Doktora Tezleri
Permanent URI for this collectionhttps://hdl.handle.net/20.500.14720/12
Browse
Browsing Doktora Tezleri by Department "Fen Bilimleri Enstitüsü / Bahçe Bitkileri Ana Bilim Dalı"
Now showing 1 - 20 of 39
- Results Per Page
- Sort Options
Doctoral Thesis A Study on Determination of Ampelograhic Characters of Grape Varieties Grown Siirt Province(2010) Uyak, Cüneyt; Kazankaya, Ahmet; Doğan, AdnanBu araştırma, Siirt yöresinde yetiştirilen üzüm çeşitlerinin ampelografik özelliklerini belirlemek, yöre bağcılığının sorunlarını ortaya koymak ve çözüm önerileri getirmek amacıyla, 2007-2009 yılları arasında gerçekleştirilmiştir. Araştırma, üretici bağlarında yetiştirilen üzüm çeşitleri üzerinde yürütülmüştür. Çeşitlerin ampelografik özellikleri ?Uluslararası Bitki Gen Kaynakları Merkezi? (IBPGR) tarafından oluşturulan ?Üzüm Tanımlayıcıları? metoduna göre belirlenmiştir.Araştırma sonunda, Siirt yöresinde yetiştirilen 35 üzüm çeşidinin Vitis vinifera L türüne ait oldukları belirlenmiştir. Tane kabuk renginin 21 çeşitte `yeşil sarı', 11 çeşitte `koyu kırmızı mor', iki çeşitte `kırmızı siyah', Hergifi çeşidinde ise `kırmızı' olduğu tespit edilmiştir. İncelenen çeşitlerde, ortalama salkım büyüklüğü 88.40-297.60 cm², ortalama salkım ağırlığı 148.18-520.73 g, ortalama tane ağırlığı 2.11-6.28 g, omca başına ortalama verim 2.66-7.23 kg, suda çözünür kuru madde (SÇKM) %13-26 ve titre edilebilir asit 3.15-9.82 g/l arasında saptanmıştır. Olgunlaşma zamanı 28 çeşitte `geç', Tarsus Beyazı, Hacı Mendi ve Hezirani çeşitlerinde ise `orta' olarak bulunmuştur. Çiçek yapısının 30 çeşitte `erdişi', Çiçike Nator, Gadöv, Silopi, Polati ve Rötik çeşitlerinde ise `morfolojik erdişi fizyolojik dişi' olduğu belirlenmiştir.Anahtar kelimeler: Ampelografi, Yerli üzüm çeşitleri, IBPGR, Siirt.Doctoral Thesis A Study on the Anatomical and Histological Investigation of the Graft - Union and Cut - Rootting of Stone Pine (Pinus Pinea L.)(2000) Kurt, Haydar; Tekintaş, F. EkmelBu araştırma, fıstık çamında aşı kaynaşması ve adventif kök oluşumu sırasında meydana gelen gelişmeleri anatomik ve histolojik yönden değerlendirmek amacıyla yürütülmüştür. Yapılan incelemeler sonucunda; aşılarda kaynaşmanın bütün safhalarının gerçekleşmiş olduğu gözlenmiştir. Bazı aşı örneklerinde ise yetersiz kallüs oluşumu, kambiyum bölgelerinin iyi çakıştınlamamış olması ve nekrotik tabakaların olumsuz etkileri gibi nedenlerle bağlantının zayıf olduğu veya hiç kurulmadığı saptanmıştır. Diğer yandan odun çeliklerinde yapılan köklendirme çalışmalarda adventif kök oluşumuna rastlanılamamıştır. Anahtar Kelimeler: Fıstık çamı, aşı kaynaşması, köklenme ve anatomisiDoctoral Thesis Aşılı Asma Fidanı Üretimi ve Aşı Kaynaşmasının Anatomik, Histolojik ve Biyokimyasal Olarak İncelenmesi(1996) Cangi, Rüstem; Şen, Seyit MehmetÖZET Bu çalışma 1994 ve 1995 yıllarında, Yüzüncü Yıl Üniversitesi Ziraat Fakültesi Bahçe Bitkileri Bölümü araştırma parsellerinde aşılı asma fidanı elde etmek amacıyla yürütülmüştür. Çalışmada 420A, 5BB ve R99 Amerikan Asma anaçları ile Alphonse Lavallee, Çavuş, Erciş, Gamay, Razakı ve Yuvarlak Çekirdeksiz çeşitleri kullanılmıştır. Aşı amacıyla Tekirdağ, Manisa, Çanakkale ve Erciş'ten getirilen aşı materyalleri aşılama zamanına kadar dışarda kum havuzunda bekletilmiş ve 1994'de 3000 ve 1995 'te 2500 olmak üzere toplam 5500 aşı yapılmıştır. Aşılı çelikler dört hafta süreyle kontrollü şartlarda tutulmuş ve daha sonra araziye aktarılmışlardır. Aşılı çeliklerden 10,13,16,19,22,25,30,45,60,90 ve 230. günlerde alınan örneklerde anatomik ve histolojik incelemeler yapılmıştır. Aşılı çeliklerden 1, 30, 60, 90, 150, ve 230. günlerde alınan örneklerde ise flavan içerikleri tespit edilmiştir. Yapılan incelemeler sonucu elde edilen sonuçlar aşağıda özetlenmiştir. 1- Aşı bölgesinde kallus oluşum düzeyi bakımından anaç, çeşit, çeşit x anaç kombinasyonları arasında istatistiki farklılıklar ortaya çıkmış ve kallus oluşum düzeyi ile tutma oranı arasında r= 0.150 düzeyinde pozitif bir ilişki belirlenmiştir. 2- Gözlerin sürme oranıyla kallus oluşum düzeyi arasında negatif bir ilişki (r= - 0.183) belirlenmiştir. 3- Aşılı asma fidanı üretiminde istenilmeyen bir özellik olan boğaz kök oluşturma yönünden Erciş çeşidi ön plana çıkmışıtır. Diğer taraftan boğaz kök oranıyla sürme oranı arasında pozitif bir ilişki belirlenmiştir. 4- Anaçların kaynaştırma sırasındaki köklenme düzeyleri yıldan yıla değişmekle beraber; ortalama köklenme oranı bakımından, 5BB (%36.88), R99 (%19.24), 420A (% 8.04) şeklinde sıralanmışlardır. Çelik başına kök sayısı bakımından da 5BB anacı en yüksek değeri vermiştir. Köklenme oranı ve kök sayısı ile fidan randımanı arasında sırasıyla r= 0.841 ve r= 0.568'lik pozitif ilişkiler belirlenmiştir. 5- Fidan randımanı bakımından yine anaçlar iki yılın ortalama değeri dikkate alındığında; 5BB (% 66.39), R99 (% 55.05), 420A (% 27.17) şeklinde sıralanmışlardır. Birinci boy fidan randımanı bakımından iki yılın ortalama değerleri dikkate alındığında; 5BB (% 48.96), R99 (% 34.42), 420A (% 17.56) olarak sıralanmışlardır; 6- Fidan randımanı ve birinci boy fidan randımanı açısından, çeşit x anaç kombinasyonları arasında önemli farklılıklar ortaya çıkmıştır. Gamay/5BB kombinasyonu % 66.11 fidan randımanı ile en yüksek değeri verirken, % 21.67 ileÇavuş/420A en düşük değerde kalmıştır.1. Boy fidan randımanı bakımından % 56.70 ile Yuvarlak Çekirdeksiz/5BB en yüksek değeri veren kombinasyon olurken, % 9.20 ile Çavuş/420A en düşük değeri veren kombinasyon olmuştur 7- Yapılan anatomik ve histolojik incelemelerde tüm aşı kombinasyonlarında, aşı elemanları arasındaki kambiyal devamlılığın aşılamadan 16 gün sonra kurulmaya başladığı, 19-22 gün sonra örneklerin önemli bir kısmında kurulduğu, 25-30 gün sonra ise tüm örneklerde tamamlandığı gözlenmiştir. Ayrıca, aşılamadan 45 gün sonra birleşmenin özellikle kalem tarafında aksamaya veya zayıflamaya başladığı ve gelişmeden geri kaldığı gözlenmiştir. 