Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi
Permanent URI for this communityhttps://hdl.handle.net/20.500.14720/1
Browse
Browsing Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi by WoS Q "N/A"
Now showing 1 - 20 of 11141
- Results Per Page
- Sort Options
Article 0-12 Yaş Aralığında Çocuğu Olan Annelerin Antibiyotik Kullanımı Konusunda Bilinç Düzeylerinin Değerlendirilmesi(2019) Feslihan, Erkan; Tunç, Serap KeskinGiriş: Antibiyotiklerin yaygın ve uygun olmayan şekilde kullanımıdünya genelinde antibiyotiklere karşı direnç gelişiminin başlıcasebebi olarak görülmektedir. Bu çalışmada; annelerin dentalenfeksiyonlar için reçete edilen antibiyotiklerin kullanımıkonusundaki bilinç düzeylerinin sosyodemografik faktörler ileilişkisini araştırmak amaçlandı.Gereç ve Yöntem: Çocuklarının dental şikâyetleri için kliniğimizebaşvuran annelere antibiyotik kullanımı konusunda bilinc du zeyinio lc meyi amac layan bir deg erlendirme formu uygulandı. Ayrıcaannelerin sosyokültürel seviyeleri, yaşları, eg itim seviyelerini dedeg erlendirmeyi amaçlayan sorular soruldu. Verilerin analizinde,nicel değişkenler için aritmetik ortalama ve standart sapma, niteldeğişkenler için ise frekans ve yu zde dag ılımlar ile ki-kareye dayalıc apraz tablolardan yararlanıldı.Bulgular: Ankete katılan 114 annenin yas ortalaması 35.07±6,49olarak bulundu. Annelerin %74,6’sı ev hanımı %25,4’ü ise çalışananneydi. Annelerin o g renim durumlarının dag ılımı %37,7 ilkokul,%31,6 ortaokul, %18,3 lise ve %12,3 ise u niversite seviyesindeydi.Gereksiz antibiyotik kullanımı konusunda bilgi sahibi olupolmadıklarını o g renmeye yo nelik sorulan soruya annelerin 63’üevet 51’i ise hayır cevabını vermis ti. O g renim du zeyi ile bu ifadearasında istatistiksel olarak anlamlı ilis ki bulundu (p<0.001). İlk veortaokul seviyesindeki annelerde hayır cevabı verenlerin oranlarısırasıyla %65,1 ve %52,8 iken tam tersine lise ve üniversitemezunu anneler sırasıyla %85,7 ve %92,9 oranında evet yanıtınıvermişlerdi. Ayrıca gereksiz antibiyotik kullanımı ile ilgili soruyaçalışan ve çalışmayan annelerin verdiği yanıtlar arasında daistatistiksel olarak anlamlı ilis ki bulundu (p<0.05).Sonuç: Ebeveynlerin ag ız sag lıg ı ve dental enfeksiyonlarkonusunda daha fazla bilgilendirilmesi ve akılcı antibiyotikkullanımına yo nelik bilgi du zeyinin arttırılması ic in o ncelikli olarakannelerin eg itimine o nem verilmesinin gerektig ini du s u nmekteyiz.Hekimlerin çocuklara antibiyotik rec ete ederken annelerin ilaçlarınetkinlig i ve gereksiz antibiyotik kullanımı konusundabilgilendirmeleri, direnc ve yan etki gelişme riskini azaltabilecektir.Article 0-3 Yaş Çocuklarda İdrar Kültür Yöntemlerinin Karşılaştırılması(2018) Çetin, Mecnun; Kırımi, Ercan; Karaman, Kamuran; Geylan, Hadi; Tuncer, OğuzAmaç: Bu çalışmada şikayetleri ve klinik bulguları ileidrar yolu enfeksiyonu şüphesi uyandıran 229 çocuktaidrar yolu enfeksiyonu tanısını koymada kateter ve torbaile alınan kültür güvenilirliğini karşılaştırıldı.Gereç ve Yöntem: Çalışma Yüzüncü Yıl Üniversitesi TıpFakültesi Hastanesi Çocuk kliniğinde yapıldı.Vakalarımızda tam idrar incelenmesi, idrar sedimentininmikroskopik incelenmesi yapıldı. Tüm vakalarda hemtorba hem de kateter ile alınan idrar örnekleri kültüreekildi. Sonuçlar karşılaştırıldı.Bulgular: Torba ile idrar kültürü alınan 229 vakanın 181tanesinde üreme oldu, 48’inde kontaminasyon görüldü.Torba idrarı kültüründe üreme olan 181 vakanın 58’indekateter idrarı kültüründe de üreme oldu, 123’ünde üremeolmadı. Torba kültüründe kontaminasyon saptanan 48vakanın 5’inde kateter kültüründe üreme oldu. Torbakültüründe yalancı pozitiflik %68 olarak saptandı. Kateterkültürüne göre torba kültürünün İYE tanısındakisensitivitesi %32 olarak saptandı. Torba kültüründe kızve erkeklerde yalancı pozitiflik bakımındankarşılaştırıldığında aralarında anlamlı ilişki bulunmadı.