Master Tezleri

Permanent URI for this collectionhttps://hdl.handle.net/20.500.14720/11

Browse

Recent Submissions

Now showing 1 - 20 of 5733
  • Master Thesis
    Kafkasya Birlik Mecmuası (1970-1972)
    (2025) Hekimoğlu, Servet; Qasımov, Cavid
    II. Dünya Savaşı sonrasında Türkiye'nin farklı şehirlerinde yaşayan Kafkasyalı mühacirler, kimlik ve kültürlerini koruyabilmek amacıyla çeşitli kültür dernekleri kurmuş, bu dernekler aracılığıyla birçok gazete ve dergi yayımlamışlardır. Bu yayınlar, Kafkasya kökenli toplulukların kültürel belleğini canlı tutmada ve ortak bir aidiyet duygusu geliştirmede önemli bir araç olmuştur. Bu kapsamda, 1970 yılında Kafkasyalı mühacir bir aileye mensup Şerafettin Terim ve Turhan Yavuz Marşan öncülüğünde yayımlanmaya başlayan 'Kafkasya Birlik Mecmuası', söz konusu yayın faaliyetlerinin dikkat çekici örneklerinden biridir. Aylık olarak çıkarılması planlanan mecmuanın; 1, 2, 5, 12, 13, 14, 15 ve 16. sayıları bağımsız, 3-4, 6-7, 8-9 ve 10-11. sayıları ise çift sayı hâlinde birleştirilmiş olarak yayımlanmıştır. Toplamda 16 sayı çıkan bu dergi, 'Türkiye Kafkas-Abhaz Kültür Derneği' ile iş birliği içinde faaliyet göstermiştir. Dergide, Kafkasya'nın tarihine, kültürel mirasına ve toplumsal yapısına ilişkin çok sayıda yazıya yer verilmiştir. Ancak mecmuanın amacı yalnızca kültürel aktarımla sınırlı kalmamış; aynı zamanda Çarlık Rusya'sı ve daha sonra Sovyetler Birliği tarafından anayurtlarından zorla göç ettirilen Kuzey Kafkasyalıların ortak bilincini diri tutmak ve onların birliğini sağlamak da temel hedefler arasında yer almıştır. Kafkas kökenli gazeteci ve düşünce insanlarını aynı yayın etrafında toplayarak dikkate değer bir entelektüel birliktelik oluşturmayı başaran 'Kafkasya Birlik Mecmuası', 1972 yılında yayın hayatına son vermiştir. Ancak bu kısa süreli yayın deneyimi, Kafkas diasporası açısından derin ve kalıcı bir kültürel etki bırakmış, sonraki yıllarda benzer girişimlere ilham kaynağı olmuştur.
  • Master Thesis
    Köpeklerde Kastrasyon Operasyonu Sonrası Bazı Hormon Seviyelerinin Değerlendirilmesi
    (2025) Arıtay, İbrahim; Kayıkcı, Caner
    Veteriner hekimlikte, özellikle kriptoşidizm ve sokak hayvanlarında gonad durumunun belirlenmesi için yeni tanı yöntemlerine ihtiyaç vardır. Anti-Müllerian hormonu (AMH), fonksiyonel gonadal dokunun varlığını tespit etmede umut verici bir belirteçtir. Bu çalışmada, erkek köpeklerde kastrasyon sonrası AMH düzeylerinin değişimi, yaş, testis ağırlığı ve diğer hormonlarla ilişkisinin incelenmesi amaçlanmıştır. Hayvanların ağırlıkları, sağ testis ve sol testis ağırlıklarının ortalamaları sırasıyla 31.39kg, 18.9gr ve 20.35gr olarak hesaplanmıştır. Hayvan vücut ağırlıkları ve hormonlar arasında anlamlı bir korelasyon tespit edilememiştir. Benzer şekilde testis ağırlıkları ile hormonlar arasında korelasyon tespit edilememiştir. Hayvan ağırlıkları ile ortalama testis ağırlıklarının korelasyon hesaplaması yapıldığında aralarında pozitif korelasyon saptanmıştır. 0. gün, 1. gün, 3. gün, 7. gün, 15. gün alınan kan örneklerinden yapılan ELISA testi sonucu kan serum AMH grup ortalama değerleri sırasıyla 8.1 ng/ml, 7.05 ng/ml, 7.0 ng/ml, 7,07 ng/ml, 6.6 ng/ml olarak, LH grup ortalama değerleri sırasıyla 84.64 mIU/ml, 78.89 mIU/ml, 81.01 mIU/ml, 87.51 mIU/ml ve 85.54 mIU/ml olarak, serbest testosteron grup ortalama değerleri ise sırasıyla 1144.02 pg/ml, 974.35 pg/ml, 992.58 ng/ml, 841.14 pg/ml, 731.59 pg/ml olarak belirlenmiştir. Yapılan ROC analizi ile AMH seviyelerinin hayvanın kısırlaştırılma durumuna göre kesme değeri (Cut off) 7.30 ng/ml olarak belirlenmiştir. Sonuç olarak AMH seviyesi kısırlaştırma sonrası ölçüm yapılan günlerde tespit edilebilir seviyenin altına düşmemiş olmakla beraber kısırlaştırma öncesi ve sonrası değerler anlamlı derecede düşüş gösterdiği ve yapılan ROC analizi sonucunda kısırlaştırma sonrası 1.günden itibaren AMH değerinin erkek köpeklerin gonad durumlarının test tespitinde kullanılabileceği belirlenmiştir.
