Browsing by Author "Keklik, Murat"
Now showing 1 - 12 of 12
- Results Per Page
- Sort Options
Master Thesis Elements of Harmony in the Mezâkî's Divan(2021) İnci, Sema; Keklik, MuratBelagat sahasındaki ustalığını her defasında meydan okuyarak öven Mezâkî, söyleyiş tarzıyla gerek kendi çağdaşları gerekse kendinden sonra yetişen şairler üzerinde etkili olabilmiş ve eserine sanatçı kişiliğinin damgasını vurabilmiş müstesna şairlerden biridir. Akıcı, ezgili ve kendine has bir şekilde söz söyleme hünerine her fırsatta vurgu yapan Mezâkî, ahenkli üslubuyla dikkat çekmektedir. Şiirin estetik bir unsuru olan ahenk, Mezâkî'nin üslubunda önemli bir husus olarak ön plana çıkmaktadır. Şiire etkileyicilik katan bu müzikal unsur, Mezâkî'nin manzumelerinde güçlü bir şekilde varlığını hissettirmektedir. Mezâkî Divanı'nda ahenk, vezin, kafiye ve redif gibi ritmik unsurlarla beraber ses ve söz tekrarlarıyla sağlanmıştır. Güçlü musiki unsurlarıyla temin edilen bu müzikalite büyük oranda ses ve söz tekrarlarıyla meydana getirilmiştir. Kelime ve kelime grubu tekrarları, mısra tekrarları, ek tekrarları, paralelizm, aliterasyon ve asonans gibi ses ve söz tekrarlarına dayalı bu unsurlarla sağlanan ahenk, anlamdan soyutlanmış kuru bir ahenk değil, ses ve anlam öğesinin bir bütünlük oluşturduğu bir ahenk olma özelliğini göstermektedir. Mezâkî Divanı üzerine yaptığımız bu çalışmada ahenk vasıtası olan unsurlar incelenmiştir. Divan'da tespit edilen unsurlar üç bölüm hâlinde incelenmeye tabi tutulmuştur. Birinci bölümde söz tekrarlarıyla sağlanan ahenk, ikinci bölümde ses tekrarlarıyla sağlanan ahenk, üçüncü bölümde ise ritim başlığı altında vezin, kafiye ve redif incelenmiştir. Şiirin iki önemli unsuru olan ses ve anlam öğesini başarılı bir şekilde bir arada kullanan Mezâkî, bir söyleyiş mükemmelliği içerisinde şiirlerini kaleme almıştır. Anahtar Kelimeler : Mezâkî Divanı, Ahenk, Tekrarlar, Ritim, Ses ve Anlam.Master Thesis The hero's Journey and Transformation in Süheyl ü Nevbahâr andVâmık u Azrâ Masnavis(2024) İlkyaz, Gamze; Keklik, MuratBu çalışma Hoca Mesud'un 'Süheyl ü Nevbahâr' (14. yüzyıl) ve Lâmi'î Çelebi'nin 'Vâmık u Azrâ' (16. yüzyıl) mesnevileri üzerinde Joseph Campbell'ın 'Kahramanın Sonsuz Yolculuğu' eserindeki 'monomit' kuramının karşılaştırmalı incelemesini içermektedir. Joseph Campbell, 'Kahramanın Sonsuz Yolculuğu' (1949) kitabında, Carl Gustav Jung'un tespit ettiği arketipsel imgelere dayanarak anlatılarda tekrar eden kalıplar belirlemiştir. Campbell'a göre anlatılarda kahramanların maceraları belirli basamaklar üzerinden ilerlemektedir ve bu basamaklar mitolojik köklerden ve psikolojiden gelmektedir. Campbell, çalışmaları sonucunda farklı metinlerde kendini yineleyen, döngüsel kahramanlık motiflerini belirlemiş ve yaptığı mitoloji, psikoloji araştırmaları sonucunda 'monomit' kuramını ortaya koymuştur. Tezde Campbell'ın 'monomit' kuramı merkeze alınmış ve kahramanların geçirdiği aşamalar 'monomit' kuramına göre tespit edilmiştir. Bununla birlikte anne, gölge, persona, yaşlı bilge, anima-animus, kendilik, hilebaz arketiplerinin sembolik karşılıkları