Çalışmada torba kültüründe kontaminasyon, erkekleregöre kızlarda anlamlı yüksek bulundu. Tam idrarincelemesinde; nitrit, hematüri, piyüri ve bakteriüripozitifliği ile idrar kültüründe üreme olması arasındaanlamlı bir ilişki tespit ettik.Sonuç: Bu çalışma ile perineal torba idrar kültürününyalancı pozitiflik oranının yüksek olduğu, perineal torbaile idrar kültürü almanın İYE tanısında yeterince güvenilirolmadığı ve bu nedenle idrar yolu enfeksiy onu düşünülendurumlarda tanı için çok daha güvenilir bir yöntem olanmesane kateterizasyonu veya suprapubik aspirasyon ileidrar alınması gerektiği sonucuna varıldı.Article 05. Türkçe Ders Kitaplarında Bulunan Metinler Hakkındaki Öğretmen Görüşleri(2023) Koç, RaşitBu araştırmanın amacı, Türkçe öğretmenlerinin ortaokul Türkçe ders kitaplarındaki metinler hakkında görüşlerini incelemektir. Araştırmada öğretmenlerin görüşlerini almak için görüş formu kullanılmıştır. Formun hazırlanmasında uzman görüşüne başvurulmuş ve uygulamadan önce ön uygulama yapılmıştır. Veriler içerik analizi yapılarak çözümlenmiştir. Araştırmaya göre Türkçe ders kitapları hakkında görüş bildiren öğretmenlerin görüşleri daha çok olumsuz yöndedir. Olumlu fikir beyan eden öğretmenlere göre ortaokul Türkçe ders kitapları için seçilen metinler dersin hedeflerine uygundur. Bu öğretmenlere göre, Türkçe ders kitaplarına seçilen metinler dört temel beceri ve dil bilgisi konularını kavratıcı düzeydedir. Olumsuz görüş bildiren öğretmenlerin düşünceleri; metinlerin çok uzun olduğu, öğrencilerin sevgilerine uygun olmadığı, seçilen metinlerde yöresel farklılıklara dikkat edilmediği, görsellerin yeterli olmadığı, metinlerin dört temel beceriyi kazandırmada yetersiz olduğu, dil bilgisi konularının ihmal edildiği, etkinliklerin çok uzun olduğu ve birbirlerinin tekrarı niteliği olduğu yönündedir. Türkçe ders kitaplarına seçilecek metinlerin hangi özellikleri taşıması gerektiği konusunda görüş bildiren öğretmenler ise; metinlerin öğrenci seviyelerine ve yöresel farklılıklara uygun hazırlanması gerektiği, metinlerin ilgi çekicisi, sade ve anlaşılır olması şeklinde önerilerde bulunmuşlardır.Book Part 0d, 1d, 2d, and 3d Soft and Hard Templates for Catalysis(Elsevier Science Bv, 2017) Butun, Sultan; Demirci, Sahin; Yasar, Alper O.; Sagbas, Selin; Aktas, Nahit; Sahiner, NurettinArticle [1,2,5]thiadiazolo[3,4-G]quinoxaline Acceptor-Based Donor-Acceptor Polymers: Effect of Strength and Size of Donors on the Band Gap(Wiley, 2017) Gokce, Gurcan; Karabay, Baris; Cihaner, Atilla; Ozkut, Merve IcliElectrochromic polymers based on [1,2,5]thiadiazolo[3,4-g]quinoxaline acceptor and thiophene, 3,4-ethylenedioxythiophene and 3,3-didecyl-3,4-proylenedioxythiophene donors, namely poly(6,7-diphenyl-4,9-di(thiophen-2-yl)-[1,2,5]thiadiazolo[3,4-g]quinoxaline) (P1), poly(4-(2,3-dihydrothieno[3,4-b][1,4]dioxin-5-yl)-9-(2,3-dihydrothieno[3,4-b][1,4]dioxin-7-yl)-6,7-diphenyl-[1,2,5]thiadiazolo[3,4-g]quinoxaline) (P2), and poly(4-(3,3-didecyl-3,4-dihydro-2H-thieno[3,4-b][1,4]dioxepin-6-yl)-9-(3,3-didecyl-3,4-dihydro-2H-thieno[3,4-b][1,4]dioxepin-8-yl)-6,7-diphenyl-[1,2,5]thiadiazolo[3,4-g]quinoxaline) (P3), respectively, were electrochemically and/or chemically synthesized and characterized. Electrochemical and optical properties of the polymers were then investigated. The results, which were obtained electrochemically and optically, indicate that the polymers bearing the same acceptor and different donor units have a band gap range of 0.59-1.24 eV depending on the strength and size of the donor units and band gap determination method. A significant finding in this study was the phenomenon that when the acceptor is physically huge, the general rule that a weak donor would have a high band gap whereas a strong donor would have low band gap can be broken due to the torsional angles/steric hindrances involved with physically large donor molecules. (c) 2017 Wiley Periodicals, Inc. J. Polym. Sci., Part A: Polym. Chem. 2017, 55, 3483-3493Article 1,3-Dipolar Cycloaddition Reactions of 1-Methyl Betaine With C70-A Theoretical Study(Amer Scientific Publishers, 2009) Turker, Lemi; Gumus, SelcukIn the present study, the molecular