8- Dikim öncesi köklenme oranının yüksek olduğu belirlenen 5BB anacının oluşturduğu kombinasyonlarda aşı kaynaşmasının çok başarılı olarak gelişme göstermesi, fidan randımanının yüksek oluşuyla ilişkili bulunmuştur. Oysa 420A anacının oluşturduğu kombinasyonlarda ise, fidan randımanın düşük oluşu, yapılan anatomik gözlemlerle de belirlendiği gibi, aktarma öncesi köklenme oranının düşük olmasıyla ilgili görülmüştür. R99 anacının oluşturduğu kombinasyonlardaki durum ise 5BB'den kötü ancak 420A'dan daha başarılı bulunmuştur. 9- Anaçlarda ve kalemlerde tespit edilen flavanların, vejetasyon periyodu ile birlikte arttığı, gelişme dönemi sonunda ise azaldıkları saptanmıştır. Anaçların flavan içeriği ile köklenme arasında pozitif bir ilişki (r=0.802) belirlenmiştir. Aşılama günü en yüksek flavan içeren 5BB anacı, en yüksek köklenme oranına sahip olan anaç olmuştur. Ayrıca kalemlerin flavan içeriği ile sürgün gelişimi arasında r=0.191'lik pozitif bir ilişki tespit edilmiştir.Doctoral Thesis Breeding and Molecular Characterization of Şanlıurfa Nuts (juglans Regia L.) by Selection(2019) Başak, İbrahim; Muradoğlu, FerhadÜlkemizde geçmişten günümüze kadar yapılan tüm ceviz seleksiyon çalışmalarında, dünya çapında albenisi olan uluslararası standartlara haiz ümitvar meyvelere sahip genotipler tespit edilerek ortaya çıkarılmıştır. 2015-2017 yılları arasında Şanlıurfa İli Eyyubiye, Karaköprü, Haliliye, Bozova, Harran ve Halfeti İlçelerinde yürütülen bu tez çalışmasında, bu bölgelerde bulunan doğal ceviz populasyonlarından belirlenen ümitvar genotiplerin meyve ve ağaç özellikleri iki yıl süreyle yapılan morfolojik, fenolojik gözlemleri ve pomolojik analizleri yoluyla UPOV kriterlerine göre tanımlanmıştır. Bu çalışmada ceviz ıslah amaçları doğrultusunda 20 ümitvar genotip selekte edilmiştir. Seçilen genotiplerde meyve ağırlığı 7.90-15.52 g, iç ağırlığı 4.15-7.55 g, iç oranı % 45.25-56.12, kabuk kalınlığı 1.04-1.59 mm, yan dallarda meyve tutma oranı % 40-75, protein oranı % 15.40- 20.74 arasında, nem oranı % 2.41- 3.20 arasında ve yağ oranı % 50.49- 62.50 arasında tespit edilmiştir. Seçilen genotiplerin tamamında protandri karakterde çiçeklenme gözlenmiştir. Genotiplerin iç ceviz potasyum içeriği 10581.86 mg/kg ile 18238.18 mg/kg arasında potasyum, fosfor 5923.07 mg/kg ile 14758.85 mg/kg, kalsiyum 934.74 mg/kg ile 3963.87 mg, magnezyum 1683.97 mg/kg ile 4617.78 mg/kg, sodyum 1052.47 mg/kg ile 1918.05 mg/kg, çinko 5.11 mg/kg ile 6.86 mg/kg, demir 6.16 mg/kg ile 21.01 mg/kg, Bakır 2.14 mg/kg ile 8.07 mg/kg ve mangan 5.36 mg/kg ile 65.23 mg/kg olarak saptanmıştır. İncelenen ümitvar genotiplerin moleküler karakterizasyonunda kullanılan ISSR, RAPD ve iPBS markörleri oldukça faydalı bilgiler sağlamıştır. Bu çalışma retrotranspozon temelli iPBS markörlerinin ceviz genomunu incelemek amacıyla kullanıldığı ilk çalışmadır.Doctoral Thesis Characterization of Pear Gene Resources in Muş Region Through Selection(2022) Aykut, Semih; Doğan, AdnanBu çalışma 2020-2022 yılları arasında Muş ilinde yürütülmüştür. Çalışmada Muş ekolojik koşullarında yetiştirilen mahalli armut çeşitlerinin ve farklı lokasyonlarda yetiştiriciliği yapılan Ankara, Deveci, Etruşka ve Santa Maria armut çeşitlerinin fenolojik, morfolojik, pomolojik ve kimyasal özellikleri belirlenmiştir. 42 farklı mahalli armut çeşidinin yetiştirildiği yörede çalışma kapsamında üstün olan mahalli çeşitler ''Tartılı Derecelendirme'' yöntemi kullanılarak belirlenmiştir. Belirlenen çeşitlerin birbirleriyle karşılaştırılması amacıyla 2020 yılında yapılan tartılı derecelendirme sonucunda meyve ağırlığı, yeme kalitesi, dış görünüş, paslılık durumu, suda çözünebilir kuru madde miktarı ve meyve eti sertliği bakımından 24 mahalli armut çeşidi üstün özellikli seçilmiştir. Seçilen bu çeşitlerde 2021 yılında yapılan tartılı derecelendirme sonuçlarına göre 13 mahalli armut çeşidi ümitvar olarak belirlenmiştir. Ümitvar olan mahalli armut çeşitleri içerisinde en yüksek puanı sırasıyla Güz Armudu-1, Paşa Armudu-2 ve Sulu Armut çeşitleri almıştır. Standart armut çeşitlerinde her çeşit için dört farklı lokasyonda incelenmiş ve her bir çeşidin en iyi performans gösterdiği yerler belirlenmiştir. Çalışma, Muş Merkez (dört lokasyon), Varto (iki lokasyon) ve Korkut ilçelerinde (bir lokasyon) yürütülmüştür. Elde edilen verilerin incelemeye konu kriterler açısından analizleri gerçekleştirilmiştir. Araştırmada incelenen armut çeşitleri açısından Muş Merkez Kale Mahallesi öne çıkan lokasyon olmuştur. Araştırma sonucunda en iyi performansı gösteren ve çeşit özelliklerini yansıtan çeşitler Etruşka ve Santa Maria olmuştur. Etruşka ve Santa Maria çeşitleri Muş ekolojisinde ekonomik olarak yetiştiriciliği yapılabilir niteliktedir.Doctoral Thesis Commercial Clonal Propagation of Endemic and Endangered Bellevalia Specie Sunder in Vitro Conditions(2022) Gezer, Rukiye; Türkoğlu, Nalan; Kahrız, Parisa PouralıTürkiye endemik bitki tür ve