Browsing by Author "Türel, İdris"
Now showing 1 - 18 of 18
- Results Per Page
- Sort Options
Other Alabalıkların (Onchorhyncus Mykisis) Karaciğer ve Böbrek Dokularında Bazı Sulfonamid Türevlerinin Toksik Etkilerinin Araştırılması(2000) Türel, İdris; Gülbahar, M. Yavuz; Aksoy, AbdurrahmanBu çalışmada bazı sulfonamid türevlerinin (sulfadiazin, sulfamerazin, sulfametazin, sulfametoksazol ve sulfadimetoksin) alabalıkların karaciğer ve böbrek dokuları üzerine olan toksik etkileri araştırıldı. Çalışmada toplam 30 adet alabalık (Onchorhyncus mykisis) kullanıldı ve balıklar eşit sayıda olmak üzere 1 kontrol ve 5 deneme grubuna ayrıldı. Balıklara 200 mg/kg canlı ağırlık/ gün dozunda 14 gün boyunca sulfonamid türevleri pelet yemlere karıştırılarak verildi. İlaç uygulamasından sonra balıkların karaciğer ve böbrek dokuları 2 'şer gün arayla 10 sefer alınarak patolojik yönden incelendi. Deneme gruplarındaki balıkların böbrek tubıtlııslannda dejcneratif değişikliklerin yanında, rejeneratiftubuluslar ve indifferent interstisyel hücrelerde artış gözlendi. İlaç; uygulamasının 3-9. günlerinde özellikle sulfadiazin, sıılfameraıin ve sıılfanıezatin uygulananlarda bulgular sulfameloksazol ve sulfadimetoksin uygulanan gruba göre daha belirgindi. Karaciğerde herhangi bir değişiklik gözlenmedi. Sonuç olarak, tedavi dozlarında kullanılan tüm sulfonarnidlerin alabalıklarda böbrek hasarına neden olduğu tespit edilmiştir.Article Altı Buzağıda Moksidektin ile Zehirlenme Olgusu(2002) Türel, İdris; Sözgel, YükselBu çalışmada altı adet 5 aylık Doğu Anadolu Kırmızısı (DAK) dişi buzağıya yüksek dozda uygulanan moksidektin ile zehirlenme olgusu tanımlanmıştır. Dispne, depresyon, ataksi, tremor, halsizlik, hipotermi, hipoventilasyon, nabız sayısında artış, nabzın zayıflaması ve koma gibi toksik belirtiler gözlendi. Genç hayvanların, yetişkin olanlara göre daha duyarlı olduğu belirlendi. Bu olguda moksidektinin yaklaşık toksik dozunun; s.c. yolla 0.6 mg/kg canlı ağırlık olduğu saptandı.Article Aspiculuris Tetraptera ile Doğal Enfekte Farelerde Yerli ve Kontrolsuz Levamizolun Karşılaştırılmalı Etkisi(2007) Keles, Ihsan; Akkan, Hasan Altan; Özdal, Nalan; Türel, İdris; Özbek, Hanefi; Ayaz, ErolBu çalışma, Aspiculuris tetraptera ile doğal enfekte farelerde iki farklı ülkede (İran ve Türkiye) üretilen levamizol (Levamisole) preparatlarının etkinliklerini karşılaştırmak amacıyla yapıldı. Bu amaçla, Yüzüncü Yıl Üniversitesi Tıp Fakültesi Deney Hayvanları ünitesinden temin edilen farelerin santrifüj flotasyon yöntemi ve selofan bant tekniği ile parazitolojik muayeneleri yapıldı. Yukarıdaki muayenelerle A.tetraptera ile enfekte oldukları tespit edilen fareler 3 gruba ayrıldı. Birinci gruptaki hayvanlara (8 fare) İran orijinli levamizol, ikinci gruptaki hayvanlara (8 fare) Türkiye orijinli levamizol uygulanırken, üçüncü grup fareler (6 fare) tedavi edilmeyen grup olarak kullanıldı. Her iki levamizol preparasyonu da 10 mg/kg dozunda verildi. İlaç uygulamasından sonra bütün gruplardaki farelerin dışkı örnekleri 7 gün süre ile alınarak incelendi. Sekizinci gün bütün fareler insancıl bir şekilde inhalasyon anestezisi kullanılarak öldürüldü. Ötenazi sonrası bağırsaklardaki parazit sayımları da yapıldı. Sonuç olarak, kontrol edilemeyen sınır ticareti ile İran’dan getirilen levamizol %69,3 oranında, Türkiye’de üretilen levamizol ise %91,7 oranında doğal olarak A. tetraptera ile enfekte farelerde etkili oldukları belirlendi. Elde edilen bulgular istatistiksel olarak karşılaştırıldı ve