1. Home
  2. Browse by Author

Browsing by Author "Uğurlu, Seyit Battal"

Filter results by typing the first few letters
Now showing 1 - 13 of 13
  • Results Per Page
  • Sort Options
  • Loading...
    Thumbnail Image
    Doctoral Thesis
    A Research on Adalet Ağaoğlu's Life, Novels and Short Stories
    (2003) Uğurlu, Seyit Battal; Kaplan, Ramazan
    816 ÖZET İnsanı ve toplumu anlatma sanatı olan roman ve hikâye, önceleri sokağa, ardından da insanın iç dünyasına çevrilmiş bir ayna olarak, bireylerin ve toplumların tarihe geçmemiş ve geçmeyecek hikâyesinin peşinde olan ve birbirine yakın iki edebî türdür. Roman, vardığı son aşamada insanı, içinde yaşadığı kaotik ortam ile kavramayı hedefleri arasına almıştır. Edebiyatın bu vazgeçilmez iki türü, insanı kavradığı sürece ölümsüzlüğünü koruyacaktır. Bütün dünya milletlerinde olduğu gibi Türk milletinin de, içinden geldiği toplumu ve insanı anlatan, buradan da evrensele açılabilmiş bir roman ve hikâyesi vardır. Batı edebiyatlarından, özelikle Fransız etkisi ile Türk edebiyatına giren roman ve hikâye, geçirdiği evrimlerle kendi yolunu bulmuş ve özgün örneklerini ortaya koymuştur. Aynasını topluma, toplum içindeki bireye yöneltmiş olan Adalet Ağaoğlu, Türk insanım, içinde yaşadığı farklı hayat biçimleri ile roman ve hikâyelerine başarılı bir şekilde yansıtan bir sanatçıdır. Ağaoğlu, modernist Türk roman ve hikâyesi içinde düşünce yönü de olan, birey ile toplumu bir arada işleyen özgün bir sanatçıdır.
  • Loading...
    Thumbnail Image
    Master Thesis
    Academic Criticism in Turkey: a Comparative Approach To Mehmet Kaplan and Berna Moran’s Methods of Criticism
    (2012) Ankay, Nurcan; Uğurlu, Seyit Battal
    Terimsel ve kavramsal olarak Türk edebiyatında farklı dönemlerde farklı anlamlara işaret etmiş olan eleştirinin, akademik alanda temsili Türk edebiyatı eserleri ve sanatçılarına dönük çalışma ve tezlerle başlar. Mehmet Fuat Köprülü'nün (1890-1966) edebiyat tarihçiliği çizgisindeki metodu ile Ahmet Hamdi Tanpınar'ın (1901-1962) bir sanatçı olarak da esere yaklaşan metodu öğrencileri olan Mehmet Kaplan'da (1915-1986) hem tarihçiliğe hem de metin incelemesine dönük bir yön bulur. Kaplan'ın ağırlıklı metodu olan metin tahlili bu nedenle tarihçi bir yöne sahiptir. Kaplan'ın kimi Batı kuramlarından da faydalanmış olması önemli bir noktadır.Türk edebiyatları bölümlerindeki klasik edebiyatın da etkisiyle gelişen şerhe dönük ve öznel çalışmalara karşılık, Batı filolojilerinde yetişen hocalar Batıda gelişen inceleme ve eleştiri kuramlarına daha yakın olmalarının da etkisiyle eleştiriye daha kuramsal bir yön kazandırdılar. Özellikle Berna Moran (1921-1999) Edebiyat Kuramları ve Eleştiri (1972) adlı eseriyle kuramsal alandaki önemli bir boşluğu doldurarak bu yönde eleştirel çalışmalara başlar. Moran'ın kuramsal eleştiriyi benimsemesinin yanında Yeni Eleştiri metodunu uygulaması önemlidir. Moran'ın bir diğer önemli yönü ise bir karşılaştırmacı olarak karşılaştırmalı edebiyatın gelişmesinde etkili olmasıdır.Kaplan ve Moran'ın metni önceleyen yöntemleri ve sahalarında yetiştirdikleri öğrencileri, etkilerinin Türk edebiyatında ne kadar yaygın olduğunun görülmesi açısından da önemlidir. Bu nedenle her iki isim eserleri ve yetiştirdikleri öğrencileri ile Türk edebiyatında akademik eleştirinin şekillenmesinde önemli bir konuma sahiptir. Bu çalışma, Mehmet Kaplan ve Berna Moran'ın eleştirel yaklaşımlarını irdeleyerek Türk edebiyatındaki konumları ve etkileri açısından incelemeyi amaçlamaktadır.