  • Master Thesis
    Etlik Damızlıklarda Yumurtalara Demir ve Çinko Nanopartküllerinin in Ovo Enjeksiyonunun Embriyonun Metabolizmasına Etkisi
    (2025) Tunç, Jiyan; Babacanoğlu, Elif
    Bu çalışmada farklı embriyonik keselere in ovo (İO) enjeksiyon yöntemi ile L-arjinin kaynaklı demir (Fe) ve çinko (Zn) mineralleri ile bu iki mineralin kombinasyonuna ait nano partiküllerin enjeksiyonunun embriyo/civciv gelişimi, karaciğer dokusunda transferrin reseptör (TFRC) ve metallothionein (MT) genlerin mRNA gen ekspresyon ve glikojen düzeyleri, kemik gelişimi ve mineralizasyonu, vücut bileşimi, kalıntı sarı kese bileşimi ve kan serumu Fe ve Zn düzeyleri üzerine etkilerinin incelenmesi amaçlanmıştır. Deneme materyalini ROSS 308 genotipine ait 1200 adet kuluçkalık yumurtalarda gelişen embriyolara enjeksiyon yapılmayan grup (K) ve kuluçkanın 14.5'uncu gününde sarı keseye ve 17.5'uncu gününde amniyon keseye 80 μg düzeyinde organik nano Fe (Fe1, Fe2) ve Zn (Zn1, Zn2) mineralleri ile bu iki mineralin kombinasyonuna (FeZn1, FeZn2) ait gruplar deneme desenini oluşturmuştur. Embriyonik yaşın 16 ve 19'uncu günlerinde embriyo gelişimi etkilenmezken, Fe1 grubunda göğüs kası ağırlığı (P=0.06) ve Zn2 grubunda karaciğer ve kalp ağırlıkları (P=0.01) artmıştır. Çıkışta civciv gelişimi, kemik gelişimi ve bileşimi ile kemik mineralizasyonu üzerine nano organik mineral enjeksiyonunun etkisi önemsizken, sağ tibia çapı K grubuna göre Fe1 grubunda önemli düzeyde daha yüksek, Fe2 grubunda ise daha düşük saptanmıştır (P=0.02). Çıkışta K grubuna göre Zn1 grubunda tüm vücut KM içeriği daha düşük ve HK içeriği daha yüksek (P=0.03), sarı kese HY içeriği Fe2 grubunda daha düşük (P=0.04), sarı kese Fe düzeyi Fe1 grubunda daha düşük (P=0.04) ve serum Fe düzeyi Fe1 ve Fe2 gruplarında daha yüksek (P=0.06) saptanmuştır. Tüm Zn enjekte edilen gruplarda karaciğer MT mRNA gen ekspresyonu ve Fe enjekte edilen gruplarda ise karaciğer TFRC mRNA gen ekspresyon düzeyi artmıştır (P<0.01). Günlük yaştaki etlik civcivlerin karaciğer glikojen düzeyi nano minarel enjeksiyon gruplarında K grubuna göre önemli düzeyde artmıştır (P<0.01).
  • Master Thesis
    Bronş Lavajı Uygulanan Hastalardan Alınan Örneklerde Microsporidia Sıklığının Araştırılması
    (2025) İlhan, Eren; Aydemir, Selahattin
    Microsporidia türleri zorunlu hücre içi parazitlerdir. Mikrosporidiyozisin klinik seyri, enfeksiyonun yerleşim yerine ve konakçının bağışıklık durumuna bağlı olarak değişkenlik gösterir. Bazı microsporidia türleri alt solunum yoluna yerleşerek pulmoner mikrosporidiyozise sebep olabilir. Bu çalışma, akciğer rahatsızlığı olan hastalarda microsporidia sıklığının araştırılması amacıyla yapılmıştır. Bu çalışma, 12.2024-06.2025 tarihleri arasında Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi Tıp Fakültesi Parazitoloji Anabilim Dalı Araştırma Laboratuvarında yürütüldü. Çalışmaya Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi Dursun Odabaş Tıp Merkezi Hastanesine başvurup bronş lavajı uygulanan ve HIV negatif olduğu bilinen 65 hasta dahil edildi. Kanser, kronik obstrüktif akciğer hastalığı (KOAH), kronik böbrek yetmezliği gibi immünsistemi zayıflatıcı bir hastalığı olan veya immünsistemi baskılayan herhangi bir ilaç kullanan hastalar çalışmaya dahil edilmedi. Mikrosporidia varlığının araştırılması amacıyla, hastalardan alınan bronş lavajı örnekleri modifiye trikrom boyama ve PCR yöntemleri ile incelendi. İncelemeler sonucunda hastaların üçünde (%4,6) pulmoner mikrosporidiyozis saptandı. Ancak modifiye trikrom boyama yöntemiyle sadece bir (%1,5) hastada microsporidia sporu saptandı. Sonuç olarak, bireyin immün durumuna bakılmaksızın akciğer rahatsızlığı olan hastalarda microsporidia etkenlerinin akla getirilmesi gerektiği kanaatindeyiz.
  • Master Thesis
    Dilsiz Kavalda Üfleme Teknikleri
    (2025) Berge, Ezmir Memo; Akıncı, Alkan
    Bu tez çalışması, dilsiz kaval çalgısında üfleme tekniklerine bağlı olarak ortaya çıkan entonasyon problemlerini incelemek ve bu sorunlara çözüm üretmek amacıyla hazırlanmıştır. Dilsiz kavalda sabit bir dil mekanizmasının bulunmaması, ses üretiminin tamamen icracının nefes kontrolü, dudak pozisyonu ve üfleme açısına bağlı olmasına yol açmaktadır. Bu durum, özellikle başlangıç seviyesindeki icracılarda doğru ses üretimini zorlaştırmakta ve entonasyon hatalarını artırmaktadır. Araştırmanın amacı, nota temelli üfleme egzersizleri geliştirerek entonasyon kontrolünü sağlamak ve dilsiz kaval eğitimine katkı sunmaktır. Çalışmada literatür taraması yapılmış, yedi alan uzmanından görüş alınmış ve bu veriler tematik analiz yöntemiyle değerlendirilmiştir. Geliştirilen egzersizler, dört farklı üfleme kademesi çin tasarlanmış ve nefes kontrolü, dudak kaslarının güçlendirilmesi ve parmak- üfleme senkronizasyonu üzerine odaklanmıştır. Bulgular, egzersizlerin entonasyon hatalarını azaltmada, ton kontrolünü geliştirmede ve teknik becerileri artırmada etkili olduğunu göstermektedir. Uzman görüşleri, dudak kaslarını geliştiren ek çalışmaların ve dilsiz kaval için yeni etütlerin hazırlanmasının önemini ortaya koymuştur.
