Tıpta Uzmanlık Tezleri
Permanent URI for this collectionhttps://hdl.handle.net/20.500.14720/13
Browse
Browsing Tıpta Uzmanlık Tezleri by Author "Ak, Ceyda"
Now showing 1 - 1 of 1
- Results Per Page
- Sort Options
specialization-in-medicine-thesis.listelement.badge The Relationship Between Thrombus Burden and Cardiac Scores in Patients Presenting With Acute Coronary Syndrome(2023) Ak, Ceyda; Duz, RamazanAkut Koroner Sendrom (AKS); aterosklerozun klinik bir tablosu olarak tanımlanan, koroner arterin beslediği miyokard bölgesinde oluşan iskeminin neden olduğu klinik durumdur. AKS, kararsız (unstabil) angina pektoris (USAP), ST yükselmesi olan miyokard enfarktüsü (STEMI) ve ST yükselmesi olmayan miyokard enfarktüsü'nden (NSTEMI) oluşur. Tüm bu tablolar miyokard iskemisinin değişik klinik durumlarıdır. Koroner arter hastalığı (KAH) dünyada ve ülkemizde en sık ölüm sebebidir. Avrupa'da 75 yaş altı ölümlerin kadınlarda % 45'i, erkeklerde % 38'inden kardiyovasküler hastalıklar sorumludur. İskemik kalp hastalığı, ülkeler arasında büyük farklılıklar olmasına rağmen, şu anda yaklaşık yıllık 1,8 milyon ölümden ve Avrupa' daki tüm ölümlerin % 20' sinden sorumludur. Bu hastaların çoğunu AKS hastaları oluşturmaktadır. AKS mortalitesi çok yüksek olup artmaya devam etmektedir. Böyle önemli bir hastalıkta klinik olarak doğru tanı, uygun tedavi seçimi ve prognoz tayini son derece önemlidir. Koroner arter trombüs yükü, koroner arterlerdeki aterosklerotik plaklarda meydana gelen yırtılma veya erozyon sonucu oluşan trombüslerin, arter lümenini tıkayarak kan akışını engelleme durumunu ifade eder. Bu süreç, kalp kasının yeterli oksijen ve besin maddesi almasını engelleyerek akut miyokard infarktüsü riskini artırır. Aterosklerotik plak rüptürü sonucu koroner arter tıkanması ve buna bağlı trombüs oluşumu, Akut Koroner Sendrom'un (AKS) temel nedenlerinden biridir. AKS'li hastalarda artan trombüs yükü, işlem sonrası koroner perfüzyonun bozulmasına ve sol ventrikül ejeksiyon fraksiyonunun baskılanmasına neden olan distal embolizasyon ve no- reflow fenomeni ile ilişkilidir. Literatürdeki bazı farklı sonuçlara rağmen, çoğu çalışma intrakoroner trombüsün ST segment yükselmesi olan miyokard infarktüsü (STEMI) hastalarında kötü bir prognozla ilişkili olduğunu göstermektedir. Trombüs yükünün artmasının (damar çapının 2 katından fazla) büyük advers kardiyak olayların (MACE) güçlü bir öngörücüsü olduğu bulunmuştur IV Biz, kliniğimize AKS ile başvuran hastalarda trombüs yükü ile kardiyak skorlar arasındaki ilişkiyi inceleyerek tedavi sürecine etkisini belirlemek ve aynı zamanda koroner arterlerdeki lezyonları tespit ederek hastalığın yaygınlığını ve mortalite açısından ciddiyetini tespit etmedeki yerini değerlendirmeyi amaçlıyoruz. Metod: Çalışmamızı kliniğimize AKS ile başvuran PCI yapılan 150 hastada trombüs yükü ile olan ilişkisini incelemek için Precise-DAPT, SYNTAX2, CHA2DS2-VASc, TIMI, GRACE ve HEART skorunu hesapladık. Precise-DAPT skoru <25 olanlar düşük kanama riskli, >25 olanlar yüksek kanama riskli olarak değerlendirildi. SYNTAX2 Skoru 0-22 olanlar düşük riskli, 23-32 orta riskli, >33 olanlar yüksek riskli olarak değerlendirildi. CHA2DS2-VASc Skoru 0 olanlar trombüs yükü açısından düşük riskli, 1 orta riskli, >2 olanlar ise yüksek riskli olarak