Doktora Tezleri
Permanent URI for this collectionhttps://hdl.handle.net/20.500.14720/12
Browse
Browsing Doktora Tezleri by Department "Fen Bilimleri Enstitüsü / Bitki Koruma Ana Bilim Dalı"
Now showing 1 - 11 of 11
- Results Per Page
- Sort Options
Doctoral Thesis Demographic Characteristics, Predation Capacity Anddetermination Release Rate of Hippodamia Variegata and Adalia Fasciatopunctata Revelierei (coleoptera: Coccinellidae) on Aphis Fabae (hemiptera: Aphidadae)(2023) Baş, Furkan Harun; Özgökçe, Mehmet SalihBu tez çalışmasında Hippodamia variegata ve Adalia fasciatopunctata revelieri'nin siyah fasulye yaprakbiti, Aphis fabae üstünde tüketim oranları, üreme, gelişme ve yaşam çizelgesi parametreleri yaş ve döneme özgü iki eşeyli yaşam çizelgesine göre belirlenmiştir. Çalışmada avcıların kafes denemeleriyle etkin salım oranları da belirlenmiştir. Denemeler 25±1 ºC sıcaklık % 60±5 orantılı nem ve 16:8 saatlik aydınlık: karanlık şartlarına ayarlanmış iklim odasında yürütülmüştür. Aphis fabae'nin kalıtsal üreme yeteneği (r) 0.195±0.013 gün-1, üreme gücü sınırı (λ) 1.220±0.01 gün-1, net üreme gücü (R0) 11.74±1.880 birey ve ortalama döl süresi (T) 12.41±0.256 gün olarak saptanırken, Hippodamia variegata için aynı sıralayla 0.182±0.009 gün-1, 1.200±0.010 gün-1, 210.83±53.05 birey ve 29.33±0.54 gün, Adalia fasciatopunctata revelieri için ise 0.150±0.014 gün-1, 1.162±0.017 gün-1, 66.543±23.058 birey ve 27.92±1.55 gün olarak saptanmıştır. Hippodamia variegata'nın Aphis fabae üstünde net tüketim oranı 1075.14±95.28 yaprakbiti olarak saptanırken, A. fasciatopunctata revelierei'nin ise 436.23±80.19 yaprakbiti olarak saptanmıştır. Hippodamia variegata'nın tüketim parametreleri; Qp: 5.10±1.31, ψ: 7.18±0.18 ve ω: 8.62±0.25 olarak bulunurken, A. fasciatopunctata revelierei'nin ise sırasıyla Qp: 6.56±2.80, ψ: 6.30±0.37 ve ω: 7.32±0.49 olarak saptanmıştır. Avcıların zararlıyı baskı altına alma süreleri kafes denemelerinde farklılık göstermiştir. Çalışma sonunda, H. variegata'nın A. fasciatopunctata revelierei'ye kıyasla A. fabae üstünde daha etkili bir avcı olduğu değerlendirilmiştir.Doctoral Thesis Determination of Population Performance and Feeding Capacity of Spodoptera Exigua on Trichoderma Harzianum Applied Potato and Cotton Plant(2022) Rişvanlı, Mehmet Ramazan; Atlıhan, RemziKimyasal mücadele, zararlı böceklerin neden oldukları sorunlara kalıcı bir çözüm getirememektedir. Bu konuda nedenle alternatif çözüm yollarına olan ihtiyaç elzemdir. Son zamanlarda zararlılara karşı bitki gelişimini ve direncini arttırmak büyük önem kazanmıştır. Toprak kökenli çeşitli mikroorganizmalar doğrudan ve bitki aracılı mekanizmalar yoluyla bitkinin büyümesi sağlığı ve direnci üzerinde pozitif etkilerde bulunmaktadırlar. Bu etmenler arasında çeşitli nişlerde kolonize olma yetenekleri ve her yerde bulunabilmeleri nedeniyle Trichoderma spp. önemli yer tutmaktadır. Bu çalışmada pamuk (Gossypium hirsutum L.) ve patates (Solanum tuberosum L.) bitkilerine