farklılık önemli (P<0.001) bulundu.Master Thesis Comperative of Safety Standarts of the Pesticids (Biyocidal) That Are Used for People's Health(2006) Tarakçı, Ümit; Türel, İdrisYaşamımızı kolaylaştırmak için üretildiği iddia edilen birçok kimyasal, aslındaüretimden tüketime kadar, insan sağlığı ve çevre açısından küresel bir tehditoluşturmaktadır. Dünyadaki kimyasal sanayi ise çoğunlukla çok az deney yapıp, insansağlığı ve çevreye etkilerini araştırmadan her yıl binlerce kimyasal bileşiği üretippiyasaya sürüyor. Uluslararası çevre yönetiminin en önemli konularından biri olarakgörülen Kalıcı Organik Kirleticiler sorununun çözülmesi için 22 Mayıs 2001'de kabuledilmiş olan Stokholm Konvansiyonu, 17 Mayıs 2004'de yürürlüğe girmiştir. 151 ülketarafından imzalanan ve 114 ülke tarafından onaylanmış bulunan StokholmKonvansiyonu, Türkiye tarafından da imzalanmış olup henüz TBMM tarafındanonaylanmadığı için yürürlüğe girmemiştir. İnsan yaşam kalitesini arttırmak amacı ilekullanılmakta olan pestisitler; kontrolsüz, bilinçsiz, gereksiz kullanımı sonucundayaşamı tehdit eder konuma gelmiştir. Mevcut sorun, sadece ülkemizin bir sorunuolmayıp, küresel bir problem olarak karşımıza çıkmaktadır. Dünyanın önde gelenülkelerinde bu sorun yıllarca süren çalışmalar ışığında ve bedeli ağır ödenen deneyimlersonucunda belirli bir standarda gelmiştir. Dünya genelinde pestisitlerle ilgili sorunlarınyaşanmadan bertaraf edilmesi için Dünya Sağlık Örgütü, küresel bir hizmetvermektedir. Bilimsel çalışmalar ışığında, üretilen pestisitlerin deneysel sahadenemeleri yapılarak insan ve çevreye olumsuz etkileri en az olan ürün standartlarıbelirlenmektedir. Ülkemizdeki yasal mevzuatın yetersizliğine bağlı olarak pestisitlerleilgili sorunların boyutları dahi bilinmemektedir. Yaşanan sorunların münferit olaylarolarak basın ve medyaya yansıması ile gündeme gelen hadiseler, aslında buzdağınıngörünen kısmından ibarettir. Avrupa Birliği ile olan tarama süreci içerisinde ülkemizinmevcut durumu tüm çıplaklığı ile ortaya konmaktadır. Çalışmada, A.B.D., İngiltere,DSÖ ve AB pestisit mevzuatı ve uygulamaları ile ülkemizde durum karşılaştırılmıştır.Anahtar sözcükler: ABD pestisit politikası, biyosidal, İngiltere Pestisitpolitikası, pestisit, WHOPESArticle Etçi Piliçlerin Yemlerine Katılan Plantago Major Extraktının Performans ve Karkas Özellikleri Üzerine Etkisi(2010) Yılmaz, Orhan; Karslı, M. Akif; Aldemir, Resit; Bingöl, N. Tuğba; Türel, İdrisBu araştırma, yeme farklı düzeylerde katılan Plantago major (P.major) sulu ekstraktının etçi piliçlerin performans ve karkas parametreleri üzerine etkilerini araştırmak amacıyla yapılmıştır. Çalışmada 112 adet Ross 308 etçi civciv kullanılmıştır. Deneme her grupta 28 adet civciv olmak üzere, bir kontrol ve 3 deneme grubu olarak düzenlenmiştir. Her bir deneme grubu kendi içinde 7 civcivden oluşan 4 alt gruba ayrılmıştır. Hayvanlara temel rasyon (kontrol) ve temel rasyona, farklı düzeylerde P.major ekstraktı ilave edilerek P.major 1 (5 g/kg yem), P.major 2 (10 g/kg yem) ve P.major 3 (15 g / kg yem) deneme grupları oluşturulmuştur. Hayvanlar hazırlanan rasyonlarla 42 gün süre ile ad libitum beslenmiştir. Civcivlerin yem tüketimleri, canlı ağırlık artışları ve yemden yararlanma oranları haftalık olarak belirlenmiştir. Hayvanlar kesildiğinde karkas, boş karkas, iç organlar ve abdominal yağ ağırlıkları gibi karkas özellikleri tartılarak belirlenmiştir. Etçi piliçlerin karma yemlerine P.major ekstraktı ilavesinin canlı ağırlık, canlı ağırlık