belirlenmiş ve mitolojik bağlantılar eşliğinde kahramanların yolculuğu incelenmiştir. İncelemeler, iki mesnevideki kadın kahramanlar ve erkek kahramanlar arasında karşılaştırmalı olarak yapılmıştır. İncelemeler sonucunda mesnevilerdeki olay örgüsünün Campbell'ın 'monomit'ine büyük ölçüde uygunluğu tespit edilmiştir. İki mesnevinin karşılaştırıldığı bu çalışma, eserler arasındaki monomit ve arketip benzerlikleri ile farklılıklarının ortaya çıkarılmasını ve mesnevilerdeki mitolojik yansımaların belirlenmesini sağlamıştır. İncelenen eserlerde mitolojik, psikolojik ve edebî ögeler iç içedir. Dolayısıyla bu eserler arketipçi eleştiri yöntemi ile incelenirken üç alanın verileri değerlendirilmiştir. Klasik edebiyat eserleri üzerine bu tür çalışmalar oldukça yenidir. Yaptığımız bu çalışmanın yöntem ve bakış açısı yönünden alan yazınına katkı sağlaması umulmaktadır.Master Thesis Hurrem Glossary of Divani (functional Dictionary of Contextual Index)(2022) Çolak, Melike; Keklik, MuratDil, yıllar boyunca değişerek ve gelişerek günümüze kadar gelmiş ve gelmeye devam etmektedir. Özellikle geçmiş yüzyıllardan bu güne kadar varlığını sürdüren klasik Türk edebiyatı edebî metinlerinde kullanılan dil, günümüzde ağır ve anlaşılması güç bir duruma gelmiştir. Bu edebî metinleri anlamak ve çeşitli bilimsel değerlendirmeler yapabilmek ve o dönemin toplumunun düşünce ve kültürel birikimini ifade etmek için sözlük çalışmaları yapılmıştır. Yapılan bu çalışmalardan biri de Bağlamlı Dizin ve İşlevsel Sözlük çalışmasıdır. Bağlamlı dizin; bir edibin kullandığı sözcükleri metinde geçtikleri yerleri ve kullanım sıklığını gösterecek biçimde alfabetik olarak dizmektir. Böyle bir dizilim, sözcüğün hangi bağlamlarda kullanıldığına açıklık getirir. İşlevsel sözlük, bu çabanın sonunda ortaya çıkar ve sözcüklerin cümle içinde diğer sözcüklerle kurduğu ilişkiden hareketle onlara anlam kazandırır. Klasik Türk edebiyatında, 18. yüzyılın ikinci ve 19. yüzyılın birinci yarısında yaşamış şairlerinden biride Hânî-zâde Seyyid İbrahim Hurrem'dir. En çok bilinen ismi ise Çankırılı Hurrem'dir. Hurrem Divanı Sözlüğü (Bağlamlı Dizin ve İşlevsel Sözlük) adlı yüksek lisans tezi çalışılmış ve çeşitli tespit ve değerlendirmelerde bulunulmuştur. Çalışma iki bölümden oluşmuştur. Birinci bölümde 'Bağlamlı Dizin ve İşlevsel Sözlük' yöntemi hakkında bilgi verilmiş, ardından şair Hurrem'in hayatı ve edebî şahsiyeti üzerinde durulmuştur. Divan'ın biçim ve içerik özellikleri iv incelenmiştir. Kafiye, redif, ikilemeler, atasözleri ve deyimler istatistikî tablolar sunularak gösterilmiştir. İkinci bölüm ise 'Sözlük' bölümüdür. 'Hurrem Divanı Bağlamlı Dizin ve İşlevsel Sözlük' şeklinde oluşturulmuştur. Eserdeki kelimelerin kullanıldıkları bağlama göre nasıl bir anlam değişikliği yapıldığı, bu anlamlar arasındaki ayrıntılar ve nasıl bir çağrışım alanı kazandığı ortaya koyulmaya çalışılmış böylece Divan'ın işlevsel sözlüğünü hazırlamak amaçlanmıştır. Çalışmamızda Hurrem'in eserinde kullandığı zengin kelime hazinesiyle sözcüklere kattığı anlamlar birleştirilerek şairin kendine özgü sözvarlığını açığa çıkarmak