Browsing by Author "Başak, Oktay"
Now showing 1 - 20 of 20
- Results Per Page
- Sort Options
Master Thesis Bahçesaray'daki Mimari Eserler(1997) Başak, Oktay; Uluçam, AbdüsselamEin schwer erreichbarer Kreis Bahçesaray, südvvesetlıch 99km entiernt von der staelt Van, İstlandscftlıch sehr schön. Nach architektomschen Untersuchungen geht seine Geschichte auf Urartu zuruek. I m VJ. Jahrhunndert v.chr. zogen nach Urartu die unter der Herrschait des Vaspulakan Könıgtums armenische Minderheit hier und danaeh die Türken im Jahre 1020 Die Armenier und Türken leben bis zur Begrimdung, der türkıscben Ilepublık zusammen. Ab dieser Zeit beherrschen die Türken das ganze Gebiet. In dieser Arbeit handelt es sıch um nur eine Urartuische Festung; die anderen gehören zu den Chisten und Türken. Ausser Aparank des heılıge Klosters wurden alle Werke XVI und XVII Jhrdt, grebaut. Die Von den Christen ernchteten werke sınd hınsıchtlıeh lokalischer Architektur gleich; aber in matenalier und te technıscher Hinsicht haken provmzıale Eigenschaften. Die von den Türken gebauten Werke haben unter ilmen âhnliche Eigenschaften; aver von den Werken in Umgeburg an Van-See hınsıchtlıeh der Plan Material und Technick zeıgen sie andere. Eigenschaften. Die Werke sınd nıcht prachfvoil und zeigen lokalische Eigenschaften.Master Thesis Coins of the Islamic Period in the Tunceli Museum(2022) Atan, Ömer Faruk; Başak, Oktayİnsanoğlunun yerleşik yaşama geçmesiyle birlikte ticari faaliyetlerin gelişmesinin bir ürünü olarak ortaya çıkan sikkeler, MÖ. 7. Yüzyıldan günümüze kadar birçok değişim geçirerek kullanılmıştır. Sikkeler darp edildikleri devlet ve dönem hakkında çok yönlü bilgiler içermesi bakımından Sosyal Bilimlerle uğraşan araştırmacılar için önemli birer belge niteliği taşımaktadır. Sanat tarihi açısından ise sikkeler, o dönemin nasıl bir kültürel ve sanatsal anlayışa sahip olduğunun anlaşılması açışından önem arz etmektedir. Bu doğrultuda Tunceli Müzesi'nde bulunan İslam dönemi sikkeleri ele alınarak incelenmiştir. Müze envanterine kayıtlı 169 sikkeden 115 tanesi İslam dönemine aittir. Bu sikkelerin birçoğu aynı döneme ait olduğu ve benzer özellik gösterdiğinden sadece 68 tane sikke tez kapsamına alınmıştır. İncelenen örnekler daha önce herhangi bir bilimsel araştırmada kullanılmamıştır. Tunceli Müzesi'nde yer alan İslam dönemi sikkeleri, Emevi, Abbasi, Anadolu Selçuklu, Artuklu, Eyyubi, İlhanlı, Akkoyunlu ve Osmanlı olmak üzere toplam 8 dönemi kapsamaktadır. Emevi döneminden Osmanlı dönemine kadar örneklerin olduğu çalışma, geniş bir dönemi yansıttığından İslam dönemi sikkeleri hakkında bir genel çıkarım yapılması amaçlanmıştır. Tez çalışmasını hazırlarken bazı aşamalar izlenmiştir. İlk aşamada konuyla ilgili kaynak taraması yapılarak elde edilen veriler arşivlenmiştir. Daha sonra Tunceli Müzesi'ndeki İslam dönemi sikkeleri envanter defterinden incelenerek fotoğrafları çekilmiş ve ölçüleri alınmıştır. Saha çalışması tamamlanan tezin yazım sürecine katalog kısmının oluşturulmasıyla başlanmıştır. Katalog kısmında sikkeler detaylı bir şekilde ele alınarak kronolojik bir sıralama ile incelenmiştir. İncelenen sikkeler son olarak 'Malzeme, Darphaneler, Yazı ve Süsleme' başlıkları adı altında değerlendirilerek tez çalışmasının amacı doğrultusunda bir sonuç çıkarılmıştır.Master Thesis Door Knockers in Mugla (mentese), Milas and Marmaris Houses(2019) Olaş, Nurullah; Başak, OktayKapı tokmağı kapıyı açıp kapamak için üzerine yerleştiren top biçiminde tutamaktan ibaret olduğu bilinmekte ve genellikle metalden yapılmaktadır. Maddi kültür varlıklarımız içerisinde ele alınması gereken önemli değerlerimizdendir. Bu folklorik değerler bir yandan Anadolu maden sanatının geldiği noktayı işaret ederken öte yandan da Anadolu'nun zengin süsleme kompozisyonlarının güzel örneklerini sergilemektedirler. Tarihi süreçte çeşitli kültürlerde, kapılarda mekanın içinde yaşayanları kötülüklerden korumak iyiliğe çekmek ve nazara karşı korumak işaretler kullanılmıştır. Kapı tokmaklarına dışarıdan gelen kişi bu tokmağa dokunur, ziyaretini evdekilere böyle duyururdu. Bazen de, kapının çekilip kapatılması için tokmağın yanına yerleştirilen şakşak veya çekecek denilen bir halka ikinci tokmağın görevini yapardı. Bu yüzden kapı tokmakları eve gelen kişiyle ilk temas burada olurdu. Tokmaklar özgün sanat eserleri olup her dönemde yeni formlar oluşturulmuştur. Yaptıran kişinin maddi olanaklarıyla bağlantılı olarak sade, gösterişsiz ya da görkemli gösterişli olurdur. Zengin ev sahiplerinin kapı tokmakları büyük ve brozdan fakir ailelerin demirden