TR-Dizin İndeksli Yayınlar Koleksiyonu
Permanent URI for this collectionhttps://hdl.handle.net/20.500.14720/5
Browse
Browsing TR-Dizin İndeksli Yayınlar Koleksiyonu by Journal "Acta Orthopaedica et Traumatologica Turcica"
Now showing 1 - 7 of 7
- Results Per Page
- Sort Options
Article Anterior Omuz İnstabilitelerinde Dikiş Kancaları ile Bankart Tamirinin Erken Sonuçları(2000) Tuncay, Ibrahim; Akpinar, Fuat; Tosun, NihatAmaç: Biyomekanik olarak anteroinferior glenohumeral ligaman restorasyonunu sağlayan Bankart tamiri, anterior glenohumeral eklem kronik instabilitesi tedavisinde altın standart olarak kabul edilmektedir. Çalışmamızda, dikiş kancaları (suture anchors) yardımıyla Bankart tamiri uyguladığımız anterior omuz instabiliteli hastalarda erken sonuçlar değerlendirildi. Çalışma planı: 1998-1999 yıllarında anterior omuz instabilitesi tanısıyla açık Bankart tamiri girişimi uygulanan ve en az altı aylık takipleri tamamlanan 16 erkek hasta (ort. yaş 23; yaş dağılımı 20-27) incelendi. Ortalama ilk çıkık- cerrahi girişim süresi beş yıl ve ortalama çıkık sayısı dokuz idi. Ameliyat öncesi 11 hastada (%68) manyetik rezonans görüntüleme, beş hastada (%32) tanısal artroskopi uygulandı. On hastada (% 62) dikiş kancaları yardımıyla açık Bankart tamiri, altı hastada (%38) medial kapsüler kaydırmayla birlikte Bankart tamiri uygulandı. Sonuçlar Rowe’nin Bankart skalasına göre değerlendirildi. Sonuçlar: Ortalama takip süresi 11.5 aydı (dağılım 6-15 ay) . Bir hastada (%6) postoperatif ikinci ayda aşırı zorlama sonrası gelişen rekürens nedeniyle revizyon uygulandı. Diğer hastaların hiçbirinde herhangi bir komplikasyona rastlanmadı. Bankart skoru 11 olguda mükemmel, iki olguda iyi, iki olguda orta, bir olguda kötü olarak değerlendirildi. Nüks gözlenen olgu dışında, tüm olgularda 10 dereceyi aşan dış rotasyon kısıtlılığı saptanmadı.Çıkarımlar: Erken dönem gözlemlerimiz, dikiş kancaları yardımıyla gerçekleştirilen açık Bankart tamirinin düşük rekürens oranı ve minimal eklem hareket kısıtlılığı ile birlikte uygun bir tedavi yöntemi olduğunu göstermektedir.Article Endoskopik Karpal Tünel Gevşetme: Masum Bir Girişim mi(2001) Vural, Salih; Tosun, Nihat; Tuncay, Ibrahim; Akpinar, FuatAmaç: Karpal tünel sendromu nedeniyle endoskopik gevşetme uyguladığımız olgularda retrospektif sonuçlar ve komplikasyonlar değerlendirildi. Çalışma planı: Karpal tünel sendromu saptanan 28 hastanın 30 el bileğine Chow'un tanımladığı çift portal ekstrabursal tekniğiyle endoskopik karpal tünel gevşetme uygulandı. Olguların 23'ü kadın, beşi erkekli (ort. Yaş 40; dağılım 24-60). Daha önce karpal tünel sendromu tanısıyla medikal tedavi ve/veya fizik tedavi uygulanmış, ancak yakınmaları üç aydan fazla devam etmiş, cerrahi tedavi endikasyonu olan olgular çalişmaya dahil edildi. Rutin kontroller ameliyat sonrasi l, 3, 6 ve 12. aylarda yapıldı. Ortalama takip süresi 17 ay (dağılım 6-28 