  • Loading...
    Thumbnail Image
    Master Thesis
    An Approach To Gülsüm Cengiz's Works in Terms of Education of Values
    (2014) Emiri, Engin; Uğurlu, Seyit Battal
    Çocukluk çağında olan bireylerin okuması için yazılan eserlere çocuk edebiyatı eserleri denir. Çocuk edebiyatı Avrupa'da 1600'lü yıllarda başlarken ülkemizde ise 1860'lı yıllardan sonra ilk çevirilerle başlayıp daha sonrasında müstakil eserlerin verilmesi ile devam etmiştir. Son otuz yıla gelindiğinde ise bu eserlerde büyük bir artış görülmüştür. Yine son otuz yılda bilimsel anlamda da önemi anlaşılıp bir edebiyat alanı olarak algılanmaya başlanmış ve üzerine yapılan araştırmalarda artmıştır. 1980 sonrasında çocuk edebiyatı alanında eser veren yazarlardan bir tanesi de Gülsüm Cengiz'dir. Cengiz yazarlığın, bir süre yaptığı öğretmenliğin ve akademisyenliğin de verdiği tecrübe ile eserlerinde çocukları saran bir dil kullanır. Yazar eserlerinde bilimselliği, dayanışmayı, demokrasiyi, örgütlü hareket etmeyi, çevre bilincinin oluşmasını amaçlar ve bu konuları öyküleştirerek bu konularda hassas bir birey olunması gerektiğini okuyuculara hissettirir. Çocuk edebiyatı dünyada olduğu gibi ülkemizde de çoğu yazar tarafından nesli şekillendirme aracı olarak görülmüş ve yazarlar eserlerinde çocukların seviyesine uygun olarak düşüncelerini işlemişlerdir. Kimi yazarlar düĢüncelerini eserlerinin içerisinde bir unsur gibi verirken kimi yazarda direk olarak anlatmak istediklerini anlatmışlardır. Gülsüm Cengiz'in eserlerinde de ideoloji olsa da yazar, eserlerinin içerisine düşüncelerini hazmettirmiş ve eserle bir bütün haline getirmiştir. Bu araştırmada; Önsöz, Sonuç ve Kaynakçadan ayrı olarak tezin birinci bölümü olan girişte, çocuk edebiyatının mahiyetini, dünyada ve ülkemizde gelişmesini incelenmiştir. İkinci bölümde iyi bir çocuk kitabında iç ve dış özellikler olarak ne gibi özelliklerinin olması gerektiğini irdelenmiştir. Üçüncü bölümde ise yazarın hayatı, sanatı ve eserleri ele alınmıştır. Dördüncü bölümde ise 'Değerler Eğitimi' konusu akademik bir temel üzerine oturtulup Gülsüm Cengiz'in eserleri, bu temellerden yararlanılarak eleĢtirel bir bakıĢ açısı ile incelenmiştir. Araştırma sonucunda yazarın eserlerinde milli ve dini değerlere ulaşılamazken evrensel değerlerden olan yardımseverlik, dayanıĢma gibi on üç ayrı değere ulaĢılmıĢtır. Yani yazarın eserlerini evrensel temalar üzerine kurduğu, dünyanın genel sorunlarını konu edindiği ya da çocuklara bilimsel verilerden yararlanarak öğretici eserler kaleme aldığı görülmüştür.
  • Loading...
