oranı gibi fide gelişim parametrelerinin yanı sıra yaprak oransal su içeriği, fotosentetik pigment içeriği, lipid peroksidasyonu ve sürgün besin elementi içeriklerine etkisi araştırılmıştır. Çalışmada düşük doz gama uygulamasının kısıtlı sulama koşullarında çeşitlere göre farklı sonuçlar verdiği görülmüştür. Gama ışın dozları %50 sulamada Gina çeşidinde kök boyunda önemli bir etki yaratırken, Romano çeşidinde 50 ve 100 Gy dozlarının sürgün boyu ile yaş ve kuru ağırlıklarda önemli bir artış sağlamıştır. MDA içeriği her iki çeşitte de su stresinde 50 ve 100 Gy gama ışını ile birlikte önemli miktarda azalmıştır. Düşük doz gama ışını uygulamasının özellikle Romano çeşidinde daha etkili olduğu ve genel olarak 50 ve 100 Gy gama ışın dozlarının kısıtlı sulamada uygulanabilir dozlar olduğu belirlenmiştir.Doctoral Thesis The Effects of Abscisic Acid and Arbuscular Mycorrhizal Fungus (amf) Applications on Bean Coal Rot Disease (macrophomina Phaseolina) (tassi) Goid. and Some Yield Components in Limited Irrigation Conditions in Beans (phaseolus Vulgaris L.)(2022) Vural, Ali; Demir, Semra; Erdinç, ÇeknasBu çalışmada, kısıtlı sulama koşullarında Arbusküler Mikorizal Fungus (AMF) ve absisik asit (ABA) uygulamalarının fasulye bitkisinde, kömür çürüklüğü hastalığına (Macrophomina phaseolina) ve bazı verim unsurlarına etkisi araştırılmıştır. Çalışmada mikorhizal uyumu en iyi olan Gina taze fasulye çeşidi kullanılmıştır. 1, 5, 10 ve 20 µM ABA dozları arasında in vitro ve in vivo'da hastalık ve AMF gelişimine etkileri açısından en uygun dozun 5 µM olduğu belirlenmiştir. Çalışmada uygun kısıtlı sulama dozunu belirlemek için de AMF ve 5 µM ABA uygulanmış fasulye bitkilerine 4 farklı sulama uygulaması (% 25, % 50 ve % 75 kısıtlı su, % 100 (Normal Sulama) yapılmıştır. Deneme sonucunda, bitki gelişimi, hastalık şiddeti, kuraklık, toplam klorofil ve AMF gelişimi açısından % 50 su kısıtının oluşturulacak olan su noksanlığı stresi için en uygun sulama seviyesi olduğu belirlenmiştir. Çalışmanın son aşamasında, % 50 kısıtlı sulama, AMF ve 5 µM ABA'nın uygulandığı fasulye bitkileri örtü altında yetiştirilerek, bitki gelişimi, verim/ verim unsurları, kuraklık, toplam antioksidan, fenol ve klorofil içeriği, ABA içeriği, antioksidatif enzimler, besin elementi içeriği, hastalık şiddeti ve baskılanma oranı ve AMF gelişim parametreleri açısından değerlendirilmiştir. Elde edilen bulgulara göre, AMF'nin genel olarak tek veya stres faktörleri (kısıtlı su ve hastalık) ile beraber olduğu uygulamalarda bitki gelişimi, verim ve verim unsurları, besin elementlerinin alımı ve hastalığın baskılanmasında olumlu etki gösterdiği ve ABA içeriğini arttırdığı belirlenmiştir. Ayrıca, stres faktörlerinin uygulandığı uygulamalarda toplam fenol, antioksidan, lipit peroksidasyonu (MDA) ve antioksidatif enzim içeriklerinin de kontrol uygulamasına göre arttığı belirlenmiştir.Master Thesis The Effects of Different Concentrations of Ascorbic Acidapplications on Fruit Quality and Shelf Life in Tomato(2022) Pırdawd, Amın Raof; Erdinç, ÇeknasBu çalışmada, farklı yerel ve ticari çeşitlerin karşılaştırılması amaçlanmış, farklı büyüme aşamalarında ASA uygulamasının