ay) bulundu. Sonuçlar: Son kontrollerde olgulann 24'ünde (%80) aktivite kısıtlaması yokken, ikisinde (%7) minimal, üçünde orta (%10), birinde (%3) ileri derecede aktivite kısıtlaması gözlendi. Önemli komplikasyon olarak, bir olguda (%3) ameliyat sırasında total median sinir kesişi meydana geldiq bunun üzerine aynı seansta primer perifasiküler nörorafi uygulandı. Üç olguda (%10) dördüncü ve/veya beşinci digital sinir lezyonu gelişti. Çıkarımlar: Karpal tünel sendromunda hangi tekniğin kullanılacağı her hasta ve cerraha göre özelleşmelidir. Endoskopik karpal tünel gevşetme, her ne kadar teknik olarak kolay görünse de, özellikle potansiyel nörovasküler yaralanma olasılığı da göz önüne alındığında açık cerrahi girişim tercih edilebilmelidir.Article Kemik İçi İnfüzyonuna Bağlı Tibia Osteomiyeliti: Olgu Sunumu(2004) Tosun, Nihat; Ceylan, Abdullah; Irmak, Hasan; Doğan, Ali Alp; Harman, Mustafa; Akpinar, FuatAcil durumlarda, özellikle 0-2 yaş grubundaki çocuklara sıvı, ilaç ve kan ürünleri kemik içi infüzyonla hızlı bir şekilde verilebilir. Sepsis tanısıyla çocuk hastalıkları servisinde yatmakta olan beş aylık bir bebekte sağ tibia proksimalinden uygulanan kemik içi infüzyonundan 10 gün sonra aynı bölgede şişlik ve kızarıklık görüldü. Fizik muayenede sağ kruris proksimal anteromedialde fistül ağzı ve seröz renkte bir akıntı gözlendi. Röntgen gra-filerinde tibiada periost reaksiyonu ve proksimal metafizer bölgede osteolitik alanlar görülmesi üzerine hastaya akut osteomiyelit tanısı kondu; drenaj ve medullar yıkama uygulandı ve paranteral antibiyotik tedavisine başlandı. Ameliyat sırasında alınan materyalin kültüründe Candida albicans üremesi üzerine hastaya dört hafta süreyle flukonazol (8 mg/kg) tedavisi uygulandı. Hastanın 12. aydaki kontrolünde klinik ve radyografik olarak tam iyileşme görüldü.Article Kronik Sklerozan Osteomiyelit Tedavisinde Oluklaştırma ve Kas Taşıma Tekniğinin Uzun Dönem Sonuçları(2009) Sebik, Ahmet; Lök, Veli; Aydınok, Hilmi; Bal, EminAmaç: Kronik sklerozan osteomiyelit (KSO) tedavisindeoluklaştırma ve kas taşıma tekniğinin uzun dönem sonuçları değerlendirildi. Çalışma planı: 1980-1996 yılları arasında, KSO’lu 11hasta (5 kadın, 6 erkek; ort. yaş 36; dağılım 17-69) oluklaştırma ve kas taşıma tekniği ile tedavi edildi. Yedi hastadafemur, dört hastada tibia tutulumu vardı. Tüm olgulardatemel yakınma ağrı idi. Ortalama 12.4 yıl (dağılım 6-24yıl) olan takip süresi sonunda yakınmaları sorgulanan hastalar düz grafiler, bilgisayarlı tomografi ve manyetik rezonans görüntüleme ile değerlendirildi.Sonuçlar: Takip süresi içinde bir olgu dışında hiçbir olguda semptomlarda tekrarlama ve antibiyotik gereksinimi olmadı. Tibia tutulumlu bir hastada ameliyattan beş yıl sonraağrının tekrarladığı görüldü. Bu hasta aynı teknikle tekrarameliyat edildi ve sonrasında herhangi bir sorunla karşılaşılmadı. Ameliyattalınan biyopsilerin patolojik incelemesinde