taksonlarının yaklaşık yarısı ciddi şekilde yok olma riski altındadır. Bu nedenle, yerel germplazmı korumak çok önemlidir. Bu çalışmada dört adet endemik Bellevalia türünün 4 adet BAP ve NAA kombinasyonunu içeren MS, White ve Gamborg B5 besiyerlerinde 2 ve 3 ölçekli pul yaprak eksplantları kullanılarak başarılı bir şekilde muhafaza edilmesi ve neslinin tükenmesinin önüne geçmek amacıyla hızlı mikroçoğaltım yöntemi geliştirilmiştir. En iyi rejenerasyon BAP+NAA içeren MS ortamında izlenmiştir. Elde edilen soğanların köklenmesi için bir oksin işlemine gerek duyulmamıştır. Ancak her tür için optimum rejenerasyon hızının genotipe bağlı olduğu sonucuna varılmıştır. Elde edilen sonuçlar son zamanlarda keşfedilen ve nesli tükenmekte olan 4 adet Bellevalia türünün ilk olarak hızlı ve seri üretiminin önünü açmaktadır.Doctoral Thesis Darende Cevizlerinin (J.Regia.l.) Seleksiyon Yoluyla Islahı Üzerinde Araştırmalar(1993) Beyhan, Ömer; Şen, Seyit MehmetThis selection study was carry out determine the promising walnut types, during the 3 years between 1990- 1992 in Darende. In this study 416 types were selected from about 6000 wild walnut trees (seedling) and fruit samples was collected these 62 walnut types were recommended as promising types from point of view of fruit quality and tree characteristics. In these selected types the average fruit weight was 7.53 g as average of 62 types and it ranged between 12.39 (44.DA.76)-18.49 (44. DA. 35) g. Kernel weight of selected types ranged between 6.50 (44.DA.002)-9.88 (44. DA. 406) g and average kernel weight were 7.53 g. Kernel percentage ranged between 42.06 % (44. DA. 236) -67. 73 (44. DA. 406) and average kernel percentage was found 50.50 %. In these selected types kernel color was found 40.32 % clean yellow. 51.61 % yellow and 8.07 % brown. Shell thickness as average of 62 types were 1.18 mm and this value ranged between 0.66 (44. DA. 406 )-l.56 (44. DA-.241) mm. The fat contents of selected types ranged between 50.00 % (44. DA. 207)- 73.61 % (44. DA. 127) and average value was 63.78 %. Fatty acid composition was determined in 15 walnut types. According to the walnut types average value was found as follows: myristic acid 0.415 %, palmitic acid 14.330 %, stearic acid 4.500 %, oleic acid 32.062 %. li- noleic acid 37.670 %. linolenic acid 11.020 % and arachidic acid 0.886 %.175 The protein contents of selected types ranged between 11.14 % (44. DA. 003) - 23.72 % (44. DA. 241) and ave rage protein content was 16.79 %. The ash contents of selected types ranged between 2.10 % (44. DA. 002) -2.95 % (44. DA. 251) and average ash percentage was found as 2.42 %. Flowering habits of selected types were determined as protandrous 68.66 %. protogynous 25.37 % and homogamous 5.97 %.Doctoral Thesis Detemination of Physical and Chemical Fruit Properties of Some Standard Pomegranate (Punica Granatum L.) Cultivars and Some Determined Genotypes(2011) Gündoğdu, Müttalip; Yılmaz, HüdaiBu çalışmada; Türkiye'de yetiştirilen standart nar çeşitleri (Hicaz narı, Silifke aşısı, Katırbaşı, 33N23-çevlik, 01N04-fellahyemez, 33N34, İzmir26, İzmir23, İzmir1513, 33N24, Kuş narı ) ile Gündoğdu (2006)'nun Pervari (Siirt) yöresinde daha önceden belirlemiş olduğu en iyi 5 nar tipinde(56PER021, 56PER022, 56PER020, 56PER019, 56PER003) meyvelerin pomolojik özellikleri, C vitamini içerikleri, meyve suyundaki organik asitler, fenolik bileşikler, şekerler, antioksidan aktivitesi, makro ve mikro besin elementleri içeriklerinin tespit edilmesi amaçlanmıştır.Yapılan araştırmada incelenen çeşitlerin fiziksel özellikleri tespit edildikten daha sonra kimyasal özellikleri belirlenmiştir. Çalışmada nar çeşitleri ve tiplere ait meyve sularının azot içerikleri 111.57-1007.33 ppm, fosfor içerikleri 215.98-338.35 ppm, potasyum içerikleri 547.15-1651.30 ppm, kalsiyum içerikleri 21.91-69.81 ppm arasında değiştiği belirlenmiştir. Çeşit ve tiplerin demir içerikleri 2.52-5.38 ppm, mangan içerikleri 0.150-0.649 ppm, çinko içerikleri 0.413-1.201 ppm, bakır içerikleri 0.253-2.388 ppm ve magnezyum içerikleri 26.76-128.40 ppm arasında değiştiği saptanmıştır. İncelenen çeşitler ve tiplerin antioksidan kapasitelerinin 6.45-14.67 mmol TEAK/l ve C vitamini içeriklerinin 11.38-94.02 mg/l olduğu saptanmıştır. Şeker içeriklerine bakıldığında; fruktoz düzeyi 3.7200-9.8133 g/100 g, glikoz düzeyi 2.7267-7.2233 g/100g ve bazı çeşitlerde sakaroz düzeyi 0.0220-0.1346 g/100g olarak tespit edilirken bazı çeşitlerde sakaroz belirlenememiştir. Maltoz ise hiçbir çeşit ve tipde bulunmadığı tespit edilmiştir. Nar çeşitlerine ait meyve sularının okzalik asit içeriği 0.0313-1.0167 g/l, malik asit içeriği 0.1175-2.2302 g/l, sitrik asit içeriği 0.6130-2.1823 g/l, süksinik asit içeriği 0.0390-0.3293 g/l, laktik asit içeriği 4.516-33.115 mg/l, fumarik asit içeriği 0.0119-0.2990 g/l ve tartarik asit içeriği 0.0330-0.1266 g/l arasında değiştiği belirlenmiştir. Araştırmada incelenen çeşitlerde ve tiplerde asetik asit tespit edilememiştir. Nar çeşitleri ve tiplerinde meyve sularının fenolik bileşik içerikleri de belirlenmeye çalışılmıştır. Fenolik bileşiklerden gallik asit 0.190-6.361 g/l, kateşin 0.533-3.176 g/l, klorojenik asit 0.0375-0.5473 g/l, kafeik asit 0.0162-0.0960 g/l, siringik asit 0.0214-0.0609 g/l, p-kumarik asit 0.0200-0.2456 g/l, ferulik asit 0.0446-2326 g/l, o-kumarik asit 0.0325-0.5514 g/l, phlorodizin 0.0414-1.2155 g/l, protokateşuik asit 0.0169-0.4489 g/l, vanilik asit 