    Thumbnail Image
    Master Thesis
    The Image of the Well in the Post 1980 Turkish Novel
    (2021) Kaya, Nevin; Uğurlu, Seyit Battal
    Farklı sanat dallarında ve edebi metinlerde sıklıkla karşılaştığımız kuyu imgesi, dünya ve Türk edebiyatında; mitolojik, psikolojik, felsefi, dini-tasavvufî anlamda zengin çağrışımlar içerir. Doğu ve Batı mitolojilerinde; yer altı dünyasını ya da bu dünyaya açılan kapıyı temsil eden kuyu, psikanalizde bilinçaltını simgelerken arketipsel anlamda da kahramanın erginlenme mekânı olma özelliği taşır. Doğu anlatılarında Hz. Yusuf ile özdeşleşmiş olan bu imge, Türk romanında da geniş bir kullanım alanına sahiptir. Bu tezde kuyunun fallik bir imge olarak 1980 sonrası Türk romanındaki yeri, psikanalitik karşılıkları, roman kahramanlarının erginlenme sürecindeki işlevi disiplinler arası bir bakışla karşılaştırmalı olarak çözümlenmeye çalışılmıştır. Kurgusunda kuyu imgesinin geniş yer tuttuğu İhsan Oktay Anar'ın Kitab-ül Hiyel (1996), Nazan Bekiroğlu'nun Yûsuf ile Züleyha Kalbin Üzerinde Titreyen Hüzün (2000), Murathan Mungan'ın Şairin Romanı (2011) ve Orhan Pamuk'un Kırmızı Saçlı Kadın (2016) adlı eserleri incelemeye esas alınmış; kuyu imgesinin roman kişilerinin kurgusal serüveninde önemli bir role sahip olduğu tespit edilmiştir. Tez kapsamında ele alınan romanlarda bu yer altı mekânının hem somut olarak varlığını korumakta olduğu hem de ölüm, yaşam, bilinçaltı, yeniden doğuş, suç, ceza gibi pek çok psikanalitik ve arketipsel anlamlar içerdiği sonucuna ulaşılmıştır.
  • Loading...
    Thumbnail Image
    Master Thesis
    Madnes in the Works of Ahmet Hamdi Tanpinar: a Foucauldian Approach
    (2022) Sönmez, Kadir; Uğurlu, Seyit Battal
    Ahmet Hamdi Tanpınar; yazmış olduğu hikâye ve romanlarla, sonraki kuşaklara nitelikli eserler bırakmış; üzerinde tartışılacak fikirler inşa etmiştir. Tanpınar'ın hikâye ve romanlarında yoğun olarak işlediği meselelerden biri deliliktir. Fakat bu güne kadar Tanpınar'ın hikâye ve romanlarında aklın sınırlarını ihlal eden, deli ya da yarı deli denebilecek kişiler üzerine ayrıntılı bir çalışma yapılmamıştır. Bu nedenle bu tezde Tanpınar'ın hikâye ve romanlarında delilik konusu ele alınmıştır. Tezde Tanpınar'ın yaşadığı döneme kadarki deliliğin algılanış biçimleri tarihsel bir bakış açısıyla incelenmiş ve giriş bölümü buna ayrılmıştır. Birinci bölümde sanatın, Foucault'nun ve Tanpınar'ın delilikle ilişkisi hakkında bilgiler yer almıştır. İkinci bölümde ise Tanpınar'ın hikâye ve romanlarında ortaya koyduğu delilik algısının arkeolojisi yapılmıştır. İkinci bölümün teorik ve teknik alt yapısı Michel Foucault'nun Akıl Hastalığı ve Psikoloji (1954), Deliliğin Tarihi (1961), Kliniğin Doğuşu (1963), Cinselliğin Tarihi (1966), Kelimeler ve Şeyler (1966), Bilginin Arkeolojisi (1969) ve Hapishanenin Doğuşu (1975) adlı eserlerine dayandırılmış ve bu bağlamda eleştirel, yakın metin okumaları yapılmıştır. Foucault ve Tanpınar'ın çalışmaları hakkında yazılmış tez, kitap ve makaleler bu bölümlerin ikinci materyal kategorisini oluşturmuştur. Dolayısıyla bu çalışmada Foucault'nun Deliliğin Tarihi adlı doktora tezinde yaptığı gibi Tanpınar'ın eserlerinde deliliğin bir arkeolojisi yapılmıştır. Sonuç olarak Tanpınar'ın eserlerinde deliliği kimi zaman şahsi ikbalini koruma, kimi zaman aklı anlatmakta bir araç olarak kullanma, çoğunlukla da kahramanlarının dilediğince şekillendirebileceği bir dünya kurabilme amacıyla kullandığı tespit edilmiştir. Anahtar Kelimeler: Ahmet Hamdi Tanpınar, Delilik, Michel Foucault, Tanpınar'ın Hikâyeciliği, Tanpınar'ın Romancılığı.