artışı, yem tüketimi ve yemden yararlanma oranları üzerinde belirgin bir etki göstermediği görülmüştür (P>0.05). Karkas parametreleri açısından da (karkas, boş karkas, iç organlar ve abdominal yağ ağırlıkları) kontrole göre istatistiki bir farklılık tespit edilmemiştir (P>0.05). Araştırmanın sonucunda etçi piliç rasyonlarına farklı düzeylerde katılan P.major sulu ekstraktının piliçlerin performans ve karkas parametrelerini etkilemediği görülmüştür. Prebiyotik ve probiyotik katkılarının yeme katılmasında bakım şartları, hayvanın sağlık durumu ve bağırsak mikroflorası gibi faktörlerin etkili olduğu bildirişleri de göz önünde bulundurularak, konu ile ilgili ileride yapılacak çalışmalarda stres faktörlerinin denenmesinin ve antimikrobiyel etkinin daha belirgin düzeyde görülebilmesi için sekal bakteri populasyonunun incelenmesinin yararlı olacağı kanısına varılmıştır.Article Halk Sağlığı Amaçlı Kullanılan Pestisitlerin (Biyosidal) Güvenilirlik Standartlarının Karşılaştırılması(2009) Türel, İdris; Tarakcı, ÜmitYaşamımızı kolaylaştırmak için üretildiği iddia edilen birçok kimyasal, aslında üretimden tüketime kadar, insan sağlığı ve çevre açısından küresel bir tehdit oluşturmaktadır. Dünyadaki kimyasal sanayi ise çoğunlukla çok az deney yapıp, insan sağlığı ve çevreye etkilerini araştırmadan her yıl binlerce kimyasal bileşiği üretip piyasaya sürmektedir. İnsan yaşam kalitesini arttırmak amacı ile kullanılmakta olan pestisitler; kontrolsüz, bilinçsiz, gereksiz kullanımı sonucunda yaşamı tehdit eder konuma gelmiştir. Mevcut sorun, sadece ülkemizin bir sorunu olmayıp, küresel bir problem olarak karşımıza çıkmaktadır. Dünya genelinde pestisitlerle ilgili sorunların yaşanmadan bertaraf edilmesi için Dünya Sağlık Örgütü, küresel bir hizmet vermektedir. Bilimsel çalışmalar ışığında, üretilen pestisitlerin deneysel saha denemeleri yapılarak insan ve çevreye etkileri en az olan ürün standartları belirlenmektedir. Ülkemizdeki yasal mevzuatın yetersizliğine bağlı olarak pestisitlerle ilgili sorunların boyutları dahi bilinmemektedir. Yaşanan sorunların münferit olaylar olarak basın ve medyaya yansıması ile gündeme gelen hadiseler, aslında buzdağının görünen kısmından ibarettir. Avrupa Birliği ile olan tarama süreci içerisinde ülkemizin mevcut durumu tüm çıplaklığı ile ortaya konmaktadır. Çalışmada, A.B.D., İngiltere, DSÖ ve AB pestisit mevzuatı ve uygulamaları ile ülkemizde durum karşılaştırılmıştır.Article Isırgan Otunun Dimetilbenzantrasen Uygulanan Tavşanlarda Lipit Peroksidasyonu, Antioksidan Maddeler ve Nitrit-nitrat Düzeyleri Üzerine Etkisi(2008) Türel, İdris; Çelikezen, F. Çağlar; Yaşar, Semih; Ertekin, Ali; Oto, GökhanBu çalışmada, ısırgan otu ekstresinin 7,12-dimetilbenzantrasen(DMBA) verilen tavşanlarda nitrik oksit oksidasyon ürünleri, lipit peroksidasyon ürünleri ve antioksidan maddeler düzeyleri üzerine etkileri araştırıldı. Çalışmayı 21 dişi Yeni Zelanda ırkı tavşan oluşturdu. Tavşanlar üç gruba bölündüler. Deneme süresi 150 gün olarak belirlendi. Kontrol grubuna 0.5 ml/kg/gün dozunda % 10’luk dimetilsülfoksit (DMSO) çözeltisi, DMBA grubuna %10’ luk DMSO’da çözündürülen DMBA maddesi 0.5 ml/kg/gün olarak verildi. Diğer gruba DMBA’ ya ilaveten ısırgan otu ekstraktı 0.2 ml/kg/gün şeklinde uygulandı. Deneme sonunda kan örnekleri alındı. Yapılan analizlerde kontrol grubu ölçümlerine göre hem DMBA verilen hem de DMBA+ısırgan otu verilen grupta nitrit ve nitrat düzeylerinde gözlenen artışlar istatistik olarak anlamlı bulundu(P<0.001). Malondialdehit(MDA) seviyelerinde