YYÜ GCRIS Basic veritabanının içerik oluşturulması ve kurulumu Research Ecosystems (https://www.researchecosystems.com) tarafından devam etmektedir. Bu süreçte gördüğünüz verilerde eksikler olabilir.
 

Master Tezleri

Permanent URI for this collectionhttps://hdl.handle.net/20.500.14720/11

Browse

Recent Submissions

Now showing 1 - 20 of 5475
  • Master Thesis
    Utilization of Heracleum Persicum Stalks as a Source of Energy
    (2011) Aysu, Tevfik; Küçük, Mehmet Maşuk
    Bu çalışmada otsu bitkilerden olan heracleum persicum bitkisi saplarının bir enerji kaynağı olarak değerlendirilmesi için, heracleum persicum sapları öğütüldü. Un haline getirildi ve daha sonra bir otoklav içinde, basınç altında, değişik sıcaklıklar ve değişik organik çözücüler (metanol, etanol, aseton ve 2-bütanol) ve katalizör olarak sodyum karbonat ve sodyum hidroksit kullanılarak katalizörlü ve katalizörsüz dönüşüm işlemleri gerçekleştirildi. Bu çalışmadaki amaç petrol kaynaklı yakıtlara alternatif yakıt elde etmekti.
  • Master Thesis
    Evaluation of Influences To Republican Period Applications of Ii. Constitutional Monarchy Period Pre-School Education Studies
    (2011) Atli, Sibel; Gurbetoğlu, Ali
    Bu araştırmada II. Meşrutiyet Döneminden günümüze kadar yapılan okul öncesi eğitim çalışmaları incelenmiştir. II. Meşrutiyet Dönemindeki okul öncesi eğitim çalışmalarının Cumhuriyet Dönemindeki çalışma ve uygulamalara ne gibi etkisi olduğu amaçlanmıştır. Tarama modelinde yapılan bu çalışma özellikle okul öncesi eğitim programları, öğretmen kılavuz kitapları ve yasal düzenlemeler kapsamında yapılmıştır.Çalışma altı bölümde hazırlanmıştır. İlk bölümde problem ve kullanılan yöntem açıklanmıştır. İkinci bölümde okul öncesi eğitim ve önemi üzerinde durulmuştur. Üçüncü bölümde okul öncesi eğitimin tarihsel gelişimi ele alınmıştır. Bu bölümde çeşitli medeniyetlerde okul öncesi eğitimin gelişimi ve modern anlamda okul öncesi eğitime öncülük eden Avrupa ülkelerinde okul öncesi eğitimin tarihsel gelişimi incelenmiştir. Türkiye'de okul öncesi eğitimin tarihsel gelişimi üç başlık altında araştırılmıştır; II. Meşrutiyet döneminde okul öncesi eğitim çalışmaları, 1923'den 1952'ye kadar okul öncesi eğitim, 1952'den 2010'a kadar okul öncesi eğitim çalışmaları. Eğitim çalışmaları açısından birçok alana kaynaklık eden II. Meşrutiyet Dönemdeki çalışmalar ile Cumhuriyet Dönemi'ndeki çalışmalar ayrıntılı olarak incelenmiştir. Dördüncü bölümde II. Meşrutiyet Dönemi okul öncesi eğitim çalışmalarının Cumhuriyet Dönemi uygulamalarına etkileri değerlendirilmiştir.Sonuç olarak II. Meşrutiyetten günümüze kadar olan okul öncesi eğitim çalışmaları ayrıntılı olarak ortaya konulmaya çalışılmıştır. Bu çalışmaların alana katkı sağlaması beklenmektedir. Yapılan değerlendirme sonucunda yapılan ilk çalışmaların neredeyse Cumhuriyet'in 1952 yılına kadar üzerine katkı yapılamadan tam tersine özünü kaybederek devam ettikleri görülmüştür. 1952'den 2010'a kadar hazırlanan programların eğitim etkinliklerinde, öğretmen rehberlerinde ve yasal düzenlemelerinde de II. Meşrutiyet dönemi okul öncesi eğitim çalışmaları etkilerini geniş ölçüde devam ettirmiştir.Anahtar Kelimeler: Okul öncesi eğitimi, Türk eğitim tarihi, Türk çocukluk tarihi, okul öncesi programı, anaokulu, çocuk bahçesi, çocukluk
  • Master Thesis
    Investigations of Reactions of 2,3-Furandions
    (2011) Kızılkaya, Serap; Şener, Ahmet
    Pirazol türevleri anti-mikrobial, anti-piretik, analjezik ve anti-inflammatuar özellikleri şeklinde ortaya çıkan biyolojik aktiviteleri sebebiyle son yıllarda dikkatleri üzerine çeken önemli heterosiklik bileşiklerdir. 4-benzoil-5-fenil-2,3-furandionlardan çıkılarak literatüre kazandırılmış birçok pirazol türevleri, zikredilen aktivitelerinden dolayı şimdiye kadar büyük oranda araştırmalara konu olmuşlardır.Bu çalışmada sırasıyla N-nükleofiller ve çeşitli karbonillerle yeni bisiklik oksalil bileşiği olan 4-benzoil-5-fenil-2,3-furandion ve 4-etoksikarbonil-5-fenil-2,3-furandionun nükleofilik ve siklokatılma reaksiyonları araştırıldı.Sonuç olarak 4-benzoil-1-(3,4-dimetilfenil)-5-fenil-1H-pirazol-3-karboksilik asit'in (SE-1), 4-benzoil-1-(3,4-dimetilfenil)-5-fenil-1H-pirazol-3-karbonil klorür`ün (SE-2), 4-benzoil-1-(3,4-dimetilfenil)-5-fenil-1H-pirazol-3-karboksilik