uygulanan Trichoderma harzianum T22 (Rifai KRL-AG2)'nin bu bitkilerin gelişim parametrelerine ve bu bitkiler üzerinde beslenen Spodoptera exigua (Hübner) (Lepidoptera: Noctuidae)'nın populasyon performansı ve beslenme kapasitesi üzerine bitki aracılığıyla etkileri incelenmiştir. Çalışma, iklim odalarında 25±1 ºC sıcaklık % 60±10 nem ve 16 saat aydınlık, 8 saat karanlık, koşullarında olacak şekilde gerçekleştirilmiştir. Sonuçlar, T. harzianum T22 uygulamasının hem pamuk hem de patates bitkisinin gelişim parametrelerini olumlu etkilediğini ve bitki savunmasını tetiklediğini göstermiştir. T. harzianum T22'nin bitkide yol açtığı değişikliklerin bu bitkiler üzerinde beslenen S. exigua'nın gelişme, üreme, canlılık oranı ve bunlara bağlı olarak populasyon parametreleri üzerinde negatif etkisinin olduğu, ayrıca zararlının beslenmesini azalttığı belirlenmiştir.Doctoral Thesis Determination of Some Emergence Characteristics and Germination Physiolgy of Small-Seeded Alfalfa Dodder (Cuscuta Approximata Bab.) With Alleopathic Effects of Some Plants on Small-Seeded Alfalfa Dodder and Alfalfa (Medicago Sativa L.)(2014) Özkan, Reyyan Yergin; Tepe, Işık; Sıngh, InderjıtBu çalışma yonca yetiştiriciliğinde sorun olan küçük tohumlu yonca küskütü (Cuscuta approximata Bab.)'nün çimlenme fizyolojisi, çıkış özellikleri ve allelopatik özelliğe sahip bazı kültür bitkilerinin küçük tohumlu yonca küskütü ve yonca (Medicago sativa L.)'nın çimlenme ve bazı gelişim parametreleri üzerine etkilerini belirlemek amacıyla yapılmıştır. Çalışmalar 2010-2013 yılları arasında yürütülmüştür. Laboratuvarda yürütülen çalışmalarda küçük tohumlu yonca küskütünün canlılık oranı, çimlenme fizyolojisi ve bazı çıkış özelliklerinin yanı sıra allelopatik bitkilerden arpa samanı, korunganın toprak üstü ve toprak altı aksamlarının % 4, 7, 10 ve 13; şeker pancarı yaprakları, fasulye samanı ve lahana yapraklarının ise % 1, 3, 5 ve 7 konsatrasyonlarındaki su ekstraktlarının hedef tohumların çimlenme ve bazı gelişim parametreleri üzerine etkileri belirlenmiştir. İklim odasındaki çalışmalarda ise söz konusu allelopatik bitkilerin farklı dozlarının küskütün ve yoncanın gelişimleri ve bazı toprak özellikleri üzerine etkileri araştırılmıştır. Yapılan çalışmada tohumların % 98 oranında canlı olduğu tespit edilmiştir. Tohumların en yüksek 30ºC, en düşük 10ºC sıcaklıkta çimlenebildiği ve en uygun çimlenme sıcaklığının 22ºC olduğu belirlenmiştir. Katlama yöntemiyle 21ºC'de bekletilen küçük tohumlu yonca küskütü tohumların çimlenme oranları soğukta bekletme süresiyle birlikte artmıştır. Buna göre en yüksek çimlenme yüzdesi % 50.3 ile 133 gün soğukta bekletilen tohumlarda elde edilmiştir. Dormansiyi kırma çalışmalarında, uygulanan giberallik asitin 150 ppm'lik dozunda en yüksek çimlenme oranı elde edilmiştir. Ayrıca küçük tohumlu yonca küskütü tohumlarının en iyi 0.5 cm'de çimlenip çıkış yapabildiği, toprak yüzeyine yakın ve çok derinde olan tohumların çıkış yapamadığı ve bu tohumlarda