ve küçük olurdu. Kapı tokmakları maden sanatımızın önemli unsurlardan bir tanesidir. Malzeme olarak pirinç, demir, bronz kullanılmıştır. Dövme ve döküm teknikleri kullanılmıştır. Muğla evlerin kapıların çoğunda kapı tokmaklarının yerinden söküldükleri ve sadece izlerinin kaldığı gözlemlenmiştir. Muğla'da kadın eli şeklindeki tokmaklar yaygın olduğu dikkat çekmektedir. Muğla' da bulunan kapı tokmaklarının benzerleri Kastamonu, Isparta, Hatay, İzmir, Amasya, Divriği, Niğde, Tokat, Zile ve diğer birçok ilindeki örneklerle benzerlik gösterdiği ve çalışmamızda da belirtilmiştir. Muğla'daki tokmakların muhtemelen başka illerden yapılmış olup kapılarda kullanılmak üzere şehre getirdikleri düşünülmektedir. Muğla'da tarihi ve sicilli evler tespit edilmiştir. Bu evler Menteşede kentsel sit alan içeresinde yer alan Saburhane, Emir Beyazıt, Kara Ahmet, Cami Kebir, Hacı Rüstem, Müştak Bey, Milas'ta Ahmet Çavuş, Hacı Bedrettin, Gazi Paşa, Marmaris'te Kale Mahallelerinde yoğun oranda görülmektedir. Anahtar Kelimeler: 1. Kapı Tokmakları 2. Kapılar 3. Kapı Süslemeleri 4. Sanat 5. Muğla 6.Milas 7. MarmarisMaster Thesis Ethnographic Metal Jewelry in Tunceli Museum(2022) Karakaya, Ali Recai; Başak, Oktayİnsanoğlunun yaşantısının bir ürünü olarak ortaya çıkan madeni takılar geçmişten günümüze farklı amaçlar ve şekillerde kullanılmıştır. İnsanların ilk olarak, gizli güçlerden korunmak ve büyü, tılsım gibi inançlarının bir gereği olarak kullandıkları takılar; daha sonra estetik kaygıların ve gücün bir göstergesi haline gelmiştir. Bu kapsamda Tunceli Müzesi teşhir salonlarında ve depolarında yer alan etnografik madeni takı incelenerek bu eserlerin kültürel açıdan nasıl bir özellik gösterdiğinin tespiti amaçlanmıştır. Çalışma oluşturulurken ilk olarak kaynak taraması yapılarak elde edilen veriler arşivlenmiştir. Daha sonraki aşamada müze envanterine kayıtlı 42 adet takı fotoğraflanarak ölçüleri alınmıştır. Yapılan incelemelerden elde edilen verilere göre, etnografik takılar; tepelik, fes süsü, zülüflük, küpe, kemer sallaması, kolye, gerdanlık, hamaylı, bilezik, yüzük, kemer tokası, kemer ve halhal olmak üzere kullanım yerlerine göre gruplandırılmıştır. Tez Çalışması kapsamında; öncelikle Tunceli ilinin tarihçesi, ilde bulunan müze ile ilgili bilgiler, takının tanımı ve zaman içindeki gelişimine değinilmiştir. Daha sonra Anadolu'da takının tarihsel serüveni, takının sınıflandırılması, takı yapımında kullanılan malzemeler, teknikler ve araçlar detaylı olarak ele alınmıştır. Tunceli Müzesi'ndeki Osmanlı Dönemi ve Erken Cumhuriyet Dönemine ait olan madeni takılar üzerine yapılan bu çalışmada, eserlerde kullanılan malzeme, yapım ve süsleme teknikleri gibi özellikleri incelenmiştir. Değerlendirme bölümünde ise Tunceli Müzesi'nde bulunan madeni takılar hem birbirleriyle hem de başka müzelerdeki benzer örneklerle karşılaştırılarak anlatılmıştır. Değerlendirme neticesinde elde edilen verilere sonuç bölümünde yer verilmiştir.Master Thesis Examples of Ethnographic Mine Arts in Ahlat Museum(2019) Gögtaş, Nasır; Başak, OktayBirçok uygarlığa ev sahipliği yapmış olan Anadolu'da maden sanatına ait örnekler yapılan arkeolojik kazılar sonucu tarih öncesi çağlara kadar uzandığı tespit edilmiştir. İlk olarak bakırdan madeni eserler üreten insanoğlu, gelişimine bağlı olarak işlenmesi daha zor madenler ile birlikte, bronz gibi dayanıklılığı arttırılmış alaşım metalleri işlemeyi de öğrenmiştir. Madanler işlenirken dövme, döküm, torna, balmumu gibi yapım teknikleri kullanılmıştır. Süslemede, kesme, kazıma, çalma, kakma, savatlama gibi teknikleri kullanılarak yüzey haraketlendirilmiştir. Madeni eserlere ait örnekler, günümüzde Anadolu'da birçok müze ve koleksiyonlarda sergilenmektedir. Araştırma tezinin konusu olan Ahlat Müzesi'de bu müzelerden biridir. 1971 yılında hizmete giren müzede Tunç çağı, Demir Çağı, Roma, Helenistik, Selçuklu ve Osmanlı Dönemine ait eserler sergilenmektedir. Müzede arkeolojik eser olarak kayda geçirilmiş 2608 adet, etnografik eser olarak ise 181 adet eser sergilenmektedir. Ahlat Müzesi'ndeki Etnografik Madeni Eserlerden Örnekler olarak belirlenen tez kapsamında müze müdürlüğü tarafından izin verilen teşhir alanındaki ve müze deposunda yer alan etnografik eserler incenlenmiştir. Bu eserler müzeye, arkeolojik kazı, satın alma, müsadere gibi yollarla getirilmiş olup ağırlıklı olarak 18- 19. yy' lara tarihlendirilmiştir. Tezin öcelikli amacı, genel hatları ile söz konusu bu eserlerin kullanım alanları, yapıldığı malzeme, yapım ve süsleme tekniklerinin açıklanması, dönemin bezeme ve uslup