hedeflenmiştir. Böylece şair Hurrem'in edebî kimliği ve anlam dünyası ortaya koyulmuştur.Master Thesis Image of Light in 15th & 16th Century Ottoman Poetry(2021) Boz, Hülya; Keklik, MuratIşık hem görünen hem de varlıkların görünmesini sağlayan enerjinin adıdır. İnsanoğlu, çağlardan beri ışığa önem vermiştir. Doğal aydınlatma kaynakları olan yıldızlar, güneş ve ay insanlar için büyük önem arz etmiştir. Zamanla insanlar, ışığın nimetlerinden daha iyi yararlanmak ve gecenin karanlığını da gündüz gibi aydınlık yapmak amacıyla uğraşlar vermiş ve yapay aydınlatma araçlarını elde etmişlerdir. İnsana ışığı sunan bu doğal kaynaklar ve yapay araçlar insan nazarında oldukça kıymetlenmiş ve toplumsal manada ışık birçok alanda önemli bir değer hâline gelmiştir. Klasik Türk şiirinde de konuların ele alınışında en önemli ilham ve gözlem kaynaklarından biri ışıktır. Günün ilk vakitlerinde gökte beliren kızıllıktan ay ve yıldızların çıkmasına, elde taşınan meşalelerden her ortamı ışıklandıran mumlara, sevgilide aydınlıkla bütünleşmiş güzellik unsurlarından memduhun aydınlıklarla dile getirilmiş özelliklerine, ışığın cisimlere yansımasından dini kaynaklarda ışığın işlenişine varıncaya kadar maddi ve manevi birçok durumun anlatılışında ışığa, ışık kaynaklarına, ışıkla ilgili dini ve toplumsal inançlara değinilmiştir. Işık bir imge olarak değerlendirmiş, ışıkla ilgili teşbih ilgileri kurulmuş, beyitlerde ele alınan pek çok konuya aydınlık-karanlık tezatlığında bakılmıştır. Bu çalışmada 15 ve 16. yüzyılın önde gelen şairlerinden seçilmiş on beş divandan hareketle şairlerin şiirlerinde ışık imgesine yükledikleri anlamların ve ışıkla ilgili önem teşkil eden hemen her unsuru şiirlerinde nasıl işlediklerinin tespit edilmesi amaçlanmıştır. Çalışma yapılırken yüzyılın önde gelen şairlerinin divanları taranmış, ilgili beyitler tespit edilip konuyu açıklamada emsal olacağı düşünülen örnekler seçilmiş, konu başlık ve alt başlıkları ile ilgili ön bilgiler verilmiş ve örnek beyitlerin açıklanması ile çalışma tamamlanmıştır.Master Thesis Klasik Türk Şiirinde Tövbe(2025) Meydan, Gökhan; Keklik, MuratTövbe; günah ve hatalardan pişmanlık duyup, bir daha aynı eylemleri yapmamaya dair ilahî iradeye verilen söz olarak tanımlanmıştır. Tövbe terimi, farklı yönleriyle dinî ve tasavvufî alanın konusu olsa da klasik Türk edebiyatında da yer bulur. Çalışmada tövbenin tanımı, özellikleri, psikolojik, sosyal ve dinî-tasavvufî boyutları ile disiplinler arası ilişkisi incelenmiştir. Ayrıca çeşitli din ve inanç sistemlerinde tövbe pratiklerine değinilmiş; özellikle İslam dininde tövbe ve istiğfâr kavramları, tövbe-i nasûh anlayışı sistematik olarak analiz edilmiştir. Tövbe, klasik Türk şiirinin zengin hayal ve estetik dünyasında, farklı çağrışımlarla kullanılmıştır. Bu çerçevede tövbe, geleneksel anlamının ötesine geçerek aşk, sevgili ve rakip ilişkileri bağlamında farklı anlam katmanları kazanmıştır. Çalışmada, özellikle âşıkların tövbe anlayışları detaylı bir şekilde ele alınmış; aşk, sevgili, şarap, sevgilinin güzellik unsurları, sanat ve şiir gibi konulara yönelik tövbeleri analiz