orbital properties of 1,3-dipolar cycloaddition products of 1-methyl-3-oxidopyridinium betaine with C-70 have been investigated theoretically at the level of PM3 (RHF) type semi empirical quantum chemical calculations and then single point DFT calculations were performed for the energies. The betaine acts as a 4 pi-component across its 2,6-positions and certain C=C bonds of C-70 act as 2 pi-component in the 1,3-dipolar cycloadditions considered presently. Various cycloadducts are structurally possible because C-70 structure possesses 8 different 2 pi-components, therefore 8 different pairs of reaction termini exist. The results indicate that, the cycloadducts (including regioisomers) formed with [6, 6]-type double bond are more stable and less endothermic than adducts formed with the [5, 6]-type with some exceptions. Some structural, spectral and physicochemical properties of these cycloadducts have also been studied.Article 11 Eylül’den Bugüne, Avrupa’da İslam Karşıtı Hareketler Üzerine Bir Analiz: İsveç Örneği(2024) Kişi, ErdenTarihin her döneminde tüm dünya toplumlarında farklı etnik ve dini gruplara karşı bir ön yargının olduğu görülmüştür. Kimi dönemlerde ise bu önyargılar, insanlık tarihi adına büyük acıların yaşanmasına neden olmuştur. Özellikle Fransız İhtilali sonrasında, Avrupa’da yükselmeye başlayan milliyetçilik akımı ile beraber Avrupa halklarının diğer dünya haklarına karşı sahip olduğu ön yargıların, kısa süre içerinde ırkçılığa dönüştüğü gözlenmiştir. Daha sonrasında ise Batılı toplumların en katı ön yargıları ise İslam toplumlarına karşı beslediği görülmüştür. Bu durumun oluşmasında pek tabii ki toplumların sahip olduğu tarihi mirasın, büyük bir etkisi bulunmaktadır. Özellikle Batılı toplumların Haçlı zihniyeti ile hareket ettiği dönemlerde İslam, tam anlamı ile Batı’nın bir ‘‘öteki’’si olmuştur. Nihayetinde bu çalışmada; 11 Eylül olaylarından bugüne, Avrupa’da yükselişe geçen İslam karşıtlığının geldiği yer ve gelişeceği yön üzerine bir analiz yapılmıştır. Özellikle son dönemlerde İsveç’te yaşanan olayların, siyasal ve teolojik boyutları anlaşılmaya çalışılmıştır. Akabinde yaşanan gelişmeler neticesinde, Avrupa’da yükselen İslam karşıtlığının İslam toplumlarında oluşturduğu etkiler analiz edilmiştir. En nihayetinde ise sorunun aşılabilmesi için gerekli olan siyasal, sosyolojik ve teolojik adımlardan bahsedilmiştir. Çalışma sürecinde literatür taraması yapılarak, bilimsel bir metot izlenmiştir.Article 11-13 Yaş Erkek Çocuklarda Futbol Antrenmanlarının Lipid Profili ve Kas Hasarı Belirteçlerinde İyileştirici Etkisi(2018) Çınar, Vedat; Aslan, Tahir Volkan; Temur, Hacı Bayram; Selçuk, MuzafferBu çalışmanın amacı 11-13 yaş erkek çocuklarda futbol antrenmanlarının lipit profili ve kas hasarı belirteçlerinde iyileştiricietkisini araştırmaktır. Çalışmanın örneklem grubunu Van Dumlupınar İlköğretim Okulu'nda öğrenim gören 11-13yaşlarındaki toplam 40 gönüllü öğrenci oluşturmaktadır. Katılımcılara 8 hafta boyunca, haftada 3 gün olmak üzere düzenliolarak ortalama 2 saat çeşitli şiddetlerde futbol çalışmaları yaptırıldı. Veriler uygulanan egzersiz öncesi dinlenik durumda veegzersiz sonrası dinlenik durumunda iken elde edilmiştir. Egzersiz öncesi HDL düzeyi 45,91±12,32 iken egzersiz sonrası HDLdüzeyi 52,05±14,04 olarak belirlenmiş olup istatiksel olarak anlamlı bir sonuç görülmüştür (p< 0.01). CK düzeyi çalışmaöncesi dinlenik durumda iken 359,50±138,06 iken çalışma sonrası 247,15±119,54 olarak tespit edilmiş olup anlamlı birsonuç görülmüştür (p< 0.01). Yine LDL, Kolesterol ve LDH düzeylerinde değişmeler görülmüş olup istatistiksel olarak anlamlıbir sonuç tespit edilmiştir (p<0.01). Kontrol grubu HDL, LDL, Kolesterol, CK, LDH parametlerinde ise herhangi bir anlamlısonuç tespit edilmemiştir (p>0.05). Düzenli olarak yapılan futbol çalışmalarının çocukların biyokimyasal parametrelerindeolumlu değişimlere neden olabileceği, sağlığı olumlu yönde etkileyebileceği düşünülmektedir.Anahtar Kelimeler: Futbol, Lipit Profili, Kas HasarıArticle 