canlılığın düşük olduğu saptanmıştır. Allelopatik bitkilerin su ekstraktlarının küçük tohumlu yonca küskütü ve yonca üzerine etkileri beraber değerlendirildiğinde şeker pancarının % 7'lik ve lahananın % 3'lük konsantrasyonlarının etkili olduğu sonucuna varılmıştır. İklim odasında yürütülen çalışmada ise söz konusu bitkilerin yonca gelişimini ve toprak özelliklerini önemli ölçüde etkilemediği belirlenmiştir. Elde edilen bu bulguların küçük tohumlu yonca küskütü ile entegre mücadele yöntemlerine katkı sağlayacağı, allelopatik bitkilerden şeker pancarı ve lahananın çalışmada kullanılan konsantrasyon aralıklarının küsküt mücadelesinde ümit vadettiği ve tarla çalışmalarıyla pratiğe aktarılması gerektiği söylenebilir.Doctoral Thesis Distribution and Population Genetics of Wheat Stem Sawfly, [cephus Pygmeus L. (hymenoptera: Cephidae)] on Wheat Areas in Southeastern Anatolia, Eastern Anatolia and Eastern Black Sea Regions(2021) Kara, Hilmi; Özgökçe, Mehmet Salih; Güz, NurperBu tez çalışmasında, Türkiye'nin Güneydoğu Anadolu, Doğu Anadolu ve Doğu Karadeniz Bölgeleri'nde yer alan buğday tarlalarında Ekin sap arısı, Cephus pygmeus'un yayılışı, yoğunluğu ve genetik yapısı araştırılmıştır. Çalışma, 30 il ve bu illere bağlı 167 ilçede 2019 yılı Mart-Ağustos aylarında yürütülmüştür. Örneklemelerde her bir tarlada 200 atraplama yapılmıştır. Popülasyon genetiğinin araştırılması amacıyla mitokondri ve çekirdek genomuna ait gen bölgelerinden farklı uzunluklarda diziler PCR tekniği ile çoğaltılmış ve yeni nesil dizileme (NGS) yapılarak diziler açığa çıkartılmıştır. Çalışmanın sonucuna göre C. pygmeus'un Doğu Karadeniz illerinde bulunmadığı, Doğu Anadolu Bölgesi'nde Tunceli ve Hakkâri dışında tüm illerde ve Güneydoğu Anadolu Bölgesi'nin ise tamamında yaygın olduğu saptanmıştır. Zararlıya tüm bölgeler içinde en yoğun olarak Kilis ilinde, en az ise Bingöl ilinde rastlanmıştır. Moleküler analizler sonunda nDNA'nın mtDNA'ya göre daha korunmuş olduğu görülmüştür. Mitokondriyal DNA'da (COI, Nd6) 23'er adet nükleotid yer değiştirme görülürken, nDNA'da (Ef1-α, VGSC, Wnt) test edilen üç gen bölgesinde sırasıyla 1, 2, 2 adet nükleotid yer değiştirme olduğu kaydedilmiştir. Nötralite testlerinden Fu'nun FS analizi temelinde mtDNA'ya göre popülasyonlarda ani bir genişleme ve pozitif seçilime uğradığı anlaşılmaktadır (FS=-17.79; P<0.05). Çalışma sonunda C. pygmeus'un çalışma bölgelerinde buğday tarlası bulunan birçok yerde yaygın olduğu, ancak farklı coğrafik özelliklerine göre oluşturulan bölgesel popülasyonlar arasında genetik açıdan herhangi bir farkın olmadığı tespit edilmiştir.Doctoral Thesis Distribution, Population Development, Infestation and Damage Rates, and Identification of Natural Enemies of Tuta Absoluta (meyrick, 1917) (lepidoptera: Gelechiidae) in Tomato Fields in the Van Lake Basin(2023) Argış, Fuat; Atlıhan, Remzi; Kara, HilmiÇalışma, 2020 ve 2021 yıllarında Van Gölü Havzası'nda Tuta absoluta'nın yayılışı, popülasyon gelişimi, bitki bulaşıklığı