edilmiştir. Aynı zamanda, bu tövbelerin bozulma sebepleri şiir örnekleri üzerinden gösterilmiştir. Klasik Türk şiirinde zâhit tiplerinin tövbeye bakış açıları da örnek şiirlerle ortaya konmuştur. Farklı yüzyıllardan seçilen şiir örnekleriyle şairlerin tövbe anlayışlarının zaman içindeki değişimleri incelenmiştir. Ayrıca, tövbe temasını merkeze alan tevbenâme türü hakkında bilgi verilmiş; çalışmada tespit edilen tevbenâme başlıklı ve içerik olarak bu özelliği taşıyan şiirlere yer verilmiştir. Bu çalışma, tövbe kavramı ve konusunun klasik Türk şiirinde nasıl konumlandığını, hangi anlamsal bağlamlarda kullanıldığını ve diğer disiplinlerle olan ilişkisini ortaya koyarak anlamlandırmayı amaçlamaktadır. Böylece, tövbe temasının edebî metinlerdeki farklı yansımaları üzerinden klasik Türk şiirini daha iyi anlamak hedeflenmektedir.Master Thesis Literary aspect Şükrî-i Bitlisî's Selim-Name(2021) Kaplan, Tahir; Keklik, MuratEdebi eserler, bir milletin geçmişle geleceği arasında köprü görevi gören önemli kültürel varlıklarındandır. Yazıldıkları dönemin sosyal, siyasi ve kültürel ortamını yansıtırlar. Çalışma konumuz olan Şükrî-i Bitlisî'nin yazmış olduğu 'Selim-nâme' adlı eser 15 ve 16. yüzyıl Osmanlısının sosyal, kültürel ve siyasi özelliklerini yansıtan bir eserdir. Osmanlı hükümdarlarından Yavuz Sultan Selîm'in şehzadeliği dönemindeki seferleri, tahta çıkışı; İran, Mısır ve Anadolu'nun değişik yerlerine yaptığı seferler Selim-nâme'de edebi bir dille anlatılır. Mesnevi biçiminde kaleme alınan eser klasik Türk Şiirinin mersiye, kaside ve gazel tarzında yazılmış şiir örneklerini de içerisinde barındırmaktadır. Anlatılanlar gerçek hayattan kesitler olsa da şair yaşanılanları kendi sanat dünyasında yoğurarak estetik bir üslupla yeniden canlandırmaya çalışmıştır. Günümüz romanlarında bile ender rastlanan geniş insan, tabiat ve savaş meydanı tasvirleri eserin dikkat çekici yönlerinden biridir. Sanatçının savaş meydanlarını ve savaşı canlandırmadaki yeteneği sayesinde Selim-nâme okuyucuyu tarihsel bir yolculuğa çıkarmaktadır. Eserde mecazlı anlatımlara, söz ve anlamla ilgili edebi sanatlara çokça başvurulmuştur. Okuyucunun göz ve kulak zevkine hitap edecek kafiye ve rediflerle, aliterasyon ve asonanslara ahenkli ve akıcı bir anlatıma şahit olmaktayız. Sahip olduğu kadılık, müderrislik, yöneticilik gibi birçok vasfa rağmen kendisini 'şair' olarak tanımlayan Şükrî-i Bitlisî'nin eseri Selim-nâme'yi edebi bir eser oluşturma amacı gözeterek yazdığı görülmektedir. Selim-nâme'nin şekil ve içerik özellikleri üzerinden edebi yönünü ortaya koyarak onun sadece bir tarih kitabı veya dil özellikleri bakımından dikkate alınan kültürel bir varlık olmadığını onun bu özelliklerinin yanında edebi yönden de görülmesi gereken somut özellikler barındırdığını göz önüne sermeye çalıştık.Master Thesis Manastirli Sâli̇h Fâi̇k Di̇vani dictionary(context index and functional dictionary)(2022) Kösen, Sarayi; Keklik, MuratKlasik Türk edebiyatı metinlerini anlamak için günümüzde birçok metodolojik çalışma yapılmaktadır. Bunlardan biri bağlamlı dizin ve işlevsel sözlük çalışmasıdır. Bağlamlı