domates meyvesi ve salçasının kalitesini iyileştirebileceği hipotezi öne sürülmüştür. Bu amaçla, Kuzey Irak-Erbil'de, Shamamel köyü, Gwer'de açık bir arazide dört yerel çeşit (Soran, Gwer, Khabat ve Ankawa) ve dört ticari çeşit (SV1521, SV6714, MARWAA F1 ve FDR8565) 2021 yetiştirme döneminde yetiştirilmiştir. ASA'in domatesin büyüme ve gelişme, meyve ve salçası üzerindeki etkisini ölçmek için bazı morfolojik, fizyolojik özellikler ile bazı gen ifadeleri belirlenmiştir. ASA, verim, meyve sayısı, çiçek sayısı, likopen, karoten, suda çözünür kuru madde (SÇKM) gibi morfolojik ve biyokimyasal parametreler ile salça özelliklerinde, yerel ve ticari çeşitlerde genel olarak, kontrole göre kademeli olarak iyileşme sağlamıştır. Moleküler düzeydeki veriler SIFSR (meyve raf ömrü düzenleyici) geninin Ankawa ve SV6714 çeşitlerinde aşırı eksprese edildiğini göstermektedir. RIN (Olgunlaşma engelleyici), MARWAA F1, Khabat ve Soran'da aşırı ifade edilmiştir. E8 (etilen ile ilgili gen), Khabat hariç çeşitlerin çoğunda neredeyse eşit olarak eksprese edilmiştir. Domates salçası özelliklerinde [SÇKM (Brix⁰), pH, titre edilebilir asitlik (TA), viskozite (Brix⁰)] ticari ve yerli çeşitler arasında önemli fark bulunmamış, ancak salça özellikeri genel olarak ASA kullanımı ile armıştır. ASA kullanımının domates meyve ve salça kalitesinin iyileştirilmesinde etkili olduğu belirlenmiştir. SIFSR geni ile ASA'nın dışsal uygulaması arasındaki bağlantıyı incelemek için gelecekte yeni çalışmalara ihtiyaç duyulduğu tespit edilmiştir.Doctoral Thesis The Effects of Different Irrigation Methods on Plant Properties, Yield and Quality in Cucumber Inoculated With Root Bacteria (pgpr) and Arbuscular Mycorrhizal Fungus (amf) That Increaseing Plant Growth(2021) Biçer, Şeyhmus; Erdinç, Çeknas; Çömlekçioğlu, NurayBu çalışmada; farklı sulama seviyeleri koşulları altında yetiştirilen sofralık hıyarda, bir ticari kök bakteri karışımı (PGPR) ile yine ticari AMF preparatının bitki gelişim özellikleri, verim ve kaliteye olan etkileri belirlenmeye çalışılmıştır. Çalışma, Eskişehir Osmangazi Üniversitesi, Ziraat Fakültesi deneme arazisi koşullarında gerçekleştirilmiştir. Sulama uygulaması olarak, Class A pan buharlaşma değerinin %33, %66, %100 ve %133'ü olmak üzere dört farklı sulama oranı kullanılmıştır. Çalışmadan elde edilen bulgulara göre, dekara verim, her iki yılın ortalamalarına göre, AMF aşılamalarında %26.3, PGPR aşılamalarında %10.9, AMF+PGPR aşılamalarında ise %32.5 oranında kontrole göre artış göstermiştir. Verim miktarının sulama koşullarındaki değişimlerinde her iki yıl ortalamalarının %100 sulama seviyesine göre %33 sulama seviyesinde %25.15, %66 sulama seviyesinde %24.7azalma, %133 sulama seviyesinde ise %5.5 oranında artış olduğu tespit edilmiştir. Bitkideki makro ve mikro besin elementleri tüm mikrobiyal aşılamalarıyla,enzim aktivitesi ise kısıtlı sulama koşullarında özellikle AMF+PGPR aşılamaları ile birlikte artış göstermiştir.Bunun yanında kısıtlı sulama koşullarında bitkinin AMF'ye olan bağımlılığı ve kök kolonizasyonu da artmıştır. Sulama uygulamaları arasında genel olarak %133 seviyesinin başarılı sonuçlar verdiği görülmüştür.Article