asit metil esteri'nin (SE-3), 4-benzoil-1-(3,4-dimetilfenil)-5-fenil-1H-pirazol-3-karboksilik asit etil esteri'nin (SE-4), (1-(3,4-dimetilfenil)-5-fenil-1H-pirazol-4-il)(fenil)metan-on'un (SE-5), 4-etoksikarbonil-1-(3,4-dimetilfenil)-5-fenil-1H-pirazol-3- karboksilik Asit'in (SY-1), 4-etoksikarbonil-1-(3,4-dimetilfenil)-5-fenil-1H-pirazol-3 karbonil klorür'ün (SY-2), 4-etoksikarbonil-1-(3,4-dimetilfenil)-5-fenil-1H-pirazol-3- karboksilik asit etil esteri'nin (SY-3), 4-etoksikarbonil-1-(3,4-dimetilfenil)-5-fenil-1H-pirazol-3-karboksiamid'inin (SY-5), 4-etoksikarbonil-1-(3,4-dimetilfenil)-5-fenil-1H-pirazol-3-karboksilik asit N-etilamid'inin (SY-6) sentezi gerçekleştirildi.Bu bileşiklerin yapıları elementel analiz, IR, 1H-NMR ve 13C-NMR spektrumları ile aydınlatılmıştır.Anahtar Kelimeler: 4-benzoil-5-fenil-2,3-furandion, 4-etoksikarbonil-5-fenil-2,3-furandion, pirazol, nükleofilik katılma
  • Master Thesis
    The Evaluation of Effectness of the New Alimentary School Second Grade Maths Lesson’s Program Which Is in Application
    (2011) Yılmaz, Şeyhmus; Aydın, Sinan
    Bu çalışmanın genel amacı, 2006-2007 eğitim-öğretim yılında uygulamaya konulan yeni ilköğretim ikinci kademe matematik dersi öğretim programının uygulamadaki etkililiğinin değerlendirilmesini araştırmaktır. Araştırmanın evrenini, Van ilinde bulunan ilköğretim okullarında görev yapan ilköğretim matematik öğretmenleri, örneklemini ise Van il merkezinde görev yapan 83, ilçeleri ve merkez köylerinde görev yapan 33 olmak üzere toplam 116 ilköğretim matematik öğretmeni oluşturmaktadır. Araştırmada betimsel tarama (survey) modeli kullanılmıştır. Verilerin toplanması için İlhami BULUT tarafından geliştirilen ölçek kullanılmıştır. Toplanan verilerin çözümlenmesi ise SPSS 16 paket programı ile yapılmıştır.
  • Master Thesis
    Inhibitör of Prostaglandinsynthesis in Pregnant Rats Administered Diclofenacsodium Stereologicalmethods To Invectigate the Efects of Postnatal Ovarian Morphometry
    (2011) Parıltı, Esra Kaptan; Rağbetli, Murat Çetin
    Kaptan Parıltı E, Gebe sıçanlara uygulanan prostaglandin sentez inhibitörü diklofenak sodyumun postnatal ovaryum morfometrisine etkilerinin stereolojik yöntemlerle araştırılması. Y.Y.Ü. Sağlık Bilimleri Enstitüsü Tıp Histoloji ve Embriyoloji Anabilim Dalı Yüksek Lisans Tezi, Van, 2011.Diklofenak sodyum, analjezik, antiinflamatuar ve antipiretik etkili bir ilaçtır. Gebelikte kullanılması halinde plasental bariyeri aşarak fötüsü etkilemekte ve gebelik süresinin uzamasına neden olmaktadır. Ovaryumlar dişi üreme hücresini (ovum) ve dişi üreme sistemi hormonlarını salgılayan organdır. Çalışmamızın amacı gebe sıçanlara uygulanan diklofenak sodyumun doğum sonrası 20 haftalık yavruların ovaryum morfometrisi üzerine etkilerinin stereolojik yöntemlerle araştırılmasıdır. . İlk olarak, bir gece boyunca sıçanlar çiftleşmeye bırakıldı. Çiftleşmenin ertesi günü vaginal plak gözlenen dişi sıçanlar, gebeliğin sıfırıncı günü olarak kabul edildi. Hayvanlar normal ışık ve karanlık siklusu ile 21±2 ºC normal diyetle takibe alındı. Denek ve kontrol grubuna enjeksiyon gebeliğin beşinci gününde başlandı, 15gün süreyle hergün 1mg/kg diklofenak sodyum ve serum fizyolojik olmak üzere uygulandı. Postnatal 28. günde (3-4 hafta arası) yavruların erkek ve dişileri ayrılarak farklı kafese alındı. Çalışmamızda denek, sham ve kontrol gruplarında 6' şar adet Wistar albino cinsi olmak üzere toplam 18 adet sıçan kullanılmıştır. Gruplar 20 haftalık olunca derin anestezi altında perfüzyona alınarak sağ ovaryumları çıkarıldı ve rutin histolojik takip metodlarından sonra parafine gömüldü. Dokulardan belirli aralıklarla 5 mikron kalınlığında kesitler alındı. İlk kesit rastgele seçildi, her 40. kesit çifti alındı. Kesitler, Masson trikrom ile boyandı ve Cavalieri prensibinin modifiye metodu kullanıldı. Total doku hacimleri noktalı alan ölçüm cetveli ile ölçüldü. Stereolojik inceleme sonucu, gebelikte uygulanan diklofenak sodyumun postnatal 20 haftalık denek ve sham grubu ile karşılaştırıldığında, kontrol grubu total doku hacimlerinin arttığı gözlendi. Değerler istatistiki açıdan anlamlı bulundu (P<0,05). Grupların total primordiyal folikül sayısının değişmediği tespit edildi. Değerler istatistiki açıdan anlamlı bulunmadı (P>0.05).