  • Loading...
    Thumbnail Image
    Master Thesis
    Relationship Life and Economics in the Novels of Orhan Pamuk
    (2020) Ekinci, Zöhre; Uğurlu, Seyit Battal
    İnsan tutum ve davranışlarının temel güdüleyicisi olarak ekonominin, yaygın düşüncenin aksine, insanların büyük çoğunluğunun, inanç ve düşüncelerinin de ana yönlendiricisi, kişilik ve kimliğinin niteliğinin de belirleyicisi olduğu öne sürülebilir. İnsanı her yönüyle inceleyen romanda bu ilişki biçimi sürekli detaylandırılmasına karşın edebi çalışmalarda göz ardı edilen bir konudur. Farklı disiplinlerin gözlüğünden bakıldığında, sınırsız anlatma olanaklarına sahip roman türünün insanı ele alma perspektifindeki rakipsizlik daha fazla görünürlük kazanır. Türk romanının tek Nobel ödülü yazarı Orhan Pamuk, (1952-) İstanbul orijinli zengin bir ailenin çocuğu olarak, eserlerine bu kentin farklı kesimlerinden olan insanları farklı sorunsallar odağında ele aldığı romanlarında, kurgu sorunları üzerinde de ciddi şekilde düşünen, bu yönüyle dünya romanıyla yakın bağlantılar içine girebilen bir yazardır. Bu çalışma, çoklu bakış açılarına zengin nesnel karşılıklar verebilen yetkinlikteki Orhan Pamuk'un romanlarında, Türk toplumunun, Osmanlı devletinin son dönemlerinden başlayıp günümüze kadar geçirdiği süreçleri ekonomik arka plan üzerinden bir izsürme çabasıdır. Bu tezde insanların sahip olduğu ekonomik statünün; duygu ve düşünce dünyası gibi, gündelik yaşam pratiklerinin de belirleyicisi olduğu öne sürülmekte, yaşamı yönlendiren gerilimlerin de gerisindeki temel güdünün bu olduğu varsayılmaktadır. Bunun geleneksel üretimin egemen olduğu geleneksel toplumdan, tüketim toplumunun var olma gerekçesine dönüştüğü modern topluma kadar sürdüğü, günümüzde ise çılgınlık düzeyine eriştiği gözlemi Pamuk'un romanları üzerinden gözlenmeye çalışılmaktadır. Türk toplumunun farklı mekânlarla sembolize edilen ekonomik ve bununla doğrudan ilişkili ideolojik kamplaşmalarının gerisindeki temel itkinin, ekonomiye sahip olma düzeyiyle yakından ilişkili olduğu öne sürülmektedir. Anahtar Kelimeler: Edebiyat ve ekonomi, roman ve ekonomi, Orhan Pamuk, Gündelik yaşam sosyolojisi, tüketim kültürü, sınıfsal farklılık, Türk toplumu
  • Loading...