gözlenen artışlarda DMBA grubunda P<0.001 kadar, DMBA+ısırgan otu grubunda P<0.01 kadar bir anlam gözlendi. Seruloplazmin, glutatyon, retinol ve β-karoten düzeylerindeki artışlar DMBA grubunda P<0.001 kadar bir önem arzederken, Vit.C’ de bu anlam P<0.01 kadardı. DMBA+ısırgan otu verilen grupta glutatyon, Vit.C, retinol ve β-karoten seviyelerindeki düşüşler istatistik olarak P<0.001 kadar bir önem arz etti. Seruloplazminde ise bu anlam P<0.01 olarak gözlendi. Sonuç olarak, ısırgan otu ekstraktı verilen grupta hem nitrik oksit oksidasyon ürünlerinde hem de lipit peroksidasyon ürünlerinde diğer deneme grubuna göre daha az artışların gözlenmesi bu bitkinin kısmen de olsa lipit peroksidasyonuna karşı bir koruma özelliği olduğunu göstermiştir.Article Petroselinum Crispum (Maydanoz) Tohumu Uçucu Yağ Özütünün Letal Doz Düzeyleri ve Antienflamatuvar Aktivitesinin Deney Hayvanları Üzerinde Araştırılması(2009) Türel, İdris; Altunbaş, MehmetBu çalışmasında Petroselinum crispum (PC) tohumu uçucu yağ özütünün gaz kromatografik yöntemle tanısı ve analizi, median letal dozu (LD50) ve antienflamatuvar aktivite yönünden incelenmesi amaçlandı. LD50 için 36 adet fare, antienflamatuvar etki çalışması için 48 adet rat kullanıldı. PC tohumu uçucu yağının fitokimyasal analizinde α-pinene %43.31, β-pinene % 39.9, β-phellandrene % 10.18, 1-Allyl-2-3-4-5-tetra methoxy-benzene %5.47, myricticin % 4.89, apiole %2.71, sabinene %1.18, elemicin %0.40 oranında saptandı. LD50 (ip) dozu 0.563 ml/kg olarak bulundu. Antienflamatuvar etki deneylerinde PC tohumu uçucu yağı uygulanan gruplar; SF (serum fizyolojik), etil alkol ve indometazin uygulanan gruplarla karşılaştırıldı. Antienflamatuvar etki deneyinde, PC tohumları 0.060 ml/kg dozlarında yüksek düzeyde, 0.015 ml/kg ve 0.030 ml/kg dozlarında ise indometazin’e göre zayıf bir etki gösterdi. PC uçucu yağının median efektif dozu (ED50) yaklaşık 0.029 ml/kg olarak bulundu.Doctoral Thesis Sağıtım Dozlarında Uygulanan Bazı Sulfonamidlerin Alabalıkların (Oncorhynchus Mykiss) Yenilebilir Dokularında Kalıntı Düzeyleri ile Vücuttan Atılma Sürelerinin Belirlenmesi(1997) Türel, İdris; Yılmaz, OrhanGökkuşağı alabalıklarında tedavi amacıyla kullanılan sulfadiazin, sulfamerazin, sulfametazin, sulfametaksazol ve sulfadimetoksin'in dokulardaki kalıntı düzeylerinin ne kadar zamanda tolerans limitlerinin altına düştüğü, ilaç uygulamasından ne kadar süre sonra tüketime sunulması gerektiği ve sülfonamid grubu ilaçlar uygulandığı zaman dokularda hangi düzeylerde bulunduğu ortaya konulmuştur. Grup ortalama ağırlıkları birbirine yakın olacak şekildel80 adet balık her grupta 36 adet olacak şekilde 5 gruba ayrıldı. Grubun herbirine bir sülfonamid türevi uygulandı. Sulfadiazin, sulfamerazin, sulfametazin ve sulfametaksazolun 11. günde, sulfadimetoksinin ise 7. günde tolerans limitinin altına indiği saptanmıştır. Bu sonuçlara göre Gökkuşağı alabalıklarının sulfadiazin, sulfamerazin, sulfametazin ve sulfametaksazol için 1 1. günden, sulfadimetoksin için ise 7. günden sonra tüketime sunulabileceği kanısına varılmıştır. Gökkuşağı alabalığı kas dokusunda sulfadiazin 17. günde 18 ppb, sulfamerazin 19. günde 10 ppb, sulfametazin 17. günde 10 ppb, sulfametaksazol 15. günde 4 ppb, sulfadimetoksin ise 1 1. günde 3 ppb düzeyinde tesbit edilmiştir.Article Taze ve Salumara Olarak Tüketime Sunulan İnci Kefali (Chalcalburnus Tarichi, Pallas 1881) Örneklerinde Nitrat ve Nitrit Düzeyleri(1998) Türel, İdris; Sağun, Emrullah; Aksoy, Abdurrahman; Dağoğlu, GürdalBu