  • Master Thesis
    Investigation of Gliadin and Tissue Transglutaminase Antibodies in Children With Celiac Preliminary Diagnosis
    (2011) Dicle, Yalçın; Güdücüoğlu, Hüseyin
    Bu çalısmada, Yüzüncü Yıl Üniversitesi Arastırma ve Uygulama Hastanesi Pediatri polikliniklerinebasvuran ve Çöliak ön tanısı alan 202 kız ve 218 erkek toplam 420 hastaya ait serum örneklerinde antigliadin(AGA) ve doku transglutaminaz (tTg) testleri çalısıldı. Hastaların %26 (109)'unda AGA IgG,%14 (57)'sinde AGA IgA, %26 (118)'nde tTg-G ve %19 (79)'unda tTg-A pozitif olarak belirlendi. AGAIgG, AGA IgA, tTg-G ve tTg-A testleri Elisa yöntemleri ile çalısıldı. Çalısmaya dâhil edilen erkek çocukhastalardan %23 (50)'sinde AGA IgG, %12 (27)'sinde AGA IgA, %27 (58)'sinde tTg-G ve %20(44)'ünde tTg IgA pozitif olduğu tespit edildi. Kız çocuk hastalardan %29 (59)'unda AGA IgG, %15(30)'unda AGA IgA, %30 (60)'ında tTg-G ve %17 (35)'inde tTg IgA pozitif olduğu tespit edildi. Ayrıcaçocuk hastaları yas aralıklarına göre gruplandırdığımızda %51 (216)'sının 0-2 yas aralığında olduğu tespitedildi. Sonuç olarak yukarıda bahsedilen AGA ve tTg antikorlarının pozitiflik oranlarıdeğerlendirildiğinde kız hastaların erkek hastalara oranla daha yüksek pozitiflik oranına sahip olduğusonucuna varıldı. Elde ettiğimiz tüm veriler ve yapılan literatür arastırmaları çöliak ön tanısı almıshastalarda AGA ve tTg antikorlarının önemini birkez daha ortaya koymaktadır. Çalısmalarda seçilenhasta gruplarının AGA ve tTg antikor pozitifliği oranlarını etkileyebileceği unutulmamalıdır.
  • Master Thesis
    Investigation of the Solubility, Density, Conductivity and Phase Equlibriums in the Na2(H2PO2)2 - Ba(H2PO2)2 – H2O Ternary Systems by the Isothernal Method at Room Temperature
    (2011) Turan, Hakan; Erge, Hasan
    Bu tezde fizikokimyasal analiz yöntemleri kullanılarak; Na+, Ba2+/ Cl-, (H2PO2)-//H2O dörtlü karşılıklı su-tuz sisteminin bünyesinde yer alan Na2(H2PO2)2 -Ba(H2PO2)2-H2O, üçlü sisteminin oda sıcaklığındaki çözünürlük, yoğunluk, iletkenlik ve faz dengeleri araştırıldı.Çalışmalara başlarken ilk olarak 100 mL'lik balon jojeye 100 mL saf su eklendi ve Na2(H2PO2)2'in çözünürlük noktasına ulaşıncaya kadar 6'şar g Na2(H2PO2)2 ilave edilerek her işlem iki saat karıştırılıp bir saat dinlendirilerek işlem yapılmıştır. Çözünürlük noktası saptandı ve bu noktadaki yoğunluk ve iletkenlikler saptandı. Aynı sistem üzerine 2'şer g Ba(H2PO2)2 ilave edilerek işleme devam edildi. Her işlem sonrasında çözeltiden 2-3 mL alınıp 110oC ye ayarlı etüvde kurutma işlemine tabi tutuldu. Sonrasında kuru kalık saf suda çözülerek 100 mL ye tamamlandı. Bu çözeltideki Na+, Ba+2 iyon analizleri yapıldı.İkinci olarak Ba(H2PO2)2 `in oda sıcaklığındaki çözünürlük noktası saptandı ve çözünürlük noktasındaki Ba(H2PO2)2 `in üzerine 4 er g Na2(H2PO2)2 ilave edilerek işleme devam edildi.Bu işlemler esnasında Na2(H2PO2)2-Ba(H2PO2)2-H2O Üçlü su-tuz sisteminin basit ötonik sistem türüne ait olduğu ve ötonik noktanın bileşimi % kütle olarak 50.73 Na2(H2PO2)2, 0.53 Ba(H2PO2)2 , 48.74 H2O olduğu saptandı.
  • Master Thesis
    Difference Method for Second Order Singularly Perturbed Initial-Value Problem
    (2011) Duman, Adem; Çakır, Musa
    Bu çalışmada, birinci ve ikinci mertebeden türevli terimlerin katsayılarının pozitif küçük parametre olduğu başlangıç-değer problemleri incelenmiştir. İkinci mertebeden singüler pertürbe olmuş başlangıç değer problemlerinin nümerik çözümü için üstel katsayılı sonlu fark şemaları kurulmuştur. Fark şemasının pertürbasyon parametresinden bağımsız ayrık maksimum normda birinci mertebeden düzgün yakınsak olduğu ispatlanmıştır. Ayrıca teoriyi destekleyen bazı nümerik örnekler verilmiştir.Alınan teorik sonuçlar Matematica programlama dilinde bir örnek üzerinde denetlenmiştir.