ve zarar oranı ile doğal düşmanlarının saptanması amacıyla yapılmıştır. Gözlem ve örneklemeler, Van ve Bitlis illerindeki tarla ve sera alanları ile sebze ve meyve hallerinde gerçekleştirilmiştir. Tuta absoluta'nın popülasyon değişimi feromon tuzağıyla izlenmiş, bitki bulaşıklığı ve meyve zarar oranı ise gözle kontrol yöntemi ile belirlenmiştir. Doğal düşmanların saptanması gözle kontrol ve atrap kullanılarak gerçekleştirilmiştir. Van Gölü Havzası'nda domates üretimi yapılan alanlarda Tuta absoluta'nın yaygın olarak bulunduğu ve bu zararlının fide ve domates meyveleriyle birlikte bölgeye taşındığı, ayrıca 2200 rakımlı bölgelerde de zarara neden olduğu tespit edilmiştir. Zararlıya ait ergin bireyler doğada mayıs sonu ve haziran başından itibaren görülmüş ve en yüksek popülasyon artışı ağustos, eylül ve ekim aylarında gerçekleşmiştir. Zararlının doğada altı ay boyunca aktif olduğu ve yılda en az üç veya dört döl verdiği gözlenmiştir. İki yıl boyunca gerçekleştirilen kontrollerde bitki bulaşıklık oranının %100'e kadar çıktığı ve meyvelerdeki bulaşık oranının da %40'a ulaştığı saptanmıştır. Araştırma sonucunda, Van Gölü Havzası'nda T. absoluta'nın parazitoiti olarak beş tür teşhis edilmiştir. Bunlar; Bracon (Habrobracon) hebetor (Say,1836), Chelonus spp., Apanteles sp., Baryscapus bruchophagi (Gahan 1913) ve Pteromalus intermedius (Walker 1834) parazitoitleridir. Ayrıca zararlının predatörü olarak sekiz tür teşhis edilmiştir. Bu türler; Nabis (Nabis) pseudoferus pseudoferus (Remane, 1949), Orius (Orius) niger (Wolff, 1811), Macrolophus costalis (Fieber, 1858), Nesidiocoris tenuis (Reuter), Deraeocoris (Camptobrochis) serenus (Douglas & Scott, 1868), Chrysoperla spp., Hippodamia variegata (Goeze 1777), Coccinella septempunctata (L. 1758)'dir.Doctoral Thesis Effects of Arbuscular Micorhizal Fungus (amf) and Biochar on Verticillium Dahliae Kleb. and Plant Growth in Pepper (capsicum Annuum L) Under Salt Stress Condition(2022) Güneş, Hasret; Demir, SemraBu çalışmada, biber (Capsicum annuum L.) yetiştiriciliğinde üretimi sınırlandıran Verticillium dahliae (Vd) ve tuz stresi faktörlerine karşı Arbusküler Mikorhizal Fungus (AMF) ve biyoçar (Bç) uygulamalarının bitki gelişim özellikleri, tuz stresi ve hastalık şiddetine etkisi araştırılmıştır. Çalışmanın birinci aşamasında, farklı tuz konsantrasyonlarında (50 mM, 100 mM, 150 mM) yetiştirilen biber bitkisine %2 ve %4'lük biyoçar ve AMF (Funneliformis mosseae ve ticari AMF) uygulaması yapılarak, en etkili AMF türü ve biyoçar dozu belirlenmiştir. Elde edilen sonuçlara göre %2'lik biyoçar oranının ve F. mosseae AMF türünün uygun olduğu belirlenmiştir. Çalışmanın ikinci aşamasında ise uygun Bç dozu ve AMF inokulumun farklı tuz konsantrasyonlarında yetiştirilen biberde Vd'nin hastalık şiddetine, bitki gelişimine ve bazı enzim aktivitelerine etkisi araştırılmıştır. Bu çerçeve de Fm ve %2 Bç interaksiyonunun bitkinin morfolojik parametrelerine, K, Mg ve Mn içeriğine olumlu katkılarının olduğu, tuz