anlayışları hakkında değerlendirme yapılarak eserlerin tarihlendirmesine ve sahip olabilecekleri anlamların belirlenmesine yönelik bir sonuca ulaşmak hedeflenmiştir.Master Thesis Guns and Men Accessories in Ottoman Period at Mardin Museum(2019) Epözdemir, Dilan; Başak, OktayÇalışmamızın kapsamını oluşturan Mardin Müzesi Osmanlı Dönemi silah ve erkek aksesuarları olup, teknik, süsleme, form, malzeme gibi birçok açıdan incelenerek ele alınmıştır. Osmanlı yaşantısıyla bütünleşmiş olan eserler, silahlarda kılıç, kama ve hançerlerdeki yüksek kalitede çeliğin kullanılması, süslemeleri ve teknikleriyle çeşitlilik göstermektedir. Özellikle aksesuarda kendini gösteren eserler, üzerlerinde farklı yazı hatlarıyla ayetler, isimler ve lafzlar bulundurarak inancında etkisini ortaya koymaktadır. Araştırma konumuzun daha iyi anlaşılması için değerlendirme ve karşılaştırma yapılarak, Anadolu'nun çeşitli yerlerine ait örneklerle eserlerin benzer ve farklı yönleri belirlenmeye çalışılmıştır. Çalışmanın son evresinde ise tanıtılmış eserlerden yola çıkılarak, elde edilen bilgilerden bir sonuca varılıp anlatılmıştır.Article Hafıza Odası Müzeler ve Kültürel Kimlik(2021) Başak, Oktay; Özrili, YaşarKültür, merkezinde insanın olduğu, her türlü eylemdir. Kültürel unsurları maddi ( nesne, obje ), manevi ( efsane, ritüel, destan, öykü ), olgu, olay, ve varlıkları himaye ederek sergileyen, koruyan, tanıtan müzeler aynı zamanda birer hafıza mekanları olarak tasavvur edilebilmektedir. Topluma karşı daha sorumlu bir imajla biçimlendirilen müzeler ulusal kimliğin temel dinamikleri olarak kültürel belleğin hizmetinde önemli bir pozisyona sahiptir. Sosyo ekonomik durumlar, etnik, dil, inanç farklılığı, demografik yayılım, aile yapısı ulus kimliğinin parametreleridir. İsyanlar, devrimler, istilalar, işgaller, doğal afetler vb. olaylar, toplumsal hafızanın müzelerde ifade edildiği tarihi perspektifi sergilemektedir. Farklılıkların ortadan kaldırıldığı aitlik duygusu ile “biz” kavramının anlam kazandığı çağdaş dünyaya senkronize olabilme kabiliyeti artık birer ihtiyaçtır. Bugünkü yaşam tarzımız, bakış açımız, isteklerimiz, tercihlerimiz, duygularımız bir anda mı oluştu ya da yoktan mı var oldu sorularının cevabı müzelerdedir. Bu çalışmada kültürel kimliğin, ulusu meydana getiren bileşenlerinin müzelerdeki yansımalarına kent müzelerinden Eskişehir Kent Belleği Müzesi ve Somut Olmayan Kültürel Miras Müzeleri örnekleri ekseninde değerlendirilmiştir.Master Thesis 'Harput examble' on culture existence protectionnism(2020) Kılıç, Ayetullah; Başak, OktayGeçmişten günümüze çeşitli medeniyetlerin hüküm sürdüğü şehirlerden olan Elazığ, Paleolitik Çağ'dan günümüze kadar yerleşim gören Anadolu'nun nadir kentlerinden biridir. İlk yerleşim merkezi olan Harput zengin bir kültürel mirası barındırmaktadır. Harput Mahallesinde restorasyonları gerçekleştirilen ve günümüze kadar sağlam olarak gelmiş olan bu kültürel miraslardan Urartu, Roma, Bizans, Selçuklu, Beylikler ve Osmanlı Dönemine ait kale, kilise, cami, mescit /türbe, konak ve çeşme yapıları incelenmiştir. Ele aldığımız eserlerin sağlam ve nitelikli olmaları bizleri bu konu üzerinde araştırma yapmaya teşvik etmiştir. Tez beş bölümden oluşmaktadır. Birinci bölüm olan giriş kısmında çalışmanın amacı, kapsamı, yöntemi ve konu ile ilgili tanımlar ele alınarak ikinci bölümde de kültür varlığı ve korumacılık kavramına yer verilmiştir. Üçüncü bölümde coğrafi konum ve tarihçe, dördüncü bölüm olan katalog kısmında ise yapıların adı, yeri, dönemi, plan özelikleri, restorasyon süreçleri ve tenkit edilen hususlar aktarılmıştır. Beşinci bölümde incelenen eserler özet olarak değerlendirildikten sonra sonuç kısmında günümüze kadar sağlam ulaşan yapıların bir kısmı restorasyon görmüş bir kısmının ise günümüzde restorasyon projeleri hazırlanılmaktadır. Bu onarım çalışmaları doğrultusunda yapıların, restorasyon sonrası doğru ve yanlış uygulamaları tespit edilerek korumacılık ilke ve tanımları çerçevesinde değerlendirilmeye çalışılmıştır. Koruma - kullanma dengesi sağlanamamaktadır. Çünkü çoğunlukla restorasyonların sorunları olduğu anlaşılmaktadır. Bu çalışmamızda 2018 yılında UNESCO Dünya Mirası (DM) geçici listesine alınan Tarihi Harput Kenti'nde kültür varlıklarımıza doğru ve yerinde yapılan restorasyon uygulamalarıyla gelecek nesillere aktarılmasına katkı sağlayarak, kültür turizminde farkındalık oluşturmaktır.Master Thesis Ilhanli Period Coins in the Ahlat Museum(2020) Namaz, Ahmet; Başak, Oktayİnsanlığın tarihsel gelişim sürecini inceleyebilmek bu konu hakkında fikir sahibi olabilmek