Farklı Kabakgil Türlerinde Arazi Koşullarında Arbusküler Mikorhizal Fungus (AMF), Peynir Altı Suyu ve Hümik Asit Uygulamalarının Bitki Gelişimi, Verim ve Kalite Üzerine Etkisi(2016) Erdinç, Çeknas; Ekincialp, Aytekin; Eser, Fuat; Demır, Semra; Şensoy, SuatBu çalışma kavun (Magnum-F1), karpuz (Wonder-F1) ve yazlık kabak (Focus-F1) türlerine 2 farklı Arbusküler Mikorhizal Fungus (AMF), hümik asit (HA) ve peynir altı suyu (PAS) uygulamalarının bazı bitki gelişim özellikleri ile verim ve kalite üzerine etkilerini belirlemek amacıyla yürütülmüştür. Arazi koşullarında yürütülen denemede her üç sebze türü için 5 farklı uygulama [1-) Kontrol, 2-) AMF, 3-) AMF + PAS, 4-) AMF + HA ve 5-) AMF+ PAS+HA] tesadüf blokları deneme desenine göre 4 tekerrürlü olarak denenmiştir. Kavunda uygulamaların istatistiki olarak ortalama verim (2843-4124 kg/da) ve ortalama yan kol uzunluğu (cm) üzerine etkisi önemli bulunmuştur. Karpuzda ortalama verim (5146-8658 kg/da), ortalama yan kol uzunluğu (124.75-165.75 cm) ve meyve sap uzunluğu; kabakta ise uygulamaların ortalama verim (2766-3454 kg/da), SÇKM (8.99 - 10.25 ºbriks) ve yaprak yaş ağırlığına etkisi önemli bulunmuştur. Beşinci (AMF + PAS + HA) ve 4. (AMF + HA) uygulamaların genel olarak diğer uygulamalara göre daha çok ön plana çıktığı belirlenmiştir. Özellikle ortalama verim bakımından 5 numaralı uygulamanın her üç kabakgil türü için en yüksek değerlere sahip olduğu tespit edilmiştir.Correction Hıyarda Kök Bakterisi (Pgpr) ve Arbusküler Mikorizal Fungus (Amf) Aşılamalarının Farklı Sulama Seviyelerinde Bitki Gelişimi ve Verim Özelliklerine Etkileri(2021) Çömlekçioğlu, Nuray; Erdinç, Çeknas; Biçer, ŞeyhmusUluslararası Tarım ve Yaban Hayatı Bilimleri Dergisi 6. Cilt 1. Sayısında yer alan Biçer ve ark.’nın “Hıyarda Kök Bakterisi (PGPR) ve Arbusküler Mikorizal Fungus (AMF) Aşılamalarının Farklı Sulama Seviyelerinde Bitki Gelişimi ve Verim Özelliklerine Etkileri” [Uluslararası Tarım ve Yaban Hayatı Bilimleri Dergisi, 2020; 6(1): 8 – 20] başlıklı makalesinde:\r\r1.Makalenin “Sulama Miktarı ve Bitki Su Tüketimi” bölümünde bazı metinler sehven yanlış yazılmış olup aşağıdaki şekilde düzeltilmiştir:\r\rDenemenin 1. yılında toplam 9 kez 2. yılında ise 10 kez konulu sulama yapılmıştır. Sulama suyu ve mevsimlik su tüketim miktarları 1 ve 2 yıl için sırasıyla; 115.83-466.83 mm ve 105.93-426.93 mm arasında değişmiştir. \rTarla koşullarında yetiştirilen hıyarda en yüksek bitki su tüketim değeri en yüksek sulama seviyesinde ve en düşük su tüketimi ise sulama seviyesinin en düşük olduğu uygulamalardan hesaplanmıştır. Bitki su tüketiminde sulamanın payı (Irc) konulara göre 1 ve 2 yıl sırasıyla %68.49-84.52 ve % 68.91-82.07 arasında değişmiştir (Çizelge 1).Article Hıyarda Kök Bakterisi (Pgpr) ve Arbusküler Mikorizal Fungus (Amf) Aşılamalarının Farklı Sulama Seviyelerinde Bitki Gelişimi ve Verim Özelliklerine Etkileri(2020) Biçer, Şeyhmus; Erdinç, Çeknas; Çömlekçioğlu, NurayBu çalışmada; farklı sulama seviyeleri koşulları altında yetiştirilen sofralık hıyarda, bir ticari kök bakteri karışımı ile yine ticari AMF preparatının bazı bitki gelişim özellikleri ve verime olan etkileri belirlenmeye