ve Vd'ye karşı bitkiyi tolere ettiği belirlenmiştir. Bazı morfolojik parametreler, toprak pH'sı, toplam fenolik madde ve Ca/Na oranı açısından Bç'nin etkili olduğu belirlenmiştir. Vd ve tuz stresinde Fm + Bç'nin bulunduğu uygulamalarda en yüksek AMF spor yoğunluğu sırasıyla 13.00 ve 9.66 spor/g toprak ile Fm ve Fm+ Bç + 150 mM uygulamalarında belirlenirken kök kolonizasyon oranı ise sırasıyla %92.10 ve %64.91 ile Fm ve Fm + 100 mM uygulamalarında elde edilmiştir. Gövde ve yeşil aksamda oluşan hastalık şiddetleri açısından en yüksek değerler %100 oranında Vd + 150 mM ve Bç+150 mM+Vd uygulamalarında olduğu belirlenirken en düşük değerlerinsırasıyla %11.06 ve %9.68 oranları ile Fm + Vd uygulamasında olduğu tespit edilmiştir. Anahtar kelimeler: Arbusküler mikorhizal funguslar (AMF), Biber (Capsicum annuum L.), Biyoçar, Tuz stresi, Verticillium dahliaeDoctoral Thesis Effects of Arbuscular Mycorrhizal Fungi (amf), Trichoderma Harzianum and Rhizobacteria (pgpr) on the Development of Tomato (solanum Lycopersicum L.) and Control of Branched Broomrape [phelipanche Ramosa (l.) Pomel] Problem in Tomato(2023) Fidan, Enes; Tepe, IşıkSolanaceae familyası içerisinde bulunan domates (Solanum lycopersicum L.) dünyada en çok üretilen sebzelerden biridir. Domatesin de konukçusu olduğu mavi çiçekli canavar otu [Phelipanche ramosa (L.) Pomel; Syn: Orobanche ramosa L.] patates, patlıcan, mercimek, tütün ve ayçiçeği gibi birçok önemli kültür bitkisini parazitlemekte ve ciddi verim kayıplarına neden olmaktadır. Şu ana kadar etkili bir mücadele yöntemi bulunmayan canavar otları sadece konukçusu olduğu bitkilerin köklerinden salınan kimyasalların etkisiyle çimlenmekte ve yaşamını devam ettirmek için gerekli su ve besin maddelerini konukçusu olduğu bitkilerden temin etmektedir. Çalışmada bitkisel materyal olarak Rio Grande standart domates çeşidi kullanılmıştır. Domateste iki farklı mikorhiza (AMF) türü [Funneliformis mosseae ve Endo Roots Soluble (ERS)], Trichoderma harzianum T22, iki farklı bitki gelişimini teşvik eden rizobakteri (PGPR) izolatı (Pseudomonas caspiana V30G2 ve Bacillus velezensis V40K2), MİX (Plant Success Great White Premium Mikorhiza) ve bunların kombinasyonlarının kullanılmasıyla canavar otunun tutunmasının engellenmesi amaçlanmıştır. Denemeler 4 litre hacimli saksılarda, dört tekerrürlü, canavar otlu ve canavar otsuz olarak iki grup olacak şekilde yürütülmüştür. Çalışmada; canavar otunun tüberkül sayısı, canavar otu ile enfekte olan ve olmayan domates bitkilerinin morfolojik özellikleri, bazı oksidatif stres enzimleri, lipit peroksidasyonu, toplam fenolik ve antioksidan madde, fosfor içeriği ve mikorhizal kolonizasyon parametreleri incelenmiştir. Canavar otu ile bulaşık olmayan grupta kullanılan mikroorganizma ve biyolojik preparatların genel olarak domates bitkilerinin morfolojik parametrelerini olumlu etkilediği gözlenmiştir. Canavar otu ile bulaşık olan grubun yaprak sayısı, sürgün boyu, kök uzunluğu, sürgün yaş ve kuru