  • Master Thesis
    Ratlarda Deneysel Siyatik Sinir Hasarında Çinko L-Karnosinin Farklı Dozlarının İyileşme Üzerine Etkisinin Değerlendirilmesi
    (2025) Uysal, Selime Nur; Gençcelep, Musa
    Uysal S, Ratlarda Deneysel Siyatik Sinir Hasarında Çinko L-Karnosinin Farklı Dozlarının İyileşme Üzerine Etkisinin Değerlendirilmesi. Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi, Sağlık Bilimleri Enstitüsü, Veterinerlik Cerrahisi Anabilim Dalı, Yüksek Lisans Tezi, Van, 2025. Çalışmada ratlarda deneysel olarak oluşturulan siyatik sinir üzerinde aksonetmezis tipi hasar modelinin sağaltımında oral olarak Çinko L_karnosinin farklı uygulama dozlarının sinir iyileşmesi üzerine olan etkinliğinin klinik, biyokimyasal ve histopatolojik olarak araştırılması amaçlandı. Bu amaçla çalışmada 28 adet Wister albino cinsi dişi rat kullanıldı. Genel anesteziye alınan ratlarda sinir hasarı oluşturmak üzere arka sağ ekstremiteleri aseptik hale getirildi. Kas diseksiyonu ardından 30 saniye süreyle pens ile sıkıştırılarak aksonetmezis tipi hasar verildi. Ratlar her grupta yedi adet olacak şekilde (GrpK, Grp10, Grp20, Grp40) dört gruba ayrıldı. Kontrol grubu olarak ayrılan (GrpK) ratlara %10 tween-80 oral yolla 2 cc verildi. Çinko L-Karnosin %10 tween-80 içerisinde çözündürülerek 30 gün boyunca günde bir kez Grp10' a 10 mg/kg, Grp20'ye 20 mg/kg, Grp 40'a 40 mg/kg dozunda olacak şekilde verildi. Verilen dozlar ratlar üzerinde klinik olarak toksikasyona sebep olmadı. 1. 14. ve 30. günlerde Siyatik Fonksiyon Indeksi (SFI) testi uygulandı. En belirgin ayak izlerinin fotoğrafları çekilerek ImageJ programı ile ölçümleri gerçekleştirildi. Ratların ağırlık artışları haftalık ölçülerek doz ayarlaması yapıldı. 30. günde ratlar genel anestezi altında yüksek miktarda kan alınarak sakrifiye edildi. Ensizyon hattı ve sinir adezyonları makroskobik inceleme ile değerlendirildi. Siyatik sinir örnekleri histopatolojik inceleme için alındı. Klinik olarak SFI analizinde gruplar arasında istatiksel olarak fark yokken (p>0.05), grup içinde anlamlı fark vardı (p>0.05). Kan çinko analizinde ve makroskobik incelemede kontrol ve diğer gruplar arasında istatiksel olarak fark yoktu (p>0.05). Histopatolojik inceleme rejenerasyon, fibrozis, inflamasyon, vakuolizasyon ve neovaskülerizasyonun yönünden yapıldı. GrpK ve Grp10'da rejenerasyon ve neovaskülerizasyonun çok az olduğu fibrozis, inflamasyon ve vakuolizasyon ileri derecede olduğu belirlendi. Grp20 ve Grp40'ta rejenerasyonun en çok, fibrozis ve vakuolizasyonun ise en düşük olduğu belirlendi. Grp40'ta inflamasyon en az, neovaskülerizasyon ise en çoktu. Bu nedenle sinir rejenerasyonunda 40mg/kg dozunun en optimal sonucu verdiği kanaatine varılmıştır. Bu çalışmanın klinik ve histopatolojik sonuçlarına göre aksonetmezis tipi perifer sinir hasarında Çinko L-Karnosin'in inflamasyonu baskıladığı ve rejenerasyonu hızlandırdığı kanısına varılmıştır. Anahtar kelimeler: Aksonetmezis, Çinko L-Karnosin, Rejenerasyon, Siyatik sinir.
  • Master Thesis
    Van Merkez İlçelerde Lise Son Sınıf Öğrencilerinin Hadis ve Sünnet Kültürü Üzerine Bir Alan Araştırması
    (2025) Deniz, Ayşegül; Özmen, Ramazan
    Bu araştırma, Van merkez ilçelerinde okuyan lise son sınıf öğrencilerinin demografik ve kültürel profillerini, hadis ve sünnet algıları ile dindarlık düzeylerini incelemeyi amaçlamaktadır. Araştırmaya 2014 yılında başlandı, ancak yasal sürede tez bitirilemedi. 2022 yılında çıkan öğrenci affıyla birlikte çalışmaya yeniden başlandı ve verilerin güncellenmesi için 2023 yılında alan araştırması tekrarlandı. Bu durum, iki farklı dönemde elde edilen verilerin karşılaştırılmasına olanak tanıdı. Araştırma, 2014 ve 2023 yıllarında gerçekleştirilen 82 sorudan oluşan anketler aracılığıyla elde edilen verileri analiz ederek, öğrencilerin hadis ve sünnete ilişkin bilgi,anlama-kavrama-yaşama aktarma düzeyleri, bilgi kaynakları ile dindarlık algılarındaki değişimleri ortaya koymaktadır. Öğrencilerin okuduğu kitap sayısında belirgin bir artış yaşanmış, özellikle dini kitapların okuma oranı yükselmiştir. Ancak, hadis kitaplarına olan ilginin azaldığı ve öğrencilerin hadisleri tanıma konusunda zorluk yaşadığı dikkat çekmektedir. Dindarlık göstergeleri açısından, öğrencilerin vakit namazı kılmasında belirgin bir azalma yaşanmış, hiç namaz kılmayanların oranı artmıştır. Cuma ve bayram namazı kılma sıklığı da benzer bir eğilim göstermektedir. Ramazan Orucu ise öğrenciler arasında en yaygın ibadet olarak kalmaya devam etmiştir. Öğrencilerin hadis ve sünnet algılarında önemli değişiklikler gözlemlenmiştir. Hadislerin bireyin davranışlarını etkileme düzeyi 2014'te yüksek iken, 2023'te bu etki azalmıştır. Hadis ve sünnet kültürü, toplumumuzda artan sekülerleşmeye rağmen, gençlerin hayata bakışları ile dini duyguları arasında hala önemli bir köprü görevi görmektedir. Sonuç olarak, bu araştırma, öğrencilerin hadis-sünnet bilgi düzeylerinin, yaşama aktarma becerilerinin ve dindarlık algılarının zamanla değiştiğini ortaya koymaktadır. Var olan hadis-sünnet bilgilerini pratize etmede zorlandıkları gözlemlenmektedir. Bu nedenle gençlerin dini değerleri içselleştirmeleri ve uygulamaları için daha etkili yöntemlerin geliştirilmesi önem arz etmektedir. Bu bağlamda eğitimcilerin ve öğrenci ailelerinin, gençlerin dini bilgiye erişimini artırmak ve bu bilgileri içselleştirmelerine yardımcı olmak için daha fazla çaba göstermeleri gerekmektedir.
