The Relationship of Impacted Third Molar and Impacted Maxillary Canine Teeth With Different Types of Skeletal Maloclusion

No Thumbnail Available

Date

2022

Journal Title

Journal ISSN

Volume Title

Publisher

Abstract

BÖYÜK HM, Gömülü Yirmi Yaş ve Gömülü Maksiller Kanin Dişlerinin Farklı İskeletsel Maloklüzyon Tipleri ile İlişkisi, Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi, Diş Hekimliği Fakültesi, Ortodonti Anabilim Dalı, Doktora Tezi, Van 2022. Bu çalışmanın amacı, gömülü yirmi yaş ve gömülü maksiller kanin dişlerinin farklı iskeletsel maloklüzyon tipleri ile ilişkisinin incelenmesiydi. Çalışmamızın materyalini Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi Diş Hekimliği Fakültesi Ortodonti Anabilim Dalı Kliniği'ne 2012-2021 tarihleri arasında başvuran 13-30 yaş aralığındaki %67,5'i (n=547) kız, %32,5'i (n=263) erkek toplam 810 hasta oluşturdu. Gömülü maksiller kanin değerlendirmesi için 13 yaş ve üstü hastalar dahil edildi ve gömülü maksiller kaninle ilgili değerlendirmeler konik ışınlı bilgisayarlı tomografi görüntüleri üzerinde gerçekleştirildi. Gömülü yirmi yaş değerlendirmesi için ise 18 yaş ve üstü hastalar çalışmaya dahil edildi ve gömülü yirmi yaş ile ilgili değerlendirmeler panaromik filmler üzerinde gerçekleştirildi. Hastaların iskeletsel maloklüzyonları sefalometrik radyografiler üzerinde incelendi. Elde edilen veriler Number Cruncher Statistical System, 2007 programı ile anlamlılık seviyesi p<0,05 olacak şekilde değerlendirildi. Araştırmaya katılan bütün hastaların sagital iskeletsel maloklüzyonları incelendiğinde; en fazla iskeletsel Sınıf 1, en az iskeletsel Sınıf 3 olduğu ve vertikal iskeletsel maloklüzyonları incelendiğinde; en fazla normangle, en az lowangle olduğu belirlendi. Araştırmaya katılan bütün hastalar arasında gömülü maksiller kanini olmayan hastaların maksiller ve mandibular genişlikleri, gömülü maksiller kanini olan hastalardan anlamlı seviyede yüksek saptandı (p=0,020; p=0,022; p<0,05). Gömülü maksiller kanin olma durumuna göre sagital ve vertikal iskeletsel maloklüzyonlar arasında anlamlı farklılık saptanmadı (p>0,05). 18 yaş üstü hastalarda hem gömülü yirmi yaş dişi hem de gömülü maksiller kanini olan hastaların maksiller ve mandibular genişlikleri, gömülü dişi olmayan ve sadece gömülü yirmi yaş dişi olan hastalardan daha az bulundu (p<0,05). 18 yaş üstü hastaların gömülü diş varlığına göre sagital ve vertikal iskeletsel maloklüzyonları anlamlı farklılık göstermedi (p>0,05). Maksiller gömülü yirmi yaş dişi pozisyonları incelendiğinde en fazla vertikal olduğu, mandibular gömülü yirmi yaş dişi pozisyonları incelendiğinde en fazla mezioanguler olduğu görüldü. Gömülü maksiller kanine sahip hastaların palatinal gömülülük oranı bukkal gömülülük oranından daha yüksek bulundu. Gömülü maksiller kanin prevalansının %9,4 olduğu ve unilateral gömülülüğün daha fazla olduğu tespit edildi. Erkek hastaların maksiller ve mandibular genişliklerinin, kadın hastalardan yüksek olduğu gözlendi (p=0,006; p=0,001; p<0,01). Cinsiyete göre sagital iskeletsel maloklüzyonlar, vertikal iskeletsel maloklüzyonlar ve gömülü maksiller kanin varlığı farklılık göstermedi (p>0,05).18 yaş üstü hastaların cinsiyete göre sagital iskeletsel maloklüzyonları arasında anlamlı farklılık saptandı ve erkek hastaların iskletsel Sınıf 3 olma oranı kadınlardan yüksekti (p=0,028; p<0,05). Bu çalışmada hem gömülü maksiller kanin hem de gömülü yirmi yaş dişine sahip hastaların maksiller ve mandibular genişliklerinin daha az olduğu görüldü. Bu sonuç, dişlerin sürememesi sonucu ilgili çenenin transversal yönde gelişemediğini ve darlık oluşumuna sebep olduğunu bizlere düşündürmektedir. Gömülü dişlerin iskeletsel anomalilerle ilişkisini inceleyen ileri çalışmalara ihtiyaç vardır.