ağırlığı ve klorofil içeriği canavar otu ile bulaşık olmayan uygulamalara göre daha düşük çıkmıştır. Canavar otu bulaşıklığı domateste oksidatif strese neden olmuş ve bitkiler bu strese farklı tepkiler vermiştir. Yapılan uygulamalar kontrol grubu ile karşılaştırıldığında MİX, M1, M2P2 ve TH uygulamalarının sırasıyla %72.7, %61.8, %60.9 ve %60 oranında tüberkül oluşumunu engellediği tespit edilmiştir. Yukarıda adı geçen mikroorganizmaların canavar otlarıyla mücadelede ümitvar sonuçlar verdiği görülmüştür.Doctoral Thesis Investigation of Weed Problem and Some Alternative Control Methods in Hazelnut (corylus Avellana L.) Orchards in Duzce Province, Türki̇ye(2023) Sizer, Vedat; Tepe, Işık; Arslan, Zübeyde FilizBu çalışmada; Düzce ili fındık bahçelerinde sorun olan önemli yabancı otlar ve mücadelesine yönelik sorunların belirlenmesi ve alternatif mücadele yöntemlerinin araştırılması amaçlanmıştır. Çalışma, 2020-2022 yılları arasında Düzce ilinde fındık yetiştiren 100 üretici ile yüz yüze anket çalışması ve Merkez ve Akçakoca ilçelerinde bahçe denemeleri şeklinde yürütülmüştür. Fındık bahçelerinde sorun olan yabancı otlara karşı bazı fiziksel, mekanik, biyolojik ve kimyasal mücadele yöntemlerin etkinliğinin karşılaştırılması amacıyla bahçe denemeleri yapılmıştır. Çalışma kapsamında deneme karakterleri; fındık zürufu, mısır sapı, mantar kompostu, biçme, çapalama, glifosat potasyum tuzu, foramsulfuron + iodosulfuron + thiencarbazone (FSM + IMS + TCM), pelargonik asit ve yabancı otlu kontrol olmuştur. Mücadelede kullanılan tarımsal atıklardan oluşan bazı malç materyalleri, farklı etki mekanizmasına sahip bir herbisit ve bir biyoherbisitin etkinliği Türkiye'de ilk kez araştırılmıştır. Anket sonuçlarına göre; üreticilerin %82'sinin üretimi aile geleneği olarak gerçekleştirdiği, %84'ünün yabancı otları önemli derecede sorun olarak gördüğü, %80'inin biçme %9'unun ise kimyasal mücadele uyguladığı tespit edilmiştir. Dar yapraklı yabancı otlardan tek yıllık salkım otu (Poa annua L.), dam bromu (Bromus tectorum L.) ve yeşil kirpi darı (Setaria viridis L.); geniş yapraklı yabancı otlardan ise yara otu (Prunella vulgaris L.), yonca (Medicago sativa L.), şebrek (Lapsana communis L.), bataklık sinirotu (Plantago lanceolata L.), kuzu kulağı (Rumex acetosella L.), ak üçgül (Trifolium repens L.), yavşan otu (Veronica persica Poir.); çok yıllık yabancı otlardan ise böğürtlen (Rubus sanctus Schreb.), tarla sarmaşığı (Convolvulus arvensis L.) ve yabani çilek (Fragaria vesca L.) türlerinin bahçelerde yaygın olduğu anlaşılmıştır. Uygulamaların yabancı otlara etkileri kıyaslandığında, en yüksek etkinin glifosat PT uygulamasından alındığı, bunu FSM + IMS + TCM, mısır sapı, çapa ve fındık zürufu uygulamalarının takip ettiği; pelargonik asit, mantar kompostu ve biçme parsellerindeki etkinin daha düşük olduğu tespit edilmiştir. Pelargonik asit, glifosat PT ile kıyaslandığında biyolojik etkinliği düşük olsa da sürdürülebilir tarımda alternatif bir biyoherbisit