0.0061-0.1708 g/l, rutin 0.1306-1.3283 g/l ve kuersetin 0.1928-1.2473 g/l arsında değiştiği tespit edilmiştir.Yapılan araştırmada nar çeşitleri ve tiplerinin içerikleri yönüyle önemli bir besin olabileceği anlaşılmaktadır. Enerji içeriğinden çok; mineraller, vitaminler, organik asitler ve fenolik bileşiklerce zengin olması meyve işleme endüstrisi için önemli bir kaynak olmasını sağlamaktadır. Yerel tiplerin verim düzeylerinin, fiziksel ve kimyasal özelliklerinin uygunluğu nedeniyle standart çeşit haline getirilmesi ilerisi için ümit vad etmektedir.Anahtar Kelimeler: Nar, Besin elementleri, Organik asitler, Antioksidan kapasitesi, Fenolik bileşikler.Doctoral Thesis Determination of Adaptation of Some Grape Cultivars in Van Ecological Condition and Using Rapd Markers of Some Local Grape Genotypes Belong To Van Region(2008) Şensoy, Ruhan İlknur Gazioğlu; Balta, FikriVan ili ve çevresinde unutulmaya yüz tutmuş bağcılık kültürünün yeniden canlandırılması amacıyla yürütülmüş olan bu çalışma, iki aşamalı olarak gerçekleştirilmiştir. İlk aşamada standart 6 sofralık üzüm çeşidinin (Sultani Çekirdeksiz, Hamburg Misketi, Cardinal, Royal, Hatun Parmağı, Yalova İncisi) Van ekolojik koşullarına adaptasyon kabiliyetleri üç yıl süreyle takip edilmiştir. Cardinal, Hamburg Misketi, Sultani Çekirdeksiz ve Yalova İncisi üzüm çeşitleri, bölgede yetiştiricilik için tavsiye edilmiştir. Royal çeşidi hakkında karara varabilmek için olgunlaşma sürecinin bir süre daha takip edilmesi gerektiği düşünülürken; Hatun Parmağı çeşidi ise çok iyi gelişme göstermesine rağmen, olgunlaşma problemi nedeniyle bölgeye önerilmemiştir. Ele alınan çeşitlere ait fenolojik gözlemlere dayanılarak yapılan hesaplamalar neticesi, Van İli için EST değerlerinin 1112.6 gd ile 1440.3 gd aralığında değiştiği belirlenmiştir.Araştırmanın ikinci aşamasında, Van İli ile Erciş ve Gevaş ilçelerinden toplanmış, 21 mahalli genotipe ait birtakım özellikler incelenmiş, bu genotiplerden bazıları ile adaptasyon aşamasında denenmiş olan 6 standart çeşit, moleküler markör (belirteç) tekniklerinden, RAPD yöntemiyle taranarak, örnekler arasındaki farklılıkların ve akrabalık derecelerinin belirlenmesine çalışılmıştır. Ayrıca 420A anacı da, moleküler çalışmalara şahit olarak dahil edilmiştir. Çalışma sonucunda, standart çeşitlere ait örneklerle, Erciş ve Gevaş genotiplerinin genelde farklı gruplar içerisinde olduğu belirlenmiştir. Ayrıca, Gevaş ve Erciş genotipleri içerisinde gözlenen genetik çeşitlilik, standart çeşitlerden daha yüksek bulunmuştur.Anahtar kelimeler: Üzüm, Çeşit, Anaç, Genotip, RAPD, Belirteç, VaryasyonDoctoral Thesis Determination of Drought and High Temperature Tolerant and Sensitive Bean Genotypes in Lake Van Basin(2014) Kabay, Turgay; Şensoy, SuatBu tez çalışmasında, Van Gölü Havzası'nda yetiştirilen 48 adet fasulye genotipinin kuraklığa ve yüksek sıcaklığa dayanıklılık durumları farklı ölçüm, analiz ve yöntemlerle belirlenmeye çalışılmıştır. Ayrıca, bu genotipler arasından seçilen 2 adet tolerant ve 2 adet hassas fasulye genotipi ile kuraklık ve yüksek sıcaklık stres koşullarında geliştirilen korunma mekanizmaları ve bu iki farklıstrese toleransın fizyolojik mekanizmalarıarasındaki ilişki ve bağlantılar olup olmadığının ortaya çıkarılması amacıyla iyon regülasyonu (Na, K ve Ca) ve antioksidatif enzim aktiviteleri (MDA, CAT, APX ve SOD) de ayrıntılı olarak çalışılmıştır. Çalışma sonucunda, kuraklık ve yüksek sıcaklık stresinin fasulye genotiplerinde bitki büyüme ve gelişmesini olumsuz yönde etkilediği ve fasulye genotiplerinin stres faktörlerine karşıfarklıtepkiler verdiği belirlenmiştir. Özellikle antioksidatif enzim aktivitelerinin ve iyon regülasyonunun tolerant fasulye genotiplerinde kuraklık ve yüksek sıcaklık stresine toleransta oldukça etkili olduğu gözlenmiştir. Elde edilen sonuçlar ışığında kuraklık ve yüksek sıcaklık streslerinin detaylı incelenen tolerant genotiplerde genelde benzer mekanizmalarıharekete geçirdiği, iyon regülasyonu ve enzimatik değişimler çerçevesinde fasulye genotiplerinin kuraklık stresinden daha fazla olumsuz yönde etkilendiği tespit edilmiştir.Doctoral Thesis Determination of Genetic Relatedness Anthracnose Diseae (Colletotrichum Lindemuthianum) (Sacc. and Magnus) Lambs. Scrib.) Resistance With Phenotypic and Molecular Methods Among Bean Genotypes in Lake Van Basin(2012) Ekincialp, Aytekin; Şensoy, SuatVan Gölü havzasının değişik yörelerinden toplanmış olan toplam 95 fasulye genotipinin genetik akrabalık ilişkileri hem fenotipik hem de moleküler yöntemlerle incelenmiştir. Bunun yanı sıra fasulye genotiplerinin antraknoz hastalığının 11 no'lu izolatına karşı dayanıklılık durumları klasik hastalık bulaştırma yöntemiyle; antraknoza dayanıklılık genleri ile ilişkili moleküler belirteçlerin mevcudiyeti ise 4 SCAR ve 1 RAPD primeri kullanılarak belirlenmiştir.Fenotipik yöntemde, fasulye genotiplerine ait 61 adet ölçüm veya gözlemden yararlanılmış; moleküler yöntemde ise 28 primerden elde edilen 219 adet polimorfik ISSR belirteci ve 10 primerden elde edilen 76 adet polimorfik RAPD belirteci kullanılmıştır. Fasulye genotipleri arasındaki genetik akrabalık dereceleri, fenotipik ve moleküler veriler kullanılarak elde edilen değişik matrislerden (Öklid ve Jaccard katsayı matrisleri) dendogramlar ile iki ve üç boyutlu ölçeklemeler oluşturularak incelenmiştir.Fenotipik olarak incelenen genotiplerin % 69.5'nin Güney Amerika (Andean) ve % 30.5'nin Orta