değerlendirildi. TIMI Skoru 0-1 arası mortalite açısından düşük riskli iken 6-7 arası mortalite açısından yüksek riskli olarak değerlendirildi. GRACE Skoru <108 olanlar hastane içi mortalite açısından düşük riskli, >140 olanlar ise yüksek riskli olarak değerlendirildi. HEART Skoru 0-3 puan arası mortalite açısından düşük riskli, >6 puan olanlar ise mortalite açısından yüksek riskli olarak değerlendirildi. Yüksek riskli hastalarla koroner anjiyografi sırasındaki yüksek trombüs yükü ile olan uyumu araştırıldı. Çalışmada elde edilen bulgular değerlendirilirken, istatistiksel analizler için SPSS (Statistical Package for the Social Sciences) sürüm 26 (IBM Corp., Armonk, NY, USA) programı kullanıldı. Sürekli her bir değişkenden elde edilen puanların normal dağılıp dağılmadığı betimsel, grafiksel ve istatistiksel yöntemlerle incelendi. İstatistiksel yöntem ile sürekli bir değişkenden elde edilen puanların normalliğini test etmek amacıyla Kolmogorov-Smirnov testinden yararlanıldı. V Kategorik değişkenler frekans(n, %) olarak, sürekli değişkenler median ve IQR(%25-%75) olarak sunuldu. Sürekli değişkenlerde iki grup arasındaki karşılaştırmalar Mann-Whitney U testi ile yapıldı. İkiden fazla grup karşılaştırmaları ise Kruskal Wallis-H testi ile yapıldı. İkiden fazla grup karşılaştırılmasında farklılığın hangi gruplardan kaynaklandığını belirlemek için Dunn's multiple comparison testi kullanıldı. Gruplar arasındaki nitel karşılaştırmalarda Pearson Ki-Kare testi kullanıldı. İki sürekli değişken arasındaki ilişki düzeyine Spearman korelasyon testi ile bakıldı. Bağımlı değişkenler ile ilişkili bağımsız değişkenlerin belirlenmesinde çok değişkenli Genelleştirilmiş doğrusal ve lojistik regresyon modelleri uygulandı. Sonuçlar; %95 güven aralığında anlamlılık ise p<0,05 altında değerlendirildi. Bulgular: Araştırmada median yaşı 64(IQR:55-73) yıl, %70,7'si erkek, %29,3'ü kadın, median BKİ düzeyi 28,9(IQR:27,1-30,2) olan toplam 150 akut koroner sendrom tanısı alan hasta dahil edildi. Hastaların bazı laboratuvar sonuçları incelendiğinde, median LVEF düzeyi %55, kreatinin, 0,94 mg/dl, troponin 0,23 pg/ml, hemoglobin 15,1 g/dl, HbA1C 5,9 mmol/mol, AST 27 U/L, ALT 22 U/L, Na 139 mmol/L, K 4,3 mmol/L, glukoz 130 mg/dl, nabız 86, WBC 8, SKB 135, DKB 80 ve Cr CI 87 olarak hesaplandı. Hastaların PCI sonrası median trombüs düzeyi 26,2(IQR:18,9-36,1) olarak hesaplanırken; PCI sonrası trombüs yükü median %5 olarak değerlendirildi. Hastaların mortalite risk skorları olan TIMI, GRACE ve HEART median düzeyleri sırasıyla 3(IQR:2-5), 120(IQR:103-143) ve 7(IQR:7-8) olarak hesaplandı. Hastaların TIMI sınıflamasına göre %23,1'i, GRACE sınıflamasına göre %27,2'si ve HEART sınıflamasına göre %81'i yüksek risk grubunda olduğu saptandı. Koroner arter hastalığı varlığı ve ciddiyetini değerlendirmek için SYNTAX2 skorlaması kullanıldı. Hastaların median SYNTAX2 skoru 23,3(IQR:17,9-30,3) olarak hesaplanırken; SYNTAX2 skor sınıflamasına göre hastaların %36,1'i orta, %19'u ise yüksek risk grubunda olduğu belirlendi. Ayrıca CHA2DS2-VASC skor sınıflamasına göre hastaların koroner arter hastalığı risk düzeyinin 100 (%68) hastada yüksek olduğu belirlendi. VI Koroner anjiografi sonrası medikal tedavi kanama riskini öngörmede PRECİSE – DAPT skorlamasından yararlanıldı. Hastaların median