dizin, bir edibin kullandığı sözcükleri, metinde geçtikleri yeri ve kullanım sıklığını gösterecek biçimde, alfabetik olarak dizmektir. Böyle bir dizilim, sözcüğün hangi bağlamlarda kullanıldığına açıklık getirir. İşlevsel sözlük, bu çabanın sonunda ortaya çıkar ve sözcüklerin cümle içinde diğer sözcüklerle kurduğu ilişkiden hareketle onlara anlam kazandırır. Klasik edebiyat araştırmalarında, metnin daha iyi anlaşılabilmesi için sözlük çalışmalarının oldukça önemli bir yeri vardır. Bu tez çalışmasında, klasik Türk şiirindeki söz varlığının kültürel birikimi ortaya çıkarılabilmesine katkıda bulunmak için 19. yüzyıl eserlerinden Manastırlı Sâlih Fâik Divanı bağlamlı dizin yöntemi ile incelenmiş olup, Divan'nın işlevsel sözlüğü hazırlanmıştır. Divan'daki şiirler dönemin kültürel anlayışına ve şairin edebȋ kişiliğine bağlı olarak anlamlandırılmış ve incelenmiştir. Çalışma, bağlamlı dizin ve işlevsel sözlük yöntemiyle hazırlanmıştır. Manastırlı Sâlih Fâik Divanı Sözlüğü sayesinde şairin anlatımı ve diline dair elde edilen veriler ile hazırlanan çalışmadan kesitler sunulmuştur. Böylece Manastırlı Sâlih Fâikʼin şiir dilini oluşturan dil unsurları saptanarak edibin bireysel anlatımı ortaya çıkarılmaya çalışılmıştır.Master Thesis Meaning Frame in Baki's Gazels(2006) Keklik, Murat; Macit, Muhsin1097. ÖZETŞiir, dilin en üst seviyede kullandığı bir ifade biçimidir. Şiir dilinehakimiyetiyle tanınan 16. yüzyılın büyük şairi Bâkû, devrinin İstanbul Türkçesini vekonuşma dilini gazellerine çok güzel yansıtmıştır. Sözcüklerin sadece göndergeselanlamlarından yararlanarak lirizm dolu beyitler oluşturmuştur. Türkçe sözcükleri yananlamlılık ve çok anlamlılık bakımından beyitlerinde ustaca kullanmıştır. Anlamaçısından nitelikleri ve ses değerleriyle gösterge seçiminde son derece titizdavranmış, seçtiği göstergeleri yine ustalıkla bağdaştırabilmiştir. Soyut kavramlarınsomut varlıklara benzetilerek bağdaştırıldığına da beyitlerinde çokça rastlanır. Divanşiirinin sembolik dilini de çok iyi kullanabilen şair, edebû sanatlar aracılığıylagazellerinde kullandığı sözcüklerin duygu değeri ve çağrışım bakımından semantikalanlarını genişletmiştir. Sözcük yinelemeleri ve ses tekrarlarıyla biçim - anlamilişkisini de gazellerinde çok iyi sağlamıştır.Anahtar sözcükler: Bâkû, anlam çerçevesi, gösterge, gönderge, bağdaştırmaMaster Thesis The Personality, Style, Content and Literary Criticism in the Tazkira of Ahdî's Gülşen-I Şu'arâ(2021) Dayan, Fevzi; Keklik, MuratKlasik Türk edebiyatında, Anadolu sahasında Sehî Bey ve Latîfî tezkirelerinden sonra yazılan üçüncü şairler tezkiresi olan Gülşen-i Şuʿarâ, 1564 tarihinde Bağdatlı Ahdî (ö. 1002/1593-94) tarafından Şehzade Sultan Selîm adına kaleme alınmıştır. Büyük bir çoğunluğu Osmanlı Devletinin doğu bölgesinde yaşayan 381 şairin biyografisinin yer aldığı Gülşen-i Şuʿarâ tezkiresini konu alan bu tez çalışması dört bölümden oluşmaktadır. Gülşen-i Şuʿarâ tezkiresinin değişik açılardan değerlendirilmesini esas alan bu çalışmanın ilk bölümünde, bir şair olarak Ahdî'nin kişilik özellikleri ve bunların tezkireye olan yansımaları