Amerika (Mesoamerican) orijinli olduğu ve genotipler arasında yüksek genetik çeşitliliğin olduğu saptanmıştır. Moleküler değerlendirmede kullanılan iki moleküler belirteç sistemi (ISSR ve RAPD) arasında orta seviyede (r > 0.54) korelasyon (P<0.001) belirlenirken, kullanılan iki katsayı matrisleri (Öklid ve Jaccard) arasında yüksek seviyede (r > 0.88) korelasyon (P<0.001) tespit edilmiştir.Fenotipik ve moleküler verilerin birlikte incelenmesi sonucunda, Güney Amerika ve Orta Amerika orijinli genotiplerin; bodur ve sırık genotiplerin; beyaz, diğer tek renkli ve çok renkli tohumlara sahip genotiplerin ayrı ayrı kümelenmelerde yer aldıkları gözlenmiştir. Bunun yanında özellikle G30, G89, G14 ve G28 gibi genotiplerin farklı dallanma ve pozisyonda oldukları gözlenmiştir. Van Gölü havzası fasulye genotipleri arasında yüksek bir genetik çeşitliliğin yanı sıra yöreler bazında da özellikle Van-Gevaş, Van-Erciş ve Bitlis-Tatvan orijinli genotipler arasında nispeten yüksek bir genetik çeşitlilik belirlenmiştir.Antraknoz hastalığının 11 no'lu izolatına karşı yapılan yapay inokulasyonda 4 tane dayanıklı genotip (G9, G12, G30 ve G86) belirlenmiştir. Moleküler yöntemlerde ise, 82 genotipin Co-42, 54 genotipin Co-4, 6 genotipin Co-10, 39 genotipin Co-6 ve 15 genotipin de Co-15 dayanıklılık genleri ile ilişkili belirteçleri taşıdığı belirlenmiştir. Sadece G81 no'lu genotip çalışılan bütün dayanıklılıkla ilişkili belirteçlere sahip olurken; G27, G28, G40, G76, G86 ve G89 no'lu genotiplerin çalışmada incelenen moleküler belirteçlerin hiçbirini taşımadığı belirlenmiştir.Anahtar kelimeler: Antraknoz, Belirteç, Fasulye, Genetik çeşitlilik Fenotipik ve moleküler karakterizasyon.Doctoral Thesis Determination of Genetic Variation and Antracnose Disease (Colletotrichum Lindemuthianum (Sacc. and Magn.) Lambs. Scrib.) Resistance With Phenotypic and Molecular Methods Among Some Bean Genotypes of Turkey(2012) Erdinç, Çeknas; Şensoy, Suat; Türkmen, ÖnderTürkiye'deki bazı fasulye genotipleri arasından seçilen 96 adet fasulye genotipi arasındaki genetik ilişkiler fenotipik ve moleküler belirteçler yardımıyla incelenmiştir. Bunların dışında kontrol çeşitlerinin de dahil edildiği genotiplerin ülkemizde yaygın olarak görülen ve yetiştiricilikte önemli bir sorun ve ekonomik kayıp oluşturan antraknoz hastalığı etmeni Colletotrichum lindemuthianum fungusunun 55 nolu ırkına karşı dayanıklılığı yapay inokülasyon yöntemi ile değerlendirilmiştir. Ayrıca, moleküler yöntemler kullanılarak fasulye genotiplerindeki antraknoza dayanıklılık genleriyle ilişkili belirteçlerin varlığı araştırılmıştır.Fenotipik karakterizasyon için 71 adet morfolojik özellik incelenmiş ve bunlar arasında yüksek korelasyon gösterenler değerlendirme dışı bırakılarak toplam 61 adet özellik kullanılmıştır. Moleküler karakterizasyonda net ve okunabilir bant veren 21 ISSR ile 8 RAPD primerine ait veriler kullanılmış; ISSR yönteminde 358 ve RAPD yönteminde ise 116 polimorfik bant elde edilmiştir. Fenotipik karakterizasyonda Öklid, moleküler karakterizasyonda ise Öklid ve Jaccard benzerlik indeksleri kullanılarak dendogram, 2 ve 3 boyutlu ölçeklendirmeler (MDS) oluşturularak genotipler arasındaki akrabalık ilişkileri belirlenmeye çalışılmıştır.Elde edilen veriler ışığında incelenen genotipler arasında belirgin fenotipik ve moleküler genetik farklılıkların olduğu; genotiplerin özellikle tohum özelliklerinde gösterdiği farklılıklara göre % 52 Güney Amerika (Andean) ve % 48 Orta Amerika (Mesoamerican) gruplarını temsil ettiği belirlenmiştir. Bunların yanı sıra Nei ve Shannon katsayıları kullanılarak genetik varyasyon ölçütleri belirlenmiş ve genotipler arasında yüksek genetik çeşitliliğin olduğu saptanmıştır.Colletotrichum lindemuthianum etmeninin neden olduğu antraknoz hastalığına dayanıklılığın belirlenmesinde yapılan yapay inokülasyon çalışmalarında 0-9 skalasına göre değerlendirilen genotiplerin 20 tanesinin 0-3 arasında değer alarak dayanıklı, 105 genotipin ise 4-9 skala değeri alarak duyarlı olduğu belirlenmiştir. Yine moleküler belirteçler yardımıyla genotiplerin daha çok Orta Amerika (Mesoamerican) kökenli Co-4, Co-42 ve Co-6 genleriyle ilişkili belirteçlere sahip oldukları görülmüştür.Doctoral Thesis Determination of Production Capabilities of Strawberry Runner Plants and Their Fruit Yield Characteristics in Van Ecological Conditions(2009) Geçer, Mustafa Kenan; Yılmaz, HüdaiBu çalışma Aromas, Camarosa, Sweet Charlie ve Selva çilek çeşitleri kullanılarak ve iki aşamalı olarak gerçekleştirilmiştir. İlk aşamada, açık arazi, alçak tünel ve yüksek tünel uygulaması şeklinde hazırlanan dikim yerlerine fide üretimi amacıyla fide dikimi yapılmış, böylece fide verimi ve fide kalite özellikleri belirlenmeye çalışılmıştır. İkinci aşamada, fide üretim denemesiyle elde edilen yavru bitkilerin kullanılmasıyla meyve üretim denemesi kurulmuştur. Bu şekilde örtü altı uygulamalar sonucu elde edilen fidelerin açık alanda yetiştirilmesiyle meyve verimi ve kalite üzerine etkilerinin tespiti amaçlanmıştır.Fide üretim çalışması sonucunda, fide sayısı açık arazi uygulamasında 14.20 adet/bitki ile daha yüksek ortalamaya sahip olmuştur. Birinci kalite fide oranı açık arazi uygulamasında %36.90 olarak belirlenmiştir. Bunun yanında örtü altı uygulamalarla fidelerin kök uzunluğu, kuru madde oranı, fosfor, potasyum ve çinko içerikleri olumlu yönde etkilenmesine rağmen toplam karbonhidrat, azot, kalsiyum, magnezyum, sodyum, demir, mangan