için geçmişten-günümüze oluşturduğu medeniyetin yönetim şeklini, dinini, dilini, inancını, ekonomik yapısını, sosyal ve kültürel dokusunu iyice kavrayabilmek gerekir. Bu durumu sağlayabilmek için insanların yaşadıkları toprakların tarihsel gelişimini, coğrafi durumunu göz önüne almak; bu insanların ortaya koydukları sivil ve dini yapıları, el sanatları, taş, ahşap veya madeni eserlerinde görülen sanat göstergelerini incelemek bunlara ilave olarak kullanmış oldukları sikkeleri incelemek gerekir. Çünkü sikkeler ait oldukları medeniyetlerin tarihini, coğrafyasını, dinini, idare şeklini, hükümdarlarını, saltanat sürelerini, inançlarını, sanat etkileşimlerini, iktisadi durumlarını ortaya koyan benzersiz tarihi belgedir. Araştırma konusunun amacı; Ahlat Müzesi'nde bulunan İlhanlı sikkelerini, darp ettiren hükümdarı, darp tarihi, darp yeri, malzeme, ölçü ve bezeme öğeleri bakımından incelemek ve değerlendirilmesini yapmak olarak belirlenmiştir. Bu bağlamda elde edilecek verilerin, Sanat Tarihi'nin yardımcı alanı olan Nümizmatik bilimine ve bunun yanı sıra birçok bilim dalına da katkı sağlayacağı düşünülmüştür. Bu tez çalışması hazırlanırken gerçekleştirilen metodun ilk aşamasını kaynak taraması oluşturmuştur. Çalışmaya kaynak oluşturabilecek tez, kitap ve makaleler, taranarak temin edilmiştir. Çalışmanın ikinci aşamasında Ahlat Müzesi'ndeki sikke envanter defterleri taranmış 'İlhanlı' adı altında kayda alınan sikkeler incelenmiş ve çalışma için ön hazırlık yapılmıştır. Çalışmanın üçüncü aşamasını katalog kısmı oluşturmaktadır. Bu aşamada kronolojik bir sıraya göre düzenlenen sikkelerin darp tarihi, darp yeri, ölçüleri vb. bilgileri verilmiş ve tanımları yapılmıştır. Çalışmanın son aşamasında ise darphaneler, darp tekniği, malzeme, ölçü birimleri ve sikkeler üzerinde yer alan düzenlemeler başlıkları altında genel bir değerlendirmeye gidilmiştir. Anahtar Kelimeler: İlhanlı, Sikke, Ahlât Müzesi, Tarih, Arkeoloji, Sanat Tarihi, Darphane, Süsleme, Moğol, NümizmatikMaster Thesis İliç and the Surrounding Architectural Works of Turkish Period(2013) Bolkan, İsmail Hakkı; Başak, OktayDoğu Anadolu Bölgesinin Yukarı Fırat Bölümünde yer alan ve Erzincan?a bağlı şirin ilçelerinden biridir İliç. Osmanlı Dönemi?nde Kemaliye (Eğin)?e bağlı nahiye iken Cumhuriyet Döneminde 1939 yılında çıkarılan kararnameyle ilçe merkezi haline getirilir.Yüksek Lisans Tezi çalışma konusu olan İliç ve Çevresindeki Türk Dönemi Mimari Eserleri kapsamında İliç ilçe merkezi ve çevresindeki köylerinde bulunan camiler, evler, kamu binaları, çeşmeler çalışılmıştır.Yapılan araştırma sonucunda, 21 adet kültür varlığı tespit edilmiştir. Bunlardan 7 tanesi cami, 3 tane kamu binası, 4 tane ev ve 7 tane çeşmedir.Çalışmanın ilk aşamasında bilgi ve belge toplanmaya çalışılmış ve elde edilen kaynaklar çerçevesinde yerinde inceleme yapılmıştır. 2011 ve 2012 yılında arazi çalışması tamamlanmış ve tespit edilen kültür varlıklarına ait çizimleri yapılmış ve fotoğraflanmıştır. Daha sonra İliç?in kısaca coğrafi konumu ve tarihçesi anlatılmıştır. Yapılar katalog bölümünde tek tek ele alınarak ayrıntılı olarak anlatılmıştır. Yapılar anlatıldıktan sonra değerlendirme kısmına geçilmiş ve tespit edilen kültür varlıkları kendi içinde ve bölgedeki diğer yapılarla karşılaştırılmıştır. Yapıların genel tarifi ve özellikleri bahsedilerek varılan sonuç açıklanmıştır. Şimdiye kadar Sanat Tarihi açısından araştırılmayan İliç ve çevresindeki mimari eseler bu çalışmayla bilim dünyasına tanıtılmaya çalışılmıştır.Doctoral Thesis Job Descriptions of Art Historists Employed in State Museums in Turkey and Evaluation of Their Approaches To Museum Education(2023) Özrili, Yaşar; Başak, Oktay; İlhan, Ayşe ÇakırBu çalışmada ana problem cümlesi bağlamında öncelikle, sanat tarihi lisans programından mezun olan öğrencilerin çok büyük kısmının müzelerde istihdam edilmesi ve bu bölümü tercih edenlerin büyük bölümünün de bu gerçeğe göre hareket etmesi konusunu oluşturmaktadır. Bu sebeple sanat tarihi lisans programlarından mezun olan ve olacak öğrencilerin, sayılan durumlara göre yetiştirilip yetiştirilmedikleri incelenmiştir. Devamında, müzelerde görev talimatnamesinin bulunup bulunmadığı, katılımcı müze çalışanlarının lisans eğitimlerinde müzecilik konusunda ders alıp almadıkları, aldıkları derslerin meslek yaşamları üzerinde etkili olup olmadığı, yeni yetişecek müzecilerin eğitiminde hangi derslerin alınmasını önerdikleri incelenmiştir. Araştırmanın çalışma evrenini Türkiye'deki resmi müzelerde hâlihazırda çalışan sanat tarihçiler oluşturmaktadır. Çalışma