incelenmiştir. İkinci bölümde, şair biyografilerinin genelinde ön plana çıkan özellikleri ortaya konulmuş ve Ahdî'nin biyografilerde geçen muhtelif bilgilere tezkirede nasıl bir düzen içerisinde yer verdiği üzerinde durulmuştur. Bunun yanı sıra tarihi süreç içerisinde şairlerin sanat anlayışlarına doğrudan etki eden yaşadıkları birtakım önemli değişimler tespit edilmeye çalışılmıştır. Ahdî'nin mahlaslara yönelik değerlendirmeleri yine bu bölümde üzerinde durulan diğer bir konudur. Gülşen-i Şuʿarâ'da dil ve üslüp özelliklerine yer verilen üçüncü bölümde ise tezkirenin dili, bir üslup özelliği olarak Gülşen-i Şuʿarâ'da istitrâd ve Gülşen-i Şuʿarâ'da tahkiyevi üslup genel hatlarıyla ele alınmıştır. Dördüncü bölümde, Gülşen-i Şuʿarâ' tezkiresinde edebî tenkit ile Ahdî'nin değerlendirmelerine yön veren temel referanslar belirlenmiştir. Yine bu bölümde şairlere yönelik Ahdî tarafından ortaya konulan eleştirilerin hangi konuları kapsadığı ve hangi temel eleştiri ilkelerinin gözetildiği incelenmiştir. Yazar odaklı bakış açısının egemen olduğu bu çalışmanın merkezinde klasik edebiyatın içerisinde yoğrulmuş olan Ahdî'nin tezkire anlayışı vardır.Master Thesis A Review of Folklore Elements in the Novels of Cihan Aktaş(2021) Dülek, Muhammed İsmail; Keklik, MuratOrtak kültür etkileşimlerinin etkisi ile oluşan kültürel motifler sosyal yaşamın ve edebiyatın bir parçası haline gelmiştir. Sözlü aktarımlarda olduğu kadar yazarların eserlerinde de bu motifleri bulmak mümkündür. Romanlarında Türk kültür motiflerini yaşanmışlıkla birleştirerek kullanan önemli yazarlardan bir tanesi de Cihan Aktaş'tır. Yaptığı araştırmalara tecrübelerini ekleyen ve ülkedeki gelişmeleri yakından takip eden yazar, romanlarında okuyucularına eserlerin geçtiği dönemlere tanıklık etme imkânı verir. Yapılan bu çalışmada, Cihan Aktaş'ın romanlarında Türk halk bilimi unsurlarının varlığı incelenmiştir. Eserlerinde yer verdiği halk bilimi unsurlarının değerlendirmesi yapılmıştır. Yazar, Türk halk bilimiyle etkileşimi olan kent ve kasaba unsurları, dini inanışlar, giyim-kuşam, geçiş dönemleri, halk mutfağı gibi kültür öğelerini anlatımsal zenginlik açısından kullanmıştır. İncelenen romanlarda yazarın birçok halk bilimi unsuruna önem verdiği görülmüştür. Aktaş'ın, Sınıra Yakın, Şirin'in Düğünü, Bana Uzun Mektuplar Yaz ve Seni Dinleyen Biri eserlerinden alınan ilgili bölümlerle bu unsurlar ilişkilendirilerek değerlendirilmiştir. Yazarın halk bilimi öğeleriyle eserlerini zenginleştirdiği ve unsurların kalıcı olmasına katkı sağladığı sonucuna ulaşılmıştır. Anahtar Kelimeler : Cihan Aktaş, Halk Bilimi, Kültür, TürkMaster Thesis Social Life in Rezmi's Divan(2025) Kuş, Gülcan; Keklik, MuratKlasik Türk şiiri, tarih boyunca toplumsal hayatla sıkı bir ilişki içerisinde gelişmiş ve varlığını sürdürmüştür. Özellikle XVII. yüzyılda, Divan edebiyatı Fars edebiyatının etkisinden uzaklaşarak millî ve yerel unsurları benimseyen özgün bir edebiyat anlayışı geliştirmiştir. Bu dönemde şairler, şiirlerinde yerel dile ve halkın gündelik yaşamına ait ayrıntılara daha çok yer vermeye başlamış, böylece eserlerinde