    Thumbnail Image
    Master Thesis
    Self-Actualization and Searching Ego in Murathan Mungan's Works
    (2009) Alak, Mustafa; Uğurlu, Seyit Battal
    Benlik kavramı, bireyin kendisini tanımaya çalışmasını, ne olduğunu, ne olmak istediğini ve çevresince nasıl tanındığını ifade eden özellikler bütünüdür. Benlik arayışı, kişinin varlığını kanıtlama ve kendisini gerçekleştirme kaygısını dile getiren bir kavram olarak da tanımlanabilir. Benlik arayışı, bireyi başkalarından ayıran değerleri kapsar. İdealize edilen benlik olarak da tanımlanan bu kavramın kalıntılarını sanatçının ortaya koyduğu sanat eserinde bulmak mümkündür. Sanatçı; sahip olduğuna inandığı ve başkalarını da inandırmak istediği benliğini, eserlerinde ele aldığı temalar, yarattığı kişiler, oluşturduğu durum ve olgular üzerinden ele alırken bilinçli ya da bilinçdışı olarak kişiliğinin herkesçe bilinmeyen yönlerine ışık tutacak bir yaklaşım sergiler. Her sanat ürünün ortaya çıkışında temel motive edici etmenler arasında öncelikli yeri olan sanatçının `ben'ini hemen her eserde izlerini sürdürmek mümkündür. Sanatçı, `ben'ini kimi zaman eserine oldukça gömülmüş olarak yerleştirse de eserlerinin derin yapısına bakıldığında bu, bir filigran gibi rahatlıkla görülebilir. Sanatçının, eserine yüklediği herhangi bir anlam örüntüsü de ben'ini yansıtabilir. Bir edebiyat eserinde yazarın bilinçli ve bilinç dışı niyet ve eğilimlerinin, eserin şekillenmesinde belirleyici rolü vardır. Birçok sanatçı, sanat dünyasında yer edinmeye çalışırken kendisini kabul ettirme endişesi yaşar. Bu açıdan sanatçılar sanat dünyasında varlığını kanıtlama kaygısıyla hareket eder.Bu tezde, adını 1980'li yılların başında, şiir başta olmak üzere oyun, öykü roman ve deneme türlerinde duyuran Murathan Mungan'ın (d.1952) şiir dışındaki eserlerinde iki temanın izi sürülmüştür. Mungan'ın öykü ve romanlarındaki tip ve karakterlerin bir kısmı yazarı temsil yetisiyle donatılmıştır. Mungan, büyüme ve yazar olma öyküsünden parçaların serpiştirdiği bu karakterlerle yazarsal ben'ini güçlü biçimde yansıtır. Bu kişilerin büyüme hikâyeleri, Mungan'ın varoluşsal çabalarıyla paralellik arz eder. Babasının hareketli iş yaşamı içinde geçen çocukluk ve ilk gençlik yıllarına kadar yaşadığı Mardin, üniversite eğitimi aldığı Ankara ve yazarlık yaşamının önemli bir kısmının geçtiği İstanbul, Mungan'ın yazar kimliğinin şekillendiren üç temel mekândır. Bu üç mekân arasında geçen gerçek, zihinsel ve kurgusal yolculuklar, önemli ölçüde psikanalizin verilerinden yararlanılarak anlamlandırılmaya çalışılmıştır. Bu anlamlandırma çabasında yazarın ideal beninin sanatsal yansımalarına görünürlük kazandırılmıştır.Anahtar sözcükler: Ben, benlik arayışı, ideal benlik, kendini gerçekleştirme, Freud, Murathan Mungan, sanatsal varoluş, sanatsal kimlik.
  • Loading...
    Thumbnail Image
    Master Thesis
    The Sense of City in the Poetry of Turgut Uyar
    (2020) Kılıç, Nurten; Uğurlu, Seyit Battal
    Kentleşme süreciyle başlayan yeniliklere ve sorunlara diğer birçok sanat dalının mensupları gibi şairler de duyarsız kalamamıştır. Bu konuda özellikle her biri kentli olan İkinci Yeni şairleri çok kalem oynatmışlardır. Hayatın sürdürüldüğü bir mekân olarak kent-insan-medeniyet geçişliliğine dair çıkarımlar, İkinci Yeni şiirinin kendisini ortaya koymaya çalıştığı devirdeki bireyin kuşatılmışlık halini biraz daha net bir şekilde sunabilmektedir. İkinci Yeni'nin önemli isimlerinden Turgut Uyar şiirlerinde, aynı akım içindeki arkadaşlarında olduğu gibi kent, önemli mekân unsurlardan biridir. Uyar, şiirlerinde daha çok, kendisinden yola çıkarak, kentli bireyin, kent yaşamındaki uyumsuzluklarını, kuşatılmışlarını ve bunalımlarını anlatmıştır. Başlıca teması kent yaşamı ve bu yaşamın bireylerdeki kuşatıcı etkisini ele alan Turgut Uyar'ın şiirinde kent ve kent yaşamındaki bireyin hali, kuşatılmışlık, iletişimsizlik, yabancılaşma ve kaçış gibi kavramlarla birlikte ele alınmaktadır. İçine düştüğü yabancılaşmayla birey, kenti her yerindeki maddî ve manevî nesne yığını içinde, devamlı iletişim içinde, kendisi dışında olanla meşgul, şaşkın bir uyurgezerdir adeta. Uyar sözünü ettiği bunaltıcı düzeni aşmanın tek çaresinin kentleri yıkmak ya da yeniden inşa etmekle mümkün olacağı kanısındadır.