ve bakır içerikleri olumlu yönde etkilenmemiştir. Çeşitler bakımından yapılan değerlendirme sonucu ise fide sayısı Camarosa çeşidinde 13.39 adet/bitki olarak daha yüksek bir ortalamaya sahip bulunmuştur. Ayrıca birinci kalite fide oranı Sweet Charlie çeşidinde %38.15 olarak tespit edilmiştir. Fide kuru madde oranı, toplam karbonhidrat ve besin elementi içerikleri açısından çeşitler arasında farklılıklar gözlenmiştir.Meyve üretim çalışması sonucu, yüksek tünel uygulamasından elde edilen I. kalite fidelerin meyve veriminin 420.38 g/bitki ve II. kalite fidelerin meyve veriminin 352.73 g/bitki ile en yüksek ortalamaya eriştiği belirlenmiştir. Birinci kalite fidelerin verimi 336.73 g/bitki ile daha fazla bulunmuştur. Genel değerlendirmeye göre de meyve verimi en fazla 352.05 g/bitki ile açık arazi uygulamasından elde edilen fidelerin kullanılması sonucu tespit edilmiştir. Ayrıca Sweet Charlie çeşidi 435.27 g/bitki ile en verimli çeşit olmuştur. Meyve sayısı alçak tünel uygulamasından elde edilen fidelerin kullanılması sonucu 17.52 adet/bitki olarak belirlenmiştir. Suda çözünür kuru madde oranı yüksek tünel uygulamasından temin edilen bitkilerin meyvelerinde daha fazla (%8.06) olarak gerçekleşmiştir.Bu veriler ışığında, Van ekolojik koşullarında çilek fidesi üretimi ve bu üretim sonucunda elde edilen fidelerin kullanılmasıyla meyve veriminin oldukça tatminkar olabileceği gösterilmiştir.Anahtar Kelimeler: Çilek, Fide üretimi, Fide kalitesi, Örtü altı uygulama, Meyve verimi.Doctoral Thesis Effect of Organic Fertilizer and Intercropping on Growth and Yield of Sweet Corn and Fresh Bean(2019) Fattah, Kamaran Mustafa Fattah; Şensoy, Suat; Esmaıl, Akram Othman2017 ve 2018 bahar mevsimi boyunca Qushtapa'daki özel bir çiftlikte, Irak'ın Erbil'in merkezine 30 km uzaklıkta, küresel konum sistemi (GPS) okuması (360 ON, 44001E), (0411359, 03997002UTM) ile tarla denemeleri yürütülmüştür.Birlikte yetiştiricilik ve organik gübrenin, tatlı mısırın (Zea mays L. var. saccharate, Sturt cv. Succar, F1) ve taze fasulyenin (Phaseolus vulgaris L. cv. Istride) büyüme ve verimi üzerindeki etkisi belirlenmiştir. Deneme, üç tekerrülü bölünmüş parseller deneme deseninde gerçekleştirilmiştir. Çalışma iki faktörden oluşmuştur: 1-)Üç ekim sistemi (B1: tatlı mısır, B2: taze fasulye ve B3: birlikte yetiştiricilik) ve 2-) Beş seviyedeki organik gübre (A1: 0, A2: 5, A3: 10, A4: 15 ve A5:20 kg organik gübre 7.8 m2.Sonuçlar, birlikte yetiştiriciliğin tatlı mısırdabitki başına yaprak sayısı, bitki başına dal sayısı ve koçan uzunluğu.Tek ürün tatlı mısır ve taze fasulyeda taze bakla taze veriminde 2017 ve 2018'de önemli bir etkisi olduğunu göstermiştir. 2017'de azami taze koçan verim değeri 21.68 ton/ha-1 21.52 ton/ha-1 olarak kaydedilirken, taze fasulyede bakla verimi 2017'de 12.02 ton/ha-1ve 2018'de 11.13 ton ha-1 olarak kaydedilmiştir. Bununla birlikte, organik gübreuygulamaları, tüm büyüme özelliklerinde ve taze mısır ve taze fasulye taze veriminde önemli ölçüde etkide bulunmuştur. Birlikteyetiştiricilikte LER değeri, 2017'de 1.08 ve 1.06, 2018'de 1.15 ve 1.10 olarak kaydedilmiştir. Çalışmada bazı büyüme özelliklerinde birlikte yetiştiriciliğin tek ürün talı mısır ve taze fasulye yeteştiriciliğine göre verim hariç üstün olduğusonucuna varılmıştır.Organik gübre miktarının parsel (7.8 m2) başına 15 ve 20 kg'a yükseltilmesi, büyüme özelliklerinin artmasına ve taze verimin artışın yol açmaktadır. Birlikte yetiştiricilik ve organik gübre [parsel (7.8 m2) başına 15 ve 20 kg] arasındaki etkileşim, taze verimin artmasına neden olmaktadır. Anahtar kelimeler: Taze Fasulye, Birlikte yetiştiricilik, LER, Organik gübre, Mısır, Verim.Doctoral Thesis Effects of Biochar and Manure Applications on Spinach (spinacia Oleracea L.) Cultivation in Van Ecological Conditions(2022) Turhan, Aynur Sadak; Şensoy, SuatVan ili arazi koşullarında ıspanakta biyokömür ve çiftlik gübresi uygulamalarının etkisini belirlemek amacıyla iki yıl sonbahar ve ilkbahar dönemlerinde yürütülen bu çalışmada, bitkisel materyal olarak Matador ıspanak (Spinacia oleracea L.) çeşidi kullanılmıştır. Gübre dozları olarak; kontrol ve inorganik kimyasal gübre (KG) (N:P:K: 12kg:8kg:12kg) uygulamasının yanında, KG'ye ilave edilen 3 farklı biyokömür (100, 200 ve 300 kg meşe odun kömürü/da) uygulaması ve KG'ye ilave edilen 3 farklı çiftlik gübresi (1, 2 ve 3 ton koyun gübresi/da) uygulaması yer almaktadır. Tesadüf parselleri deneme bloklarına göre dizayn edilen denemede, 8 gübre uygulaması, 2 tohum ekim dönemi (15 Ekim ve 15 Mart) ve 3 tekerrür için 2×2 m2 ebadında tavalar şeklinde hazırlanmış toplamda 48 parsel oluşturulmuştur. Parsellere 2.5kg/da oranında tohum ekimi çizi usulü ile yapılmıştır. Ispanak bitkilerinde bitki sayısı, yaprak sayısı, yaprak kalınlığı, suda çözünebilir kuru madde miktarı, bitki boyu, bitki yaş ağırlığı, bitki kuru ağırlığı, gövde çapı, yaprak alanı, yaprak oransal su içeriği, toplam verim, sapa kalkma oranı, klorofil değeri, membran zararlanma indeksi ile nitrat ve besin elementi (K, Ca, Mg, Cu, Zn, Fe, Na ve Mn) içerikleri belirlenmiştir. İncelenen parametreler doğrultusunda dönemler bazında farklılıklar olduğu ve kullanılan gübre uygulamalarının istatistiki olarak önemli sonuçlar verdiği; KG'ye ilave edilen çiftlik gübresi uygulamalarının genelde ön plana çıktığı ve incelenen birçok parametrede en yüksek sonuçların genelde KG+3ton/da çiftlik gübresi uygulamasından alındığı