12 Kasım 1999 Düzce Depremi Artçı Depremlerinden Hesaplanan B ve P Değerlerinin Uzaysal ve Zamansal Dağılımı ve Gelecekteki Sismik Tehlike Açısından Değerlendirmeler(2005) Alptekin, Ömer; Utkucu, Murat; Çetin, CananGerek laboratuvar, gerekse gerçek deprem verilerini esas alan çalışmalardan deprem istatistiğinin frekans-büyüklük bağıntısındaki b değerinin yerkabuğundaki gerilim ile ters orantılı olduğu anlaşılmıştır. Bu çalışmada; 12 Kasım 1999 Düzce depreminin artçı deprem verilerinden bu depremin kırılma düzlemi ve bitişiğindeki Karadere ve Elmalık fay segmentleri boyunca yüzeyde ve derinlik boyutunda b değerleri ve artçı deprem azalım sabiti p'nin uzaysal dağılımı bir bilgisayar paket programı kullanılarak hesaplanmıştır. Düzce depremi için, Düzce fay segmenti üzerindeki pürüz boyunca haritalanan b=1.2-1.5 ve p=1-1.3 değerleri daha yüksek iken, Karadere (b=0.8-1.0, p=0.7-0.8) ve Elmalık (b=1.1-1.2, p=1.1) fay segmentleri boyunca daha düşük b değerleri elde edilmiştir. Ayrıca, b değerlerinin özellikle Düzce fayı üzerinde 1999 Düzce depremi öncesine göre yükseldiği görülmüştür. Bu durum, Karadere ve Elmalık fay segmentleri boyunca Düzce depremi sonrasında gerilme artışları (Düzce fayı üzerinde ise gerilme azalımı) olduğunu düşündürmektedir. Karadere fay segmentinin 17 Ağustos 1999 Kocaeli depremi sırasında kırılmış olması ve Elmalık fay segmenti üzerinde geçen yüzyıl içinde kaydadeğer bir deprem olduğuna ilişkin veri olmaması, 1999 Düzce depremi sonrasında bu fay üzerinde deprem tehlikesinin arttığı şeklinde yorumlanmıştır.Article 12. Özel Eğitim 2. Kademe Türkçe Ders Kitabındaki Resimlerin Metinlerle Uyum Düzeyinin İncelenmesi(2023) Bozlak, Ümmü Gülsüm; Can, FurkanBu araştırmanın amacı, MEB Yayınlarına ait Özel Eğitim 2. Kademe Türkçe Ders Kitabı 2’de yer alan metinler ile resimler arasındaki uyum düzeyini incelemektir. Araştırma nitel araştırma desenlerinden tarama modelindedir. Araştırmanın çalışma materyalini 2022-2023 eğitim-öğretim yılında ortaokullarda okutulan, MEB Yayınlarına ait Özel Eğitim 2. Kademe Türkçe Ders Kitabı-2 oluşturmaktadır. Araştırma verileri, doküman inceleme tekniği ile toplanmıştır. Araştırmacıların resim ve metin uyumunu ortaya koyabilmesi amacıyla İşcan ve Cımbız (2018) tarafından geliştirilen “Resim–Metin İlişkisi Kategori Listesi” kullanılmıştır. Araştırmacılar, Türkçe ders kitabında yer alan resimlerin ait oldukları metne uygunluğunu bu kategori listesine göre incelemiştir. Bu kategori listesiyle toplanan veriler, nitel veri analizi yaklaşımlarından betimsel analiz tekniği kullanılarak analiz edilmiş ve yorumlanmıştır. Elde edilen bulgular; genel bulgular, bilgilendirici metinler, hikâye edici metinler ve şiir olmak üzere dört alt başlıkta verilmiştir. Araştırma sonucunda Özel Eğitim 2. Kademe Türkçe Ders Kitabı 2’deki metinlere yönelik resimlerin, %64,4 (f:58) oranında öğrencilere, ait oldukları metnin içeriğiyle ilgili fikir verdiği belirtilmiştir. Resimlerin, %73,3 (f:66) oranı ile bulundukları metnin başlığıyla uyum gösterdiği; %69,9 (f:63) oranında ise bulundukları metnin içeriğiyle uyum gösterdiği ifade edilmiştir. Araştırmacılar, metinlerde yer alan resimlerin %92,9 (f:83) oranında metnin ana fikrini/ana duygusunu desteklediğini; %96,6 (f:87) oranında öğrencilerin estetik zevk kazanmasına yardımcı olduğunu; %67,7 (f:61) oranında ise resim-metin tasarım düzeninde zemin-fon ilişkisine dikkat edildiğini belirtmişlerdir. Araştırmacılar, metinlerin resimlerinde kullanılan renklerin %75,5 (f:68) oranında canlı, açık ve ilgi çekici olduğu sonucuna ulaşmıştır.Article 14. Yüzyıl Sivas’ından Ahilikle İlgili Bir Kesit(2021) Bekmez, AyşegülAnadolu’da Ahilik ve Fütüvvet anlayışı Türklerin devlet kurmasıyla birlikte\rteşkilatlı bir yapıya dönüşmüştür. Ancak toplum üzerindeki etkisinin en fazla\rhissedildiği dönem Moğol İstilası sonrasıdır. Kaynaklarda ahiler ile ilgili bilgiler\rözellikle bu dönemle birlikte artmaya başlamaktadır. İbn Bîbî Konya ve Kayseri\rgibi Selçuklu kentlerinde Moğol direnişi sırasında ahilerin ön saflarda yer\raldığını vurgulamaktadır. Bu durum ahi teşkilatının kent yaşamında sadece bir\resnaf birliği olmadığını başka anlamlar da kazandığını ortaya koymaktadır.