Sâdık Vicdânî’nin Tefe’ül-nâme-i İmâm Sühreverdî Tercümesi
Abstract
Tarihin başından beri insanlar gelecekte ne olacağını bilmek istemiş; bunun için çeşitli yöntemlere başvurmuşlardır. Bunlardan biri de fal bakmaktır. Kahve, papatya, yaprak, el, kitap, oyun kartları, harfler ve sayılar gibi pek çok şey fal bakma amacıyla kullanılmıştır. Bu unsurların temel çalışma prensibi ise rastlantıya dayanmaktadır. İslâm dini, gaybın yalnızca Allah tarafından bilinebileceğini; bunun tek istisnasının ise kendisine vahiy ya da ilham yoluyla gayba ait bilgilerin verildiği kimseler olduğunu söyler. Allah’ın kemal sıfatlarından biri olan gaybı bilme, yalnızca O’nun isteği doğrultusunda mümkündür. Kehanet ve fal gibi uygulamalarla gayba ait bilgileri zorla ele geçirmek ise İslâm âlimlerince haram sayılmıştır. Yine de Müslümanlar, hem dinin emirlerini yerine getirmek hem de geleceği bilme dürtüsünü tatmin etmek amacıyla falı İslâmi bir çerçevede konumlandırıp bu yasak uygulamayı meşrulaştırma yoluna gitmişler; bunun sonucunda Kur’an falı ve Câfer-i Sâdık falı gibi fallar icat etmişlerdir. Söz konusu fallardan biri de Tefe’ül-nâme-i İmâm Sühreverdî’dir. Her ne kadar Ebü’n-Necîb Sühreverdî’ye ait olduğu kesin değilse de bu eser, İslâm kültürünün fala nasıl yaklaştığı hususunda ilginç bir örnek olarak karşımızda durmaktadır. Makalede, Tefe’ül-nâme-i İmâm Sühreverdî adlı eseri tercüme edip yayınlayan Sâdık Vicdânî’nin çalışması tanıtılmış ve Latin harflerine aktarılmıştır. İslâm kültürünün fala nasıl yaklaştığı ilgili eser özelinde kısaca incelenmiş ve fal bakma uygulamasının İslâmi bir temele oturtulup meşrulaştırılması hususunda bu eser bir örnek olarak gösterilmiştir.
Description
Keywords
Din Bilimi
Turkish CoHE Thesis Center URL
WoS Q
N/A
Scopus Q
N/A
Source
Hikmet-akademik edebiyat dergisi (Online)
Volume
0
Issue
14
Start Page
217
End Page
240