  • Master Thesis
    Resim Sanatında At İmgesinin Sembolik İfadesi ve Çağdaş Türk Resmine Yansıması
    (2025) Batu, Veysel; Göktepe, Mehmet
    Semboller, insanların duygu, düşünce ve eylemlerini ifade ettikleri iletişim araçlarıdır. Şekil, simge veya işaret olarak ortaya çıkan semboller iletişimi güçlendirir. İnançlarda, sayılarda, renklerde, hayvan ve bitkileri ifade etmede semboller kullanılır. Semboller toplumların kültürleri ve bu kültürlerin toplumlar tarafından tanınıp anlaşılmasını kolaylaştıran ifade biçimleridir. Sayı sembolleri ele alındığında 'bir' sayısı evrenin birliğini ifade ederken, 'iki' sayısı karşıtlıkları ve dengeyi temsil eder. Renklere bakıldığında; kırmızı gücü ve tutkuyu, sarı neşeyi ve iyimserliği, mavi hakikati ve idealizmi, siyah karanlığı ve ölümü, beyaz ise saflığı, barışı ve ölümsüzlüğü sembolize eder. Çalışmanın ana konusunu içeren at figürünü ele aldığımızda; atın da önemli bir sembolik anlamının olduğu ortaya çıkmaktadır. Özellikle Türk mitolojisinde at sembolü önemli bir yer tutar. Şaman inanışına göre, at kutsal güçlere ulaşmayı sağlayan bir araçtır aynı zamanda ölümün ve sezginin sembolüdür. At, Türk kültüründe özgürlük, güç ve bağımsızlık gibi değerleri de temsil eder. Atlar geniş bozkır arazilerinde özgürce hareket edebilen ve bağımsızlıklarını koruyabilen hayvanlardır. Tüm bu semboller, insanların düşünsel ve kültürel birikimini derinleştirir ve anlam katmanlarıyla dolu bir yaşam deneyimi sunar. Bu bağlamda çalışmanın ilk bölümünde sembol kavramı tanımlanarak sembolün genel özellikleri ve görsel bir ifade aracı olarak kullanımı araştırılmıştır. Çalışmanın ikinci bölümünde at figürünün sembolik ifadelerine değinilerek atın dinde, mitolojide ve rüyada ne anlama geldiği literatür kaynaklarından elde edilen bilgiler ışığında incelenmiştir. Bu kapsamda at imgesinin sembolik ifadesinin Çağdaş Türk resminde nasıl yer bulduğu beş Türk ressamın ikişer çalışması üzerinden ele alınarak değerlendirilmiştir. Üçüncü bölümde tezde incelenen eserler doğrultusunda altı adet özgün ve güncel sanatsal üretimler yapılarak çalışma sonlandırılmıştır
  • Master Thesis
    Türkiye'nin Makroekonomik Göstergeleri Üzerinde Finansal Krizlerin Etkisinin İncelenmesi
    (2025) Derakhshan, Deniz Kholousi; Alev, Nigar
    Bu tezde, Türkiye'de geçmişte yaşanan finansal krizlerin ekonomi üzerindeki etkileri ele alınmıştır. Çalışmada özellikle büyüme, enflasyon, işsizlik ve dış ticaret göstergeleri üzerinde durulmuş ve bu göstergelerin kriz dönemlerinde nasıl değiştiği incelenmiştir. 1994, 2001, 2008 ve 2018 krizleri örnek alınarak hem teorik bilgilerden yararlanılmış hem de yıllık verilerle ekonometrik analizler yapılmıştır. Analizler sonucunda, krizlerin özellikle enflasyon ve dış ticaret üzerinde daha belirgin etkiler bıraktığı görülmüştür. Büyüme ve işsizlik göstergelerindeki değişimler ise krizin süresine ve niteliğine göre farklılık göstermektedir. Bu bulgular, Türkiye ekonomisinin krizlere karşı hassas olduğunu ve ileride yaşanabilecek benzer durumlara karşı önceden önlem alınması gerektiğini ortaya koymaktadır. Çalışmanın amacı yalnızca akademik bir değerlendirme değil, aynı zamanda politika yapıcılara yol gösterebilecek öneriler sunmaktır. Bu çalışmanın amacı araştırmalarda destek olmak ve yeni bir değerlendirme ve bakış açısı sunmaktır bu nedenle kriz dönemleri ayrıntılı şekilde ele alınmış ve bulgular ampirik yöntemlerle desteklenmiştir.
  • Master Thesis
    Kars Türkülerinde Mitolojik Ögeler ve Kültürel Bellek
    (2025) Küni, Müseffa; Bazancir, Recai
    ÖZET Türküler, bir toplumun tarihsel hafızasında saklanan kültürel, inançsal ve estetik birikimi kuşaktan kuşağa aktaran, sözlü kültürün en güçlü ifade biçimlerinden biridir. Söz, melodi ve ritim unsurlarının bütünleşmesiyle oluşan bu eserler; bireysel duyguların ötesine geçerek kolektif bilinçaltını, toplumsal değerleri, kimlik inşasını ve mitolojik geçmişi yansıtan çok katmanlı kültürel belgeler niteliği taşımaktadır. Bu yönüyle türküler, bir müzik formu olmasının yanında toplumsal belleği şekillendiren ve kültürel sürekliliği sağlayan bir aktarım aracı olarak değerlendirilmektedir. Tarihsel süreçte bireysel yaratıcılığın sınırlarını aşarak halkın ortak üretimine dönüşen türküler, varyantlarıyla zenginleşmiş ve kültürel belleğin sürekliliğinde işlevsel bir rol üstlenmiştir. Özellikle mitolojik ögeler, bu sürekliliğin sembolik boyutunu temsil etmekte ve geçmişten bugüne taşınan kültürel sembollerin toplumsal hafızada yeniden üretimini sağlamaktadır. Mitolojik izler, halkın ritüel pratiklerinden gündelik yaşamına kadar geniş bir yelpazede varlığını sürdürmekte ve türkülerin anlam evrenine çok katmanlı bir derinlik kazandırmaktadır. Bu çalışma, Kars yöresine ait anonim türküleri merkeze alarak, söz konusu eserlerde bulunan mitolojik unsurların kültürel bellek ile olan ilişkisini kapsamlı bir şekilde incelemektedir. Araştırmanın temel amacı, Kars türkülerinde yaşayan mitolojik motifleri tespit etmek, bu motiflerin halkın ortak hafızasında nasıl korunduğunu, dönüştürüldüğünü ve yeniden üretildiğini ortaya koymaktır. Böylelikle, türkülerin işlevsel yapısının yalnızca estetik bir ifade aracı değil, aynı zamanda toplumsal kimlik, aidiyet ve dayanışma mekanizmaları açısından da aktif bir rol oynadığı vurgulanmaktadır. Çalışmada, halk bilimi disiplininde yaygın olarak kullanılan metin merkezli analiz yöntemi ve İçerik Analiz Yöntemi kullanılmıştır. TRT Türk Halk Müziği repertuvarı, akademik tez ve makaleler, alan araştırmaları ve yerel derlemelerden elde edilen veriler ışığında Kars yöresine ait türkü metinleri derlenmiştir. Analiz sürecinde doğaüstü varlıklar, kutsal mekân ve nesneler, kadim inanç izleri, göksel ve kozmolojik semboller, hayvan mitolojisi, bitkiler, meyveler, semboller ve kahramanlık temaları işlevsel bir sınıflandırmaya tabi tutulmuştur. İncelenen kırk Kars türküsündeki bulgular, mitolojik unsurların var olduğunu göstermiştir. Bu araştırma, Kars'ın sözlü kültür mirasının belgelenmesi, korunması ve akademik bağlamda değerlendirilmesi bakımından önem arz etmektedir. Anahtar Kelimeler: Türkü, Mitoloji, Kültürel Bellek, Kars, Halk Müziği, Sözlü Kültür