\rAnadolu Selçuklu Devleti’nin gücünün zayıfladığı 14. yüzyılda ise ahiler şehir\ryönetimlerinde de söz sahibi olmuştur. Bu durumu en net örnekleyen seyyah\rİbn Battûta (ö. 1368-1369)’dır. İbn Battûta Antalya limanından Anadolu’ya\rindiği ilk andan itibaren ziyaret ettiği çeşitli şehirde ahiler tarafından\rağırlanmıştır. İbn Battûta’nın seyahatnamesi bu anlamda 14. yüzyıl Anadolu\rtoplumunun tasvirlerini de içermektedir. Araştırma, İbn Battûta’nın\rizlenimlerini merkeze alarak 14. yüzyılda Sivas’ın ahilik geleneğine ve bunun\rtoplum ve mimari geleneğe nasıl yansıdığına dair fikirler üretmeyi\ramaçlamaktadır. Ahilik teşkilatıyla doğrudan ilişkili iki yapı türü bulunmaktadır.\rBunlardan ilki ticaret faaliyetlerinin yürütüldüğü şehir içi hanlarıdır. Bu tür\ryapılarda mimari düzen, aynı meslek kollarının bir arada bulunduğu açık avlu\retrafındaki dükkânlar şeklindedir. Ahiliğe kabul gibi törenlerin yapıldığı ve\rzaman zaman bir araya gelinen zaviyeler ise bu esnaf birliğiyle ilişkilendirilen\rdiğer yapı türüdür. Zaviyeler ahi teşkilatını dini ve toplumsal bir mahiyeti\rolduğuna da işaret etmektedir. Kaynaklarda Sivas’taki ahilik geleneği ile ilgili\rveriler oldukça sınırlı olmasına karşın İbn Battuta eserinde 14. yüzyıl Sivas’ına\rdair güzel bir panorama sunmaktadır. Sivas’ta bu dönemde günümüze ulaşan ahilikle bağlantılı bir yapı günümüze ulaşmamıştır. Ancak kaynaklardan ahilik\rgeleneğinin mimari özelliklerinin yüzyıllar boyunca devam etmiş olduğu\ranlaşılmaktadır. Sivas’ta bugün merkezdeki terziler, bıçakçılar, çorapçılar gibi\rçarşı isimleri bu durumun halen devam ettirildiği göstermektedir. Ayrıca Sivas’ın\rçok bilinmeyen ahilik geleneği ve bunun mimari izlerine ışık tutulmaya\rçalışılmaktadır\rArticle 15 Temmuz 2016 Sonrası Türk Silahlı Kuvvetlerinden İhraçların Chris Argyris’in Olgunlaşma Teorisi Perspektifinden Analizi (15 Temmuz 2016- 15 Temmuz 2017)(2017) Izcı, Ferıt; Öztürk, Cemal15 Temmuz darbe girişimi, Türkiye'de siyasi ve bürokratik yapının şekillenmesinde hangi faktörlerin daha etkin olduğunu göstermek açısından stratejik bir öneme haizdir. Özellikle silahlı kuvvetler bünyesine girmiş ve çok iyi bir şekilde kendini kamufle etmeyi başarmış örgüt/örgütler, gerek darbe girişimi ve gerekse darbe sonrası Olağanüstü Hal kapsamında çıkarılan Kanun Hükmünde Kararnameler ile olayın vahametini bir kez daha gözler önüne sermiştir. Söz konusu durumun meydana gelmesinin pek çok nedeni olabilir. Ancak, yönetim bilimi açısından konuyu Chris Argyris'in \"Olgunlaşma Teorisi\" bağlamında irdelemek gerekmektedir. Bu çalışmanın amacı da, Temmuz 2016 sonrası özellikle, Türk Silahlı Kuvvetlerindeki ihraç kararnamelerini esas alarak, ilgili kuruluşların yönetim ilke ve uygulamalarını olgunlaşma teorisi çerçevesinde analiz etmektir. Bu yüzden, önce Argyris'in olgunlaşma teorisinin temel ilke ve tespitleri ele alınmıştır. Daha sonra 2016'da çıkartılan Olağanüstü Hal Kanun Hükmünde Kararnameleri ve diğer resmi kaynaklar temelinde, bu dönemdeki Türk Silahlı Kuvvetlerinden yapılan ihraçlar ve açığa almalara dair veriler, karşılaştırmalar ve hesaplamalar ile durum tespiti yapılmıştır. Konuyla ilgili hem literatür taraması yapılmış, hem de resmi kaynaklardan veriler derlenmiştir. Türk Silahlı Kuvvetler personelinden bu süreçte görevden alınanlara dair tablolar oluşturulmuş ve bu değişim daha görünür kılınmıştır. Mevcut verilerin olgunlaşma teorisi çerçevesinde analiziyleArticle 15 Temmuz Askeri Darbe Girişiminin Sosyolojik Okuması(2016) Duman, M. Zek IAskeri darbeler, 20. yüzyılın sonlarına doğru özellikle gelişmekte olan üçüncü dünya ülkelerinde görülmeye başlanmıştır. Latin Amerika'dan Afrika'ya, Güney Avrupa'dan Asya'ya kadar dünyanın birçok bölgesinde karşımıza çıkan darbelerin en önemli gerekçesi, mevcut hükümetlerin ülke yönetiminde başarısız olmalarıdır. Bir