  • Master Thesis
    Primary School Teacher's Acceptance and Tendencies of Usage Concerning Information and Communication Technoligies
    (2011) Avcu, Dilek Ülger; Gökdaş, İbrahim
    Bu çalışma Davis (1986) tarafından geliştirilen teknolojinin kabul ve kullanımı modelinin (TAM) ortaya koyduğu değişkenleri ele alarak, öğretmenlerin bilgi ve iletişim teknolojilerini (BİT) kullanımlarını ve BİT kullanma niyetini incelemektedir.Çalışmanın amacı okullarda BİT kullanımını sağlamak konusunda yol gösterici olmaktır. Bu amaçla, ögretmenlerin demografik özellikleri ve BİT'i kabul ve kullanım niyetleri cinsiyet, yaş, kıdem yılı, branş, mezuniyet yılı, bilgisayara sahip olma durumu, bilgisayar eğitimi alma durumu, bilgisayar bilme düzeyi ve eğitim düzeyi değişkenlerine göre incelenmiştir.Araştırma sonucuna göre, öğretmenlerin BİT'i derslerinde kabul ve kullanma niyetleri puanlarının orta düzeyde olduğu, bilgisayara sahip olma ve bilgisayar eğitimi almış olma yüzdelerinin ise yüksek olduğu görülmüştür. Öğretmenlerin bilgisayar bilme düzeylerine göre ise öğretmenlerin büyük çoğunluğunun bilgisayarı orta düzeyde bildikleri tespit edilmiştir. Ayrıca araştırma sonuçları öğretmenlerin BİT'i kabul ve kullanım niyetlerinin cinsiyet, bilgisayara sahip olma durumu ve bilgisayar eğitimi almış olma durumu ve bilgisayarı bilme düzeyi değişkenlerine göre farklılık gösterdiğini, yaş, kıdem yılı, branş, mezuniyet yılı ve eğitim düzeyine göre ise bir farklılık göstermediğini de ifade etmektedir. Bu çalışmanın sonuçları okul yöneticileri ve bilgi teknolojileri koordinatörleri için teknoloji entegrasyonu konusunda öneriler getirmektedir.Anahtar Kelimeler: Teknoloji Kabul Modeli, Bilgi ve İletişim Teknolojisi.
  • Master Thesis
    The Research of Fables in the Education of Children in Bingöl Region
    (2011) Kayman, Faruk; Önay, Yılmaz
    Bu çalışma, kültürümüzün önemli unsurlarından biri olan masalların derlenerek çocuk eğitimine sağladığı katkıların tespit edilmesi ve ortaya konulması amacıyla yapılmıştır. Unutulmaya yüz tutmuş masalları derleyip yazıya geçirmek ve ölümsüzleştirmek araştırmamızın öncelikli amacıdır. Daha sonra bu masalların çocuk eğitimine sağladığı katkılar, bilimsel yöntemlerle incelenip sonuçları açık bir şekilde ifade edilmiştir.Çalışma, altı bölümden oluşmuştur. Her bölüm kendi içinde alt başlıklara ayrılmıştır.Giriş bölümünü içine alan birinci bölümde Bingöl'ün tarihi, ilçeleri ve ekonomisi ilgili genel bilgiler verilmiştir.İkinci bölümde çocuk ve çocuk gelişimi, masal, masalın özellikleri ve bölümleri, masal türleri, Türk ve Bingöl masalları üzerine yapılan çalışmalar hakkında bilgiler verilmiştir.Üçüncü bölümde masalın çocuk eğitimindeki yeri, masaldaki eğitsel iletiler ve çocuk masallarında aranan nitelikler ele alınmıştır.Dördüncü bölümde masal özetleri ve bu masalların çocuk eğitimi açısından incelenmesi konu edilmiştir.Beşinci bölümde Bingöl'de derlenen 54 masal metnine yer verilmiştir.Altıncı bölümde masal derlediğimiz kaynak kişiler hakkında bilgiler verilmiştir.Çalışmamızın sonunda ise ?Sonuç?, ?Kaynakça? ve ?Özet? bölümleri yer almıştır.
  • Master Thesis
    Distribution and Density of Alfalfa Dodder (Cuscuta Approximata Bab.) in Alfalfa Fields in Van
    (2011) Yıldırım, Sevilay; Tepe, Işık
    Yonca ekiliş alanlarında sorun olan küçük tohumlu yonca küskütü (Cuscutaapproximata Bab)'nün yoğunluğunu saptamak amacıyla yapılan bu çalışma2009 ve 2010 yıllarında, iklim özelliklerine göre Merkez-Edremit-Gevaş,Gürpınar, Muradiye-Çaldıran, Özalp-Saray ve Erciş olmak üzere ayrılanbeş bölgede her iki yılda da yoncadan toplam 500'er örnek alınarakyürütülmüştür. Çalışmanın yürütüldüğü ilk yılda birinci biçimiöncesinde yapılan ölçümlerde, küskütle bulaşık yoncanın ortalamayoğunluğu 37.8 sürgün/m², küsküte rastlanma sıklığı %48 olarak; ikincibiçim öncesinde yapılan sayımda ise ortalama yoğunluk 16.4 sürgün/m² verastlanma sıklığı %32 olarak bulunmuştur. İkinci yıl birinci biçimiöncesinde yapılan sayımda küskütle bulaşık yonca yoğunluğu ortalama14.5 bitki/m², rastlanma sıklığı %18; ikinci biçim öncesinde yapılansayımda ise ortalama yoğunluk 3.2 bitki/m², rastlanma sıklığı %8 olaraktespit edilmiştir. Küskütle bulaşık yonca sayısı üzerinden yapılandeğerlendirmeler sonucunda, 2009 yılında ilk biçimden önce en yoğunolarak Merkez-Edremit-Gevaş (51.3 sürgün/m²), ikinci biçim öncesindeMuradiye-Çaldıran (28.4 sürgün/m²) bölgeleri; 2010 yılında ise ilk veikinci biçiminden önce en yoğun olarak Gürpınar (28.7 ve 5.2 sürgün/m²)bölgesi belirlenmiştir. Sonuç olarak, bölgede küskütün yaygınlığınınyüksek olduğu ve mücadelesinin yapılmasının gerektiği söylenebilir.