  • Loading...
    Thumbnail Image
    Master Thesis
    Shamanism in Turkish Novel
    (2019) Yıldırgan, Seren; Uğurlu, Seyit Battal
    Şamanizm, ruhlar ve insanlar arasında aracılık eden Şamanlar çevresinde yoğunlaşan en eski inanç şekillerinden biridir. Evrenin gökyüzü, yeryüzü ve yer altı gibi bölümlere ayrıldığı bu inanç sisteminde her şeyin bir ruhu olduğuna inanılır. Bundan yola çıkarak olumlu veya olumsuz gerçekleşen her olayın sebebi ruhlar olarak görülür. Bu sebeple Şamanizm'de gökyüzü ve yer altı âlemlerine yolculuk ederek buradaki ruhlarla iletişime geçmek, yeryüzündeki ruhlara saygılı olmak, onları incitmemek son derece önemlidir ve bu doğrultuda Şamanlara büyük görev düşmektedir. İslamiyet'in kabulünden önce Türk kültürü açısından önemli bir inanç olan Şamanizm, İslamiyet'in kabulü sonrasında da Türkler arasında etkisini sürdürmüştür. Aradan geçen uzun zamana rağmen Türk kültüründe izlerini hâlâ bulabildiğimiz bu inanış, böylece folklor çalışmaları açısından da değerli görülmüş ve birçok araştırmacıya bu doğrultuda zengin bir malzeme sunmuştur. Kuramsal düzlemde araştırma kitaplarının yanı sıra Türk edebiyatında da izlerine rastladığımız Şamanizm, özellikle Türk romanında karşımıza çıkmaktadır. Türk kültürü üzerinde büyük etkisi olan bu inanış, konu edindiği romanlarda İslâmiyet öncesi dönemde yaşanan hali ve İslâmiyet'ten sonra günümüze yansıyan şekli olmak üzere hemen hemen her yönüyle romanların temelinde yer alır. Bu çalışmada, yazar tarafından yazılan roman odağa alınarak, Şamanizm'in Türk romanındaki yansımaları incelenmiştir. Şaman mitolojisinde yer alan kavramların simgesel anlamları da göz önünde bulundurularak bu inanışın günümüz romanına yansımaları ortaya konmuştur. Şaminizm'in Türk romanında ele alınış biçimleri bütün detaylarıyla değerlendirilmiştir. Anahtar Kelimeler: Şamanizm, İslamiyet, Türk Edebiyatı, Türk Romanı, Mitoloji.
  • Loading...
    Thumbnail Image
    Master Thesis
    The Detective Novels of Kemal Tahir
    (2010) Gürci, Mehmet Emin; Uğurlu, Seyit Battal
    Bu tezin amacı polisiye roman konusuna değinip Kemal Tahir'in polisiye roman kurgularını incelemektir.Tez, dört kısımdan oluşmaktadır. Birinci kısımda polisiye romanın genel karakteri üzerinde durularak tarihsel gelişimine değinilmektedir. İkinci kısımda Kemal Tahir'in esinlendiği şahıs olan Mickey Spillane ve eserleri ile Kemal Tahir'in polisiye ile ilgisi hakkında bilgi verilmektedir. Üçüncü kısımda Kemal Tahir'in yazmış olduğu polisiye romanlar kurgusal açıdan ele alınıp incelenmektedir. Son kısımda ise Kemal Tahir'in Mike Hammer eserleri ile Mickey Spillane'nin Mike Hammer eserleri genel anlamda karşılaştırılmaktadır.Kemal Tahir, toplam altı adet polisiye roman kaleme almıştır. Bu eserlerden dört tanesi Mayk Hammer eseri olup, iki tanesi farklı polisiyelerdir. Kemal Tahir, Mickey Spillane'den etkilendiği için yazdığı Mike Hammer romanları kurgusal olarak Spillane'nin eserleri ile bire bir örtüşmektedir.Kemal Tahir'in yazdığı polisiye romanlar incelendiğinde, bu eserlerin polisiye roman dokusuna uygun olarak yazıldığı görülmektedir.