toplumsal gerçekliği yansıtan imgeler öne çıkmıştır. Bu dönemin şairlerinden biri olan Rezmî de eserlerinde Osmanlı toplumunun sosyal ve kültürel yapısını başarılı bir şekilde dile getirmiştir. Osmanlı'nın siyasi ve ekonomik sorunlarla mücadele ettiği bir çağda kaleme aldığı şiirlerinde, halkın yaşam biçimini, değerlerini ve günlük yaşamın renklerini ustalıkla yansıtmıştır. Rezmî'nin Divan'ı, geleneksel mazmun kalıplarına sıkı sıkıya bağlı kalmadan, sade ve doğal bir dille yazılmış, toplumsal yaşantıyı şiirsel bir zarafetle işlemeyi başarmış özgün bir metindir. Hanedan kökenli olmasına rağmen halkın hayatına dair derin bir vukufiyeti bulunması ve yerel söyleyişleri eserlerine taşıyabilmesi, onun edebi kişiliğinin ve sosyal duyarlılığının en önemli göstergelerindendir. Bu özellikler, Rezmî'nin eserlerinin dönemin kültürel ve toplumsal değerlerine ne denli duyarlı olduğunu ortaya koymaktadır. Çalışmanın amacı, Rezmî'nin Divan'ında yer alan sosyal hayat unsurlarını sistematik bir şekilde tespit ederek, klasik Türk şiiri ile halk arasındaki sıkı ve karşılıklı ilişkiyi ortaya koymaktır. Araştırmada, Mehmet Gürbüz'ün 'Rezmî Divanı (İnceleme-Metin)' adlı yüksek lisans tezi temel kaynak olarak kullanılmıştır. Nitel araştırma yöntemlerinden doküman analizi benimsenmiş ve Divan, fişleme yöntemiyle detaylı şekilde taranmıştır. Çalışma iki ana bölümden oluşmakta; ilk bölümde şairin hayatı, edebi kişiliği ve Divan'ı hakkında bilgi verilirken, ikinci bölümde Divan'da tespit edilen sosyal hayat unsurları kapsamlı bir şekilde değerlendirilmiştir. Sonuç bölümünde, elde edilen bulgular ışığında, Rezmî'nin şiirinin dönemin sosyal ve kültürel yapısını başarıyla yansıttığı, klasik Türk şiiri ile halk hayatı arasındaki güçlü ilişkinin somut bir örneği olduğu vurgulanmıştır. Böylece edebi metin ile toplumsal yapı arasındaki etkileşim ayrıntılı olarak gözler önüne serilmiş ve klasik şiirin sosyal hayatla olan sıkı münasebeti bir kez daha kanıtlanmıştır.Master Thesis Şükrî Council (text-review)(2020) Çekim, Serhat; Keklik, MuratŞükrî 19. yüzyılda yaşamış, şiirlerinde dini-tasavvufi konuları işleyen tarikat ehli bir şairdir. Şükrî Divanı'nın metni hazırlanırken Ankara Milli Kütüphane yazma eserler bölümünde 06 Mil Yz FB 275 kayıt numaralı, 20 varaktan oluşan ve talik kırması yazı tipiyle yazılan nüshadan yararlanılmıştır. Yapılan araştırmalar sonunda Divan'ın başka bir nüshası tespit edilememiştir. Şükrî, şiirlerinde muhtevayı şeklin önünde tutmuştur. Muhteva olarak şair Allah sevgisi, peygamber sevgisi, vahdet, ayrılık, kavuşma gibi konularını sıklıkla işlemiştir. İçeriği önemseyen şair, dini-tasavvufi konuların dışına çıkmamıştır. Tasavvuf terimlerinden vahdet ve kesret sözcüklerine şiirlerinde fazlaca yer veren Şükrî, sözcük tekrarlarına sıkça başvurmuştur. Şairin şiirlerinde rindane ve şuhane söyleyişler bulunmaz. Şiirleri daha çok hikemi ve sufiyanedir. Şükrî'nin şiirlerinde aruz kusurları oldukça fazladır. Şükrî, 19. yüzyılda Divân edebiyatının ihtişamını yitirdiği bir dönemde şiirlerini kaleme almış ve şiirlerinde şekil kurallarına çok sıkı bağlı kalmamıştır.