  • Master Thesis
    Globalization and Art
    (2011) Çokbakar, Zülküf; Tunç, Handan
    Bu çalışmada küreselleşme düşüncesini anlam açısından irdelemenin yanında sürecin sanat anlayışına olan etkilerini ve toplumsal değişimin bu etkileşimi ne kadar hızlandırdığını küresel tartışmalar ışığında incelenmiştir. Küreselleşmenin pazar yöntemlerinden etkilenen sanatsal üretiminin özneleri, sanatçıdan çok onun ürünlerinin tüketime sunum stratejilerinde rol oynayan küratör ve sanat eleştirmenleri olmuştur. Tez çalışmasında; bu üçlünün giderek değişen rollerini küreselleşme bağlamında açıklayarak, günümüzde resim sanatında gelinen noktanın nedenselliğine açıklık getirilmek istenmiştir.Birinci bölümde küreselleşme kavramı ve bu kavramın üzerinde yapılmış olan tartışmalar ele alınmıştır. Küreselleşmenin tanımı, küreselleşmeyi ortaya çıkaran faktörler, küreselleşmenin sanata yansıması, bu tartışmaların ışığında incelenmiştir.İkinci bölümde Türkiye de sanatın küreselleşme biçimleri incelenerek, sanatsal ortamın tanık olduğu yeni yargılar ve değerlere yönelik görüşler yorumlandı.Üçüncü bölümde ilk bölümde açıklanan kavramsal çerçeve doğrultusunda resim sanatında metalaşma süreci ve küresel alana yayılmış, önemli olduğu düşünülen son dönem ürünleri ele alınmıştır. Küresel sanat pazarının en karakteristik ortamı olan Uluslararası Bienaller incelenerek, Türkiye'nin bienallerde yer alma biçimleri ve küreselleşmeye uyum çabaları, çeşitli görüşler bağlamında ele alınmıştır.Anahtar Kelimeler: Küreselleşme, kültürel küreselleşme, sanatta küreselleşme, Küresel Pazar, metalaşma
  • Master Thesis
    Comparative Determination of Digestibility and Energy Contents of Heliz and Parzuk With Traditional Forages by Vivo and in Vitro Methods
    (2011) Ekinci, Mahmut; Deniz, Suphi
    Ekinci M, Heliz ve parzuk bitkilerinin in vivo ve in vitro sindirilebilirliği ile enerji içeriğinin geleneksel kaba yemlerle karşılaştırmalı olarak belirlenmesi,Yüzüncü Yıl Üniversitesi, Sağlık Bilimleri Enstitüsü, Hayvan Besleme ve Beslenme Hastalıkları Anabilim Dalı, Yüksek Lisans Tezi, Van, 2011.Bu çalışma, Doğu Anadolu Bölgesi'nin yüksek rakımlı yaylalarında yaygın olarak yetişen ve bölge halkı tarafından koyun beslenmesinde kullanılan heliz (Prangos pabularia L) ve parzuk (Hippomarathrum microcarpum L) gibi Apiaceae (Şemsiyegiller) ailesine ait bitkilerin sindirilebilirliği ile enerji içeriklerinin in vivo ve in vitro yöntemlerle belirlemek ve bölgede yaygın olarak kullanılan geleneksel kaba yemlerle (çayır kuru otu ve kuru yonca) karşılaştırmak amacıyla yapılmıştır. Çalışmada, 4 farklı kaba yem maddesinin sindirilme dereceleri klasik ve iki aşamalı sindirim denemeleri ile belirlenmiştir. Ayrıca, her iki yöntemle elde edilen sindirim değerleri kullanılarak, yem maddelerinin enerji içerikleri de hesaplanmıştır. Yine naylon kese yöntemi ile bu yem maddelerinin rumende yıkılabilirlik özellikleri incelenmiştir. Denemede, parzuk ve heliz bitkilerinin HP içerilerinin çayır kuru otu ile benzer olduğu; NDF ve ADF içeriklerinin ise, çayır kuru otu ve kuru yoncadan daha düşük olduğu belirlenmiştir. Klasik sindirim denemesinde, parzuk ve heliz bitkilerinin OM sindirimi, çayır kuru otu ve kuru yoncadan daha yüksek bulunmuştur (P<0.05). Bu farklılık, yem maddelerinin enerji içeriklerine de yansımış ve parzuk ile helizin SE, ME ve NEL değerleri, çayır kuru otu ve kuru yoncadan daha yüksek olarak belirlenmiştir (P<0.05). Aynı denemede, HS, NDF ve ADF'nin sindirilme dereceleri, çayır kuru otu, parzuk ve heliz için benzer bulunurken, yonca kuru otuna ait bu değer daha düşük olarak tespit edilmiştir (P<0.05). İki aşamalı sindirim yönteminde, en yüksek OMS değerinin parzuk bitkisinde gerçekleştiği gözlemlenmiştir. Heliz ve çayır kuru otuna ait OMS değerleri de parzuk bitkisi ile benzer bulunurken, kuru yoncaya ait değer, çayır kuru otu ile benzer, ancak parzuk ve helizden daha düşük olarak belirlenmiştir (P<0.05). Bu yem maddelerinin OMS'nde görülen durum, OMS üzerinden hesaplanan enerji değerlerin de aynen yansımıştır. Naylon kese denemesinde, kuru yonca, parzuk ve helizin 4 saatlik inkübasyondan itibaren yüksek düzeyde yıkılıma uğradığı çayır kuru otunun ise daha yavaş bir yıkımlanma trendi gösterdiği gözlemlenmiştir. 8. saatte, çayır kuru otu ve kuru yonca için %37.49 ve %53.37 olarak belirlenen KM yıkılımları parzuk ve heliz için %69.14 ve %62.50 olarak gerçeklerşmiştir.Yine 24 saattlik inkübasyonda çayır kuru otu ve kuru yonca için %59.73 ve %75.21 olarak gerçekleşen KM yıkılımları parzuk ve heliz için %81.74 ve %79.48 olarak bulunmuştur. Denemenin son inkübasyonu olan 48. saatte ise, kuru madde yıkılımı çayır kuru otu, kuru yonca, parzuk ve heliz için sırasıyla %72.45, %76.36, %88.36 ve %84.21 olarak hesaplanmıştır (P<0.05). Kuru yonca, parzuk ve helizin 4 saatlik inkübasyondan itibaren yüksek düzeyde yıkılımına bağlı olarak 16 saatlik inkübasyonda klasik sindirim denemesindeki enerji değerlerine benzer seviyeye ulaşırken, çayır kuru otunun yavaş bir yıkımlanma seyri göstermesi dolayısıyla, sözü edilen değerlere ancak 48 saatlik inkübasyonda ulaşabilmiştir. Sonuç olarak, Doğu Anadolu Bölgesi'nin yüksek rakımlı yaylalarında yetişen parzuk ve heliz bitkilerinin, kültüre alınarak tarımının yapılabilmesi halinde, bu bitkilerin yonca başta olmak üzere, diğer kaliteli kaba yem bitkilerine alternatif olabileceği kanaatine varılmıştır.Anahtar kelimeler: Çayır kuru otu, kuru yonca, parzuk, heliz, in vivo/in vitro sindirim, yıkılabilirlik, enerji içerikleri.