olarak düşünülebilir. Çalışma sonucunda fındık bahçelerinde yabancı otlara karşı en uygun mücadele şeklinin ele alınan yöntemlerin entegre edilerek uygulanması olacağı kanısına varılmıştır.Doctoral Thesis Molecular Characterization of Populations of Agonoscena Pistaciae Burckhardt and Lauterer (hemiptera Psyllidae) in Gaziantep, Adıyaman and Siirt Provinces and Population Development in Siirt Province(2019) Dilmen, Halil; Özgökçe, Mehmet SalihAntep fıstığı psillidi, Agonoscena pistaciae Burckhardt and Lauterer (Hemiptera: Psyllidae), Türkiye'de Antep fıstığı üretilen bölgelerde fıstık ağaçlarında önemli zararlara neden olan bir türdür. Bu çalışmada, Siirt ili ve ilçelerindeki Antep fıstığı Siirt fıstığı çeşidi üretilen bahçelerde A. pistaciae'nın 2017-2018 yıllarında popülasyon gelişimi izlenmiştir. Ayrıca, zararlının Türkiye'de Antep fıstığı yetiştiriciliğinin yaygın olduğu üç farklı bölgede (Gaziantep, Adıyaman, Siirt) bulunan popülasyonları arasındaki genetik akrabalık ilişkileri ortaya çıkarılmıştır. Agonoscena pistaciae'nın popülasyon gelişimi çalışmaları Siirt İli Merkez, Tillo ve Eruh ilçelerinde yürütülmüştür. Çalışma sonunda, zararlının nimf, ergin ve doğal düşmanlarının tüm örnekleme bahçelerinde her iki yılda da hemen hemen benzer dalgalanmalar gösterdiği belirlenmiştir. Zararlının nimf, ergin ve doğal düşmanlarının popülasyon yoğunlukları ilkbahar ve yaz aylarında çok düşük seviyelerde kalmış, Eylül-Ekim döneminde ise kısa sürede aşırı artarak en yüksek seviyelerine ulaşmıştır. Çalışmada Coleoptera, Hemiptera, Neuroptera ve Hymenoptera takımlarına ait 26 avcı ve 1 parazitoid tür tespit edilmiştir. Moleküler karakterizasyon çalışmalarına göre ise zararlının Siirt, Gaziantep ve Adıyaman illerinde yayılış gösteren popülasyonları arasında genetik olarak herhangi bir farklılık tespit edilememiştir. Dolayısıyla bu bölgelerde yaşayan tüm populasyonların A. pistaciae türüne ait olduğu tespit edilmiştir.Doctoral Thesis Population Development of Acanthiophilus Helianthi Rossi (diptera: Tephritidae)) on Different Safflower (carthamus Tinctorius L.) Varieties in Van and Determination of Population Parameters in Laboratory Conditions(2021) Kına, Esra; Özgökçe, Mehmet SalihAcanthiophilus helianthi aspir sineği olarak ta bilinen aspir bitkilerinde önemli zararlara neden olan oligofag bir türdür. Konukçuları arasında bulunan aspir (Carthamus tinctorius) bitkisi, ülkemizde yetiştiriciliği son yıllarda artan, kuraklığa dayanıklı ve adaptasyon yeteneği yüksek önemli bir enerji bitkisidir. Bu çalışmada aspir için oldukça uygun iklim ve toprak yapısına sahip Van ilinde son yıllarda üretilmeye başlanan bitkinin 5 farklı çeşidi üstünde A. helianthi'nin populasyon gelişmesi ve laboratuvar şartlarında bazı biyolojik parametreler incelenmiştir. Elde edilen sonuçlara göre A. helianthi'nin en çok Asol çeşidini, en az ise Göktürk çeşidini tercih ettiği gözlenmiştir. Her 5 çeşidinde zararlının gelişimine bağlı olarak oluşan stres koşullarında