çalışılmıştır. Çalışma, Eskişehir Osmangazi Üniversitesi, Ziraat Fakültesi deneme arazisi koşullarında gerçekleştirilmiştir. Sulama uygulaması olarak, Class A pan buharlaşma değerinin%33, %66, %100 ve %133’üolmak üzere dört farklı sulama oranı kullanılmıştır. Bakteri ve fungus aşılaması ise kontrol, AMF, PGPR ve AMF+PGPR (karışık inokulasyon) olmak üzere dört şekilde gerçekleştirilmiştir. İki yıl tekrarlanan çalışmanın sonunda sürgün yaş ağırlığı, sürgün kuru ağırlığı, sürgün boyu, sürgün gövde çapı, dekara verim, pazarlanabilir verim, bitki başına meyve sayısı, ortalama meyve ağırlığı, bitki başına verim parametreleri incelenmiştir. PGPR aşılamasında toplam verim ve pazarlanabilir verimde birinci yılda en yüksek ortalama elde edilirken (sırasıyla 6.54 ve 6.21 ton da-1), ikinci yılda toplamverimde AMF+PGPR aşılaması (8.18 ton da-1), pazarlanabilir verimde ise AMF aşılamasının (7.83 ton da-1) en yüksek ortalamaya sahip olduğu görülmüştür. Bunun dışında %133 sulama seviyesinden hem toplam verim hem de pazarlanabilir verimde her iki yılda da en iyi verim değerleri elde edilmiştir. AMF ve AMF+PGPR aşılamalarıbitki gelişim özelliklerinde daha etkili iken,tek başına PGPR aşılamasının söz konusu özelliklerdeyeterli olmadığı tespit edilmiştir. Gerek verim özellikleri gerekse bitki gelişimi bakımından sulama uygulamaları arasından genel olarak %133 seviyesinin başarılı sonuçlar verdiği anlaşılmıştır.Article Mineral Composition of Inbred Confectionary Pumpkin Candidates From Turkey Originated Populations(2018) Erdinç, Çeknas; Fidan, Sali; Türkmen, Önder; Paksoy, Mustafa; Seymen, MusaTürkiye, çerezlik kabak üretiminde en önemli ülkeler arasındadır. Çalışmanın amacı, ülkenin farklı bölgelerinden toplanan ve S5 kademesine ulaştırılan çerezlik kabak ıslah hatlarında tohum kabuğu ve tohumdaki bazı mineral maddelerin miktarını ortaya koymaktır. Bu çalışmada, S5 kademesinde yirmi yedi kabak genotipi ve genotip olarak karakterize edilmiş iki yerel popülasyon kullanılmıştır. Tohum kabuğu ve tohumda P, K, Ca, Fe, Mg, Mn, Cu, S ve Zn minerallerinin içeriği ayrı ayrı belirlenmiştir. Araştırma sonuçlarında, tohum içerisindeki en yüksek mineral madde içeriği P için \"A14\" ve \"A25\", K için \"A14\", Ca için \"B17\" ve \"A8\", Fe için \"B33\" ve \"C24\", Mg için \"A14\", Mn için \"C30\" ve \"A32\", Cu için \"A14\", S için \"A14\" ve Zn için \"A14\" hatlarında belirlenmiştir. Tohum kabuğunda ise P için \"B14\", K için \"A14\", Ca için \"A11\", Fe için \"B25\" ve \"C25\", Mg için \"A11\", Mn için Ürgüp Sivrisi (popülasyon), Cu için \"A33\", S için \"C18\" ve Zn için \"A14\" hatlarında en yüksek değerler gözlenmiştir. Sonuç olarak A14 en yüksek mineral madde içeriğine sahip genotip olarak tespit edilmiştirDoctoral Thesis Morphological - Molecular Characterization Anddetermination of Ornamental Plant Characteristics of Irisspuria L. Subsp. Musulmanica Species Growing in Van Province(2023) Çavuşoğlu, Mehmet Nuri; Türkoğlu, Nalan; Erdinç, ÇeknasBu çalışmada Van ilinde doğal olarak yetişen Iris spuria L. subsp. musulmanica türünün morfolojik - moleküler karakterizasyonu ve süs bitkisi özellikleri belirlenmiştir. Türün yayılış