  • Master Thesis
    Hydrogeological Approach To Water Level Changes in Lake Van
    (2011) Düzen, Hacer; Aydın, Harun
    Türkiye'nin doğusunda yer alan inceleme alanı, yüksek dağlar ile çevrili kapalı bir havza özelliğindedir. Van Gölü kapalı havzasının göl alanları dahil, yüzeysel drenaj alanı 15495.98 km2'dir. Van Gölü'nün yüzey alanı (serbest su yüzeyi) 3558.3 km2 ile 3623.6 km2 arasında değişmekte olup, ortalama göl alanı ise 3580.9 km2 olarak hesaplanmıştır. Van Gölü su seviyesi ise 1646.97 m ile 1650.55 m arasında değişmekte olup, uzun yıllar ortalama su seviyesi ise 1648.33 m'dir.Bu çalışmada, Van Gölü kapalı havzasında; yağış, buharlaşma, sıcaklık, yüzeysel akış, seviye değişimi gibi hidrometeorolojik parametreler ile havzanın jeolojik, morfolojik ve hidrojeolojik yapısının ?hidrojeolojik kavramsal model? kapsamında birlikte değerlendirilmesi sonucunda, Van Gölü su seviye değişimlerinin aydınlatılması amaçlanmıştır. İnceleme alanının jeolojik, morfolojik ve hidrojeolojik yapısı dikkate alınarak ?hidrojeolojik kavramsal modeli? elde edilmiştir. 1960-2009 yılları arasında gözlenen ve hesaplanan hidrometeorolojik parametreler, Van Gölü ölçeğinde yıllık bazda elde edilmiştir. Van Gölü su bütçesi bileşenlerinin uzun yıllar ortalama değerleri; 1697.4×106 m3/yıl (yağış), 2020.8×106 m3/yıl (yüzeysel akım), 5077.4×106 m3/yıl (buharlaşma) ve 58.7×106 m3/yıl (hacim farkı) şeklinde hesaplanmıştır. 1960-2009 yılları arası her bir yıl için elde edilen su bütçesi sonuçları, Van Gölü'nün yeraltısuları ile beslendiğini işaret etmektedir. Van Gölü'ne yeraltısuyu katkısı 516.9×106 m3/yıl ile 3115.2 m3/s arasında değişmekte olup, ortalama 1418.0×106 m3/yıl (44.964 m3/s) olarak elde edilmiştir. Van Gölü'ne yeraltısuyu katkısının gelebileceği alanlar, gölün GD-G-GB sınırında yüzeylenen Bitlis Masifi mermerleri ile K-KD sınırında yüzeylenen karbonatlı kayaçlar ve göl kıyısındaki alüvyon birimlerdir.