  • Master Thesis
    Türk Dış Politikasında İdeolojinin Rolü (1919-2000)
    (2025) Biner, Gamze; Öztürkci, Alpaslan
    Bu çalışma, 1919–2000 yılları arasındaki Türk dış politikasının ideolojik yönelimler ile stratejik gerilimler arasındaki etkileşim çerçevesinde tarihsel gelişimini incelemektedir. Türkiye Cumhuriyeti'nin kuruluşundan itibaren izlediği dış politika, dönemin siyasal iktidarlarının ideolojik yaklaşımlarına, uluslararası sistemin dinamiklerine ve güvenlik kaygılarına bağlı olarak önemli dönüşümler geçirmiştir. Tezde, erken Cumhuriyet döneminin Batıcı ve statükocu çizgisinden Soğuk Savaş yıllarındaki güvenlik merkezli politikalarına, ardından 1980 sonrası çok yönlü açılımlara kadar uzanan süreçte, dış politikada süreklilik ve kırılma noktaları analiz edilmiştir. Araştırmada, Mustafa Kemal Atatürk ve İnönü dönemlerinde Kemalist ideolojinin dış politikada belirleyici rolü, Demokrat Parti iktidarıyla birlikte Batı ittifaklarına yönelim, askerî müdahalelerin etkisiyle şekillenen Soğuk Savaş politikaları ve Turgut Özal dönemiyle birlikte ekonomik ve bölgesel açılım stratejileri ayrıntılı biçimde ele alınmıştır. Dış politikanın, yalnızca dışsal güvenlik ihtiyaçlarıyla değil, iç politikadaki ideolojik yönelimler ve iktidar refleksleriyle de biçimlendiği vurgulanmıştır. Çalışma, Türk dış politikasının tarihsel süreçte ideolojik temellerle nasıl şekillendiğini ve bu temellerin stratejik zorunluluklarla nasıl çatıştığını veya örtüştüğünü göstermeyi amaçlamaktadır. İdeolojik söylem ile ulusal çıkar ekseninde gelişen dış politika tercihleri arasındaki etkileşim, dönemsel örnekler üzerinden değerlendirilmiştir. Bu yönüyle tez, Türk dış politikasının sadece diplomatik bir tarihini değil, aynı zamanda ideoloji-strateji ilişkisini merkezine alan analitik bir çerçeve sunmaktadır.
  • Master Thesis
    NTRU Benzeri Bazı Kriptosistemler ve Karşılaştırılması
    (2025) Çal, Gülbahar; Küsmüş, Ömer
    Bu tez beş bölümden oluşmaktadır. Birinci bölümde, açık anahtarlı kriptosistemlerin ardında yatan matematiksel zor problemlere ve kuantum bilgisayarlara karşı mevcut kriptosistemlerin durumuna değinilen giriş niteliğinde bilgilere yer verilmiştir. İkinci bölümde, kuantum kriptografide önemli bir yeri olan NTRU kriptosistemi ve NTRU benzeri oluşturulan bazı kriptosistemlerle ilgili literatürde mevcut olan çalışmalara ilişkin kaynak bildirişleri sunulmuştur. Üçüncü bölümde, polinom halkaları, kafes teorisi, NTRU ve benzeri kriptosistemlerin güvenliğinin dayandığı en kısa vektör problemi (SVP) ve en yakın vektör problemi (CVP) gibi kafes teorisinde yer alan matematiksel zor problemlere dair bazı bilgiler aktarılmıştır. Dördüncü bölümde, teorik temelleri ve uygun parametre seçimi yapılarak elde edilen bir anahtar örneğiyle somut bir mesaj şifrelenip deşifrelenerek NTRU kriptosisteminde anahtar üretimi, şifreleme ve deşifreleme işlemlerinin nasıl yapıldığı aktarılmış ve MaTRU, CTRU, DTRU, ETRU ve QTRU gibi NTRU benzeri bazı kriptosistemler çalışılmıştır. Beşinci bölümde, kuantum saldırılarına karşı NTRU kriptosisteminin sağladığı güvenlik ve etkililiğin, ele alınan NTRU benzeri diğer kriptosistemlerle kıyaslandığı bir tartışmaya yer verilmiştir.
  • Master Thesis
    Profenofosuntayini için MIP-Bentonitin Sentezi Karakterizasyonu
    (2025) Hamosı, Bafreen Jaafar Mohammed Saleem; Gürsoy, Tülay
    Moleküler baskılı polimer (MIP), spesifik hedef molekülleri tanımak ve onlarla etkileşime geçmek üzere tasarlanmış seçici bağlanma bölgelerine veya 'moleküler baskılara' sahip bir tür sentetik polimerdir. Bu polimerler, kilit ve anahtar kavramından ilham alan, moleküler baskılama adı verilen bir işlemle sentezlenmektedir.Moleküler baskılama yapılırken en önemli etken olan baskılama faktörüve kalıp molekülü uzaklaştırma etkinliği elde edilecek olan malzemenin kullanılabilirliğini doğrudan etkilemektedir.Bu nedenle bu proje kapsamında laboratuar ortamında çok kolay bir şekilde erişilebilen, modifiye edilebilen, yüksekyüzey alanının yanı sıra yüksek yüzey alanı/ağırlık oranına sahip olması ve üç boyutlu yapı olarak bentonit kili ile kaplı moleküler baskılanmışpolimer örnekleri hazırlanacaktır. Bu üstün özellikleri sayesinde kısaadsorpsiyon süresi, yüksek adsorpsiyon kapasitesine sahip ve kalıp molekülü çok kolay bir şekilde uzaklaştırılabilenve moleküler şekil hafızalı kompozit malzeme hazırlanacaktır. Şekil hafızalı kompozit malzemelerin hazırlanmasındamonomer olarak Metakrilik asit(MAA), çapraz bağlayıcı olarak etilenglikoldimetakrilat (EGDMA),kalıp molekül olarak (model pestisit) profenofosseçilmiştir. Baskılanmış bentonit, bir numune matrisinden profenofosunekstraksiyonu ve miktarının belirlenmesi için katı faz ekstraksiyonunda (SPE) bir sorbent olarak kullanılabilir. Ekstraksiyondan sonra analit miktarı UV Spektrofotometresi ile ölçülecektir. Yüzey karakterizasyonu; IR (kızılötesi spektroskopi), SEM (taramalı elektron mikroskobu), XPS (kimyasal analiz için elektron spektroskopisi (ESCA) olarak da bilinen X-ışını fotoelektron spektroskopisi) ve SEM-EDX haritalaması gibi teknikleri kullanarak sentezlenen malzeme karakterize edilecektir.Adsorpsiyon izotermi, adsorpsiyon kinetiği, seçiciliği ve adsorban dozajı belirlenecektir. Gerçek uygulaması yapılacaktır.Metodun uygunluğunun karşılaştırması ise, yüksek performanslı sıvı kromatografisi (HPLC), gaz kromatografisi (GC) veya LCMS (Sıvı Kromatografisi-Kütle Spektrofotometresi) kullanılarak yapılacaktır.