evreninden, nitel araştırma geleneği içinde gelişen amaçlı örneklem tekniklerinden azami çeşitlilik kullanılarak 53'ü kadın, 46'sı erkek olmak üzere 99 kişilik bir çalışma grubu oluşturulmuştur. Veri toplamak amacıyla, meydana getirilen görüşme formu, müze görevlilerinin tanıtıcı niteliklerini ortaya koymak adına sorulan 10 adet soru ve konu ile ilgili fikirlerini anlamaya yönelik yöneltilen 6 adet açık uçlu sorudan oluşmaktadır. Araştırmada elde edilen veriler üzerinde çözümleme işlemleri yürütülürken sayısallaştırma miktarı en az seviyede tutularak görüşme dökümleri kategorize edilmiş, önce kodlamalar yapılmış, kodlar temalar altında gruplanmıştır. Görüşme dökümlerine ve görüşme konuları dayalı olarak üç tema oluşturulmuştur: Görev öncesi müzecilik eğitimi (1), Görev alanları (2) ve Müze eğitimi (3). Çalışmaya katılan tüm sanat tarihçilerinin (iki kişi hariç) müzelerde küçük yaşlardan itibaren eğitimler verilmesini önerdikleri, eğitimler için tüm fırsatların değerlendirilmesini, okullarda, kurumlarda, gerektiğinde müze binalarında ve açık alanlarda eğitimler verilebileceğini vurguladıkları görülmektedir. Müzelerde yürütülecek eğitim faaliyetlerinin, eğitimlere katılacak ilgililer üzerinde tarih bilinci, çevre bilinci oluşturma, kültür varlıklarının korunması farkındalığı, tarihi eser kaçakçılığıyla mücadele etme konularına odaklanması önerilmiştir. Jandarma personeline ve muhtarlara yönelik yürütülecek faaliyetlerin de etkili olabildiğini vurgulamışlardır. Katılımcılar, yürütülecek faaliyetlerin teoriden çok uygulama içermesini belirtmişlerdir. Müze çalışanlarının görüşlerine dayalı olarak oyun atölyeleri, heykel çalışmaları, sikke basma, tarih eserlere değer biçme ve benzeri faaliyetlerin yanında, açık alanlara ve ören yerlerine gezi düzenleme, kazı ve sondaj faaliyetlerine katılma gibi faaliyetlerinin de öğrencilerde kalıcı bir müzecilik bilinci oluşturacağı söylenebilir.Article Marmaris ve Milas İlçelerinde Bulunan Figürlü Kapı Tokmaklarından Örnekler(2024) Başak, Oktay; Olaş, NurullahAraştırmadaki amaç, Marmaris ve Milas ilçeleri özelinde, sayıları gün geçtikçe azalan, bir zamanların en önemli kapı aksamları arasında yer alan, farklı tipteki figürlü tokmaklara dikkatleri çekmektir. Marmaris ve Milas ilçelerindeki kapı tokmak ve aynalarıyla ilgili, 2017-2018 yılları arasında yapılan saha çalışmalarında; 19’u el, 1 adedi ise kuş şeklinde olmak üzere figürlü 20 tokmak tespit edilmiştir. Ekseriyeti bronz ve pirinç alaşımından döküm tekniği kullanılarak yapılmış olan tokmaklar, tipolojik ayrıma tabi tutularak irdelenmeye çalışılmıştır.Dışarıdan gelenlerin, hane halkını haberdar etmek amacıyla kullanılmalarının yanı sıra, kapıların süsleme kompozisyonlarının tamamlanmasına da katkı sağlayan tokmakların büyük bir bölümü Avrupa’dan ithal edilerek yurt içindeki atölyelerde kalıbı çıkarılarak çoğaltılmıştır. Çoğunda, aynı ya da benzer kalıplar kullanılmış olduğundan, istisna birkaç örnek dışında, çoğunda yapım tarihi ve usta kitabesi yer almadığından, kesin bir tarihlendirmede bulunmaktan kaçınılmıştır. Ancak Anadolu’da tarihi belli olan en erken örneklerin 19.yüzyıldan önceye gitmediği göz önünde bulundurulduğunda ele alınan örneklerin de 19. yüzyıl ve sonrasına ait oldukları söylenebilir.Teknolojinin hızla gelişim gösterdiği çağımızda, birçok alanda olduğu gibi bir zamanların gözde haberleşme araçlarından olan tokmakların yerini de çok farklı haberleşme araçları almaya başlamıştır. Anadolu’nun birçok bölgesinde yerel ustalar tarafından, talepler doğrultusunda değişik malzemeden farklı tarihlerde yapılmış oldukları anlaşılan tokmaklar, işlevleri yanı sıra, ait oldukları dönemin estetik değerlerini ve temsil ettikleri kültürü anlamaya da katkı sunarlar. Bu özelliklerine rağmen, ne yazık ki, artık olmaları gereken yerlerinde değil, bakır eşyaların onarılıp satıldığı çarşılarda, semt pazarlarında ya da müze ve özel koleksiyonerlerin vitrinlerinde yer almaya başladılar. Bazı erken örneklerin görselleri eşliğinde tarihçesine de değinilen çalışmada ele alınan tokmakların çoğu, in-situ durumdadır. Ele alınan eserler, tek tek tanıtmak yerine, genel özelliklerine vurguda bulunularak yurt içi ve dışındaki benzer örnekler eşliğinde sunulmaya çalışılmıştır.Article Marmaris, Milas ve Menteşe’de Göbek Bölümü Figürlü Kapı Tokmakları(2025) Başak, OktayYakın zamana dek konut ve avluların giriş kapılarında kendilerine sıkça yer bulan kapı aksamlarından olan halka (şakşak) ve tokmaklar, kapıları süsleyen elemanlar olmalarının yanı sıra aynı zamanda birer haberleşme aracı olmaları yönüyle