PRECİSE DAPT skoru 10(IQR:4-18) olarak hesaplanırken; PRECİSE –DAPT skor sınıflamasına göre hastaların %14,3'ünün yüksek kanama risk grubunda olduğu belirlendi. Hastaların trombüs yükü ile yaş (r=0,753; p<0,001), kreatinin (r=0,337; p<0,001), troponin (r=0,169; p=0,042), HbA1C (r=0,267; p=0,001), potasyum (r=0,209; p=0,011) ve glukoz (r=0,332; p<0,001) parametreleri arasında istatistiksel olarak anlamlı ve pozitif yönlü bir ilişki varlığı olduğu saptandı. Hastaların trombüs yükü ile LVEF (%) (r=-0,502; p<0,001), hemoglobin (r=- 0,374; p<0,001), Na (r=-0,175; p=0,034) ve Cr CI (r=-0,795; p<0,001) parametreleri arasında istatistiksel olarak anlamlı ve negatif yönlü bir ilişki varlığı olduğu saptandı. Demografik özelliklere göre hasta trombüs yükü düzeyi incelendiğinde Erkek hastalara kıyasla kadınların (Z=-6,585; p<0,001); 65 yaş altı hasta grubuna göre 65 yaş ve üzeri hastaların (Z=-8,304; p<0,001) trombüs yükünün istatistiksel olarak anlamlı derecede daha fazla olduğu saptandı. Kardiyak skorlar ile trombüs yükü arasındaki ilişki düzeyi incelendi. Hastaların trombüs yükü ile PRECİSE –DABT (r=0,848; p<0,001), SYNTAX 2 (r=0,723; p<0,001), CHA2DS2-VASC (r=0,683; p<0,001), TIMI (r=0,646; p<0,001), GRACE (r=0,782; p<0,001) ve HEART (r=0,483; p<0,001) kardiyak risk skorları arasında istatistiksel olarak anlamlı ve pozitif yönlü bir ilişki varlığı olduğu saptandı. Bu bulgudan hastaların kardiyak risk skorları arttıkça trombüs yükünün de arttığı belirlendi. PRECİSE–DABT skor sınıflamasına göre risk skoru 25 ve üzeri olan hastaların trombüs yükünün istatistiksel olarak anlamlı derecede daha fazla olduğu saptandı (Z=-6,308; p<0,001). VII SYNTAX 2 skoru risk sınıflamasına göre hastaların trombüs yükünde istatistiksel olarak anlamlı derecede bir farklılık olduğu saptandı (K-WX2=66,387; p<0,001). Yapılan alt grup analizlerinde bu farkın tüm risk grupları arasında anlamlı olduğu belirlendi. Bu bulgudan SYNTAX 2 skor sınıflaması aralığı arttıkça hastaların trombüs yükünün arttığı görüldü. CHA2DS2-VASc skoru risk sınıflamasına göre hastaların trombüs yükünde istatistiksel olarak anlamlı derecede bir farklılık olduğu saptandı (K-WX2=38,227; p<0,001). Yapılan alt grup analizlerinde bu farkın risk skoru 2 ve üzeri olan hasta grubundan kaynaklandığı belirlendi. Bu bulgudan CHA2DS2-VASC risk skoru 2 ve üzeri olan hastaların trombüs yükünün daha fazla olduğu belirlendi. TIMI skoru risk sınıflamasına göre hastaların trombüs yükünde istatistiksel olarak anlamlı derecede bir farklılık olduğu saptandı (K-WX2=44,788; p<0,001). Yapılan alt grup analizlerinde bu farkın tüm risk grupları arasında anlamlı olduğu belirlendi. Bu bulgudan TIMI skor sınıflaması aralığı arttıkça hastaların trombüs yükünün arttığı görüldü. HEART skor sınıflamasına göre risk skoru 7-10 arasında olan hastaların trombüs yükünün istatistiksel olarak anlamlı derecede daha fazla olduğu saptandı (Z=-2,731; p=0,006). Sonuç: AKS tanısı ile kliniğimize başvuran hastalarda yüksek trombüs yükü ile yüksek kardiyak skorlar arasında aanlamlı ve etkili sonuçlar elde ettik. Bu sayede;basit ve hızlı bir şekilde hesaplanabilen kardiyak skorlar ile trombüs yükünü, mortaliteyi ve kanama risklerini öngörerek; en etkin, hızlı ve güvenilir tedavi şeklinin belirlenmesinde bize önemli faydalar sağlayacaktır.