görülmektedir. Ayrıca, biyokömür gübresinin de kimyasal gübre uygulamasını destekleyici alternatif bir organik materyal olarak kullanılabileceği öngörülmektedir.Doctoral Thesis Effects of Certain Soil Amendments on the Autochthonous Ercis Grape (vitis Vinifera L.) Cultivated Under Different Water Deficit Conditions at High Alttudes(2024) Baş, Ethem Ömer; Şensoy, Ruhan İlknur GazioğluSon yıllarda ülkemizi ve dünyamızı etkisi altına alan küresel iklim değişiklikleri ve kuraklık tehdidi, tarımda su kısıtına karşı alternatiflerin üretildiği bilimsel çalışmaları daha önemli hale getirmiştir. Bu çalışma kapsamında, Otokton Erciş (Vitis vinifera L.) üzüm çeşidinde tam sulama, %25 ve %50 kısıntılı sulama ile biyoçar (2.5 ton/da) ve pomza (5 ton/da) uygulamalarının verim, morfolojik özellikler, şıra biyokimyasal içeriği ve besin elementi üzerindeki etkileri iki yıl boyunca değerlendirilmiştir. Sulama miktarları, A sınıfı buharlaşma kabı kullanılarak buharlaşma oranlarına göre belirlenmiştir. Tam sulama koşullarında pomza verimde en yüksek artışı sağlamış, kısıntılı sulama seviyelerinde ise biyoçar daha etkili olmuştur. Sürgün uzunluğu ve boğum arası çapında tam sulama seviyesinde biyoçar; salkım ağırlığı ve boyunda tam sulama seviyesinde pomza, kısıntılı sulama seviyelerinde ise biyoçar ve pomza olumlu etkiler göstermiştir. 100 tane ağırlığı, tane boyu ve eni değerlerinde benzer sonuçlar elde edilmiştir. Şıra özelliklerinde, tam sulama seviyesinde kontrol grubu en yüksek değerleri sağlarken, kısıntılı sulama seviyelerinde biyoçar ve pomza, şıra randımanı ve SÇKM değerlerinde artış sağlamış, biyoçar olgunluk indisi açısından daha yüksek değerler vermiştir. Asitlik ve pH değerlerinde tam sulama seviyesinde kontrol grubu en yüksek değerleri sağlarken, kısıntılı sulama seviyelerinde biyoçar bu değerleri artırmıştır. Biyokimyasal özelliklerde, tam sulama koşullarında biyoçar en yüksek fenolik madde, antioksidan kapasite, proantosiyanidin ve flavonoid miktarlarını sağlamış, kısıntılı sulama seviyelerinde ise biyoçar ve pomza değişken etkiler göstermiştir. Antioksidatif enzim (CAT, SOD, APX) aktivitelerinde biyoçar, her iki sulama seviyesinde de yüksek değerler sunmuştur. Yaprak klorofil içeriği ve yaprak oransal su içeriğinde, biyoçar ve pomza kısıntılı sulama koşullarında olumlu etkiler göstermiştir. Membran zararlanma indeksinde kısıntılı sulama koşullarında genel olarak artış gözlenmiş, biyoçar ve pomza bu artışları kısmen hafifletmiştir. Yaprak ve toprak sıcaklıklarında, kısıntılı sulama koşullarında biyoçar ve pomza dengeleyici etkiler göstermiştir. Kısıntılı sulama seviyelerinde, P, Mg ve Na içeriklerinin azaldığı, K içeriklerinin arttığı belirlenmiş; Fe içeriklerinde azalma eğilimi, Mn içeriklerinde yeterli düzeyler, Zn ve Cu içeriklerinde ise noksanlık tespit edilmiştir. Biyoçar, besin elementi alımını artırmada daha etkili bulunmuştur. Sonuç olarak, kısıntılı sulama koşullarında biyoçar ve pomzanın olumlu etkileri belirlenmiş, biyoçarın bitki su dengesini, besin elementi alımını ve bitki sağlığını daha olumlu etkilediği görülmüştür. Başlangıç maliyeti yüksek olmasına rağmen, uzun vadeli agronomik faydaları nedeniyle biyoçar kısıtlı sulama şartlarında daha ön plana çıkmakta; farklı sulama seviyelerinde pomza da uygun bir alternatif olarak önerilebilmektedirDoctoral Thesis Effects of Different Fertilizer Applications on Fresh Bean Seed Yield and Quality in Van Ecological Conditions(2021) Alp, Yekbun; Şensoy, SuatBu çalışmada, farklı gübre uygulamalarının taze fasulye bitkisinde meydana getirdiği morfolojik, biyokimyasal değişimlerin saptanmasının yanı sıra tohum verim ve kalite özellikleri üzerine etkilerinin belirlenmesi amacıyla 2019 ve 2020 yıllarında Van İli Tuşba İlçesi Göllü Köyü mevkiinde tesadüf blokları deneme desenine göre yürütülmüştür. Araştırmada bitkisel materyal olarak Sazova 1949 bodur fasulye çeşidi kullanılmıştır. Arazi denemesi 4 tekerrürlü ve kontrol haricinde 4 farklı gübre (Kimyasal, organomineral, sığır ve solucan gübresi) uygulaması ile yürütülürken, tohum testleri ise hızlı yaşlandırma öncesi ve sonrası olmak üzere 3 tekerrürlü ve kontrol haricinde 3 priming (Hidropriming, cow urine priming ve vermipriming) uygulaması ile yürütülmüştür. Çalışmada morfolojik birçok özelliğin yanı sıra, tane verimi, bitki başına verim, dekara verim ve 1000 dane ağırlığı, tohumda toplam antioksidan kapasitesi, toplam fenolik içeriği, mineral madde içeriği, organik asit içeriği, fenolik bileşik içeriği, elektriksel iletkenlik, ortalama çimlenme süresi, çimlenme yüzdesi, çimlenme indeksi (hızı), ortalama çıkış süresi, çıkış yüzdesi, çıkış indeksi (hızı) özellikleri incelenmiştir. Çalışma sonucunda; incelenen özellikler bakımından farklı gübre uygulamalarının istatistiki olarak farklı sonuçlar verdiği, organomineral ve solucan gübrelerinden kontrol grubuna göre daha yüksek sonuçlar elde edildiği ve genellikle kimyasal gübreye eşdeğer veya daha iyi sonuçlar alındığı belirlenmiştir. Tohum testlerinde ise; priming uygulamalarından elde edilen sonuçların nispeten daha iyi olduğu ve en iyi sonuçların hidropriming ve vermipriming uygulamasından elde edildiği belirlenmiştir. Sonuç olarak, sürdürülebilir bir dünya açısından fasulye yetiştiriciliğinde gübre uygulamalarının kimyasal gübre uygulamasına alternatif olarak kullanılabileceği ve ekim öncesi yapılacak uygun priming uygulamaları ile zamandan tasarruf ve daha sağlıklı bitkiler elde edilebileceği