  • Master Thesis
    Study of Conceptual Development Processes on Electrics of Primary Students in 8th Grade
    (2011) Mutlu, Yusuf; Keser, Ömer Faruk
    Değişen dünyaya uyum sağlamak için eğitim sistemimiz de sürekli olarak değişmektedir. Fen ve Teknoloji dersi bu değişimlere yabancı kalmamak için ezbercilikten uzak olan anlamlı öğrenmeyi gerektirmektedir. Bu nedenle öğretim yöntemlerinin de anlamlı öğrenmeyi sağlayacak nitelikte olması sağlanmalıdır. Novak tarafından 1984 yılında sunulan ve anlamlı öğrenmeyi sağlayan öğretim tekniklerinden biriside kavram haritalama tekniğidir.Fen ve Teknoloji dersinde öğrencilerde en çok kavram yanılgılarını içeren konulardan bir tanesi de elektrik konusudur. Bu nedenle araştırma ilköğretim 8. Sınıf öğrencilerinin elektrik hakkındaki kavramsal gelişim süreçlerinin incelenmesi için Van merkez ilköğretim okullarından seçilen 4 farklı ilköğretim okulunda yürütülmüştür.Çalışma üç aşamada yürütülmüştür. İlk aşamada 200 öğrenciye uygulanan iki aşamalı ön test sonucunda 177 öğrencinin birçoğunda kavram yanılgılarının bulunduğu tespit edilmiştir. İlgili çalışma bu öğrenciler arasından seçilen ve en fazla kavram yanılgısına sahip 38 öğrenci ile yürütülmüştür. İkinci aşamada; seçilen bu 38 öğrenci ile kavramsal gelişimin sağlanması amacıyla kavram haritası etkinlikleri yürütülmüştür. Üçüncü aşamada ise son test olarak uygulanan iki aşamalı testte kavram haritaları ile yürütülen öğretim sonucunda ilgili öğrencilerin olumlu yönde kavramsal gelişim ve değişim gösterdiği tespit edilmiştir. Bu çalışmayla Fen ve Teknoloji öğretim programıyla önerilen ancak yeterli düzeyde yararlanılmayan kavram haritalama etkinliklerinin kavram yanılgılarının tespitinden ziyade, kavramsal gelişim sürecinde etkin bir öğretim materyali olarak kullanılabileceği bir kez daha vurgulanmaktadır.Anahtar kelimeler: Fen eğitimi, Fizik eğitimi, Elektrik konusu, İki aşamalı testler, Kavramsal değişim, Kavram haritaları, Kavram yanılgıları
  • Master Thesis
    Alice Walker'ın 'Mor Renk' ve 'Meridyen' ve Toni Morrison's 'Sevilen' ve 'En Mavi Göz' Eserlerinde Siyah Kadınların Acıları
    (2011) Aydemir, Yasemin; Tanrıtanır, Bülent C.
    Bu çalışmada Afro-Amerikan Edebiyatının ünlü ve önemli eserlerinden, Alice Walker'ın Mor Renk ve Meridyen romanları ve Toni Morrison'ın Sevilen ve En Mavi Göz romanlarında siyah kadınların acıları incelenmektedir. Bu yazarların siyah kadınların acıları hakkındaki bilgilerinin kaynağının siyah toplumdaki yaşam deneyimleri olduğu fark edilmektedir. Renkli tenli bayanlar olmanın, hem Walker hem de Morrison'a toplumda siyah kadın olmanın ne demek olduğunu tasvir etme avantajını sağladığı söylenebilir. Köle ataları ve kadın hakları için yapılan mücadele yıllarının, bu yazarlara romanlarında gerçek gibi karakterler yaratma fırsatını verdiği açıktır.
  • Master Thesis
    Unconditional Convergence and Bounded Multiplier Convergent Series
    (2011) Aydın, Miktad; Bilgin, Tunay
    Bu çalışmada, şartsız yakınsaklık ve sınırlı multiplier yakınsaklık arasındaki ilişki incelendi.Bu çalışma beş bölümden oluşmaktadır. Birinci bölümde, tezin içeriği ile ilgili bir giriş yapıldı. İkinci bölümde, temel tanım ve teoremler verildi. Üçüncü bölümde, serilerin şartsız yakınsaklığı, mutlak yakınsaklığı ile Banach uzaylarında serilerin şartsız yakınsaklığı ve tabanlar verildi. Dördüncü bölümde, operatör serilerinin şartsız yakınsaklığı verildi. Beşinci bölümde, Banach uzaylarında zayıf şartsız Cauchy serilerinin dizilerine genelleştirilebilen şartsız yakınsak serilerin düzgün yakınsak dizileri üzerine bazı sonuçlar verildi.Anahtar kelimeler: Banach uzayı, Şartsız yakınsaklık, Mutlak yakınsaklık, Sınırlı multiplier yakınsaklık.
  • Master Thesis
    Comparative Investigation of Some Serum Mineral Levels of Patients With Partial and Generalized Epilepsy
    (2011) Doğan, Emrah; Tombul, Temel; Meral, İsmail
    Doğan E, Parsiyel ve jeneralize epilepsili kadın ve erkek hastalarda bazı serum mineral değerlerinin karşılaştırılmalı analizi, Yüzüncü Yıl Üniversitesi, Sağlık Bilmleri Enstitüsü, Fizyoloji Anabilim Dalı, Yüksek Lisans Tezi, Van, 2011. Bu tez çalışmasında, 20?40 yaş arası parsiyel ve jeneralize epilepsili kadın ve erkek hastalarda bazı serum mineral madde (Mn, Zn, Ca, Na, Cl, K, P, Mg, Cu, Fe) düzeylerinin karşılaştırılmalı olarak analiz edilmesi sonucu epilepsi ile mineral madde değerleri arasındaki ilişkinin ortaya konması amaçlandı. Çalışmaya 20?40 yaşları arasında 20 sağlıklı (kontrol grubu) birey (10 erkek, 10 kadın) ile Yüzüncü Yıl Üniversitesi Araştırma Hastanesi Nöroloji servisi ve polikliniğine başvuran ve epilepsi teşhisi konmuş parsiyel grubu 20 (10 kadın,10 erkek), jeneralize grubu 20 (10 kadın, 10 erkek) hasta katıldı. Kontrol grubu; deneme grubu ile cinsiyet, yaş ve vücut