çalışma, Van Gölünde yakalanan ve Van Gölü havzasında taze ve salamura yapılarak tüketime sunulan İnci kefali (Chalcalburnus tarichi, Pallas 1811) örneklerinde nitrat ve nitrit düzeylerini ortaya koymak amacıyla yapılmıştır. Bu amaçla 24 adet taze ve 60 adet salamura balık örneği spektrofotometrik yöntemle analiz edilmiştir. İncelenen taze ve salamura balık örneklerinde nitrat tespit edilmiş, fakat nitrit saptanamamıştır. Taze ve salamura balık örneklerinde nitrat düzeyleri sırasıyla 8.29-12.43 ppm (ortalama 10.48 ppm) ve 0.6-13.54 ppm (ortalama 3.91 ppm) arasında tespit edilmiştir. Taze ve salamura balıklardaki nitrat miktarlarının sağlık açısından risk oluşturmayacak düzeylerde olduğu, özellikle salamura balıkların nitrozamin yönünden araştırılması gerektiği sonucuna varılmıştır.Doctoral Thesis The Effects of Achillea Millefolium on the Frucose Induced Hypertension in Rats(2013) Bozkurt, Nojdar Gonca; Türel, İdrisBozkurt NG. Sıçanlarda Fruktoz ile Oluşturulan Hipertansiyon Üzerine Civan perçemi (Achillea millefolium) bitkisinin etkileri. YYÜ Sağlık Bilimleri Enstitüsü Farmakoloji ve Toksikoloji Anabilim Dalı, Doktora tezi, Van, 2013. Civan perçemi geleneksel tıpta kardiyovasküler hastalıklar da dahil olmak üzere birçok hastalığı tedavi etmek için kullanılmıştır. Bu çalışmada D-fruktozla beslenen sıçanlarda oluşan metabolik bozukluklar üzerinde Civan perçemi bitkisinin etkilerininin araştırılması amaçlandı. Çalışmada 50 adet erkek Wistar Albino sıçan kullanıldı. Sıçanlar 10?ar adetlik 5 gruba ayrıldı. Bir grup kontrol grubu olarak kabul edildi, diğer 4 gruba ise içme sularında 12 hafta boyunca % 10 D- fruktoz verildi. Fruktoz verilen sıçanlarda kilo artışı, hipertansiyon, hiperglisemi, hiperinsülinemi ve hipertrigliseridemi oluştu. Fruktozla beslenen bu dört gruptan birine tedavi uygulanmazken diğer üç gruba fruktozla birlikte 8. haftadan itibaren 4 hafta boyunca her gün Civan perçemi bitkisinin sulu ekstraktının üç farklı dozu oral gavajla verildi. Çalışma başlangıcı, 8. , 10. ve 12. hafta sonunda sıçanların beden ağırlıkları ölçüldü, kuyruktan in-direkt tail cuff metoduyla sistolik kan basınçları kaydedildi ve kan örnekleri alındı. Civan perçemi tedavisi kilo artışı, hiperglisemi ve hiperinsülinemiyi düzeltemedi ancak sistolik kan basıncı ve plazma trigliserid seviyelerini 10. ve 12. haftalardaki ölçümlerde anlamlı ölçüde düşürdü. (p < 0.05). Bitkinin kan basıncını düşürücü etkisi her üç dozda da kontrol seviyelerde iken trigliserid düşürücü etki ise doz ve zamana bağımlı olarak değişkenlik gösterdi. Bu sonuçlar Civan perçemi bitkisi içeriğindeki biyolojik aktif maddelerin yeni antihipertansif ve antihiperlipidemik ilaçlar geliştirilmesinde kaynak oluşturabileceğini göstermektedir. Ancak etki mekanizmalarını, muhtemel yan etkilerini ve gıda ve ilaç etkileşimlerini aydınlatıcı daha kapsamlı çalışmalara gereksinim vardır. Anahtar sözcükler: Hipertansiyon, fruktoz, yüksek fruktozlu mısır şurubu, Civan perçemi, hiperlipidemiDoctoral Thesis The Effects of Nettle (Urtica dioica L.) on Some Haematological, Biochemical Parameters and on Some Tumour Markers in Rabbits Receiving DMBA.(2007) Oto, Gökhan; Türel, İdrisBu çalısmada ısırgan otu (Urtica dioica L.)'nun DMBA uygulanan tavsanlarda hematolojik, biyokimyasal parametreler ile bazı tümör markırları üzerine etkisi incelendi. Çalısmada toplam 24 tavsan (Yeni Zelanda ırkı) kullanıldı. Hayvanlar 8'erli 3 gruba ayrıldı. Kontrol grubuna % 10'luk DMSO 0.5 ml/kg/gün dozunda i.m. olarak uygulandı. 