spesifik olmayan, düşük dereceli kronik osteomiyelitbulguları saptandı. Kültürlerde ise üreme olmadı. Kontrolradyografilerinde kemikteki sertleşmede ilerleme görülmedi. Bilgisayarlı tomografide taşınan kas kitlesi çevresindekortikal kemik oluşumu, manyetik rezonans görüntülerindeise taşınan kas yapısında yağlı dejenerasyon geliştiği izlendi. Hiçbir olguda aktif osteomiyelit bulgusuna rastlanmadı. Çıkarımlar: Oluklaşt ırma ve kas taşıma tekniğinde amaç,mikrocerrahi girişimlere ve ikincil rekonstrüktif girişimlere ihtiyaç duyulmadan, tutulmuş kemik bölümündekikanlanmayı artırmaktır. Uzun dönem sonuçlarımız, femurve tibia tutulumlu olgularda bu tekniğin etkili olduğunugöstermektedir.Article Otojen Patellar ve Hamstring Tendon ile Ön Çapraz Bağ Rekonstrüksiyonunun Karşılaştırılması(2001) Tuncay, Ibrahim; Akpinar, Fuat; Tosun, NihatAmaç: Ön çapraz bağ (ÖÇB) rekonstrüksiyonunda otojen patellar tendon (PT) ile semitendinosus (ST) ve gracilis (G) tendonlarının kullanımı karşılaştırıldı. Çalışma planı: Kronik ÖÇB yetersizliği olan 56 erkek hastanın rekonstrüksiyonunda otojen PT (n=32, ort. yaş 25) ve dört kat olarak otojen ST-G tendonları (n=24, ort. yaş 24) kullanıldı. Sonuçlar Lysholm skorlama sistemi ve Uluslararası Diz Dokümantasyon Komitesi’nin (IKDC) skorlama sistemine göre değerlendirildi. Ortalama takip süreleri PT grubunda 15 ay, ST-G grubunda 14 ay idi. Sonuçlar: Lysholm skorlama sistemine göre, iyi ve mükemmel sonuç oranları PT grubunda %84 (n=27), ST-G grubunda %83 (n=20) bulundu. IKDC skorlarına göre A ve B skorlarına ulaşan hastalar PT grubunda %94 (n=30), ST-G grubunda %92 (n=23) idi. Takip sonunda değerlendirme kriterlerine göre PT ve ST-G grupları arasında anlamlı fark saptanmadı (p>0.05). Komplikasyon olarak, PT grubunda üç hastada (%5) refleks sempatik distrofi, iki hastada yüzeyel enfeksiyon, bir hastada popliteal ven trombozu, bir hastada patellar tendinit gözlendi; ST-G grubunda ise bir hastada gelişen cyclops sendromu nedeniyle ikincil artroskopiyle debridman uygulandı. Çıkarımlar: Ön çapraz bağ rekonstrüksiyonunda otojen PT altın standart olarak kullanılmasına rağmen, otojen dört kat ST-G ile de benzer sonuçlara ulaşılmakta ve göreceli olarak daha az komplikasyon meydana gelmektedir.Article Skafoid Psödoartrozlarının Tedavisinde Herbert Vidası ve Kirschner Teliyle Tespitin Karşılaştırılması(2002) Dogan, Ali; Tuncay, Ibrahim; Alpaslan, SüleymanAmaç: Çalışmamızda, otojen spongioz kemik grefti ile birlikte Kirschner teli veya Herbert vidasıyla tespit uygulanan skafoid psödoartrozlu olgularda tedavi sonuçlarını karşılaştırdık. Çalışma planı: Skafoid psödoartrozu nedeniyle tedavi edilen ve en az 12 aylık takipleri tamamlanan 19 erkek olgu (ort. yaş 28, dağılım 20-41) çalışma kapsamına alındı. Otojen spongioz greftleme ardından, 10 olguda Herbert vidasıyla, dokuzunda ise Kirschner teli veya telleriyle tespit uygulandı. Psödoartroz, 