kütle indeksi yönünden benzerlik gösteren birey grubundan oluşturuldu. Çalışmaya alınan kişilerden en az 12 saatlik bir açlık döneminin ardından kan alındı, serumları çıkarıldı ve analiz edileceği güne kadar -80 oC' de saklandı. Serum Ca, Na, K, Fe, Mg, P, CI, ticari kitler kullanılarak otoanalizörde, serum Zn, Cu, Mn değerleri asetilen gazı ile flame yöntemi ile atomik absorbsiyon spektrofotometresinde tespit edildi. Çalışma sonucunda, Zn değerlerinin parsiyel ve jeneralize epilepsi hastası bireylerde, K değerlerinin ise sadece jeneralize epilepsi hastası bireylerde sağlıklı bireylere göre daha az olduğu saptandı. Cu, Na ve Ca değerlerinin hem parsiyel ve hemde jeneralize epilepsi hastası bireylerde sağlıklı bireylere göre daha yüksek olduğu, Mg ve CI değerlerinin ise sadece parsiyel epilepsi hastası bireylerde sağlıklı bireylere göre daha fazla olduğu saptandı. Jeneralize epilepsi hastası bireylerde özellikler arasındaki korelasyon katsayıları incelendiğinde; Ca ile Zn, Mg ile Zn, K ile Ca, Na ile Zn, Na ile Ca ve Na ile K değerleri arasında pozitif, Mg ile Mn ve P ile CI değerleri arasında ise negatif bir korelasyonun olduğu saptandı. Parsiyel epilepsi hastası bireylerde özellikler arasındaki korelasyon katsayıları incelendiğinde ise; Ca ile Zn, Mg ile Zn, K ile Zn, K ile Ca, K ile Mn ve Na ile CI değerleri arasında pozitif, P ile Mg, P ile Zn ve P ile CI değerleri arasında ise negatif bir korelasyonun olduğu saptandı. Epilepsili hastalarına uygulanacak tedavide, mineral madde düzeyleri ve mineral madde değerleri arasında oluşan bu değişim ve korelasyonların göz önünde bulundurulmasının tedavinin etkinliği açısından önemli olabileceği sonucuna varıldı.Anahtar Sözcükler: Parsiyel, jeneralize, epilepsi, Ca, Na, K, Fe, Mg, P, CI, Zn, Cu, Mn, korelasyon
  • Master Thesis
    An Investigation on Determination of Caryying Capacity of Erçek Lake by Using Remote Sensing
    (2011) Akkuş, Mustafa; Sarı, Mustafa
    Su kaynaklarının taşıma kapasitesinin bilinmesi sürdürülebilir kullanım ve uygun balıkçılık yönetim ilkelerinin belirlenmesinde önemlidir. 2009-2011 yılları arasında yapılan bu çalışmada, uzaktan algılama ve morfo edafik indeks yöntemleri kullanılarak Van Gölü'nün 30 km doğusunda bulunan Erçek Gölü'nün taşıma kapasitesi belirlenmiştir. Uzaktan Algılama tekniği kullanılarak gerçekleştirilen çalışmada, Erçek Gölü'ndeki klorofil-a konsantrasyonu bir yıl boyunca her ay 4 adet olmak üzere toplam 48 adet ENVISAT MERIS uydu görüntüsü kullanılarak hesaplanmıştır. Elde edilen sonuçlar Erçek Gölü'ndeki klorofil-a konsantrasyonunun Haziran ayında 6.970 mg/m3 değeriyle en yüksek, Temmuz ayında ise 1.268 ml/m3 değeriyle en düşük düzeyde olduğunu göstermiştir. Erçek Gölü'ndeki klorofil-a konsantrasyonunun ortalama yıllık 2.853 mg/m3 olduğu belirlenmiştir. Uzaktan algılama yöntemi ile elde edilen ortalama yıllık klorofil-a konsantrasyonu kullanılarak hesaplanan taşıma kapasitesi 21331.47 ton/yıl'dır. Morfo Edafik İndeks yöntemi kullanılarak tespit edilen taşıma kapasitesi ise 5534.7 ton/yıl olarak hesaplanmıştır. Yapılan çalışma sonucunda, Uzaktan algılama yönteminin su kaynaklarının taşıma kapasitesinin belirlenmesinde morfoedafik indeks yöntemine göre daha güvenilir bir yöntem olduğu kanaatine varılmıştır.Anahtar kelimeler: Taşıma kapasitesi, Uzaktan algılama, Morfo edafik indeks,Erçek Gölü, Klorofil-a, MERIS, ENVISAT
  • Master Thesis
    The Adaptation of Silver Birch Tree (Betula Pendula Roth.) To Van Lake Ecological Conditions
    (2011) Yazıcı, Kübra; Alp, Şevket
    Siğilli huş (Betula pendula Roth.), Avrupa, Kafkasya, İran ve Batı Sibirya'da ve ülkemizde de Doğu Anadolu bölgesinde doğal olarak yetişmektedir. 30 m'ye kadar boylanabilen ve büyük ağaçlar grubuna giren Siğilli huş ağacı dış mekan süs bitkisi olarak kullanılmaktadırBu araştırmayla; Van Gölü ekolojik koşullarında, Yüzüncü Yıl Üniversitesi (YYÜ) yerleşkesine dikilen Siğilli huş fidanları, iki yıl boyunca (2009?2010) adaptasyon kabiliyeti, sürgün gelişimi ve fenolojik özellikleri takip edilmiştir. Çalışmada dikilen fidanların; hayatta kalma oranı, fenolojik ve morfolojik (sürgün boyu, fidan boyu, tepe çapı, gövde çapı ) incelemeleri yapılmıştır. Değerlendirmelerde; dikilen Siğilli huş fidanların % 66 hayatta kaldığı ve ağaçların ilk dikim yılında (2009) vejetatif gelişimin az olduğu fakat 2. yıl ise gelişiminin daha iyi olduğu sonucuna ulaşılmıştır. Sonuç olarak toplanan verilerin neticesinde Siğilli huş ağacının Van Gölü ekolojik koşullarında ve üniversite yerleşkesinde peyzaj planlamada çalışmalarında hayatta kalan fidan oranını artırılma konusunda ek tedbir alınması koşuluyla Siğilli huş fidanlarının alanda öncü bitki olarak kullanılması uygun olduğu ortaya çıkmıştır.Anahtar kelimeler: Betula, Sürgün gelişimi, Morfoloji, Fenoloji, Peyzaj.