2. gruba % 10'luk DMSO'da çözdürülmüs toksik etkisi bilinen DMBA 0.5 ml/kg/gün dozunda i.m. olarak, 3. gruba ise % 10'luk DMSO'da çözdürülmüs toksik etkisi bilinen DMBA i.m. olarak 0,5 ml/kg/gün ve % 2'lik Tween 80 solüsyonunda çözündürülmüs ısırgan otu methanol ekstresi i.m. olarak 0.2 ml/kg/gün dozlarında uygulandı. Hematolojik analizler 0, 15, 30, 45, 60. günlerde yapıldı. Hemoglobin, alyuvar, lenfosit ve hematokrit deger düzeyleri 60.gün karsılastırmalarında kontrol grubuna göre DMBA ve DMBA + ısırgan otu ekstresinin uygulandıgı gruplarda istatistiksel açıdan önemli düzeyde düsük (P<0.01), Nötrofil düzeyi DMBA grubunda kontrol grubu ve DMBA + ısırgan otu ekstresinin uygulandıgı gruba göre önemli düzeyde yüksek (P<0.01), eosinofil ve monosit düzeylerindeki degisimlerin ise gruplar arasında istatistiksel olarak önemli olmadıgı tespit edildi (P>0.05). Biyokimyasal analizler 0, 15, 30, 45, 60 ve 150. günlerde yapıldı. Kan serumunun 150.gün karsılastırmalarında biyokimyasal parametrelerden ALT, AST, amilaz, direkt bilurubin, indirekt bilurubin, Mg, ve AFP düzeyleri kontrol grubuna göre DMBA ve DMBA + ısırgan otu ekstresinin uygulandıgı grupta istatistiksel açıdan önemli düzeyde yüksek (P<0.01); üre (P<0.01), HDL kolesterol (P<0.01), total protein (P<0.05) ve klor düzeyleri (P<0.01) kontrol grubuna göre DMBA ve DMBA + ısırgan otu ekstresinin uygulandıgı grupta istatistiksel açıdan önemli düzeyde düsük; LDH (P<0.01), LDL (P<0.01), kalsiyum (P<0.05) ve CA 19-9 (P<0.01) düzeyleri DMBA grubunda, kontrol grubu ve DMBA + ısırgan otu ekstresinin uygulandıgı gruba göre istatistiksel olarak önemli düzeyde yüksek; Serum kreatinin ve VLDL düzeyleri kontrol grubuna göre DMBA grubunda düsük, DMBA + ısırgan otu ekstresinin uygulandıgı grupta ise istatistiksel olarak önemli düzeyde yüksek (P<0.01); ürik asit, trigliserid ve glukoz düzeyleri DMBA + ısırgan otu ekstresinin uygulandıgı grupta, kontrol grubu ve DMBA grubuna göre istatistiksel olarak önemli düzeyde yüksek (p<0.01); sodyum ve fosfor düzeyi DMBA grubunda, kontrol grubu ve DMBA + ısırgan otu ekstresinin uygulandıgı gruba göre önemli düzeyde (P<0.01) düsük; GGT, total bilurubin, GLOB ve potasyum düzeylerindeki degisim ise gruplar arası karsılastırmalarda istatistiksel açıdan önemsiz (P>0.05) olarak tespit edildi. Sonuç olarak, bu çalısmada elde edilen bulgulara göre ısırgan otu'nun toksik etkili olan DMBA'nın etkisini kısmen önleyebilecegi düsünülmektedir. Anahtar Kelimeler: Biyokimyasal parametreler, DMBA, hematolojik parametreler, ısırgan otu (Urtica dioica L.), tümör markırları.Master Thesis The Lethal Dose Levels of Volatile Oil Extract of Petroselinum Crispum Seeds and the Investigation of Antiinflammatory Effect on Laboratory Animals(2009) Altunbaş, Mehmet; Türel, İdrisBu tez çalışmasında Petroselinum crispum (PC) tohumu uçucu yağ özütünün gaz kromatografik yöntemle tanısı ve analizi, median letal dozu (LD50) ve antienflamatuvar aktivite yönünden incelenmesi amaçlandı. LD50 için 36 adet fare, antienflamatuvar etki çalışması için 48 adet rat kullanıldı. PC tohumu uçucu yağının fitokiyasal analizinde ?