BOYUK HM, The Relationship of Impacted Third Molar and Impacted Maxillary Canine Teeth with Different Skeletal Maloclusion Types Van Yuzuncu Yil University, Faculty of Dentistry, Orthodontics Department, PhD Thesis, Van 2022. This study aimed to investigate the correlations of impacted third molar and impacted maxillary canine teeth with various skeletal malocclusion types. The population of the current study consisted of 810 patients who presented to the Orthodontics Department of the Faculty of Dentistry at Van Yuzuncu Yil University between 2012-2021. The sample was aged between 13 and 30 years; 67.5% (n=547) were female and 32.5% (n=263) were male. For assessing impacted maxillary canine teeth, patients aged 13 years and older were included and these assessments were performed on cone-beam computed tomography images. For assessing impacted third molar, patients aged 18 years and older were included and these assessments were made over panoramic films. Patients' skeletal malocclusions were examined on cephalometric radiographs. The data were evaluated using the Number Cruncher Statistical System 2007 software, based on a p<0.05 level of significance. Considering the sagittal skeletal malocclusions of all patients, Class 1 malocclusions were the most prominent and Class 3 were the least frequent. Regarding vertical skeletal malocclusions, Norm-Angle was the most common and Low-Angle was the least common. Among all patients, maxillary and mandibular width was significantly higher in patients without impacted maxillary canine teeth than those with impacted maxillary canine teeth (p=0,020; p=0,022; p<0,05). Sagittal and vertical skeletal malocclusions did not differ significantly according to the presence of impacted maxillary canine teeth (p>0,05). Among patients over 18 years of age, maxillary and mandibular widths were lower in patients with both impacted wisdom teeth and impacted maxillary canine teeth compared to those without impacted teeth or only impacted third molar (p<0,05). For these patients, sagittal and vertical skeletal malocclusions did not differ significantly according to the presence of impacted teeth (p>0.05). Considering the positions of maxillary impacted third molar, vertical impaction was the most common. For the positions of mandibular impacted third molar, mesio-angular impaction was the most frequent. Among patients with impacted maxillary canine teeth, palatal impaction was more common than buccal impaction. The prevalence of impacted maxillary canine was 9.4% and unilateral impaction was even higher. Also, male patients had higher maxillary and mandibular width than female patients (p=0,006; p=0,001; p<0,01). However, the presence of sagittal skeletal malocclusions, vertical skeletal malocclusions, or impacted maxillary canine teeth did not differ by gender (p>0,05). For patients over 18 years of age, sagittal skeletal malocclusions differed significantly among the genders. Male patients also had a higher rate of Class 3 malocclusions compared to females (p=0,028; p<0,05). Patients with both impacted maxillary canine teeth and impacted third molar showed less maxillary and mandibular width. This finding suggests that because the teeth do not erupt, the jaw does not develop in the transversal direction, causing stenosis. Further studies are needed to investigate the correlations between impacted teeth and skeletal anomalies.

Description

Keywords

Diş Hekimliği, Diş-gömülü, Dişler, Köpek dişleri, Maksilla, Maloklüzyon, Dentistry, Tooth-impacted, Teeth, Cuspid, Maxilla, Malocclusion

Turkish CoHE Thesis Center URL

WoS Q

Scopus Q

Source

Volume

Issue

Start Page

End Page

118

Collections

Google Scholar Logo
Google Scholar™