de önem arz etmişlerdir. Bu çalışmada, Muğla merkez ilçe Menteşe ile Milas ve Marmaris ilçelerinde 2017-2018 yıllarında sahada yapılan çalışmalarda tespit edilen tokmak ve halkaların kapıyla bağlantılarını sağlayan bölümden biri olan ayna bölümü figürlü olanlar ele alınmaya çalışılmıştır. Yurt içinde ve dışında çok sayıda örneği bulunan ayna bölümü figürlü olan tokmaklardan, araştırma yapılan ilçelerde; aslan başı, kadın yüzü, kartal ve nemes başlıklı erkek başı olmak üzere 12 adet tespit edilmiştir. Kondisyon olarak iyi durumda olan eserlerin çoğu in-situ durumdadır. Tokmak kısmı figürlü olanlarla birlikte dikkatleri üzerine çeken en önemli aksamların başında; genellikle döküm tekniği ile yapılmış bronz ya da pirinçten olan tokmakların kapıyla bağlantısını sağlayan aynaları gelmektedir. El, kuş, yılan, horoz ve stilize edilmiş ejder gibi farklı şekillerde olan figürlü tokmaklar hariç, kapıların dekorasyonunda dikkat çeken bölümlerden biri de, genellikle U ve daire şeklinde bir halka ya da tokmağın bağlı olduğu figürlü olan aynalar oluşturmaktadır. Çoğunlukla aslan, kartal, kadın ve erkek başı şeklinde olan aynalıkların; işlevsel ve dekoratif bir öğe olmalarının ötesinde, kapısı üzerinde bulundukları evi kötülüklerden korumaya yönelik mistik bir yönlerinin de olduğu düşünülmektedir. Ait oldukları dönemin kültürüne ışık tutan tokmaklara olan ilginin zamanla azalmasıyla, eski önemlerini kaybetmelerine dikkat çekilmek istenmesinin yanı sıra, alanla ilgili birçok akademik çalışmada ayna veya göbek olarak tanımlanan bu bölümün, çoğu kez tokmak olarak lanse edilmiş olması da, konunun ele alınmasında etkili olmuştur.Master Thesis Metallic Seals of Ottoman Period in Şanlıurfa Museumabstract(2019) Üçdağ, Bülent; Başak, OktayMühürler, toplumların hayatında önemli bir yeri vardır. Özellikle Osmanlı Döneminde Padişahtan, okuma yazma bilmeyen vatandaşa kadar herkesin ve her makamın bir veya birçok mührü bulunmaktaydı. Geçmişten günümüze mühür; devletlerin, değişik yönetimlerin bazen önemli kişilerin bir egemenlik, güç, hâkimiyet nişanesi olmuştur. Özellikle devlet işlerinde, resmi yazışmalarda verilen emrin kesinliğini, doğruluğunu, yazı üzerindeki mühür ispatlar. Resmi ve özel hayatta önemli yeri olan mühürler, içerikleri ve biçimleri kadar sanatkârının sanatı ile de dikkat çekerler. Osmanlı Dönemi mühürcülüğünde; altın, gümüş, bronz, akik, ahşap ve pirinç gibi malzemelerle imal edilen mühürlerin üzerindeki yazılarda sülüs, nesih, ta'lik, rik'a,küfi ve celi divani üsluplar kullanılmıştır. Bazen devlet içerisinde bulunan kurumların bile kendine özgü mühürleri bulunmaktadır. Yüksek Lisans Tez konum olan, Şanlıurfa Müzesinde bulunan, madeni mühürler, 18 ve 19. yüzyıllarında kullanılan genelde karye ve nahiye mühürleri olup yerel idareciler ve muhtarlar tarafından kullanılmıştır. Bu mühürler damga mühür olup bronz, pirinç bakır ve gümüşten yapılmışlardır. Mühürler üzerindeki sülüs ve celi sülüs yazılar kazıma tekniğiyle hak edilmiştir. Üzerlerinde genel olarak sahibinin ismi ve nereye ait olduğuna dair yazılar yer almaktadır. Söz konusu mühürlerin yazıları genelde dairesel formlu yüzeylere, kazıma tekniğinde sülüs ve celi sülüs yazılarla hak edilmiştir. Şanlıurfa Müzesindeki 18 ve 19. yüzyıla ait Osmanlı Dönemi mühürlerin, aynı dönem diğer örnekleri ile benzer özellikler göstermektedir. Envanter kayıtlarından söz konusu mühürlerin, Şanlıurfa müzesinin ilk açıldığı yıllarda satın alma ya da hibe yoluyla kazandırıldıkları anlaşılmaktadır. Uzun yıllar depolarda bekletilen bu mühürler, daha sonra müzenin etnografya salonunda sergilenmiştir. Müzenin Haleplibahçe'deki yeni yerine taşınmasıyla birlikte, mühürler, yeni müzede etnografik eserlerin teşhir salonu henüz düzenlenmediğinden, diğer etnografik eserlerle birlikte depoda muhafaza edilmektedirler.Article Müzelerde Sikke Teşhir Biçimlerinden Örnekler(2021) Özrili, Yaşar; Başak, OktayBilginin sağlıklı bir iletişim sistemi ve etkili bir yöntemle aktarılması, dikkate alınması gereken önemlibir konudur. Nesne türünden somut ve soyut bir özelliğin karakteristik niteliklerinin amaçlı bir bilinçle karşıtarafa iletilebilmesi yeteneği, üzerinde düşünülmesi gereken bir kavramdır. Müzeler barındırdıkları eserleribilinçli bir kurgulama ile teşhir etmeden önce, sergilenecek olan nesneyi en iyi şekilde tanıtabilmeyiamaçlarlar. Dijitalleşmeye başlayan çağımız dünyasında çağdaş müze teşhir sistemlerinde birtakımrevizyonlara gidilerek ziyaretçilerin eserler hakkında daha fazla bilgiye sahip olmalarını sağlamak adına görme, işitme ve dokunma duyularının