-pinene %43.31, ß-pinene % 39.9, ß-phellandrene % 10.18, 1-Allyl-2-3-4-5-tetra methoxy-benzene %5.47, myricticin % 4.89, apiole %2.71, sabinene %1.18, elemicin %0.40 oranında saptandı. LD50 (ip) dozu 0,563 ml/kg olarak bulundu. Antienflamatuvar etki deneylerinde PC tohumu uçucu yağı uygulanan grup ile SF (serum fizyolojik), etil alkol ve indometazin uygulanan diğer her bir grup karşılaştırıldı.Antienflamatuvar etki deneyinde, PC tohumları 0,060 ml/kg dozlarında yüksek düzeyde, 0,015 ml/kg ve 0,030 ml/kg dozlarında ise indometazin'e göre zayıf bir etki gösterdi.PC uçucu yağının median efektif dozu (ED50) yaklaşık 0.029 ml/kg olarak bulunduAnahtar sözcükler: Petroselinum crispum tohumu, uçucu yağ, antienflamatuvar aktivite, letal doz, fare, rat.Article Trichostrongylidae Spp.ile Doğal Enfekte Koyunlarda Moxidectin ve Doramectinin Etkinliği(2009) Şahin, Ali; Akkan, Hasan Altan; Gül, Abdurrahman; Karaca, Mehmet; Türel, İdrisBu araştırma, Trichostrongylidae spp. (Ostertagia spp., Haemonchus spp., Nematodirus spp. ve Marshallagia spp.) ile doğal enfekte toplam 30 koyunda moxidectin ve doramectinin etkinliğini belirlemek için yapılmıştır. Trichostrongylidae spp. ile doğal enfekte 30 koyun 10’arlı üç gruba ayrılmıştır. A ve B gruplarındaki deney hayvanlarına sıfırıncı günde sırasıyla %1 lik enjektabl moxidectin ve doramectin 0.2 mg/kg canlı ağırlık dozunda deri altı yolla uygulanmış, C grubu ise kontrol grubu olarak bırakılmıştır. Uygulamadan önceki yedinci günde ve sıfırıncı günde A, B ve C gruplarından alınan gaita örneklerinde Trichostrongylidae spp.’ye ait yumurta sayılarının geometrik ortalamalarında belirgin bir fark bulunamamıştır. Uygulamadan sonraki 7. ve 14. günlerde A ve B grubundaki hayvanlardan toplanan gaita örneklerinde Trichostrongylidae cinslerine ait yumurta sayılarının geometrik ortalamaları sıfıra inmiş, fakat C grubundaki hayvanlarda belirgin bir değişiklik gözlenmemiştir. Moxidectin ve doramectinin etkisi 7. ve 14. günlerde % 100 olarak bulunmuştur.Article Urtica Dioica L. (Isırgan Otu)'nin Metanol ve Su Ekstraktının 7.12-dimetilbenz(A)antrasen Uygulanan Tavşan Tüylerindeki İz Element Seviyeleri Üzerine Etkileri(2009) Yaşar, Semih; Çelikezen, F. Çağlar; Ertekin, Ali; Türel, İdris; Oto, GökhanBu çalışmada, Urtica dioica L.’nin, bir karsinojenik madde olan polisiklik aromatik hidrokarbonlardan 7,12- dimetilbenz(a)antrasen (DMBA) uygulanan tavşanların tüylerindeki iz element (Zn, Cu, Mn, Fe) konsantrasyonlarına etkileri araştırıldı. Her biri yedişer tavşandan oluşan üç deneme ve bir kontrol grubu oluşturuldu. A grubuna 7,12- dimetilbenz(a)antrasen (0,5 ml/kg/gün), B grubuna 0,5 ml/kg/gün DMBA+0.2 ml/kg/gün dozunda ısırgan otu metanol ekstraktı, C grubuna 0,5 ml/kg/gün DMBA+0.5 ml/kg/gün dozunda ısırgan otu sulu ekstraktı ve kontrol grubuna ise fizyolojik tuzlu su ile hazırlanan %10’luk dimetilsülfoksit çözeltisinden 0.5 ml/kg/gün dozunda İM olarak beş ay süreyle uygulandı. Yapılan ölçümlerde Cu düzeylerinde gözlenen azalmalar kontrol grubu ile karşılaştırıldığında istatistik olarak anlamlı bulundu (P<0.01). Fe düzeylerinde DMBA+Urtica dioica L’nin sulu ekstraktı uygulanan grupta kontrol grubuna göre ölçülen azalma istatistik açıdan önemli bulundu (P<0.05). Sonuç olarak, Urtica dioica L’nin metanol ve sulu ekstraklarının uygulandığı deneme gruplarında tüy iz element seviyeleri kontrol verilerine göre düşük, DMBA grubuna göre yüksek bulundu. Bu bağlamda Urtica dioica L’nin DMBA’ nın neden olduğu zararlı etkilere karşı koruyucu olabileceği düşünülmektedir.Article Van Yöresinde Piyasada Satılan Oksitetrasiklin Preparatlarındaki Etken Madde Düzeylerinin Belirlenmesi(2001) Dağoğlu, Gürdal; Türel, İdris; Yılmaz, OrhanVan İlinde satılan 16 adet kaçak oksitetrasiklin preparatı ile 20 adet yerli preparatta etken madde miktarları HPLC ile analiz edildi. Türk Farmakopesi 1974' ün