  • Master Thesis
    Farklı Bölgelerde Yetiştirilen Patates Bitkisi Üzerine Ekolojinin Etkisi
    (2025) Çelik, Recep Maraşlı; Kabay, Turgay; Doğan, Yusuf
    Bu tez çalışmasında, 2024 yılında Van'ın Saray, Diyarbakır'ın Bismil ve Ergani ilçelerinde yetiştiriciliği yapılan Jelly patates bitkisinde, farklı ekolojilerin verim ve fizyolojik parametrelere olan etkisini belirlemek amacıyla gerçekleştirilmiştir. Yetiştiricilik sırasında DAP (Diamonyum Fosfat), %46 azot, amonyum sülfat, humic asit, süper fosforik asit, kalsiyum sülfat, potasyum peroksit, mikro element uygulanmıştır. Bitkinin yumru sayısı, yumru boyu, yaprak sayısı, bitki boyu, yaprak alanı, bitki başına verim, dekar başına verim, yumru eni ve yumru ağırlığı gibi parametreler incelenmiştir. Genel olarak hem lokasyonlar arası hemde gözlemler arası farklılıkların istatistiksel olarak önemli olduğu gözlemlenmiştir (p<0.05). Yapılan ölçümler sonucunda en yüksek yumru boyu 10.36 cm ile Van'ın Saray ilçesinde ölçülürken, en düşük yumru boyu ise Diyarbakır'ın Bismil ilçesinde 7.40 cm olarak ölçülmüştür. Yumru eninde en yüksek değer 9.06 cm ile Bismil lokasyonunda görülürken, en düşük değer ise 6.06 cm ile Ergani lokasyonunda görülmüştür. Yumru ağırlığında ise en yüksek değer 123.30 g ile Bismil ilçesinde belirlenirken en düşük yumru ağırlığı Van lokasyonunda 83.70 g olarak tespit edilmiştir. Bitkideki yaprak sayıları, en fazla Bismil lokasyonunda 76.00 adet/bitki olarak belirlenirken, en düşük yaprak sayısı ise 70.00 adet/ bitki ile Saray ilçesinde belirlenmiştir. Yaprak alanı en fazla 3.57 cm2 ile Bismil bölgesinde yetiştirilen patateslerde görülürken en az yaprak alanı ise 2.93 cm2 ile Ergani bölgesinde görülmüştür. Bitki boyu en fazla 60.00 cm ile Bismil ekolojisinde üretilen bitkilerde ölçülürken, en düşük bitki boyu ise 48.00 cm ile Saray ilçesinde ölçülmüştür. Yine benzer şekilde Bitki başına verimde, en yüksek verim 1277.10 gr ile Bismil ilçesinde elde edilirken, en düşük verim ise 911.20 gr Saray bölgesinde elde edilmiştir. Dekara verim ise 6.39 ton ile Bismil bölgesinde en yüksek verime ulaşılmıştır. En düşük dekara verim ise 4.56 ton ile Saray bölgesinde elde edilmiştir. Ayrıca çalışma sonucunda Ergani ve Bismil bölgelerinin iklimi, Saray bölgesine göre daha sıcak olması ve toprak yapısının daha iyi olması, verimi ve yumru büyüklüğüne etkisini de arttırdığı görülmektedir. Dolayısıyla patates yetiştiriciliğinde sıcaklığın verim ve kalite üzerinde olumlu yönde etki ettiği sonucuna varılmıştır.
  • Master Thesis
    Bazı İmpalsif Diferansiyel Denklem Modellerinde Ulam Tipi Kararlılıklar
    (2025) Çetin, Sakine; Tunç, Cemil
    Bu yüksek lisans tezi sekiz bölümden oluşmaktadır. Tezin birinci bölümü 'Giriş' başlığı altında verilmektedir. Bu bölümde tez konusunun bilimsel literatürdeki önemi ve Ulam kararlılığın ortaya çıkış süreci hakkında bazı kısa bilgiler verilmektedir. Tezin ikinci bölümü 'Kaynak Bildirişleri' başlığı altında verilmektedir. İkinci bölümde ilgili literatürde tez konusu ile ilgili yapılan bazı çalışmalar özet olarak sunulmaktadır. Tezin üçüncü bölümü ise, 'Materyal ve Yöntem' başlığı altında verilmektedir. Bu bölümde mevcut tezde kullanılan materyal ve tezdeki sonuçların ispatlanmasında kullanılan yöntem ve teknikler hakkında bazı bilgiler kısaca verilmektedir. Mevcut tezin dördüncü bölümü ise 'İmpalsif Diferansiyel Denklemlerle İlgili Bazı Temel Tanım ve Teoremler' başlığı altında verilmektedir. Bu bölümde impalsif diferansiyel denklemlerin tanımı, impalsif diferansiyel denklemlerde çözüm kavramı, çözümlerinin temel özellikleri, çözümlerinin varlığı, tekliği ve impalsif diferansiyel denklemlerle ilgili örnekler vb. verilmektedir. Tezin beşinci bölümü 'Adi Bir İmpalsif Diferansiyel Denklemde UHR Kararlılık' başlığı altında verilmektedir. Bu bölümde birinci mertebeden adi bir impalsif diferansiyel denklemin Ulam tipi kararlılığı ile ilgili bazı sonuçlar verilmektedir. Tezin Altıncı bölümü ise, 'Yarı Lineer İmpalsif Bir Diferansiyel Denklemde UHR Kararlılık' başlığı altında verilmektedir. Bu bölümde ele alınan yarı lineer impalsif diferansiyel denklemin Ulam tipi kararlılıkları incelenmektedir. Tezin yedinci bölümü ise, 'Banach Uzayında Adi Bir Diferansiyel Denklemin UHR Kararlılığı' başlığı altında verilmektedir. Bu bölümde Banach uzayında yarıgrubunun sonsuz küçük (infinitesimal) üreteci yardımıyla ele alınan bir diferansiyel denklemin Ulam tipi kararlılığı incelenmektedir. Son olarak tezin sekizinci bölümü ise, 'Birinci Mertebeden Bir İmpalsif Evrim Denklemi İçin UHR Kararlılık' başlığı altında verilmektedir. Bu bölümde önceki bölümlere benzer biçimde söz konusu denklemin Ulam tipi kararlılığıyla ilgili sonuçlar verilmektedir.