sergilemede aktif olabileceği şekilde düzenlemelere gidilmiştir. Madeni eserler arasında önemli bir grubu teşkil eden sikkeler; tarihi olayların, yorumlanmasında, ait olduğumedeniyet ve çağ hakkında, kültürel, sanatsal, sosyal, ekonomik, inanç vb. anlamda ciddi veriler sunmalarıyönüyle başta tarih ve arkeoloji olmak üzere, birçok disiplinin en fazla ilgi duyduğu eser grubu arasında yeralmaktadır. Bu yönüyle sikkeler, birçok müzenin arkeolojik ve etnoğrafik eserler bölümünde öne çıkan esergrubu arasında yer alırlar. Boyut ve ağırlıkları değişiklik gösteren sikkelerin üzerinde yer alan yazı, figür, vb.simgelerin izleyiciler tarafından daha iyi algılanabilmesi için bu nesnelerin bulundukları sergi ya dakoleksiyonun yeterli fiziki niteliklere uygun olarak kurgulanması önem taşımaktadır. Bu çalışmadaTürkiye’den on müze, Avrupa müzelerinden de iki müze seçilerek geleneksel ve modern sergilemeyöntemleri arasındaki farklılıklar ortaya konulmaya çalışılmıştır.Master Thesis The Ottoman Seals in Mardin Museum(2020) Ataman, Seyithan; Başak, OktayBu çalışmada, Mardin Müzesi'ndeki Osmanlı Dönemine ait 50 adet mühür katalog bölümünde detaylı bir şekilde incelemeye alınmıştır. Çalışma kapsamındaki mühürlerin ait oldukları dönem, formları, kullanım alanları, üzerlerine hakkedilmiş olan yazı türleri, ait oldukları yöre, yapımında kullanılan teknikler, süsleme teknikleri, kullanılan malzeme ve tanımları tek tek incelenip yapılmıştır. İncelemeye alınan eserlerin yapımında kullanılan malzemeler Bronz, Pirinç(sarı), gümüş, akik ve alabaster gibi kıymetli taşlar üzerine kazınmıştır. Üzerlerine kazınan yazı türleri açısından en çok sülüs ve devamında ta'lik ve latin alfabesi kullanılmıştır. Yapılan araştırma ve incelemeler sonucunda 50 adet mührün 2 tanesinin 16.yy'a ait olduğu, 1 tanesinin 18.yy'a ait olduğu, 11 tanesinin 19.yy'a ait olduğu, 8 tanesinin 20.yy'a ait olduğu, üç yüzlü döner tablalı 1 tanesinin ise 1 yüzünde 14.yy bir başka yüzünde ise 20.yy'a ait tarihler yer almaktadır. 27 tanesinin ise tılsım ve mühür yüzük olması nedeniyle herhangi bir tarih tespit edilememiştir. Bu çalışma kapsamında ele alınan mühürlerin form özellikleri ise çoğunluk olarak dairesel olmak ile birlikte elips, çokgen, prizmatik üçgen, kare ve dikdörtgen formlarında karşımıza çıkmaktadırlar. Genel olarak satın alma yoluyla ve müzeye nasıl geldiği bilinmeyen mühürler; şahıs(zat), Resmi(makam-kurum) ve tılsım mühürler olarak kullanım amacına göre değerlendirilmiş ve gruplandırılmıştır. Mühürler; damga mühür, yüzük mühür ve tılsım mühür olarak değerlendirilmiş olup yüzeylerinde stilize edilmiş bitkisel, geometrik ve hayvan figürlü süsleme motiflerine yer verilmiştir. Müzede bulunan eserlerin tamamında yapım tekniği olarak döküm ve kazıma teknikleri kullanılmıştır. Mardin Müzesi'ndeki bu 50 adet mühür günümüzde Mardin'de olmasına rağmen Akdeniz, Karadeniz, İç Anadolu, Güneydoğu Anadolu bölgelerinden mühürler olduğu tespit edilmiş hatta Anadolu toprakları dışından Suriye ve Irak bölgelerine ait oldukları anlaşılmıştır. Mardin Müzesi'ndeki Osmanlı Dönemi mühürleri adlı bu çalışmamızın başta tarih olmak üzere sanat tarihi ve arkeoloji gibi bilim dallarına ve bu konuda araştırma yapacak araştırmacılara katkı sunacağı düşünülmektedir.Master Thesis Past To Present of Diyarbakır Castle Interior and Structures(2019) İş, Adnan; Başak, OktayMezopotamya'nın Bereketli Hilali içerisinde yer alan kadim Diyarbakır kenti, ilk yerleşik hayatın başlangıç noktasından günümüze kadar birçok medeniyete ev sahipliği ve başkentlik yapmıştır. Diyarbakır suriçi tarihinin başlangıç noktası Hurri-Mitani medeniyetinin yerleştiği, yaşam sürdüğü Amida höyük'tür. Surun ilk kara bazalt taşları bu noktada birbiriyle buluşup, Diyarbakır kentini oluşturmuştur. İmparatorluklara ev sahipliği yapan Diyarbakır kentinin yöneticilerini ağırladıkları kısım geçmişten günümüze Amida Hüyük'ün de içinde bulunduğu Diyarbakır Surlarının kuzeydoğusunda bulununan İçkaledir. Bu çalışmada Diyarbakır İçkale içerisinde Diyarbakır'a gelip geçmiş medeniyetlere ait mimari izler ortaya çıkarılıp, değerlendirildikten sonra kronolojik şekilde ortaya konulmaya çalışılmıştır. Diyarbakır kentinin çekirdeğini oluşturan İçkale'nin geçirmiş olduğu tüm evreler ve İçkale 'de mevcut tüm yapılar: kale, burç ve Artuklu Sarayı ayrıca günümüzde mevcut olan 5 kale kapısı, 2 ibadethane, 4 türbe, 10 kamu yapısı, 4 su yapısı ve kaynaklarda yer alıp günümüze ulaşamayan saray, dökümhane, hamam, cami, hastane vb. yapıların izleri sürülmüştür.Doctoral Thesis Some Metallic Works Belonging