  • Loading...
    Thumbnail Image
    Master Thesis
    Thematic Study on Ulum Gazetesi
    (1997) Uğurlu, Seyit Battal; Çelik, Y. Hüseyin
  • Loading...
    Thumbnail Image
    Master Thesis
    Woman And Self-construal: Ağaoğlu, Burak, Soysal And Özlü
    (2019) Atça, Mülkiye; Uğurlu, Seyit Battal
    Eserlerinde gerçek benliklerinden yola çıkarak, kurgusal bir benlik inşa eden Adalet Ağaoğlu, Sevim Burak, Sevgi Soysal ve Tezer Özlü, Cumhuriyet'in erken dönemlerindeki değerlerle yetişen ve eserlerinde kadın sorunu üzerine odaklanan yazarlardandır. Yaklaşık olarak aynı dönemlerde yetişen bu isimlerin kimlik edinme süreçleri, cinsiyetlenmeleri, toplumsal ve politik olaylar karşısındaki tavırları ve bu duruşlarının metinlerindeki yansımaları, eril kimliğin yansıdığı tüm alanların sorgulanışı, Cumhuriyet'in ilk yıllarından bu yana modernizmin simgesi olarak görülen kadın kimliğinin 1980'lere kadar geçirdiği evrelere, kurguyla gerçeklik arasındaki bir konumdan bakılmıştır. Bu çalışmada, adı anılan dört kadın yazarın otobiyografik yönüyle öne çıkan eserleri seçilerek, 'sanatçı beni' açısından incelenmiştir. Kadın yazarların, kendi benlikleri ile kadın kahramanlarının 'benlik'leri arasındaki paralellikler otobiyografik bir okuma ile temellendirilmiş, yazarların kendini gerçekleştirme aşamaları 'kurgusal benlik' üzerinden değerlendirilmiştir. Anahtar Kelimeler: Adalet Ağaoğlu, Sevim Burak, Sevgi Soysal, Tezer Özlü, kadın yazını, benlik, otobiyografi, kendini gerçekleştirme Sayfa Adedi:X+200. Tez Danışmanı: Doç. Dr. Seyit Battal UĞURLU
  • Loading...
    Thumbnail Image
    Master Thesis
    Woman in Perihan Magden novels: A jungian approach
    (2024) Yaşar, Buse Nevin; Uğurlu, Seyit Battal
    Bu çalışma, Perihan Mağden'in romanlarında yer alan kadın kişileri Jungçu perspektiften analiz etmeyi amaçlamaktadır. Mağden'in eserlerindeki kadınlar, Carl Gustav Jung'un arketipler, gölge ve persona teorileri, anima temsilleri ve bireyselleşme süreçleri gibi temel kavramlar bağlamında incelenmiştir. Çalışma, Mağden'in metinlerindeki kadın kişilerin derinliklerini ve kompleks yapılarını anlamak için Jung'un psikoanalitik yaklaşımının nasıl kullanılabileceğini göstermektedir. Romanlardaki kadın figürleri, çoğunlukla toplumsal rollerin ötesinde bireysel kimliklerini arayan, içsel çatışmalarla boğuşan ve geçmişleriyle hesaplaşan kimseler olarak kurgulanır. Jungçu terimlerle bakıldığında, bu kadınların yaşadığı krizler, kendi gölgeleriyle yüzleşmeleri ve dışa vurdukları anima arketipleri üzerinden derin bir anlam kazanır. Özellikle Mağden'in kadın karakterleri, toplumsal normlara meydan okuyan, kendilerini ifade etme mücadelesi veren ve psikolojik olarak karmaşık yapılar sergileyen kimseler olarak öne çıkar. Bu çalışma, Perihan Mağden'in edebi evreninde kadın deneyimini keşfetme ve bu deneyimin psikolojik derinliklerini anlama çabası niteliği taşımaktadır. Mağden'in kadın merkeze alan eserleri, Jungçu perspektiften incelendiğinde daha geniş bir anlam kazanmakta ve okura derinlemesine bir iç görü sağlamaktadır.