yanda silah zoruyla sivil yönetimi iktidardan uzaklaştıran, diğer yandan demokrasiyi ve insan haklarını askıya alan darbeler, dünya siyaset sahnesinin en önemli olgularından biri olarak değerlendirilmektedir. Demokrasinin kurumsallaşamadığı toplumlarda iktidarı paylaşma noktasında kimi zaman asker ve sivil ilişkilerinde yaşanan çatışma ve gerginlik, ülkelerde yönetimsel sorunlara yol açmış ve askeri cuntalar, mevcut rejimi alaşağı ederek uzun yıllar ülkeyi tek başına yönetmeyi ve zamanla da otoriter rejimler kurmayı başarmışlardır. Ülkemiz de, 1950'lerle beraber çok partili hayata geçmesine rağmen neredeyse her on yılda bir askeri darbe girişimine maruz kalmış ve yaşanan her darbe, adeta bir gelenek haline gelerek sivil hükümetlerin korkulu rüyası olmuştur. Bu makalede, en son örneğini 15 Temmuz'da gördüğümüz, gerek nedenleri ve oluşumu, gerekse sonuçları itibariyle önceki darbelerin tümünden farklılaşan askeri darbe girişiminin sosyolojik bir okuması yapılacaktır.Article 15 Temmuz Askeri Darbe Girişiminin Türkiye-avrupa Birliği İlişkilerine Etkisi(2018) Duman, Mehmet ZekiTürkiye, yarım asırdan fazla bir süredir kendisine hedef olarak seçtiği Avrupa Birliği’ne girmeçabasını, üye ülkelerle yaşadığı her tür soruna rağmen sürdürmeye devam ettirmektedir. An-cak, bugüne kadar Türkiye’nin Batılılaşmak için gösterdiği çaba, nihai hedef olan tam üyelikstatüsünü sağlayamamıştır. Aynı şekilde, günümüzde Türkiye ile Avrupa Birliği arasında tamüyelik müzakerelerinin başlamış olması, Birliğin, Türkiye’ye yönelik mesafeli duruşunu ve kendiiçine almama yönündeki ısrarcı tutumunu değiştirmemiştir. Bu ısrarcı tavrın altında ne türideolojik nedenler bulunduğu, özellikle de 15 Temmuz başarısız darbe girişimi sırasında vesonrasında Avrupa Birliği’nin takındığı antidemokratik yaklaşımın bundan sonraki ilişkileri na-sıl etkileyeceği sorusu, bu makalenin yazılmasının temel gerekçesini oluşturmaktadır.Article 16. Yüzyıl Kasidelerinde Savaşçı Hükümdar Portresi(2018) Aslan, Murat; Keklık, MuratDevlet ve din büyüklerinin övüldüğü kasidelerde memduhun şanı yüceltilir,başarılarının devamı dilenir. Memduha iyi dileklerde ve dualarda bulunulur.Kasidelerde memduh övülürken dönemin insanının zihninde ve kalbinde yer alanideal yöneticinin vasıfları ortaya konulur. Bu vasıflar genel itibariyle cömertlik,adalet, bilgelik, şairlik yeteneği, dine hizmet olarak sıralanabilir. Hükümdarın dinehizmeti İslamın korunması, yeni yerlerin fethedilmesi, İla-yı Kelimetullah, küfrünyok edilmesi gibi görevleri beraberinde getirir. Bu görevlerin yerine getirilebilmesibüyük ve güçlü bir ordunun yanında iyi bir savaşçı olmayı gerektirir. Allahtarafından İslama hizmet için görevlendirildiğine inanılan Osmanlı padişahlarıbir savaşçıda bulunması gereken bütün vasıflara sahip şekilde kasidelerde tasviredilirler. İyi bir komutan ve şehsüvardırlar. Müminlere karşı merhametli, dindüşmanlarına karşı acımasızdırlar. Haşmet ve heybetleriyle düşmanların kalbinekorku salar, askerlere güven ve cesaret aşılarlar. Fethettikleri yerlerde huzur vegüveni tesis ederler. Osmanlı tarihinde fetihler yüzyılı olarak adlandırılan 16. asırpadişahları bizzat seferlere katılmış, ordusunu yönetmiş, savaş meydanlarındasavaşmıştır. Padişahların bu savaşçı kişilikleri eserlere konu olmuş, Selimnâmeler,Süleymânnâmeler, Fetihnameler kaleme alınmıştır. Bu yazıda ise 16. yüzyılpadişahlarının savaşçı yönleri kasidelerden hareketle ele alınmıştır. Farklı meslekgruplarından şairlerin divanları taranarak Osmanlı padişahlarının savaşçıözelliklerinin anlatıldığı beyitler tespit edilerek incelenmiş, divan şairinin zihnindekiideal savaşçı hükümdar portresi ortaya konmaya çalışılmıştır.Article 16th Century Status of Population and Economic Life in Iskenderiye(2015) Karta, NurullahArnavutların Skadra İtalyanların Skudari ve Cihannümada İskenderiye tahrir defterlerinde İskenderiye ve İşkodra olarak adlandırdıkları şehir, milattan önce 168'de Roma İmparatorluğu hakimiyetine geçmiş ve İllirya Kralı Geutius'un başkenti olmuştur. Uzun