gösterdiği 5 farklı lokasyonda gelişme periyoduna bağlı olarak farklı dönemlerde ziyaret edilmiştir. Bu popülasyonları en iyi temsil edecek şekilde ve popülasyonlara zarar vermeden 60 adet bitki örneği metoda uygun olarak toplanmıştır. Aynı zamanda Iris spuria L. subsp. musulmanica türü ile genetik yakınlıklarını belirlemek amacıyla Iris sari, Iris pseucaucasica ve kültür çeşidi olan Iris germenica türleri kullanılmıştır. Morfolojik karakterizasyon için UPOV kriterleri dikkate alınarak 25 adet morfolojik özellik incelenmiştir. Moleküler karakterizasyon için ise net ve okunabilir bant veren 11 ISSR primerine ait veriler kullanılmıştır. Morfolojik karakterizasyonda Öklid, moleküler karakterizasyonda ise Jaccard benzerlik indeksleri kullanılarak dendogram ve 2 boyutlu ölçeklendirmeler oluşturulmuş ve aksesyonlar arasındaki akrabalık ilişkileri tespit edilmiştir. Elde edilen veriler sonucunda morfolojik olarak birbirine en yakın 12.62 öklid katsayısı ile Erçek bölgesinden toplanan E4-E5 aksesyon çifti olmuştur. Birbirine en uzak aksesyon çifti ise 972.34 öklid katsayısı ile Göllü lokasyonunda toplanan G11 ve Akgöl bölgesinde toplanan A8 aksesyonu olmuştur. Moleküler olarak birbirine an yakın aksesyon çifti 0.87 Jaccard katsayısı ile aynı lokasyonda toplanan D3-D1aksesyonları olmuştur. Birbirinde en uzak türler ise 0.04 Jaccard katsayı ile Erçek loakasyonunda toplanan Iris spuria L. subsp. musulmanica aksesyonu (E2) ve Iris pseucaucasica (İP3) türü arasında olmuştur. Kullanılan 67 aksesyon içerisinde tamamı polimorfik olmak üzere toplam 58 bant tespit edilmiştir. Polimorfizm bilgi içeriğinin (PIC) ortalama değeri 0.75, ortalama polimorfik bant sayısı 5.7 ve polimorfizm oranı %100 bulunmuştur. Süs bitkisi olarak Göllü ve Tutmaç lokasyonunda bulunan Iris spuria L. subsp. musulmanica aksesyonlarının yüksek boylu olması, çiçek sapının kalın olması, boğum sayısının az olması ve boğum arasının uzun olması sebebiyle kesme çiçek yetiştiriciliğine uygun görülmüştür. Akgöl lokasyonundaki aksesyonların kısa boyu, büyük çiçeği, büyük çiçek çapı ve yüksek boğum sayısıyla dış mekanlarda zemin örtücü olarak değerlendirilmesi önemli görülmektedir.Article Rhizoctonia Species, Anastomosis Groups, and Pathogenicity Isolated From Common Bean in Lake Van Basin, Turkiye(2024) Durak, Emre Demirer; Erdinç, Çeknas; Ekincialp, AytekinCommon bean (Phaseolus vulgaris L.) is an important vegetable crop grown in Lake Van Basin. Local genotypes are widely grown in the region. Rhizoctonia root rot induced by Rhizoctonia solani Kühn is an important soilborne plant disease that leads to global economic losses as well as in Turkey. The present study was conducted to determine anastomosis groups and pathogenicity of Rhizoctonia spp. obtained from bean plants in Lake Van Basin in 2013 and 2014. A total of 236 Rhizoctonia isolates in 5 anastomosis groups were obtained from bean plant roots. It was observed that AG- 4 (112) was the most isolated group in beans, followed by AG- 2 (41), AG- 3 (28), AG- 5 (33), and binucleate AG- K (22) isolates. Pathogenicity test conducted in thirty isolates in 5 anastomosis groups was analyzed for A64 (Bitlis/ Adilcevaz), TR68557 genotypes, and Gina (cv.) under growth chamber conditions. The study findings demonstrated that all tested isolates could infect the bean plant with different degrees of severity; however, the most virulent group was AG- 4. It was determined that the most virulent isolate was Isolate No. 19 in the A64 genotype, Isolate No. 2 in TR68557, and Isolate No. 18 in Gina cv. in in vivo tests. The identification and pathogenicity determination of Rhizoctonia isolates are the first steps towards an efficient control strategy for bean diseases caused by Rhizoctonia species. In order to obtain quality and productive products in the Van Lake Basin, where intensive bean production is carried out, precautions should be taken by considering the damage caused by Rhizoctonia spp. on plants.Article Van Gölü Havzası'nda Toplanan Bazı Kavun Genotiplerinin Verim ve Verim Özelliklerin Belirlenmesi(2008) Erdinç, Çeknas; Türkmen, Önder; Şensoy, SuatBu çalışma 2002 yılında Yüzüncü Yıl Üniversitesi, Ziraat Fakültesi, Bahçe Bitkileri Bölümü’nde yürütülmüştür. Çalışmada 2001 yılında Van Gölü Havzası’ndan (Van Merkez, Edremit, Gevaş, Erciş, Muradiye ilçeleri ile Erçek Beldesi ve Bitlis- Tatvan ilçesi) surveyler sonucu toplanan 53 kavun genotipinin verim ve bazı verim öğelerinin incelenmesi amaçlanmıştır. Bunun için 2002 Nisan ayında cam serada viyollere ekimi yapılan tohumlardan elde edilen her genotipten sağlıklı 20 fide tarla koşullarındaki deneme parsellerine dikilmiştir. Deneme boyunca kavun genotipleri, meyve ağırlığı, meyve eni, meyve boyu, meyve eti kalınlığı, kabuk kalınlığı, meyve şekli, kabuk yapısı, kabuk rengi, dilimlilik, meyve eti rengi, tat, koku özellikleri dikkate alınarak tartılı derecelendirme metoduna göre değerlendirilmiştir. Tartılı derecelendirme sonucu mevcut veriler ışığı altında, verim ve tat unsurları ön planda tutularak, önem sırasına göre 65 ER 02, 65 ER 07, 65 ER 03, 65 ERÇ 01, 65 ERÇ 05, 65 ER 08, 13 TAT 05, 65 ER 04, 65 ERÇ 15, 65 EDR 01 genotipleri ileriki yıllardaki çalışmalar için ümitvar bulunmuşlardır. Bu genotipleri önem sırasına göre 65 ER 05, 65 ER 11, 65 ERÇ 12, 65 MER 07, 65 ERÇ 10 nolu genotipler izlemişlerdir.Article Van Gölü Havzası'nda Yetiştirilen Bazı Fasulye (Phaseolus Vulgaris L.) Genotiplerinin Tuza Tolerans Seviyelerinin Belirlenmesi(2016) Erdinç, Çeknas; Kıpçak, SelmaBu çalışmada, Van Gölü Havzası'ndan toplanmış olan bazı fasulye genotiplerinin farklı tuz konsantrasyonlarına karşı göstermiş oldukları tepkiler incelenmiştir. Bu amaçla, yirmi farklı fasulye genotipi, 25 mM ve 50 mM konsantrasyonlarındaki tuz (NaCl) stresine maruz bırakılmıştır. Fasulye genotiplerinde tuza toleransın belirlenmesi için 0-5 skalası, tuza tolerans yüzdesi, yeşil aksam-kök yaş ve kuru ağırlığı ile yeşil aksamda bazı besin elementi (P, K, Ca, Na, K/Na, Ca/Na) içerikleri ve oranları incelenmiştir. Çalışma sonucunda, incelenen fasulye genotiplerinin tuz stresine tepkilerinde geniş bir varyasyonun olduğu tespit edilmiştir. Bu varyasyon içerisinde, G30, G67 ve G75 genotiplerinin tuza tolerant, G2, G71, G78 ve G94 genotiplerinin ise tuz stresine karşı hassas oldukları belirlenmiştir.