To Turkish-Islamic Period in Archeological Museum Of Diyarbakır And Cahit Sıtkı Tarancı Museum in Diyarbakır(2004) Başak, Oktay; Karahan, RecaiGüneydoğu Anadolu Bölgesinin en önemli kentlerinden biri olan Diyarbakır, ilk çağlardan günümüze kadar bir çok uygarlığa ev sahipliği yapmış zengin Anadolu kültürünün önemli yerleşim yerlerinden biridir. Bu zengin kültürün bir bölümünü oluşturan Diyarbakır Arkeoloji Müzesi ile Cahit Sıtkı Tarancı Müzesi'nde bulunan 'Türk-İslam Dönemine Ait Bir Grup Madeni Eser' başlığı altında yapılan bu çalışmada giriş bölümü, Diyarbakır'ın fiziki yapısı ve tarihçesi, müzeler hakkında kısa bilgi, maden sanatının Anadolu'daki tarihsel gelişimi, maden sanatında kullanılan malzemeler ile yapım ve süsleme teknikleri ana hatlarıyla işlendikten sonra, ilgili müzelerdeki yüzlerce eser arasında sağlam durumda olan 50 örnek, bilimsel açıdan incelenerek çoğunluğu mutfak eşyasından oluşan 20 yi aşkın kap türü katalog düzeni içinde tanıtılmaya çalışılmıştır. Çalışmanın değerlendirme ve karşılaştırma bölümlerinde incelenen örneklerin yapım ve süsleme özellikleri belirtildikten sonra, Anadolu'daki diğer yöre örnekleriyle karşılaştırılmaları yapılarak benzer ve farklı yönleri ortaya konmaya çalışılmıştır. Sonuç bölümünde ise değerlendirmeler ışığında varılan sonuç kısaca belirtilmiş, çalışma bibliyografya, çizim ve resim listesi ile fotoğraflar ve çizimlerle sonuçlandırılmıştır.Master Thesis The Historical-Architectural Decoration Works of Islam Period in the Central of Adana(2014) Kızıl, Başak Burak; Başak, OktayAdana Türkiye'nin güneyinde, Akdeniz bölgesinde konumlanmış, Türkiye'nin en büyük şehirlerinden birisidir. Kuzeyi Toros dağları ile güneyi Akdeniz ile çevrilmiştir ve bu yüksek dağlar ile deniz arasında çok değerli bir ova bulunmaktadır. Bu ovanın adı da Çukurova'dır. Çukurova demek Adana demektir. Yüksek Lisans Tezi çalışma konusu olan 'Adana Merkezindeki İslam Dönemi Mimarisinde Süsleme' kapsamında, süslemeye sahip camiler, medreseler, türbeler ve Adana merkezdeki diğer tarihi-mimari yapılar çalışılmıştır. Yapılan araştırma sonucunda 13 adet kültür varlığı incelenmiştir. Bunlardan 9'u cami ve mescit, 2 tanesi medrese, 2 tanesi türbedir. Çalışmanın ilk aşamasında bilgi ve belge toplanmaya çalışılmış ve elde edilen kaynaklar çerçevesinde yerinde inceleme yapılmıştır. 2011-2012 yılında arazi çalışması tamamlanmış ve tespit edilen kültür varlıklarına ait çizimleri yapılmış ve fotoğraflanmıştır. Daha sonra Adana'nın kısaca tarihçesi ve coğrafi konumu anlatılmıştır. Yapılar katalog bölümünde tek tek ele alınarak süslemeler ayrıntılı olarak anlatılmıştır. Süslemeler anlatıldıktan sonra değerlendirme kısmına geçilmiş bölgedeki diğer süslemelerle karşılaştırılmıştır. Süslemelerin genel tarifi ve özellikleri bahsedilerek varılan sonuç açıklanmıştır. Şimdiye kadar Sanat Tarihi açısından araştırılmayan Adana Merkez'deki İslam Dönemi'ne ait süsleme çalışmaları bu çalışma ile bilim dünyasına tanıtılmıştır.Article Üçpınar Kaya Kiliseleri*(2018) Yıgıtpasa, Nadıre Tuba; Yiğitpaşa, Davut; Başak, OktayDoğu Anadolu’nun doğusunu kendilerine mesken tutan, Demir Çağı’nın en önemli aktörlerinden biri olan Urartular, yaşam mücadelesi verdikleri Anadolu’nun dağlarında inşa ettikleri eserlerin çoğunu da yine her taraflarını kuşatmış olan dağları oluşturan kayalardan yararlanarak yapmışlardır. Dağları dize getiren bu halktan sonra, buraları kendilerine yaşam alanı seçen Ermeniler de çoğu kez doğanın kendilerine sunmuş oldukları kayaları işleyerek onlardan yararlanmayı başarabilmişlerdir. Urartu ve Ermeni döneminden kalma çok sayıda eserin yer aldığı Van ve çevresinde, özellikle anakayadan yararlanılarak yapılmış bazı yapıların, hem dönemsel hem de işlevsel olarak zaman zaman karıştırılabildiklerine tanık oluyoruz. Bunların başında ise anakayanın oyulmasıyla oluşturulmuş kaya mezarları ve yeraltındaki örrme mezarlar ile dinsel yapılar gelmektedir. Bu konuyu burada ele almamızın nedeni de 2009 yılında TÜBİTAK tarafından desteklenen bir projede, kilise olduğunu düşündüğümüz yapının, iki katlı bir Urartu mezarı olarak tanıtılmış olmasıdır. Bu çalışmada Van İli, Gevaş İlçesi, Bağlama Köyü’nde yer alan Üçpınar Kaya Kilisesi I-II tanıtılarak, mimari özellikleri üzerinde durulacaktır. Mezar olduğu ileri sürülen yapının gerek kiliselerin yapım tekniğinin farklı olması, gerekse Ermenice bir yazıtın olması ve apsis ile naos gibi birtakım döşemlere yer verilmiş olmasından dolayı buranın Urartu Dönemi'ne ait kaya mezarlarından ziyade her iki yapının da kilise olduğu düşüncesindeyiz.