15 hastanın sağ elinde, dört hastanın ise sol elinde idi. Travma ile ameliyat arasında geçen süre ortalama 20 ay (3-72 ay) idi. Kırık yeri, 13 hastada (%68) skafoid boynunda, dört olguda (%21) 1/3 proksimal ve iki olguda (%11) 1/3 distalde gözlendi. Ortalama takip süresi Herbert grubunda 16 ay (12-28 ay), Kirschner teli grubunda ise 21 ay (12-56 ay) bulundu. Sonuçlar: Her iki grupta da hiçbir olguda 10$\\circ$ ve üzeri hareket kısıtlılığı saptanmadı. Ortalama radyolojik kaynama süresi, Herbert grubunda altı ay (3-20 ay), Kirschner grubunda sekiz ay (4-22 ay) bulundu. Kirschner grubunda tüm olgularda kaynama elde edildi. Herbert grubunda ise, kaynama elde edilemeyen üç olgunun (%30) ikisinde skafoidde proksimal fragman kırığı saptandı. Radyolojik sonuçlar açısından iki grup arasında anlamlı fark saptandı (p<0.01). Çıkarımlar: Tespit materyallerinden bağımsız, kaynama potansiyeline bağlı olarak, otojen spongioz greftlemenin uygun cerrahiyle gerçekleştirildiği olgularda skafoid psödoartrozu tedavisi başarıyla sonuçlanabilir.Article Van Bölgesindeki Amputasyonlar: Çokmerkezli Epidemiyolojik Çalışma(2008) Çoban, Hüseyin; Sungur, İbrahim; Uslu, Mustafa; Uluç, Dinçay; Özgökçe, Salih; Bilgiç, Serkan; Atik, BekirAmaç: Amputasyonların etyolojileri birçok faktöre bağlı olarak ülkelere ve bölgelere göre farklılık göstermektedir. Bu çalışmada, Van ilindeki merkezlerde yapılan amputasyonlar geriye dönük olarak incelendi ve bölgemizin coğrafi ve kültürel özelliklerinden kaynaklanan amputasyon nedenleri ortaya konmaya çalışıldı. Çalışma planı: 1995-2005 yılları arasında Van ilindeki sağlık merkezlerinde toplam 440 hastada (345 erkek, 95 kadın; ort. yaş. 28.5; dağılım 3 ay-85 yaş) yapılan 475 amputasyon, hastaların yaş ve cinsiyeti, amputasyonun etyolojisi, taraf ve seviyesi ve uygulanan cerrahi girişimler yönünden geriye dönük olarak incelendi. Sonuçlar: Yaş açısından en büyük grubu 21-30 yaş grubundaki olgular (n=109) oluşturuyordu. On yaş altı çocukların tüm hastalara oranı %13.4 idi. Amputasyonların 218’i üst ekstremitede (%45.9), 257’si alt ekstremitede (%54.1) uygulandı. Olguların 223’ünde sağ, 188’inde sol, 29’unda birden fazla ekstremite amputasyonu yapıldı. En yaygın amputasyon nedeni travma (n=177, %40.2) idi. Ateşli silah yaralanması (n=45), mayın (n=33) ve el bombası (n=7) patlamaları travmatik nedenler içinde ilk sırayı almaktaydı. Travma nedenli amputasyonları diyabet (n=86), doğuştan hastalıklar (n=33) ve periferal vasküler hastalık (n=30) nedeniyle yapılan amputasyonlar izlemekteydi. Bölgeye özgü amputasyon nedenleri olarak tandır fırını yanıkları (n=7), sınıkçı müdahalelerine bağlı yanlış uygulamalar (n=3) ve donma (n=3) gözlendi. Yirmi dört olguda replantasyon yapıldı ve bunların 15’inde (%62.5) başarı sağlandı. Çıkarımlar: Bölgemizde ateşli silah yaralanması ve mayın patlamalarına bağlı travmatik amputasyonlar sık görülmektedir.