sonucuna ulaşılmıştır.Doctoral Thesis The Effects of Different Irrigation Methods on Plant Properties, Yield and Quality in Cucumber Inoculated With Root Bacteria (pgpr) and Arbuscular Mycorrhizal Fungus (amf) That Increaseing Plant Growth(2021) Biçer, Şeyhmus; Erdinç, Çeknas; Çömlekçioğlu, NurayBu çalışmada; farklı sulama seviyeleri koşulları altında yetiştirilen sofralık hıyarda, bir ticari kök bakteri karışımı (PGPR) ile yine ticari AMF preparatının bitki gelişim özellikleri, verim ve kaliteye olan etkileri belirlenmeye çalışılmıştır. Çalışma, Eskişehir Osmangazi Üniversitesi, Ziraat Fakültesi deneme arazisi koşullarında gerçekleştirilmiştir. Sulama uygulaması olarak, Class A pan buharlaşma değerinin %33, %66, %100 ve %133'ü olmak üzere dört farklı sulama oranı kullanılmıştır. Çalışmadan elde edilen bulgulara göre, dekara verim, her iki yılın ortalamalarına göre, AMF aşılamalarında %26.3, PGPR aşılamalarında %10.9, AMF+PGPR aşılamalarında ise %32.5 oranında kontrole göre artış göstermiştir. Verim miktarının sulama koşullarındaki değişimlerinde her iki yıl ortalamalarının %100 sulama seviyesine göre %33 sulama seviyesinde %25.15, %66 sulama seviyesinde %24.7azalma, %133 sulama seviyesinde ise %5.5 oranında artış olduğu tespit edilmiştir. Bitkideki makro ve mikro besin elementleri tüm mikrobiyal aşılamalarıyla,enzim aktivitesi ise kısıtlı sulama koşullarında özellikle AMF+PGPR aşılamaları ile birlikte artış göstermiştir.Bunun yanında kısıtlı sulama koşullarında bitkinin AMF'ye olan bağımlılığı ve kök kolonizasyonu da artmıştır. Sulama uygulamaları arasında genel olarak %133 seviyesinin başarılı sonuçlar verdiği görülmüştür.Doctoral Thesis Effects of Different Organic and Conventional Fertilizer Applications on Yield and Quality in Tomato (solanum Lycopersicum L.) Production(2021) Kıpçak, Selma; Şensoy, SuatBu çalışma, farklı organik ve konvansiyonel gübre uygulamalarının domates yetiştiriciliğinde verim ve kalite üzerine etkisinin saptanabilmesi amacıyla 2019 ve 2020 yıllarında Van ili Tuşba ilçesi Göllü Mah. mevkiinde tesadüf blokları deneme desenine göre yürütülmüştür. Çalışmada bitkisel materyal olarak Rio Grande standart domates çeşidi kullanılmıştır. Arazi denemesi 4 tekerrürlü ve kontrol haricinde 8 farklı gübre (kimyasal gübre, kimyasal gübre+bitki aktivatörü (deniz yosunu), katı organomineral gübresi, katı solucan gübresi, sıvı solucan gübresi, koyun gübresi, sığır gübresi ve tavuk gübresi) uygulaması ile yürütülmüştür. Çalışmada; bitki büyüme parametreleri, meyve fiziksel özellikleri, SÇKM, TEA, pH, EC, yaprak ve meyvede makro ve mikro element içeriği, meyvede azot, protein, A ve C vitamini, likopen ve beta karoten miktarı, şeker içeriği, organik asit içeriği, toplam fenol içeriği, antioksidan kapasitesi ve polifenolik bileşik içerikleri gibi özellikler incelenmiştir. Çalışma sonucunda; incelenen özellikler bakımından kullanılan organik ve konvansiyonel gübre uygulamalarının istatistiki olarak farklı sonuçlar verdiği, organomineral ve katı solucan gübrelerinin hem kontrol grubuna hem de diğer gübre uygulamalarına göre ön plana çıktığı belirlenmiştir. Özellikle verim parametrelerinden pazarlanabilir verim, erkenci verim ve toplam verim parametrelerinde organomineral gübre (sırasıyla 6234 kg/da, 1166 kg/da, 7561 kg/da) uygulamasının en iyi sonuçları verdiği görülmüştür. Sonuç olarak, sürdürülebilir tarım açısından domates yetiştiriciliğinde hümik asit ve fulvik asit içerikli organomineral gübrenin yanı sıra katı solucan gübresinin kimyasal gübre uygulamalarına alternatif olarak kullanılabileceği sonucuna ulaşılmıştır.Doctoral Thesis The Effects of Different Organic Fertilizers and Edible Coating on Post-Harvest Physiology in Fresh-Cut Melons (cucumis Melo L.)(2022) İşlek, Fırat; Çavuşoğlu, ŞeydaBu tez çalışmasında, Van ekolojik koşullaında yetiştirilen Kırkağaç çeşidi kavunlada farklı organik gübre uygulamalarının verim ve kalite üzerine etkileri ile aynı çeşidin hasat sonrası dilimlenmiş meyvelerinde farklı yenilebilir kaplama uygulamalarının muhafaza üzerine etkileri araştırılmıştır. Çalışma 2020 ve 2021 yıllarında yapılmış ve hasattan sonra kavunlar dilimlenerek plastik şaleler içerisine yerleştirilerek +5ºC sıcaklık ve %90-95 nispi nem koşullarında 12 gün boyunca muhafaza edilmiştir. Yetiştiricilik çalışmalarında 3 farklı gübre (humik asit, sıvı solucan gübresi ve organomineral gübre) uygulaması yapılmış ve hasat sonrası dilimlenmiş meyveler ise kontrol haricinde 3 farklı yenilebilir film (keçiboynuzu, sodyum aljinat ve pektin) ile kaplanmıştır. Yetiştiricilik çalışmalarında verim kriterleri, hasat sonrası muhafaza çalışmalarında ise ağırlık kaybı, solunum hızı, dışsal etilen miktarı, meyve etinde L*, a*, b*, Chroma ve Hue açı renk değerleri, pH, suda çözülebilir kuru madde miktarı (SÇKM), titre edilebilir asitlik (TEA), toplam fenol miktarı, antioksidan kapasitesi, organik asit içeriği, şeker içeriği, mineral madde içeriği, uçucu bileşikler (aroma) gibi özellikler incelenmiştir. Sonuç olarak hem gübre uygulamaları arasında hem de kontrol ile yenilebilir kaplama uygulanan meyveler arasında istatistiksel olarak önemli farklılıklar gözlemlendi (p<0.05). Ayrıca, sürdürülebilir tarım açısından kavun yetiştiriciliğinde sıvı solucan gübresi ve organomineral gübre uygulamalarının, hasat sonrası ise pektin ve keçiboynuzu ile kaplamanın kimyasal uygulamalara alternatif olarak kullanılabileceği sonucuna varılmıştır.