bildirdiği sınırlara göre etken madde miktarlanndaki görülen sapmaların sıklığının, kaçak ve yerli preparatlarda benzer olduğu belirlendi.Article Yem İçerisinde Uygulanan Oksitetrasiklinin Alabalıklardaki (Oncorhynchus Mykiss) Farmakokinetiği(2003) Türel, İdris; Kankaya, Ertuğrul; Yılmaz, Orhan; Dağoğlu, Gürdal; Şen, FazılOksitetrasiklinin (OTC) farmakokinetiği, 10,5 °C sıcaklıktaki tatlı suda yaşayan alabalıklarda araştırıldı. Yetmiş balıktan oluşan gruba 5 mg/kg dozda oksitetrasiklin damar içi (D.l.) yolla verildi. Yüzbeş balıktan oluşan diğer grup, bir kez 100 mg/kg dozda OTC içeren yemle beslendi. OTC plazma yoğunlukları yüksek basınçlı sıvı kromatografisi (HPLC) yöntemi ile tesbit edildi. Farmakokinetik parametreler, D.L ve ağız yoluyla OTC uygulamaları için dağılma yarı ömürlerini (sırasıyla 0,907 saat ve 16,058 saat) ve atılma yarı ömürlerini (sırasıyla 33,5 saat ve 27 saat) veren iki bölmeli açık modele göre belirlendi. Oksitetrasiklinin D.L uygulamasından sonra hesaplanan diğer parametreler, eğri altındaki alan (EAA: 145,078 ± 4,45 pg.mf'.saaf1) ve ilacın ortalama kalış süresidir (OKS: 40,604 ± 1,150 saat). Ağız yoluyla uygulamayı takiben EAA 34,46 ± 1,189 ug.ml\"1.saaf1 ve OKS 59,272 ± 1,541 saat, Ydoruk 0,577 ug/ml ve Tdoruk 36 saat olarak hesaplandı. Oksitetrasiklinin alabalıklardaki ağız yoluyla biyoyararlanımının (F) % 1,187 olduğu bulundu.Article Yeni Zelanda ve Yerli Tavşanların Plazma ve Bazı Dokularında Asiklovir Konsantrasyonun Dağılımı(1995) Ertekin, Ali; Kahraman, Tahir; Türel, İdris; Testereci, Haluk; Sağmanlıgil, HülyaBu çalışmanın amacı tavşanların plazma ve bazı dokularında asiklovirin dağılımını tayin etmektir. Asiklovir (200mg Hemovir® /animal) 3 dişi Yeni Zelanda tavşanına ağız yoluyla verildikten sonra kan örnekleri tavşanların vena saphena'sından düzenli aralıklarla toplandı.Plazma konsantrasyonları HPLC ile ölçüldü. Asiklovirin plazma konsantrasyon-zaman eğrisi tek kompartımanlı açık farmakokinetik modele göre düzenlendi Asiklovirin ortalama Doruk Düzeyi C(max) , Doruk Düzeye Ulaşma Zamanı t (max), ve Eğrinin Altındaki Alan (EAA) sırasıyla 29.322 $\\mu$ g/mL, 45 dakika ve 5259.258 $\\mu$ g-dak./mL olarak bulundu. Asiklovir (200 mg/ animal) 3 dişi Yeni Zelanda ve 3 dişi yerli tavşana ağız yoluyla verildikten 48 saat sonra tekrar verildi ve 2 saat sonra tavşan kesilerek dokuları toplandı. Dokuların % 30 luk HCLO4 (pH: 2.0) ile ekstraksiyonıı yapıldı. Süpematantlar filtre edildikten sonra C8 (159x4.6 mm)'kolununa emekte edildi. Okumalar eksilasyon 260 11111 ve emisyon 375 mıı de yapıldı. Asiklovirin tutulma zamanı 2.8 dak. olarak belirlendi. Yeni Zelanda tavşanın ortalama asiklovir konsantrasyonu kalp, böbrek, akciğer, beyjn , yağ, ovaryum, uterus. M.loııgissimus dorsi ve M.gluteus için sırasıyla 29.457 $\\mu$ g/g ± 4.26 SE , 114.13 $\\mu$ g/g ±11.38 SE, 57.004 $\\mu$ g/g ± 28.60 SE, 38.18 $\\mu$ g/g±9.46 SE, 10.997 $\\mu$ g/g ± 0.55 SE , 103.08 ug/g ± 15.80 SE, 68.173 $\\mu$ g/g ± 19.72 SE, 33.807 $\\mu$ g/g ± 4.25 SE, ve 31.421 $\\mu$ g/g ± 3.09 SE, olarak belirlenmiştir. Yerli tavşanın ortalama asiklovir konsantrasyonu kalp, böbrek, akciğer, beyin , yağ, ovaryum, uterus, M.loııgissimus dorsi ve M. gluteus için sırasıyla 73.907 $\\mu$ g/g ± 30.88 SE; 132.83 $\\mu$ g/g ± 40.74 SE, 53.659 $\\mu$ g/g ±41.24 SE, 82.287 $\\mu$ g/g ± 31.89 SE, 124.79 $\\mu$ g/g ± 60.97 SE, 227.03 ug/g ±81.82 SE, 157.68 $\\mu$ g/g ± 69.19 SE, 50.456 $\\mu$ g/g ±21.78 SE and 42.283 $\\mu$ g/g ± 19.76 SE , olarak belirlenmiştir.