  • Master Thesis
    Monomit Kuramı ve Arketipsel Sembolizm Bağlamında Hacı Bektaş-ı Veli'nin Menkıbeleri Üzerine Bir İnceleme
    (2025) İpek, Sümeyye Hopurcuoğlu; Bazancir, Recai
    Toplumlar, tarih boyunca inanç sistemleri etrafında şekillenmiş ve farklı gruplar oluşturarak ortak bir inanç çerçevesinde bir araya gelmiştir. Şamanizm inanç sisteminde insanlar kam etrafında toplanırken, İslamiyet'in kabulüyle bu birliktelik tarikatlar aracılığıyla devam etmiştir. Tarikatlar etrafında toplanan insanlar inançlarını güçlendirmek, Allah ile hemhal olma aşamasında yönlendirmelere ihtiyaç duymuşlardır. Tarikatlar etrafında toplanan veya gösterdikleri kerametler sonrasında hayatlarına tarikatlar etrafında arif olarak geçiren insanlar olmuştur. Bu yolun önderleri arasında Hacı Bektaş-ı Veli, yaşadığı dönemde manevi etkisiyle dikkat çeken ve halkın gönlünde derin izler bırakan önemli bir mutasavvıf olmuştur. Din büyüklerinin hayatlarını anlatan veya gösterdikleri mucizelerin aktarıldığı eserlere menkıbe denir. Menkıbeler, hem ilgili şahsın manevi kimliğini tanıtmakta hem de halk arasında ona atfedilen olağanüstü olayları gelecek kuşaklara taşımaktadır. Hacı Bektaş-ı Veli'nin Lokman-ı Perende'den ilim alırken mektebin içinden su çıkmasını arzulaması üzerine Lokman bu duruma kendisinin gücünün yetmeyeceğini ama Bektaş'ın istemesini söyler. Bektaş olduğu yerde secde ettikten sonra mektebin ortasından su çıkması ve hemen yanı başında latif çiçekler açıldığı görülmüştür. Bu tür anlatılar, tasavvufta önemli isimlerin hayatlarında gerçekleşen mucizeleri menkıbeler sayesinde günümüze ulaşmaktadır. Monomit kuramı çerçevesinde değerlendirildiğinde Hacı Bektaş-ı Veli'nin menkıbeleri 'kahraman yolculuğu' anlatısının izlerini taşımaktadır. Campbell'in ortaya koyduğu bu kuram bir kahramanın erginlenebilmesi için yol içerisinde bulunması gerektiğini aktarmaktadır. Bir kahramanın olgunlaşma sürecinde gelişimini tamamlaması için geçmesi gereken sınavlar, aşılması gereken engeller vardır. Kahraman, bu sınavlar yolunda karşılaştıkları zorluklarda hem kendi benliğini bulacak hem de çevresine katkı sağlayacak bir dönüşüm yaşayacaktır. Bu çalışmada Hacı Bektaş-ı Veli'nin menkıbeleri, kolektif bilinçdışında yer alan arketiplerle ilişkilendirilerek monomit kuramı bağlamında incelenecektir. Bu tezin amacı Hacı Bektaş-ı Veli'nin menkıbelerini, evrensel anlatı yapıları ve arketipsel semboller ışığında kavramsal bir çözümlemesini sunmaktır. Anahtar Kelimeler: Arketip, Monomit, Hacı Bektaş-ı Veli, Menkıbe, Benlik.
  • Master Thesis
    Hidroksiapatit Katkılı BN ve BaTiO3 Biyo-piezoseramiklerin Üretimi ve Karakterizasyonu
    (2025) Kayalık, Şehriban; Koç, Serap
    Kemik dokusu doğal piezoelektrik özelliklere sahiptir. Bu özellik temel alınarak, elektriksel uyarı oluşturabilen biyomalzemeler geliştirilmektedir. Geliştirilen bu materyaller, hücre proliferasyonunu artırmakta, antibakteriyel etki göstermekle birlikte kemik rejenerasyonunu desteklemekte ve mekanik dayanım açısından da uygun özellikler sergilemektedir. Yüzeyde oluşan elektrik yükleri, iyonik etkileşimleri kolaylaştırarak mineralizasyon sürecini hızlandırmakta ve böylece kemik iyileşmesini teşvik etmektedir. Bu çalışmada, uygun piezoelektrik özelliklere sahip bor nitrür (BN) ve baryum titanatın (BaTiO₃), biyolojik olarak avantajlı hidroksiapatit ile bir araya katkılandırılması, kemik uygulamaları için gerekli fonksiyonel özelliklerin geliştirilmiştir. Hidroksiapatit, sol-jel yöntemiyle sentezlenmiş ve belirli oranlarda bor nitrür (BN), baryum titanat (BaTiO₃) eklenmiştir. Bu çalışmada, hidroksiapatit (HAp) katkılı BaTiO₃ kompozitleri %50, %60, %70 ve %80 %ağr. BaTiO₃ içeriğine sahip olacak şekilde hazırlanmıştır. Yapılan mekanik testler sonucunda en iyi mekanik dayanımın %80ağr. BaTiO₃ içeren kompozitte elde edildiği belirlenmiştir. X-ışını difraksiyonu (XRD) analizinde, 45.7°'de gözlemlenen pik, BaTiO₃'ün tetragonal fazına karşılık gelmekte olup piezoelektrik özelliğin varlığını doğrulamaktadır. BaTiO₃ oranları arasında en uygun kristal boyutları %60 ve %80 bileşimlerinde bulunmuş ve ortalama 32,6 nm olarak hesaplanmıştır. Bu değerler literatürdeki verilerle uyumlu olup, bu oranlarda malzemenin yapısal özelliklerinin iyi olduğunu ve biyouyumluluğunu ile piezoelektrik özelliklerini olumlu yönde etkileyebileceğini göstermektedir. Taramalı elektron mikroskobu (SEM) analizleri, BaTiO₃ oranının artmasıyla birlikte porozitenin azaldığını ortaya koymuştur. Ayrıca, %10 BN katkılı HAp kompozitlerinin SEM görüntülerinde BN parçacıklarının homojen bir şekilde dağıldığı, saf HAp'a kıyasla porozitenin azaldığı ve bunun sonucunda mekanik dayanımın arttığı gözlemlenmiştir.