önemli fizyolojik ve morfolojik tepkiler verdiği saptanmıştır. Teşhis edilen örneklerden Ormyrus orientalis, Bracon sp., Eurytoma acroptilae ve Microdontomerus annulatus'un A. helianthi'nin önemli parazitoitleri olduğu görülmüştür.Doctoral Thesis Population Parameters of Large Walnut Aphid ([Panaphis Juglandis (Goeze) (Hemiptera: Callaphididae) on Some Walnut Cultivars, and Some Biological Features and Predation Rates of Its Important Predators(2014) Akköprü, Evin Polat; Atlıhan, Remzi; Chı, HsinCeviz büyük yaprakbiti (Panaphis juglandis) Van Gölü havzasında ceviz bahçelerinin önemli bir zararlısıdır. Bu çalışma ile zararlının beş ceviz çeşidi (Akça I, Chandler, Fernette, Fernor, ve Pedro) üzerindeki gelişme ve üremesine bağlı olarak çeşit tercihi doğa koşullarında belirlenmiştir. Ayrıca 25 0C sıcaklık, %60±5 orantılı nem ve 16:8 saatlik aydınlık-karanlık koşullarını sağlayan iklim odasında iki önemli avcısının (Adalia fasciatopunctata revelierei (Mulsant) (Coleoptera: Coccinellidae) ve Chrysoperla carnea (Stephen) (Neuroptera: Chrysopidae)) zararlı üzerindeki populasyon parametreleri ile predasyon oranları belirlenmiş, böylece zararlı ile biyolojik mücadele yapılmasına yönelik temel bazı bilgiler elde edilmiştir. Hem zararlının hem de avcılarının gelişme ve üremelerine ilişkin verilerinden yaşam çizelgeleri oluşturulmuştur. Yaşam çizelgesi analizleri iki eşeyli yaş ve döneme bağlı yaşam çizelgesine göre yapılmıştır. Çalışma sonucunda P. juglandis'in ele alınan çeşitler içerisinde en düşük populasyon gelişmesini Fernor çeşidi üzerinde gösterdiği tespit edilmiştir. Bu çeşit üzerinde ergin öncesi gelişme süresinin daha uzun ve bu dönemde ortaya çıkan ölüm oranın daha yüksek ve üremenin daha düşük olması nedeniyle zararlının kalıtsal üreme yeteneği (r= 0.099 gün-1), üreme gücü sınırı (λ = 1.105gün1) ve net üreme gücü (R0=5.90 yumurta/generasyon) diğer çeşitlere göre daha yüksek, döl süresi ise (T= 17.93 gün) daha uzun bulunmuştur. Avcılardan C. carnea'nın kalıtsal üreme yeteneği (r) 0.103 gün-1, üreme gücü sınırı (λ) 1.108 gün-1, net üreme gücü (R0) 59.91 yumurta/generasyon ve döl süresi (T) 39.72 gün olarak belirlenmiş, A. fasciatopunctata revelierei'nin yaşam çizelgesi parametreleri ise; r= 0.129 gün-1, λ= 1.138 gün-1, R0= 109.97 yumurta/generasyon ve T= 36.17 gün olarak belirlenmiştir. A. fasciatopunctata revelierei 'nin yaşam çizelgesine bağlı net predasyon oranı (C0=2039.425 yaprakbiti) ve predasyon sınırı (ω) (16.590 yaprakbiti) C. carnea'nın net predasyon oranı (C0= 143.941) ve predasyon sınırı (ω) (8.125 yaprakbiti)'ndan daha yüksek bulunmuştur. Predasyon potansiyelinin daha kapsamlı karşılaştırılması için, predasyon sınırına, popülasyonun artış sınırı ve predasyon oranı dahil edilmiştir. Avcıların gelişme oranları ve predasyon oranları göz önünde bulundurulduğunda P. juglandis için biyolojik kontrol ajanı olarak A. fasciatopunctata revelierei' nin daha ümitvar bir avcı olduğuna yönelik bilgiler elde edilmiştir.