yıllar Roma İmparatorluğu yönetiminde kalan şehir, 13. ve 14. Yüzyılın başlarında Sırp Krallığının eline geçmiş ve 1366-1396 yıllarında Sırp Balşa Hanedanlığına başkentlik yapmış ve 1421'de Venediklilerin eline geçmiştir. Osmanlıların Balkan fütuhatları sırasında 1474 tarihinde Rumeli Beylerbeyi Hadım Süleyman Paşa'nın söz konusu şehri fethetme girişimleri olmuş ise de, başarısızlıkla sonuçlanmıştır. İskenderiye kalesi yüksek ve sarp bir mevkide olduğundan kale kuşatmasında ilk kez yoğun sis ve duman çıkaran yeni bir mermi türü kullanılarak Fatih Sultan Mehmet'in bizzat savaşa iştirakiyle şehir 1479 tarihinde Osmanlı topraklarına dâhil edilmiştir. 1479 tarihinde İskenderiye'nin teslim alınmasıyla Venedikliler'le Osmanlılar arasında yapılan anlaşma Venedik 100.000 duka karşılığında bir borç üstlenecek ve serbest ticaret yapma karşılığında da her yıl Osmanlı Devleti'ne vergi vermeyi de kabul etmiş oluyordu. Fethin akabinde İskenderiye Sancak haline getirilmiştir. Balkanların fethi sırasında bazı bölgeler yoğun bir göç ve iskân hareketine maruz kalıca, iskân politikası gereği boşalmış topraklar şenlendirilmiştir. Savaş sonrası İskenderiye'yi terk eden nüfus yerine kırsal çevreden şehre gelen nüfus istihdam edilerek şehrin İslamlaşma sürecine de katkı sağlamıştır. İskenderiye Kanunnamelerinde \"Ta'rif-i bâc-ı bazar\" şeklinde kayıtlarına göre pazara gelen mallar ve bu malların çeşitliliği ve ticaretin canlılığı tespit edilebilmektedir. Ayrıca, şehrin nüfusu ve iktisadi durumu 1485, 1496 ve 1570 tarihli Tapu-Tahrir defterleri esas alınarak Müslüman ve gayrimüslim nüfus, vergi ve gelir düzeyi ile ahalinin gelir kaynakları ve meslek grupları ele alınarak değerlendirilecektirArticle 17 Ağustos 1999 İzmit Depremi Kırılma Zonu Boyunca Artçı Depremlerin Etkinlik Parametrelerinin (B ve P Değerleri) Uzaysal Dağılımının İncelenmesi(2005) Alptekin, Ömer; Utkucu, Murat; Çetin, CananGerek laboratuar çalışmalarından ve gerekse durum çalışmalarından deprem istatistiğinin frekans-magnitüd bağıntısındaki b değerinin yerkabuğundaki gerilim ile ters orantılı olduğu sağlam bir temele oturtulmuştur. Bir fay zonu üzerinde gerilme değişken olduğundan b değerinin de değişken olduğu düşünülebilir çünkü, bir fay zonu üzerinde kilitli kısımlar olarak bilinen ve pürüz olarak adlandırılan kısımlar onları çevreleyen fay alanlarına nazaran daha fazla gerilme biriktirirler. Bundan dolayı, artçı deprem etkinliğinden tahmin edilen b değerlerinin pürüzler üzerinde daha yüksek ve çevreleyen fay bölgeleri üzerinde daha düşük olması gerektiği ileri sürülmüştür.Bu çalışmada 17 Ağustos 1999 İzmit artçı deprem verilerinden bu depremin ana şok kırık zonu boyunca yüzeyde ve derinlik boyutunda b değerleri ve artçı şok azalım parametresi p'nin uzaysal dağılımı ZMAP6.0 bilgisayar paket programı kullanılarak hesaplanmıştır. 1999 îzmit depremi ana şoku için, Gölcük ve Sapanca gölünün doğusu arasındaki esas enerji boşalımının olduğu fay kısmında düşük b değerleri (0.85-1) ve yüksek p değerleri (1-1.1) gözlenirken daha yüksek b ve p değerleri Hersek deltasının batısında (b=1.4-1.75, p=0.7-1.0) ve yüzey kırığının Karadere fay segmenti boyunca hesaplanmıştır. İzmit depremi öncesi depremsellik verilerinden diğer araştırmacılarca hesaplanan b değerleri ile bu çalışmada art sarsıntı verisinden hesaplanmış değerlerde neredeyse hiçbir değişiklik görülmemiştir. Bundan dolayı daha önceki araştırıcıların önerdiği ve tartıştığı gibi artçı deprem etkinliğinden hesaplanan b ve p parametrelerindeki değişimde sadece kırılma özelliklerinin değil kabuk içindeki diğer bazı jeolojik ve jeofizik parametrelerin de etkisi olabilir.Article 17. Yüzyıla Ait Bir Yazma: Derviş ‘alî’nin Mantıku’t-tayr Adlı Eseri(2021) Özok, GamzeMantıku’t-tayr, 12. yüzyılın sonlarında İran’da Feridüddîn Attâr tarafından mesnevi nazım şekliyle yazılmış tasavvufi bir eserdir. Attâr’ın, vahdet-i vücûd inancını anlattığı bu eseri, İran’da olduğu kadar Türk ve İslam dünyasında yüzyıllarca sevilerek okunmuş; bu eserin etkisinde ve