  • Master Thesis
    Biyofilik Tasarım İlkeleri Bağlamında Mersin Ticaret Merkezi Gökdelen Binası ve Yapı Gruplarının İncelenmesi
    (2025) Orhan, Belma; Aslantaş, Pınar
    Bu çalışmada Mersin ili kent merkezinde bulunan ve kent için oldukça önem arz eden aynı zamanda dünyanın ilk ve tek betonarme gökdeleni olma özelliğini de taşıyan MERTİM Tower binası biyofilik tasarım yaklaşımı çerçevesinde incelenmiştir. Binanın mevcut tasarımı, 14 biyofilik tasarım parametresi açısından değerlendirilmiştir. Biyofilik tasarım parametreleri ışığında MERTİM Tower binası ve yapı gruplarını inceleyerek binanın insan-doğa ilişkisi bakımından verimliliğini ortaya koymak hedeflenmiştir. Mimar Cengiz BEKTAŞ tasarımı olan ve 1989 yapımı bu bina dünyanın ilk ve tek betonarme gökdeleni olma özelliğini de taşımaktadır. Mersin ili merkezinde oldukça hareketli bir lokasyonda bulunan ve kentin neredeyse her yerinden görünen bu yapı günümüzde atıl ve metruk bir durumdadır. Ziyaret edilmesi ve kullanılması güvenlik açısından riskli görülmektedir. MERTİM Tower yapısal özellikleri, fonksiyonel nitelikleri, çevre ile ilişkileri ve kent siluetine etkisi bakımından Mersin ilinin en önemli simgelerindendir. Bu sebeple biyofilik tasarım yaklaşımı bakımından değerlendirilmesi amaçlanmıştır. Yapı ve çevresel ilişkilerinin dört biyofilik tasarım ilkesi açısından ve 14 biyofilik tasarım parametresine uygunluğu değerlendirilmiştir. Binanın mevcut tasarımında bu unsurlardan hangisini ne kadar barındırdığı incelenmiştir. Sonuç olarak biyofilik tasarım öğelerinin bina gruplarına ve çalışma alanlarına entegre edilmesi yönünde öneriler geliştirilmiş ve seçilen bir alanda yeniden tasarım önerisi sunulmuştur.
  • Master Thesis
    Halk Eğitimi Merkezlerinin Halkbilimi Açısından İncelenmesi (Toplum ve Kadın Folkloru) (Van – Tuşba ve İpekyolu İlçeleri Halk Eğitim Merkezleri)
    (2025) Çiftçi, Dilek; Bazancir, Recai
    Bu tez çalışmasının amacı, Van ili Tuşba ve İpekyolu ilçelerindeki Halk Eğitim Merkezlerini halkbilimi perspektifinden incelemek ve kadın folkloru bağlamındaki işlevlerini ortaya koymaktır. Araştırma, nitel araştırma yöntemleri çerçevesinde yürütülmüş; görüşme, gözlem ve doküman incelemesi tekniklerinden yararlanılmıştır. Çalışmada elde edilen bulgular, kadınların halk eğitim merkezlerine katılım motivasyonlarını, bu merkezlerde edindikleri deneyimleri ve toplumsal-kültürel rollerde yaşanan dönüşümleri kapsamaktadır. Kadınların kurslara katılım gerekçeleri çoğunlukla kişisel gelişim, sosyal etkileşim ve ekonomik katkı sağlama isteğine dayanmaktadır. Kurs süreçleri, kadınların güvenli ve destekleyici bir öğrenme ortamında özgüvenlerini artırmalarına, sosyal görünürlük kazanmalarına ve aile içi rollerinde olumlu değişim yaşamalarına katkı sunmuştur. Ayrıca, kadın folklorunun önemli unsurları olan ninni, ağıt, el sanatları ve geleneksel mutfak pratikleri gibi öğelerin bu merkezlerde yaşatıldığı ve yeniden üretildiği görülmüştür. Böylece halk eğitim merkezleri, yalnızca mesleki beceri kazandıran kurumlar değil; aynı zamanda kültürel belleğin korunduğu, toplumsal cinsiyet rollerinin dönüştüğü ve folklorik üretim süreçlerinin devamlılık kazandığı mekânlar hâline gelmiştir. Araştırmada ortaya çıkan bulgular, halk eğitim merkezlerinin kadınların sosyo-kültürel, ekonomik ve kişisel gelişiminde çok boyutlu bir rol üstlendiğini göstermektedir. Bu çalışma, halk eğitimi, kadın folkloru ve toplumsal cinsiyet kavramlarını bir arada ele alarak literatüre özgün bir katkı sunmaktadır. Anahtar Kelimeler: Halk eğitimi, kadın folkloru, halkbilimi, Van, toplumsal cinsiyet.
  • Master Thesis
    Bitlis Yöresi Halk Eğitim Merkezleri'nde Verilen Bağlama Eğitiminin İncelenmesi
    (2025) Bapir, Anıl Barış; Kınık, Mehmet
    Bu araştırmada, Bitlis yöresindeki Halk Eğitim Merkezlerinde yürütülen bağlama eğitimi süreci incelenmiştir. Nitel araştırma yaklaşımı benimsenmiş, veriler tarama modeli doğrultusunda yapılandırılmış görüşme tekniğiyle toplanmıştır. Araştırma grubunu, Bitlis Merkez, Tatvan, Ahlat ve Adilcevaz ilçelerinde görev yapan yedi bağlama eğitmeni oluşturmaktadır. Görüşmeler sesli ve görüntülü olarak kaydedilmiş, yazıya aktarılmış ve betimsel analiz yöntemiyle çözümlenmiştir. Araştırma bulguları, bağlama eğitiminde çalgının fiziksel yapısı, makam ve usul öğretimi, kurs sürelerinin yeterliliği, temel müzik kuramı ve tartım kalıpları öğretimi, materyal kullanımı, etüt ve dizi çalışmaları ile yöresel eser ve repertuar seçimi gibi konularda benzerlikler ve farklılıklar bulunduğunu göstermektedir. Bu çalışma, halk eğitim merkezlerinde verilen bağlama eğitiminin mevcut durumunu ortaya koyarak, alandaki uygulamaların gelişimine katkı sağlamayı amaçlamaktadır.