genellikle aynı adla pek çok eser yazılmıştır. Çalışmamıza konu olan Derviş ‘Alî’nin Mantıku’t-tayr adlı eseri, Attâr’ın eserinin manzum bir çevirisi ya da uyarlaması değildir ama onun etkisinde yazıldığı açıktır. Derviş ‘Alî’nin eseri, şekil özellikleri ve anlatım tarzı bakımından Attâr’ın eserinden farklı olsa da ikisinde de vahdet-i vücûd inancı anlatılmıştır. Millî Kütüphanede bulunan eser 178 varaktan oluşmaktadır. Eserde yazım tarihi ile ilgili net bir bilgi bulunmamaktadır. Eserin dili ve yazarla ilgili verilen bilgiler, metnin yazım tarihi olarak 17. yüzyılın sonlarını işaret etmektedir. Eser, Osmanlı Döneminde Eski Anadolu Türkçesi özelliklerinin ağırlıklı olduğu bir dille yazılmıştır. Bu açıdan da oldukça önemlidir. Bu çalışmada 17. yüzyılda yaşamış Derviş ‘Alî (Yazıcıoğlu) adlı müellifin Mantıku’t-tayr adlı eseri tanıtılacaktır.Article 17α-Metiltestosteron’un Gökkuşağı Alabalığının (Oncorhynchus mykiss, W., 1792) Kimyasal kompozisyonu, Fileto Verimi, Viseral Yağ ve Hepatosomatik İndeks Üzerine Etkisi(2006) Güllü, Kenan; Güzel, Şenolİki periyotta gerçekleştirilen bu araştırmanın birinci periyodunda, gökkuşağı alabalığı yavrularına (6,43±0,31 g) 92 gün süreyle 2,5 ve 5 mg/kg-yem oranında 17a-Metiltestosteron (MT) verilmiştir. İkinci periyotta ise 2,5 mg/kg-yem oranında MT verilen grup iki ayrı gruba ayrılarak bu gruplardan birisine 96 gün süreyle daha MT verilmeye devam edilmiş, diğerine ise normal yem verilmiştir. Genel olarak çalışmada; 2,5 mg/kg-yem MT 92 gün ve 188 gün; 5 mg/kg-yem MT ise 92 gün süreyle gökkuşağı alabalığına uygulanmış ve çalışma konusu parametreler üzerine etkileri araştırılmıştır. Kontrol grubu balıklar çalışma süresince MT içermeyen % 42 ham proteinli büyütme yemi ile beslenmişlerdir. Araştırma neticesinde; MT balık etinde, Ham Protein (HP) ve Ham Kül (HK) oranını değiştirmemiş (p>0,05), nem oranını azaltmış, Ham Yağ (HY) oranını ise arttırmıştır (p<0,05). Uygulamanın Fleto Verimi (FV) değerlerini etkilemediği (p>0,05), iç organ ve iç organlar arası yağ yüzdesini ve Hepatosomatik index (HSI) oranını etkilediği bulunmuştur (p<0,05). Sürekli 2,5 mg/kg-yem MT uygulaması iç organlar arası yağı azaltmış, dolayısıyla iç organ yüzdesini düşürmüştür.Article 1800 Mhz Radio-Frequency Electromagnetic Radiation Induces Oxidative Stress in Rat Liver, Kidney and Brain Tissues(Yuzuncu Yil Universitesi Tip Fakultesi, 2018) Berköz, M.; Arslan, B.; Yıldırım, M.; Aras, N.; Yalın, S.; Çömelekoğlu, Ü.Radio-frequency electromagnetic radiation (RF-EMR) represents one of the environmental factor that influence animal organism to stress. In this study we determined the oxidative stress parameters from rat liver, kidney and brain tissues that were exposed to chronic 1800 MHz RF-EMR. Our study was designed in 3 groups as 9 animals in each group. These are; control, sham and RF-EMR exposed group. The control group was not exposed to any procedure; sham group was housed in the same room under the same conditions with equal time period, except that the generator was turned off. RF-EMR exposed group was subjected to 1800 MHz RF-EMR emitted from the signal generator for 2 h per day for eight weeks. All animals that completed the experimental period were sacrificed and liver, kidney and brain tissues of all rats were isolated for analyzing malondialdehyde (MDA), nitric oxide (NO) and reduced glutathione (GSH) levels and superoxide dismutase (SOD) and catalase activities. Liver, kidney and brain MDA and NO levels were higher and GSH level and SOD and catalase activities were significantly lower in RF-exposed group than control and sham groups (p<0.001). No significant difference was observed in terms of tissue MDA, GSH and NO levels and SOD and catalase activities between control and sham groups in each tissue. The results of our study shows that RF-EMR may act as an environmental stressor and cause oxidative and nitrosative damage in liver, kidney and brain tissues. © 2018, Yuzuncu Yil Universitesi Tip Fakultesi. All rights reserved.